19. Bölüm

Güç artık sadece benim

Gece
nxyy_q

Astria’nın gerçek yüzüyle yüzleşmek, hayatımda yaşadığım en zor şeydi. Her zaman ışık ve karanlık arasındaki dengeyi sağlamak için benim rehberim olduğunu düşünmüştüm. Bana yol göstermiş, doğruyu yanlıştan ayırmama yardımcı olmuştu. Ama Lucien’i mağlup edip, Selendor’un sessizliğinde kendi gücümle baş başa kaldığım günlerde, Astria’nın sözleri değişmeye başladı. Sanki bir maskesi düşmüş gibiydi.

“Rana, bu güçle ne yapacağını düşündün?” diye sordu bir gün, soğuk ama yine de melodik sesiyle. Sanki bu gücü bana veren o değilmiş gibi bir ton vardı konuşmasında.

“Ne yapmam gerektiğini biliyorum,” diye karşılık verdim. “Selendor’u koruyacağım, ışık ve karanlık arasındaki dengeyi sağlayacağım. Tıpkı senin istediğin gibi.”

Astria'nın altın gözleri parladı ama bu parlaklıkta bir tehdit vardı. “Denge... Peki ya bedel? Bu gücün yalnızca sana ait olduğunu mu düşünüyorsun?”

Bu cümle içimde bir kıvılcım yaktı. “Ne demek istiyorsun? Bedel derken?”

Astria yaklaştı. Kanatları her zamankinden daha büyük, daha korkutucu görünüyordu. “Bu güç, Rana, ışık ve karanlığın özünden gelir. Ama bunu tek başına taşıyamazsın. Selendor’un dengeye ihtiyacı var ve senin bu gücü paylaşman gerekiyor. Yoksa yalnızca sen değil, bu orman da yok olacak.”

Paylaşmam gerektiğini mi söylüyordu? Gücümden vazgeçmemi mi istiyordu? Ama neden? Bu, onun amacı değil miydi? Neden şimdi bunu benden almayı teklif ediyordu?

“Neden şimdi, Astria?” dedim, sesimdeki meydan okumayı saklamadan. “Bu gücü bana veren sendin. Şimdi onu geri mi alacaksın?”

Astria bir kahkaha attı. Bu kahkaha hiç de öncekilere benzemiyordu. “Ah, Rana… Sana bir şey vermedim. Yalnızca taşıyıcı oldun. Bu güç benimdi ve her zaman bana aitti. Sen ise yalnızca bir araçsın. Bir piyon.”

Sözleri beynimde yankılandı. Bir araç? Bir piyon mu? Kalbimde bir şeyler kırıldı o an. Ama öfkem daha büyüktü. “Beni kandırdın,” dedim, yumruklarımı sıkarak. “Seni bir rehber sandım. Ama sen yalnızca bu gücün sahibi olmak isteyen bir parazitmişsin.”

Astria'nın yüzü sertleşti. “Kimin ne olduğunu henüz bilmiyorsun, Rana. Ama öğrenmek üzeresin.” Kanatları bir fırtına gibi yayıldı ve etrafımızdaki orman karanlığa boğuldu.

Astria ile İlk Çatışma

Her şey bir anda oldu. Astria'nın ışık ve gölgeyle dokunduğu her yer çatırdayarak şekil değiştirdi. Orman kendini büküyordu, ağaçların gövdeleri karanlık ipliklerle sarılmış gibiydi. Bir yandan ışık patlamaları beni kör edecek kadar güçlüydü. Ama içimde bir şey, korkudan çok öfkeyle yanıyordu.

“Sana boyun eğmeyeceğim, Astria,” diye bağırdım. Ellerimi havaya kaldırdığımda içimdeki güç uyanmaya başlamıştı. Kendi ışığım, onun tehditkâr parıltısıyla çarpışıyordu. “Ben yalnızca bir araç değilim. Bu güç benimle bütünleşti ve artık benim bir parçam!”

Astria'nın yüzünde bir alay belirdi. “Işık ve karanlığı kontrol ettiğini mi sanıyorsun? Bunlar sana boyun eğmez, Rana. Ancak ben yönlendirebilirim.” Kanatlarını bir kez daha çırptı ve bir ışık dalgası üzerime doğru ilerledi.

Ama bu kez kaçmadım. Elleriyle gönderdiği dalganın içinden geçtim, bedenim titrese de geri adım atmadım. Kendi içimdeki ışığı ve karanlığı çağırdım. Ellerimde, her iki gücün birbirine karıştığını hissediyordum. Sıcaklık ve soğukluk, bir bütün olmuştu.

“Beni hafife aldın, Astria,” dedim. Gözlerim artık ona meydan okuyordu. “Bu gücü taşıyabileceğimi sanmıyordun. Ama bu gücü yalnızca senin için değil, herkes için dengeye getireceğim.”

 

Astria'nın yüzündeki alay, yerini bir anlık şaşkınlığa bıraktı. "Hâlâ anlamıyorsun, değil mi?" dedi, sesi artık melodik değil, daha derin ve yankılıydı. "Bu güç sana ait değil, Rana. Sen yalnızca bir geçiş noktasıydın. Ama bu kadar ileri gidebileceğini tahmin etmemiştim."

"Geçiş noktası mı?" diye tekrarladım, sözleri içimde bir kez daha yankı yaparken. "Ben senin bir kuklan olmaktan fazlasıyım, Astria. Sen beni hafife aldın, ama bu artık senin oyunun değil."

Astria'nın kanatları, çevremizdeki gökyüzünü tamamen kaplayan bir gölgeye dönüşmüştü. Fırtınalar ormanın dört bir yanında patlıyor, ağaçlar köklerinden sökülüyor, hava elektrikle doluyordu. Ama bu kez korkmuyordum. Ellerimi gökyüzüne kaldırdım ve içimdeki gücü serbest bıraktım.

Her şey aniden durdu.

Astria, beni gözlemliyordu. Gözlerimdeki ışık ve karanlık karışımını gördüğünde, ifadesi daha önce görmediğim bir şeyle doldu: korku. Bu beni daha da ileri gitmeye teşvik etti.

"Senin denge dediğin şey bir yalan," dedim, sesim hiç olmadığı kadar sağlamdı. "Kendi çıkarların için ışık ve karanlığı manipüle ettin. Ama artık senin hükmün sona erdi."

Astria bir adım geri çekildi. "Bu gücün ne olduğunu anlamıyorsun, Rana. Kontrol ettiğini sanıyorsun, ama bu güç seni yok edecek."

"Hayır," dedim, ışığın ve gölgenin bedenimden yayıldığını hissederken. "Bu güç beni yok etmeyecek. Çünkü artık onun bir parçasıyım. Onu kontrol eden değilim, onunla bütünleştim. Ve artık sana ihtiyacım yok."

Astria, son bir hamleyle üzerime doğru saldırdığında, ona karşı koymak için ellerimi uzattım. Karanlık ve ışık arasındaki denge, bedenimin içinde mükemmel bir harmoniyle birleşti ve Astria'nın varlığını paramparça eden bir enerji patlaması yarattı. O an, Astria'nın şekli parçalanarak yok olmaya başladı.

Son bir kez, sesi yankılandı. "Sana yardım ettim, Rana. Bunu unutma. Ama unutma ki denge, her zaman bir bedel ister." Ve Astria tamamen kayboldu.

Astria'nın Ardından

Her şey bittiğinde, orman sessizdi. Hava durmuş, toprak titremeyi bırakmıştı. Ama bu sessizlik, huzurdan çok bir tür boşluktu. Astria'nın yokluğunu hissediyordum. Onun varlığı her zaman bir gölge gibi benimleydi. Ama artık yalnızdım.

Bir ağacın dibine oturup derin bir nefes aldım. Güç hâlâ içimdeydi, ama artık daha ağır geliyordu. Sanki Astria'nın söyledikleri gerçekmiş gibi bir his vardı. "Denge her zaman bir bedel ister," demişti. Bu bedel ne olacaktı? Şimdiye kadar kaybettiğim her şeyden daha fazlası mı?

Lucien'le olan savaşımda kazandığım güç ve Astria'nın rehberliği olmadan, şimdi tamamen kendi başıma kalmıştım. Ama bu, beni korkutmak yerine güçlendirdi. Çünkü bu güç artık gerçekten benimdi. Ve bu gücü nasıl kullanacağım, sadece benim seçimimdi.

Ayağa kalktım ve sessizce kendi kendime fısıldadım: "Astria, bana güç verdiğin için teşekkür ederim. Ama artık bu gücü senin gibi kullanmayacağım. Selendor'un dengesini sağlamak benim görevim. Ve bunu yalnızca kendi yolumla yapacağım."

Orman sessizdi, ama bir şey biliyordum: Bu, sadece bir son değil, aynı zamanda yeni bir başlangıçtı.

 

Bölüm : 26.01.2025 13:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...