13. Bölüm

Kayıp

695,5
nvuusa

Hastanenin önü cehennem gibiydi yerde bir sürü adam vardı. Biri Seungmin'e benziyordu. Benzemekle kalmamış yerde yatan Seungmindi.

 

"İyi mi?"

 

"Bilmiyorum." Herşey iyice kötüye gidiyordu. Hiçbir ilerleme yoktu. Yıllardır yerinizde sayıyorduk. Ufacık bir ilerleme kaydetmiştik ama o bile şimdi yoktu. Hatta daha kötü bir durumdaydık.

 

 

 

Yaralıları ameliyata almışlardı. Çoğu kişinin durumu ağırdı. Seungmin'den bir haber yoktu. O da diğerleri gibi ameliyata alınmıştı 2 saattir hiç kimse birşey demiyordu. Ailesine haber vermiştim. Onlar da burada bizimle birlikte bekliyordu.

 

Uzun saatler sonra bir doktor kapıdan çıktı.

 

"Güzel şeyler söylemek isterdim ama maalesef kurşunlar çok kötü noktada kalmış kan desteği gerekecek 2 kurşunu çıkardık ama diğer kurşun ölümcül bir noktada şıkışmış."

 

"Ben ablasıyım kan grubumuz aynı verebilirim." Doktor bir hemşire ile kan almaya gitti bizde beklemeye devam ettik.

 

"Emniyet müdürü geldi." Felix sırtıma dokunup kalkmama yardım etti. Müdür ile el sıkışıp koridorun başına geçtik.

 

"Durumu nasıl?"

 

"Kurşun kötü yerde kalmış biz olay yerine geldiğimizde vurulmuştu."

 

"Anladım evlat merak etme Seung güçlü çocuktur aylatacaktır." İzin isteyip kapıya doğru yöneldiğimde konuştuğumuz doktor ve iki hemşire koşarak ameliyathaneye girdi.

 

"Ne oluyor Felix?"

 

"Bilmiyorum." Hissediyordum kötü birşey olacaktı. Canım o kadar çok yanıyordu ki sanki kalbim durmuş gibiydi bir ağırlık çökmüştü.

 

"Hayır" diye mırıldanabildim sadece. Bir kaç dakika bekledik sadece ve doktor çıktı. Yüzünde hoş olmayan bir ifade vardı. Başı öne doğru eğikti.

 

"Üzgünüz." Diye bildi sadece. Hızlıca oradan uzaklaştı. Felix ile göz göze geldiğimde gerçeklik algımı yitirdim. Sonu bu şekilde olamazdı. Hayır böyle bitmemeliydi.

 

 

 

Chan'dan

 

Günü sakin bir şekilde kapatmıştık. Sabah olunca günü sakin bir şekilde kapstacağımızı düşündük. Birşeyler bile ayarladık ama Jeongin baskına gelir gibi eve daldı.

 

"Hoş geldin I.N"

 

"Keşke hoş gelsem biraz konuşalım." Çalışma odasına geçmesini söyledim. Bende arkasından gittim.

 

"Ne oldu acaba çat kapı geldi."

 

"Bilmiyorum Hwang ama böyle geldiyse gerçekten önemlidir." Çok bekletmeden bende arkasından gittim. İki kadeh viski ile odaya girdim.

 

"Bence ayık olsak herkesin işine gelecektir."

 

"Konu baya önemli o zaman."

 

"Lucas'ın kardeşini biliyorsun kendisi evliydi ve bir tanede kızı vardı."

 

"Lara mı?"

 

"Evet Lara. Onu kaçırmışlar Lucas beni aradı yardım istiyor. Biliyorum işin değil ama kaçıranlar çok tehlikeli adamlar."

 

"Polis işin içinde mi?"

 

"Evet büyük ihtimalle Lee ilgileniyor dosyayla. Farkında olmadan onlara da yardım edeceğim ama işin içinden kalkamazlar."

 

"Adamlar kim?"

 

"Tam bir fikrim yok ama Vegas olabilir."

 

Vegas büyük bir mafya lideriydi. Piyasada sözü geçer biriydi. Ben hiç iş yapmamıştım ama yapan birkaç kişi tanıyordum. Onlarda çok sert ve zor biri olduğunu söylüyordu.

 

"Buna nasıl vardınız?"

 

"Kelvin Vegas ile işe girmiş. İş daha sonra patlamış polise yakalanmışlar. Malların hepsini kaptırmışlar. Vegas büyük ihtimalle taktı." İşimiz zordu Vegas kimseye bağlı değildi nerde olduğunu bile zor bulurduk.

 

"Tamam elimden geleni yaparım." Ne kadar bişi yapabilirim bilmiyordum ama elimden geleni yapacaktım.

 

Jeongin ile birlikte aşağıya indik. Kapıya kadar uğurladım. Sonra konuştuklarımızı çocuklara anlattım.

 

"Yani süper kahraman mı olacağız?"

 

"Mecbur yapacağız Lucas ile iyi işler yaptık." Nasıl bulacağız bilmiyordum. In kamera kayıtlarını ve polisteki dosyalara ulaşıp atacaktı.

 

"Hyunjin Vegas'ın arasına sokmayı düşünüyoruz."

 

"Ney lan olmaz biz daha yeni kavuştuk." Zoe dirseği ile sertçe vurunca toparlamaya çalıştı kendini ama herkes bir anlığına kahkaha atmıştı.

 

"Han deneyimsiz. Zoe ise yeni hastaneden çıktı. Bin'e burda ihtiyaç var. Ben gidemeyeceğimize göre sen kaldın." Mecbur kabul etti. Geri kalan planı da konuşunca konuyu kapattık.

 

 

Kameralar ve dosyalar atılınca incelemeye başladık. Hassas bir konu olduğu için hepsine tek tek baktım. Kameralarda bişi yoktu. Kız koşarak kapıya doğru gidiyordu. Onda sonrası yoktu. Çevrede bir sürü araç vardı hangisi olduğu fark edilmiyordu.

 

Polisteki dosyalarda sadece kişisel bilgiler vardı. Sahte bir aile yapmışlardı. Onların bilgileri ve fotoğrafları vardı. Tanıdık birkaç kişi ile konuşacaktım ki kapım çaldı. Gel komutunu verince Han içeri girdi.

 

"Chan müsait misin?"

 

"Evet ne oldu?"

 

"Haberleri gördün mü? Seungmin Minho'nun ekibinden olan."

 

"Ne olmuş?"

 

"Hayatını kaybetmiş. Çatışmada bizim adamlardan biri vurmuş."

 

"Ne?" Bu da mesleğin bir gerçeğiydi. Çatışmalar, tehlikeli operasyonlar, ölüm.

 

Daha sonra Changbin içeri girdi. Vegas'ın yerini bulmuşlardı. Planı bana anlatınca aklıma yatınca onay verdim. Ne kadar hızlı başlasak o kadar hızlı biterdi.

 

 

 

Sokak lambalarının titrek ışıkları, dar arnavut kaldırımlı sokağa solgun bir parlaklık yayıyordu. Hwang, sigarasını yavaşça yakarken gözlerini hedef noktaya dikti. Burası, Vegas'ın işlettiği yasadışı kumarhanelerden biriydi. Kapının önünde iki adam bekliyordu.

 

Hwang, sakince yaklaşıp sahte kimliğini gösterdi. Adamlar birbirine bakıp içeri aldılar. Vegas onu bekliyordu. Belgelerde adı “Jin Ho” olarak geçiyordu.

 

Kapı açıldı, içeride loş ışıklar ve sigara dumanı içinde gürültülü bir ortam vardı. Kumar masalarının etrafında adamlar bağırıyor, büyük paralar dönüyordu. Hwang, odanın köşesinde oturan, takım elbiseli adama dikkatlice baktı. Bu adam, Vegastı.

 

Derin bir nefes aldı. Birazdan içlerine girecekti. Sigarası söndürüp bar bölümüne ilerledi.

 

Vegas, poker masasında rahatça oturmuş, kartlarını inceleyerek rakiplerini süzüyordu. Yanında iki adamı daha vardı, belli ki korumalarıydı. Hwang derin bir nefes aldı ve barın olduğu tarafa ilerledi. Oraya oturup biraz gözlem yapmalıydı. Acele edemezdi.

 

Barmenin önüne eğildi. “Bir viski.”

 

Barmen içkiyi hazırlarken Hwang, Vegas'ın masasındaki oyunu izliyordu. Birkaç el sonra Vegas kazanan elini açtı ve karşısındaki adam öfkeyle sandalyesini geriye itti.

 

“Sen kesin hile yapıyorsun!” diye bağırdı kaybeden adam.

 

Vegas sakin bir şekilde sigarasını yakıp dumanını üfledi. “Eğer kaybetmeye alışık değilsen, oynamayacaksın.”

 

Tam o sırada adam elini beline attı, silahını çekecekti. Ama Vegas'ın adamları çoktan adamın kafasında kusursuz bir delik açtı. Hwang ise viskisini bitirip masaya doğru ilerledi.

 

Vegas, başını kaldırıp Hwang’a ilk kez dikkatlice baktı. Kısa bir sessizlik oldu, ardından hafifçe gülümsedi. “Sen Jin Ho olmalısın."

 

Hwang basşını onaylar gibi salladı, "İş teklifimi kabul ettiğin için teşekkürler."

 

"Ne demek eli sıkı ve güçlü adamlar ile iş yapma fırsatını hiç kaçırmam."

 

Vegas, sigarasından bir nefes daha çekip başını salladı. “Peki Jin Ho, bana ne tür bir iş teklif edeceksin?”

 

Hwang hafifçe gülümsedi. “Büyük bir uyuşturucu satışı. Namını duydum güzel işler yapıyormuşsun.”

 

Vegas'ın gözleri parladı. “Peki ne kadar istiyorsun.” İşi tamamlamıştı. Güvenli bir iş yapıp aralarına girecekti. Plan tıkır tıkır işliyordu.

 

 

Bölüm : 14.02.2025 21:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...