
Gece işimiz bittikten sonra uçağa binip Kore'ye sapasağlam döndük. Öğleden sonra dört suları karaya ayak bastık. Jeongin'in ayarladığı arabalardan birine binip onun yanına geçtik. Tekrar ev değiştirmemiz gerekecekti çünkü Changbin neredeyse her yeri biliyordu. Eve girdiğimiz gibi masa başına geçtik.
Jeongin, "Herkesin gözü kulağı açık. Gören duyan olursa bilgi verecek. Şuan hiçbir şey yok elimde."
Ne tür bir yol izleyeceğimiz belli değildi. Bundan sonraki adım göz önünde olmamak olacaktı. Ne zamana kadar böyle gidecek hiçbir fikrim yoktu. Önce acı bir kayıp ve şimdi acı bir ihanet.
Zoe, "Minho ve diğerleri yarın burda olurlar. O zamana kadar ne yapıyoruz?"
"Hiçbir şey. Sahadan uzaklaşalım biraz bugün serbestsiniz. Gidin biraz normal çiftler gibi vakit geçirin." Oturduğum sandalyeden kalkıp kullandığım odaya girdim. Banyoya geçip duş için suyun ısınmasını bekledim. Lazım olacakları toparlayıp duşa girdim.
Kısa ama rahatlatıcı duşun ardından bahçeye çıktım. Jeongin küçük tenis sahasında elinde raketle bana bakıyordu. "Gel iki tur kapışalım." Onu onaylayıp elindeki raketten birini aldım. Karşı tarafa geçip servis atışını yaptım.
"Herşey güzel olacak merak etme. Her insanın tökezlediği zamanlar olur."
"Umarım bu sadece bir tökezlemedir Jeongin. Aksi taktirde bu çöküşün başlangıçıdır." Oyunu beşinci sette bitirdik. 3 sen Jeongin 2 sette ben kazanmıştım. El sıkışıp raketi ona geri verdim.
"Soğuk birşeyler getireceğim." Mutfağa girip soğutucudan iki gazoz açtım. Jeongin ön bahçeye geçmiş koltuklardan birinde oturuyordu. Onun yanına geçip gazoz uzattım.
"Siz yokken burda çok şey oldu" diyerek konuyu açtı Jeongin. Gazozdan yudum alırken tek kaşım havalandı, konuşmadan devam etmesini bekledim. "Yer altı daha fazla karıştı. Kyunghoon öldükten sonra herkes delirdi zaten." Hepsinin süresi az kalmıştı ve bunun farkındalardı. Çok yakında yer altı diye birşey kalmayacaktı. Jeongin önemsiz detaylara girmeden devam etti.
"Minho'nun dosyası kapandı. Dosyayı alan savcı kolayca adını temizledi." Bu konuda dikkatimi çekmemişti ne yazık ki. Artık Minho'nun adını bile duymak istemiyordum. En büyük hatam olmuştu onu öldürme fırsatlarım varken öldürmemem. Yerinden kalkıp önce mutfağa sonra odaya geçtim. Hannah dışında ne arayan ne de mesaj atan vardı. Aramasına dönüp açmasını bekledim.
"Kore'ye döndün mü? Haberleri aldım bugün iyisiniz değil mi? O salak Lucas hiçbir şey söylemedi bana." Minik azarlamasını gülümdemeyle dinledim. Sövüp saymaları bitince sakin bir şekilde cevap verdim.
"O kadar önemli birşey değildi. Olur böyle şeyler bilirsin. Creed ortadan kalktı. Bulaşma şöyle adamlara bir daha." Arkadan bir of sesi gelmişti tabi ki. Ne desem dinlemeyeceği için fazla üstüne gitmedim.
"Ne demek önemli değil? Adamın operasyon ortasında ihanet ediyor, tuzağa düşüyorsunuz ve adamın işini bitir diye ben yolluyorum seni. Ya birinize birşey olsaydı ne olacaktı?" Uzun bir azarlama ve sövmenin sonunda telefonu kapattı Hannah.
•
Akşam yemeğinde herkes masadaydı. Kim ne yaptı ne etti meselesi konuşuluyordu. Bende sessiz bir şekilde dinliyordum. Kafamı masadan kaldırıp duvar saatine baktım. Solar birazdan buraya gelecekti. Bizden daha çok tehliledeydi Solar. Kimliğini Changbin biliyordu ve bunu zararımıza kullanabilirdi. Zil çalınca masadaki herkes kimin geldiğini anladı. Görevlilerden biri aceleci adımlarla kapıya ilerledi.
Jeongin," Merhaba Solar buyur geç masaya."
"Size afiyet olsun. Ben yedimde geldim ama bir çayınızı alırım." Solar ceketini koltuğa bırakıp boş yere geçti. Kadın elinde çayla yanımıza geldi. Gidene kadar en ufak birşey bile konuşulmadı.
İlk konuşan her zamanki gibi ben oldum. "Durumlar nasıl? Başında bir bela yok değil mi?"
"Hayır herşey iyi gidiyor. Kimse en ufak birşeyden şüphe etmiyor. Ben ve Sana apar topar döndük. Diğerleri yarın burada olur."
Bunu duyduğumuza sevinmiştik. Zira en ufak bir tersliği daha kaldıramazdık. "Bizden ne kadar uzak dursan kendin için o kadar iyi. Bundan sonra eski usul devam edeceğiz."
Riskin herkes gibi o da farkındaydı. Konuyu eşelemeden onaylayıp kapatmıştık. Ekipçe birlikte yediğimiz son yemekti bu artık. Yemekten hemen sonra kısa bir toplantı yaptık. Solar içerden son bilgileri aktardı. Ona göre sonraki adımı düşünecektik.
"Muhbirlerden bilgi almış ekip. İhaneti biliyor Minho yani. Bunu avantaja dönüştürmeyi planlıyorlar ama Changbin nerde bilmiyorlar." O bize ihamet etmiş olabilirdi ama asla Minho ile işbirliği yapmazdı. Bizi silmiş olabilirdi ama Jisung için bunu yapmazdı. Minho onun baş düşmanıydı. Solar da bunu düşünüyor olacaktı ki devam etti. "Onu bulsalar bir ellerine birşey geçmez. Bize sırtını döndü ama asıl düşmanı da Minho. Siz ne yapacaksınız bundan sonra."
"Her zamanki gibi mafya işlerinden devam edeceğiz. Alışverişler, baskınlar, davetler falan." Minik toplantı bitince her zamanki gibi havadan sudan konuşmaya başladık. Solar ekipteki dedikoduları dökmüştü. Bizde işsiz gibi değerlendirmiştik. Jeongin şu sıralar kulağına gelen yer altı dedikodularını ortaya saçtı. "Şu Hyunwoo eşini aldatıyor diyorlar."
Zoe, "Hadi be ciddi misin? O adamdan beklenirdi bu arada."
Hyunjin, "Kimle aldatıyor ki? Adamın çocuğu falan yoktu dimi lan?"
"Yok çocuğu falan. Yanlış hatırlamıyorsam Jiwoo ile birlikte şuan diyorlar."
"Biriyle konuşuyorum şu aralar." Solar bütün konuyu dağıtıp asıl bombayı bıraktı. Aldatma tartışması yarıda kesip yeni konu hakkında konuşmaya başladılar. Bende diğerleri kadar şaşırmıştım bu duruma. Konuşmaya bende dahil oldım. "Kim bu şanlı insan?"
"SWAT biriminden Kim Kibun. İyi çocuğa benziyor."
•
Güneş batmaya yakın Solar yavaştan kalktı. Salonda ben ve Jeongin kaldık. Son dakika haberleri açıktı televizyonda. Ben onları izlerken Jeongin yemek masasında biriyle görüşüyordu. Rahatsızlık vermemek için odaya çıktım.
Bilgisayarı açıp sosyal medyadan konuşulanlara bakmaya başladım. Etkinlikler dışında çok konuşulan birşey yoktu. Buradan çıkıp postlara girdim. Lucas para işlemleri için makbuz gönderecekti. Bir sürü ıvır zıvır şeyi geçip gönderdiği postaya girdim. Fotoğrafı kaydedip başka birşey var mı diye göz gezdirdim. Dikkatimi çeken iki posta vardı. Bir dün atılmıştı diğeri ise iki saat önce.
Dün atılana girip baktım. Bir metin yoktu ama bir ek vardı. Eke girip baktığımda iki fotoğraf vardı. İkisindede Minho'nun habersiz çekilen fotoğrafları vardı. Yeni atılanda da aynı şekilde bir fotoğrafı vardı. En sonki arılanda küçük bir not vardı:
"Tanışmak için sabırsızlanıyorum Chan. Çöküşünü zevkle izleyeceğim."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.15k Okunma |
230 Oy |
0 Takip |
29 Bölümlü Kitap |