29. Bölüm

Çıkmaz Sokak

695,5
nvuusa

Jeongin iki gündür kayıptı. Her yeri ve herkesi karış karış aramıştım. Adam sanki yer yarılmıştı ve içine girmişti. Fırsatttan istifade varolan kaos daha da büyümüştü. Başa geçmek için belirgin adımlar atılıyordu. İki gün içinde Park Jinwoo etkisiz hâle getirmiştik. Ele verdiğim iki adamda hapsi boylamıştı. Toplantı için giyinip arabaya geçtim. Kurallar gereği Zoe ve Hyunjin içeri giremeyecekti yine de yanımda geleceklerdi.

 

Salonda eksiksiz bir şekilde piyasadaki herkes mevcuttu. Salona girdiğim gibi herkes ayaklandı. Yerime geçtiğimde oturmuşlardı. "Geldiğiniz için teşekkürler arkadaşlar. Umarım hepimiz için iyi bir toplantı olur. Bay Jeongin maalesef katılamayacak. Umarım sizin için sakınca yoktur beyler."

 

Hyunwoo, "Kendisinin deşifre olduğu söyleniyor. Pek üzüldük bunu duyduğumuza. Umarım,"

 

"Her lafı doğru bileceksek neden karınızı aldattığınızı da konuşmuyoruz Bay Hyunwoo?" Salona ölüm sessizliği hakim oldu kısa bir süre için. Boğazımı temizleyip asıl konuya giriş yaptım. Zira bu insanlara daha fazla katlanamazdım. "Kulağıma kaç gündür iyi şeyler gelmiyor. Birileri fırsattan istifade ayaklanmak istiyor. İsteyen kendini göstersin ama kuralları da unutmayın. Başa başka biri geçtiği an anlaşmalar biter. Yani yurtdışına gönderdiğiniz her mal için baştan güven kazanıp anlaşma yapanız gerek. İtalya'yı görüyorsunuz değil mi? Adamlar iki yıldır Meksika ile anlaşma peşinde. Elinizdeki nimetleri iyi kullanın."

 

Jungkook, "Tehtit ile yönetime devam etmeyi mi planlıyorsunuz Bay Bang? Yeni biri geçse de devletler kolayca anlaşma sağlar çünkü kaliteye güveniyorlar. Yolunuza çıkan herkesi ortadan kaldıramazsınız."

 

"Aksine istediğim kişiyi kaldırırım. Benim istediğim kişi bu masa oturur. İstersem şimdi Meksika için silah satışlarınızı durdururum. İsterseniz birlik olun devam edin isterseniz aklınızı kullanın bu size kalmış." Toplantının geri kalanı önemsiz şeyler ile geçti. Bir saat bile olmadan toplantıyı bitirip odadan çıktım. Çıkışta ekip beni bekliyordu. Burada oyalanmadan araca geçtim.

 

Zoe, "Nasıldı diye sormak bile istemiyorum."

 

"Mesajı çok iyi aldılar. Bundan sonra adım atarken üç kere düşünecekler. Plana başlayalım adamlar anlaşma yaptı mı?"

 

"Evet hepsi bizim tarafımızda." İkinci aşamayı bugün bitirecektik. Jeon beklediğimden de inatçı çıkmıştı. Uzamadan onu da ortadan kaldımam gerekiyordu. Evine geçmeden önce bir toplantısı olacaktı. Bizde bunu fırsata çevip evde ne bulduysak alacaktık. Evin önünde geldiğimizde içerden kapı açıldı. Korumalar umursamadan işlerine devam ettiler. "İkiniz bu katta kalın ben üst kata çıkıyorum."

 

Üst katta çalışma odası, giyinme odası, yarsk odası ve birkaç oda daha vardı. Çalışma odasına girip masanın başına geçtim. Kilitli bir çekmece dışında diğer bütün çekmeceler açıktı. İşe yarar önemli dosyalar yoktu. Eski alışveriş raporları ve görüşmeler vardı. Burada oyalanmadan yatak odasına geçtim. Küçük komidinin üstünde bir not defteri vardı açıp içini karıştırdım. Birsürü adamın üstü çizilip tik atılmıştı. Yarısını tanıyordum. Büyük ihtimalle bu kişiler ile görüşmüştü.

 

Aşağı kata indiğimde diğerleri de aramayı bitirmişti. Önemli birşey bulamamıştık. Sadece gelemsini bekleyecektik. Mutfağa girip dolaptan içecek getirdim. Salonu iyi dekore edilmişti. Gösterişten uzak sıradan bir salondu. İçeri giren adamı gördüğümde ona doğru döndüm. "Toplantı bitmiş ve şu anda yolda."

 

Başını sallayıp onayladım. Dakikalar sonra içeri giren aracı gördük. Jeon araçtan inip ölüme doğru yürüdü. Silahı açık hâle getiril kapıya doğru doğrulttum. Adam içeri girdiği gibi kısa bir şaşırma tepkisinin ardından cehennemi boyladı. "Hadi gidelim."

 

 

Günün geri kalanında aramalar ve araştırmalar ile geçti. Her köşeyi didik didik aratıyordum. Sokaktaki herkes taşın altına bile bakıyordu. Bir sonuç alamıyordum tabii ki. O her nerede ise çok iyi saklanıyordu ya da saklıyorlardı. Akşam yemeği için aşağı kata indim. Masayı es geçip mini bara geçtim. "Yemek yemeyecek misin?"

 

"Hayır siz yiyin. Böyle iyiyim." Dolu bardağı alıp televizyonun başına geçtim. Her zamanki gibi haberler vardı. Çalan telefonla Hyunjin masadan kalkıp telefonu açtı. "Merhaba Solar gelişme mi var?" Birkaç saniye karşı tarafın konuşmasını dinledikten sonra tekrar konuştu. "Patron bakman gerek."

 

Elinden telefonu alıp hoparlöre verdim. "Seni dinliyoruz."

 

"Bir ihbar aldık bugün. Sınıra yakın bir yerde adam bulunmuş. İhtimal vermediğim için söylemedim ama adam gerçekten Jeongin." Olayın şokuyla kimse tek kelime etmedi. Bu zamana kadar aranmadık taş bırakmadım ama basit bir ihbar ile bulunmuş muydu? "Şuan nasıl peki? Ne oldu?"

 

"Hastane kontrolünden geçti. Gayet iyi merak etmeyin. Sorguya aldı biraz önce Minho." Adliyeye bu halde giremezdim. Satılı adamım vardı. Onları da kullanırsam elimde adam kalmayacaktı. Sorunu kökten çözmem gerekiyordu. Önce Changbin sonra gizemli düşmanı ortadan kaldırmaya oynamam gerekiyordu. "Dikkatli hareket et. Bu kişi kimse bizimle ilgili herşeyi biliyor. Özellikle kendine dikkat et. Hedef halinde olabilirsin."

 

"Biliyorum Minho ve Felix'e suikast düzenlemişler. Sıradaki kim açıkçası merak ediyorum." Daha fazla uzatmadan telefonu kapattım. Ne kadar az iletişime girersek o kadar iyiydi.

 

"Giderek azalıyoruz. Sıradaki kim peki?" Bir cevabım yoktu. Herkes tehlikedeydi. Sıradakinin kim olacağını kestirmek zordu. Belki bendim belki de Solar. Sinir bozucu olansa elimden hiçbir şey gelmemesiydi.

 

"Yurt dışına çıkartabilirim sizi. Orda normal bir hayatınız olur. Yarın ölecek miyim düşüncesi olmadan yaşarsınız ha? İspanya? Fransa?"

 

Zoe, "Hayır bu yola beraber çıktık. Kimseyi arkamda bırakmam. Özellikle bana sıfırdan güzel bir hayat veren kişiyi asla bırakmam." Bu motivasyon konuşması azda olsa iyi gelmişti. Ayaklanıp çekmeceden bir dosya çıkarttım. Hâlâ masada oturan Zoe'nin önüne koydum. Bir bana birde dosyaya baktı sonra içini açtı. "Fikriniz değişirse ya da önce ben ölürsem diye sizin için garanti belgesi gibi birşey."

 

Hyunjin ayaklanıp masaya geçti. O da sayfaları okuyup inceledi. "Ne yani sana birşey olursa Dominic bizi hemen Kore'den çıkartacak mı? Bu kadar basit mi yani?" E yani dercesine bakıp onayladım. Dosyayı geri alıp yerine koydum. "Odamda olacağım. Sizde çok geç kalmadan yatın."

 

Odaya girdiğim gibi panoyu boşalttım. Jeongin'in istediği gibi iki adamda ortadan kalkmıştı. Hapishanede iyi olacağını tahmin ediyordum. Kolu uzundu ve orada da bağlantıları vardı. Yer altını onun yokluğunda idare etmem gerekecekti. Yarın için açıl bir toplantımız olacaktı. Kötü haberler hemen yayılmıştı. Boşluk büyüktü ve hâlâ düzeni bozmak isteyenler olabilirdi.

 

 

Öğleden sonra olacak toplantı için herkes odadaydı. Tabii ki bir kişi hariç. Sessizlik ve korku odaya hakimdi. Bu kısacık sürede masada 5 kişi eksilmişti. "Haberler size de gelmiştir. Bilirsiniz kötü haber çok çabuk yayılır. Açık açık konuşayım buradaki kimseyi başa getirmem. Diğerlerinin başına ne geldiğini biliyorsunuz. Ayaklanacak olan bir kişi daha görürsem bu sefer herkesin içinde alnının ortasına sıkarım." Konuşmamın üstüne laf gelmemişti. Sırtlarını dayadıkları duvarlar yıkılmıştı. Herkese sırasıyla göz gezdirdim. Kimi gerilmiş boncuk boncuk terliyordu. Kimiyse sakin bir şekilde oturuyordu.

 

"İhanet mevzuları bittiyse limanlar hakkında bilgi vermek isterim." Sessizliği bozan adamı onaylayıp anlattıklarına odaklandım. "Birkaç aydır İspanya ile iletişim halindeyiz. Kendileri yıllardır anlaşmalara soğuk bakıyor. İletişim çabaları iyi yanıt verdi. Yarısından fazlası iş tekliflerine bakacak."

 

"Bu güzel bir haber oldu. Umarım boş işlerle uğrasacağınıza elinizdeki fırsatları değerlendirirsiniz." Toplantıyı bitirip kendimi dışarı attım. Jeongin bu tiplerle nasıl uğraşıyordu hiçbir fikrim yoktu. Yanıma gelen kadını gördüğüm gibi kendimi düzelttim. "Buyrun Bayan Lee."

 

"Merhaba Chan. Vaktin varsa biraz konuşalım mı?"

 

"Tabii ki. Buyrun isterseniz şöyle geçelim." Masaya ilerleyip sandalyesini çektim. Sonra tam karşısına geçecek şekilde oturdum. Lee Chaerin yıllardır bu grupta olan kıdemli bir insandı. Gücü yükseldikçe yükselmişti ve hâlâ da devam ediyordu. "Sizi dinliyorum."

 

"Nasihat vermek gibi bir amacım yok. Sadece Jeongin'in yokluğunda moral vermek istedim. Güçlü birisin ve saygım sonsuz. Kötü zamanlar geçiriyorsun. Sakın pes etme Chan. Kötü bir kazık yedin sonra en yakın dostunu aldılar. Sadece devam et. Burası kurtlar sofrası herkes birini sırtından vurabilir."

 

Konuşmasını sabırlı bir şekilde bitirmesini bekledim. Lee kolay kolay biriyle yakın iletişimde bulunmazdı. Dediği gibi burası kurtlar sofrasıydı. Her kelimesi benim için emir niteliğindeydi. "Teşekkür ederim dediklerinizi ciddiye alacağım."

 

"Ciddiye alsan iyi olur delikanlı. Moral verme bittiyse iş konuşalım mı?"

 

"Tabii ki sizi dinliyorum." Koçluk konuşmasından sonra uzun bir süre iş hakkında konuştuk. İspanya haberinden sonra alışveriş için araya girmemi istemişti. Elbette beni kırmayıp kabul edeceklerdi. Malın kalitesi hakkında uzun uzun bilgi aldım. İyi bir pazarlama olacaktı. Kendisiyle birkaç saat havadan sudan konuştuktan sonra masadan ayrıldı. Bende çok durmadan arabaya geçtim. Her zamanki gibi Zoe ve Hyunjin arabada bekliyordu.

 

"Ne konuştunuz bu kadar çok? Kızına falan mı istedi acaba? Çocuğu var mı lan kadının?" Arabay girdiğim gibi Hyunjin'in çetesi düştü. Bir sürü soruyu aynı anda sormaya başladı. "Hayır iş ayarlamamı istedi sadece. Eve gidince bir görüşme yapacağım."

 

 

Eve geçtiğimde ilk iş olarak görüşmeye geçtim. Kraliçemizi bekletmek istemiyordum. Saat farkından dolayı şu anda sabah 8,9 olöaso gerekiyordu. Neyse ki Javier erkenden uyanmıştı. İkinci çalışımda telefonu açtı. "Günaydın Cris. Ne oldu rüyanda gördün beni?"

 

"Onu akşama doğru öğrenirsin. Umarım uyandırmamışımdır. Bir alışveriş için aramıştım. Lee Chaerin çok uzun zamandır piyasada. Güvenilir biri ve malı da iyi."

 

"Sen öyle diyorsan ne şüphe. Ben kendisi ile detaylı konuşmak yoksa sen aracı olmak?"

 

"Detaylı görüşmeye hayır demez."

 

"Tamamdır Cris anlaştik." Kısa kesip telefonu kapattım. Adam o kadar zor bela konuşuyordu ki anlamak büyük güçtü. Arkama yaslanıp günün geri kalanının bitmesini bekledim. Ne kadar tökezlemiş olsamda güç hâlâ bendeydi. Bunun verdiği özgüvenle beni kimse yıkamazdı.

 

Bölüm : 14.09.2025 00:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...