
Chan'dan
Zoe işini bitirip gelmişti. "İş bitti kaptan yüzünü görmen gerekiyordu."
Çoktan alarm vermişlerdi bile. Burunlarının dibine kadar girmiştik. Bundan sonra çok dikkatli olacaklardı. Lakin biz her zaman bir adım önde olacaktık. Durmak yoktu. Eğer durursak skoru eşitlerlerdi ve ben beraberlikten nefret ederdim.
"Harika bugünlük ona bu yeter de artar."
Son bardağımı da kafama dikip odama çıktım. Uyku vakti gelmişti. Kafamı yastığa koydum ve uykuya daldım.
•
Bugün harika bir gündü. Büyük bir katliam yapacaktım. Herşey yine mükemmeldi. Adamlarımı aşağıya topladım. Son toplantıyı yapacaktım.
Üstüme uygun bir şeyler giydim. Aşağıya indim. Herkes tam zamanında oradaydı.
"Günaydın herkese hazır mıyız?"
"Her zaman ki gibi." Beni yanıltmayacaklardı. Bundan emindim.
"Han sen her zaman ki gibi tepedesin bizi koruyacaksın. Zoe sen bu sefer bizimlesin. Yeni bebekleri kullanacağız."
Herşey plana göre işleyecekti. Aksine izin vermeyecektim.
"Hadi çıkalım."
Sabaha bomba gibi başlayacaksınız ki diğer kalan zamanınız güzel geçsin.
Bu operasyon bize çok para getirecekti. Kurallar basitti öldür ve kazan. Bize isim verilir ve biz de indirirdik. Bu kadar basitti.
"Şahin sen şu tepeye çıkıyorsun. Hiçbir yerden görünmüyorsun. Üç çıkış var ön ve arka diğer çıkış biraz riskli 2. Kattaki balkon."
Tamam onu duymuştuk plan basitti. Ben ve Hyunjin önden Zoe ve Changbin arkadan sıkıştıracaktık. Şuanda bir alışverişin ortasındalardı. Adamları indir ve o mal her neyse onu al.
"Dikkatli olun."
Araçtan çıkıp Peter'ın yerine geçmesini bekledik. Sinyal verince girişlerde durduk.
"Peter şimdi."
Ses bombasını içeriye yollamıştı. İlk başta arkaki adamlarım herkesi arkasından vurmaya başladılar o anda bizde ön tarafın temizledik ve içeri geçtik.
"Lewis şuraya geç."
Kapana kısılmışlardı. Bu iş de bitmişti.
"Christopher Bang ile uğraşmanın bedeli bu işte Park."
Adamlar kısa sürede etkisiz hale geldi.
"Halatları getirin ve sadece Changbin kalsın siz parayı ve malı alın arabada bekleyin."
Yere kocaman bir B harfi çizdim. Hepsi de kanlardan. Onlara bir sürprizim daha vardı. Fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedim. Bunları çok farklı bir şey için kullanacaktım.
Issız bir yerde değildik. İnsanlar silah seslerini duymuş ve polisi aramış olmalıydı. Hızlıca buradan çıkmıştık. Yine ben kazanmıştım. Yine Christopher Bang kazanmıştı.
"Zoe bu fotoğrafları Lee'ye e-posta ile at. Hyunjin Jeongin'e ulaş ve görevin tamamlandığını söyle bu akşam eve gelsin."
Eve geçtik üstümü değiştirip misafirimiz için bir masa hazırlattım. Jeongin ile güzel işler yapmıştık. İyi bir bağlantıydı. Her yerde kolu vardı. Kısacası onun ile aynı tarafta olsanız iyi olurdu.
"İşi halletmişsin Chan."
"Her zaman ki gibi gecikmeden."
"Paranı hesabına yatırdım kontrol edebilirsin." Hyunjn gidip kontrol etti. Tam mevla hesabımdaydı.
"Yine işe biraz adrenalin katmışsın diye duydum." Şarabımdan küçük bir yudum alıp yanıtladım.
"Chan tarzı yapıyorum işleri."
Haber A kanalı şimdiden çalkalanıyordu. Gönderdiğim fotoğraflar sansürlü bir şekilde gösteriliyordu. Çok yazık bu muhteşem eseri sansürlemek. Yazık olmuştu.
Uğraş şimdi benimle Lee Minho. Bu gördüklerin sadece tatlı bir başlangıçtı. Oyun daha yeni başlıyordu.
•
Minho'dan
Eve gitmiştim. Bu olaylardan sonra eve gitmek zordu ama yapacak bir şey yoktu. Bu beni daha da sinirleniyordu. Oturup bir sonraki hamlelerini bekleyecektim. Ya da bir açıklarını bulacaktım.
İçtiğim bilmem kaçıncı kahveden sonra uyumak baya zordu ama yarın rahat durmazlarsa hiç uyku yoktu bunu bilerek kafamı yastığa koydum.
Bunca yapıtığı kötü şeylerden sonra suçlular nasıl rahat bir şekilde uyuyabiliyordu hayret ediyordum gerçekten.
Sabah erkenden kalktım. Zaten pek de uykum yoktu. Yatakta dönüp durdum. Bari işe yarayayım. Soluğu merkezde aldım. Az çok birileri vardı. Anlaşılan uyumayan sadece ben değildim.
•
Aldığımız haber üzerine hemen verilen adrese gittik. Gördüğümüz manzara pek de içler açıcı değildi. Adamlar vurulmuş ve halat ile asılmışlardı. Yerde kanlar ile yapıldığnı düşündüğüm büyük bir B harfi vardı. Midem bulanıyordu bile. Bir an önce bu yerden çıkıp gün ışığını görmek istiyordum.
Tam kendimi bu cehennemden çıkaracağım sırada bir ses geldi. Bu Bang Chan'nın sesiydi. Küçük bir kayıt bırakmıştı bize.
'Naber Lee beni özledin mi? Beni unutmuşsunuz diye düşündüm. Ne iyi düşünmüşüm öyle değil mi? Bu gördüklerini sadece küçük bir başlangıç.'
O hastaydı. Akli dengesi yerinde değildi. Bir an önce sokaklardan toplanması gerekiyordu.
Felix yanıma gelip beni dürttü. Bu yerden hemen çıkmak istiyordum.
"Dışarı gelin."
"Bir insan nasıl bu kadar vahşi olur."
"Bunun cevabını onu bulunca sorarsın Seung."
Elimiz kolumuz bağlıydı. Yine bir çıkmaza girmiştik. Bu durumdan herkes çok bıkmıştı. Cesetler otopsi için götürülecekti ama yine hiçbir şey çıkmayacaktı bundan herkes emindi. Nasıl bu kadar iyi oynuyorsun Chan?
•
Bugünkü tam bir fiyasko olan operasyonu bildirmek için merkeze döndük.
"Felix çevredeki tüm mobeselere bak bir ipucu bulmamız gerek."
Emirim ile bilgisayar başına gitmişti bile.
Tüm Kore hatta tüm dünya bu haber ile çalkalanıyordu. Onun özgür olması tüm dünya için tehtitdi. Her ülkede bir bağlantısı ve kimliği vardı. Buda onu ulaşılmaz yapıyordu. Her ülkede onu koruyan birileri vardı.
Yine her zamanki gibi üst düzeylerden güzel bir fırça yedim. Onlara hak veriyorum. Çok uzun zamandır onu arıyoruz ama bulamıyoruz. Elimizden hiçbir şeyin gelmediğinin farkındaydık. Onlar da bunun farkındaydı.
Herkes gittikten sonra emniyet amiri gelip modumun düşmemesi için teselli etti. Tüm odağımız Chan olmuştu. Onu yakalarsak eğer rütbem yükselicekti. Bende başkomiser isem onu bulacaktım. Buna ant içmiştim. Sonun olacağım Christopher Bang.
Odaya Felix girmişti. "Bir iz bulduk."
İşte bu güzel bir başlangıçtı.
"Şu araca biliyorlar ve A56 yoluna doğru gidiyorlar. Bu yoldan gidebilecekleri tek yer var. Biraz etrafın araştırdım ve lüks birkaç ev var. Burada bir yerde olmalılar."
"Herkesi hazırlayın operasyon var."
•
"Felix benimle gel, Seungmin A ekibini al ve başka giriş varsa ordan girin."
Kapıda duran birkaç koruma vardı. Küçük bir çatışma oldu. Büyük ihtimalle herkes ayaklanmıştı. Evin bahçesine girdiğimizde yemek dolu masa boş duruyordu. Yemek yemişlerdi ama yadım kalmıştı.
"Dikkatli olun evin içine gidiyoruz."
Ekibimi içeri yönlendirdim. Bir kaç kişi ile Seungmin verdiğim birliğe yardıma gittik. Tam tahmin ettiğim gibi arkadan kaçmaya çalışırken ekibi görmüşlerdi.
"İşin bitti Bang!" Onu görmüştüm. Çatışmanın ortasında duruyordu.
"Sen öylesan Lee!"
Telsizden Seungmin sesini duyduk.
"Başkomiserim arkamızı sardılar çok kalabalıklar!"
Adamlarım teker teker vuruluyordu. "Seung geri çekilin hemen!"
Gözlerimin önünde yine kaçmıştı. Vurmaya çalıştık ama yapamadık. Tek sıyrık bile almadan kaçmışlardı.
•
Chan'dan
Tam yemek masasına oturacaktık ki gelen silah sesleri ve yanımıza koşan adamımı gördük. Bulmuşlardı bizi. Bu nasıl olmuştu? Nerde açık vermiştik.
"Hemen arkaya!"
Diğer adamlarım önde oyalarken bizde arkaya ilerledik. Arkayı bile sarmışlardı. Seungmin ile göz göze geldik.
"Siper alın!"
Tek tek imdiriyorduk adamları. Taki arkadan destek gelene kadar.
"Destek nerde kaldı In!"
"Yoldalar az sonra gelirler!"
Ve gelmişlerdi. Arka birliği çokta indirmiştik bile. Kolayca arkadan gelen araca bilmiştik bile.
"Lanet olsun nasıl buldular?"
"Bunu sonra tartış Bang."
Az önce uçurumun kenarından dönmüştük. Jeongin ayarladığı bir eve geçtik.
"Alandan kim sorumlu? Zoe sana alanı tara dedim! Verilen görevi böyle mi yerine getiriyorsun?"
Sinirliydim hemde çok haklıydım. Bunu herkes biliyordu. Sinirden yanlışlıkla elimi kaldırmıştım. Kimseden korkmayan Zoe elimi kaldırmam ile geriye çekilmişti.
Onun hikayesi bizden çok daha kötüydü. Onu İngiltere operasyonu zamanı için gittiğimizde bir tecavüzden kurtarmıştım. Bir erkek olarak bunun ne kadar iğrenç bir şey olduğunu tabiki herkes gibi biliyordum. Silahı elline verip adamı oracıkta öldürmüştü.
O günden sonra onu yanıma aldım. Çok yetenekliydi. Tüm çalışanlarımı ona karşı tembihlemiştim. Eli bırak ses bile yükseltmeyeceklerdi. Lakin ben az önce elimi kaldırmıştım.
"Ben kameraları kontrol ettim hepsini kontrol ettim. Başka bir yerden bulmuş olmalılar."
"Hepiniz dağılın, hemen!"
Han onu alıp dışarı çıkardı. Changbin ile odada kaldık. "Sakinleştin mi?"
"Hepiniz orada ölebilirdiniz Seo."
"Sinir ile hareket etmememiz gerektiğini sen bize söylemiştin."
Asla sinir ile hareket eden bir adam olmamıştım. Sinir ile yapılan hareketler sonuç bulamazdı çünkü. Lee'nin en büyük hatası da buydu sinir ile hareket ediyordu.
"Düzgün bir yere geçene kadar duruyoruz. Evi kontrol et yanına Han ve birkaç adam al sonra evi havaya uçur ama yetkililer içerde iken."
"Tamamdır."
Bir sürpriz daha sana Minho. Dedim sana bu daha başlangıç.
"Hyunjin adamı içeri yollayın."
Hata ne olursa olsun mutlaka alınacak bir ders vardır. Bende bunu çok iyi biliyordum. Hatalarımdan her zaman bir ders alıyordum. Öğrendiğim dersi ise hemen uyguluyordum.
Temmuz 2023
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.15k Okunma |
230 Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |