
Dün akşam eve gelip direkt olarak uyumuştum. Şimdi uyanıp telefonuma uzandım. Saat yediydi biraz erken kalktım sanırım. Aras dan mesaj gelmişti. Hemen baktım.
Aras-"uyanmış mı benim güzelim"
Az önce yazmıştı sanki hissetmiş gibi.
Ben-"uyandımm. Bakıyorum sende erken uyanmışsın"
Aras-"ben hiç uyuyamadım ki"
Ben-"neden"
Aras-"aklım sürekli sendeydi çünkü"
Isırırım ben bunu. Attığı mesajı beğendim. Yazıcak bir şey bulamayınca konuşmadan çıkıp telefonu kapattım. Bugün fazla bir şey yapmayı planlamıyordum. Genel olarak evde uzanıp uyumayı planlıyorum. Sonra tekrar Aras dan mesaj geldi.
Aras-"görüldü yedik iyi mi"
Ben-"yazacak bir şey bulamadım :)"
Aras-"ha utandın yani"
Ben-"ne alakası var ya"
Aras-"hm hm"
Ben-" aras ya"
Aras-"efendim güzelim"
Ben-"çok kötüsün"
Aras-"öyleyim bebeğim"
Ben-"ne yapıcaksın bugün"
Aras-"seninle ilgileneceğim"
Ben-"nasıl olacakmış o"
Aras-"sizin evdeyim güzelim aşağıda salon da oturuyorum sizinkilerle sohbet ediyoruz"
Ben-"ne ciddi misin"
Aras-"eveet"
Ben-"geliyorum"
Tam telefonu kapatacağım sırada aras tekrar yazdı.
Aras-"hayır gelmiyorsun. "
Ben-"nedenmiş o"
Aras-"uzanıp dinlenmen gerekiyor çünkü güzelim"
Ben-"ilk vurulmam değil ya nolur bebekmişim gibi davranmayın mafyayım ben ya"
Aras-"benim bebeğimsin ama"
Ben-"senin bir anda romantik oluşun başladı ben kaçıyorum"
Aras-"bu sefer utandın"
Ben-"UTANMADIM"
Aras-"oo sen baya utanmışsın"
Ben-"aras yaaa"
Telefonu kapattım. Kısa bir süre sonra kapım çaldı.
Ben-"gel"
İçeriye aras girdi. Onu görünce yorganımı kafama kadar çektim. Aras bu halime güldü.
Aras-"çek bakayım o yorganı yanakların mı kızarmış senin"
Kahkahası odayı doldurdu. çok güzel gülüyordu. Şey sanırım insanlar bir kahkahaya da aşık olabiliyormuş. Şahsen ben oldum. Daha sonrasında tüm günümü aras ile birlikte geçirdim ve yataktan kalkmama izin vermedi.
Sabah uyanıp hazırlanmaya başladım. Bugün hem yarış vardı hemde zeberceği bulduğumuz için onun ölümü vardı. Kalkıp hazırlanmaya başladım. Dolabımdan rahat edebileceğim kıyafetleri seçip giyindim. Mutlu ve heyecanlı bir şekilde aşağı indim. Merdivenlerden sekerek iniyordum. Bizimkiler beni görünce gülmeye başladılar.
burak-"ne bu heyecan güzellik"
hepsi beni görünce gülüşmeye başlamışlardı.
ben-"ee bugün düşmanımın ölüm günü nasıl mutlu olmayayım"
hepsi mutlu olmuşlardı.
babam-"sen yine de bu kadar sevinme güzel kızım"
ben-"neden babacım"
annem-"ters köşe yapabilirler güzelim benim"
Batu-"evet abim her şey olabilir"
bir şey olmaz anlamında kafa salladım. Merdivenlere doğru yürüdüm. Üçer üçer inmeye başladım. Silah odama girip içerideki bebeklere bakarak gülümsedim. Belime silah kemerimi taktım. İki silahı oraya erleştirdim. Her iki bacağıma da aynısını yaptım. Oralara da bir silah bir bıçak yerleştirdim. Sırtıma da iki adet çapraz katana yerleştirdim. Koridorda yiğit ve batu abilerimle karşılaştığımda onların çoktan hazır olduklarını gördüm. Hızlı olmalıydım. Yaklaşık 1 saat sürmüştü. Doğru düzgün Kahvaltı bile yapamadan araçlara binmek üzere dışarı çıktığımız sırada hava yüzüme yüzüme öyle bir vurdu ki, işte o an enerjimi daha fazla topladım. Zeberceğin yanına daha hızlı ulaşmak için ben ve yiğit abim motorla geri kalanlarımız ise arabayla gelecekti. Ben ve yiğit abim kotora doğru giderken babamsa yanımıza gelip ellerimize birer küçük poğaça tutuşturdu.
Ben-"ya baba gerek yok. Farkındaysan göreve gidiyoruz"
babam-"olsun kızım, hadi yiyip öyle gidelim. Ben arabaya geçiyorum şimdi. Siz yola çıkın, biz arkanızdayız."
ailecek göreve gitmek de ayrı sıkıntıydı tabii. Her şeyden önce hepimiz aynı kanı taşıyoruz, bir birimizi kaybetme gibi bir lüksümüz yok. Ama biz aynı zamanda güçlü bir aileyiz.
kötülüklere fırsat vermeyen güçlü bir aile..
zebercek bugün her şeyin bedelini ödeyecek , çünkğ yanımda hayatımda tanıdığım en efsane insanlar var . Aslında biraz daha erken çıksak iyi olurdu. Gün doğmadan hemen önce mesela ç. Daha hazırlıksız yakalamış olurduk o şerefsizi. Yiğitle beraber hemen kasklarımızı takıp motorla büyük bir pati çekerek yola koyulduk. Zebercek bizden elinden geldiğince uzaklaşmak istediğinden yaklaşık 150 km uzağımızdaki kendine ait bir evde kalıyordu. Normal şartlarda 3 saatte gidilecek bir yolu 1 saate arabalara makas atarak düşürmüştük. Sonunda saklandığı eve gelmiştik. Eski, boyaları sökülmüş, camları toz içinde , çatıda ki kiremitlerin kırık olduğu eski bir evdi burası. Motorları evin biraz uzağına park ettik. Evin yan tarafındaki ormanlık alanda sessiz adımlarla ilerleyecektik. Motordan indik ama maalesef dilimizi tutamadık.
yiğit-"silahların hepsini alalım mı güzelim"
ben-"oo bakıyorum da planlar unutulmuş. Dinlemiyorsunuz ki"
yiğit-"sadece silahları soruyorum güzelim dinledim planı merak etme"
ben-"ihtiyacın kadar al. Eve sessizce gireceğiz. Dikkat çekmeyecek kadar al"
derken ormandan sessizce geçtik. Ancak kapıdan giremezdik. Bilmediğimiz ve ki burası düşmanımızın evi kapıdan giremeyeceğimizi bilecek kadar çok şey yaşamıştık. Evin arka bahçesine geçtik ve evin arka kapısından girmeyi düşündük. Sessizce verandaya vardık. Verandaya çıkarken çok yavaş davranmalıydık. Aksi taktirde verandanın zeminini oluşturan tahtalar fazla ses çıkaracaktı. En öne ben geçtim ve yavaşca ilk basamağa bastım. Ama sorun yoktu, dünyanın en iyi kulağı bile en fazla bir karıncanın adım sesleri gibi duyardı olmayan bu sesi. Diğerlerine işaret vererek sorun olmadığını söyledim. Yiğite dönüp
ben-"kameralar hazır mı"
yiğit-"hazır"
ben-"içeri giriyoruz"
karanlıktan başka şey görülmüyordu. Bir süre yiğitle beraber bahçeyi aradık. Gecenin karanlığında göz gözü görmemesine rağmen ay ışığında bahçenin çiçekleri büyüleyici görünüyordu. Bu kadar pislik bir adam nasıl olur da bu kadar güzel ve büyüleyici bir bahçeye sahip olabilirdi? Hayranlıkla bahçeyi dalgın dalgın izlerken bir kol hareketi ile uyandım.
yiğit-" yürü güzelim işimiz bahçivanlık değil ama çok güzel bir şekilde çiçek biçeceğiz"
bir süre sonra usulca bodrumun gizli kapısını aramaya başladık. Kapının kitli olduğunu fark edince yiğit küfürler savurdu. Bu esnada bir alarm sesi duyuldu. Kapı ses sensörlüymüş ve benim zeki abimin küfürleri yüzünden alarm aktifleşti. Hızlıca uzaklaşmaya çalışırken arkadan bir ses duyuldu.
?-"kaçabileceğiniz yere kadar kaçın çocuklar"
bahçenin dış kapısına kadar koştuk nefes nefese kalmıştık. Bir yandan kulaklıktan diğerlerine haber vermeye çalışırken bir yandan kapıyı açmaya çalışıyorduk. yiğit yine o mükemmel küfürlerinden birini etti.
yiğit-"güvenlik devreleri harekete geçmiş"
ben-"duvardan atlayalım"
yiğit-"boyun yetecekse atla"
ben-"bana bağırma bizi bu duruma sen soktun"
yiğit-"bahçeyi izlemek yerine bana yardım edebilirdin o zaman"
ben-" bu durumda bile üste çıkmaya çalışma şu an başka bir sorunumuz var "
Yiğit aniden beni sertçe çalılara doğru itti. Dikenli çalılar canımı yaksa bile bağıramazdım. Bağırdım an paket olurduk düştüğüm an elimle ağzımı kapatmam bir olurdu. Yiğiti ilk defa böyle görmüştüm. Dikenleri her yerimde hissediyordum. Ben bu kadar acı çekerken yiğitin sinirli bakışlar atmaktan vazgeçmiyordu. Bir süre sonra karanlıktaki o ses konuşmaya başladı.
?-"çocuklar biraz büyüyün artık oyun oynamıyoruz aaa"
Gülerek hızlıca bir yere vurdu ve gecenin sessizliğini bozan bir kırılma sesi duyuldu.
Korteksine kateter soktuğumun gülüşüne bak bir de bizimke dalge geçiyor. sessizce fısıldadım.
ben-"zebercek ve bunu paket etmezsek evdeki kasetlerini sevgili anne ve babamız ile izlemek zorunda kalırsın"
yiğit-" sus da bu durumdan kurtulmaya bakalım biz."
olayın stresini bana kızarak çıkarması sinirime dokunuyordu. Şeytan onu adamın üstüne atmam için kafamı dolduruyordu.
?-"aa hadi çocuklar eğer ben bulmadan siz çıkarsanız söz veriyorum size elma şekeri hediye"
yiğit-"ben senin eline bir şey tutturacağım şimdi ama elma şekeri olmayacak"
diye söylendi yiğit. Bir süre o karanlıktaki ses kesilmişti. Vücuduma batan dikenler hâlâ çık fazla canımı yakıyordu. Yiğit yavaşca çalılardan çıkarak etrafı kontol etti. Sesin sahibi gitmişti.
yiğit-"elimi tut çıkarayım seni"
ben-"gerek yok"
Kendim kalkmaya yeltendim. Fakat anlık olarak yaptığım yanlış bir hareketim dikenlerin daha çok batmasına sebep olmuştu. Acı içinde sessiz olmaya çalışarak inledim. Mecbur kalarak yiğitin yardımı ile çıktım. Bacaklarım kan içinde kalmıştı ama acısına dayanabilirdim. Etrafı tekrar kolaça edip başka bir giriş yolu aradık. Nihayetinde küçük bir kırık çıkıntı bulduk. Oradan gizlice içeriye sızdık. Burası ay ışığı bile almadığı için daha karanlıktı. Karanlığa alışınca bodruma giden yolu bulduk. İçeri girdik. Bodruma doğrudan girip zeberceği bayıltıp onu almamız gerekiyordu. Bodruma girdiğimiz an ikimizde dona kaldık. Önümüzde silahı ile bize bakan zeberceği gördük. Yiğit hemen silahına davranmıştı fakat ikimizinde silahı ve bıçakları çalılara atladığımızda düşmüş olmalıydı. Sona geldiğimizi hissettim. Hiçbir şey düşünemiyordum.
zebercek-" gelmekle ne iyi ettiniz çocuklar bende sizi bekliyordum hoşgeldiniz"
yanına yavaş yürüşüyle irice bir adam geldi. Elinde kalın ipler vardı.
?-"ya kendiniz paşa paşa gelirsiniz veya işinizi şu an bitiririz siz kendiniz seçin"
Bu sesi hemen tanıdım. Karanlıktaki sesin sahibi olmalıydı. O an her şey kafama dank etti. Bizi ararken bulamayacağını anlayınca o içeri girdiğimiz yeri kırmıştı ki bizi kolayca yakalayabilsin. Kırılma sesi demek ki oradan geliyordu. Düşündüğü gibi de olmuştu. Yavaş yavaş ikisi beraber üzerimize yürümeye başlamışlardı. Kaçacak bir zaman aralığımız veya şansımız yotku. Plan başarısız olmuştu. Bütün umudumu yitirdiğim an bir ses ile irkildim. Başta zeberceğin adamlarından biri yere yıüıldı. Zebercek elindeki silahı arkasına dönerek etrafa gösterdi. Arkasını döndüğü an yiğit zeberceğe tekme atarak yere düştü ve kafasını sert çarptığı için bayıldı. Zebercek yere düşerken bir anda Batu abimi gördüm.
batu-" eğlenceyi kaçırmadığıma sevindim. Bu güzelliğin yüz ifadesini kaçırsaydım kendimi affetmezdim"
ben-" oo batu ben sonunda gelme naziklikliğinde bulunduğunuz için teşekkür ederiz bizi öldürmeden yetiştin.
batu-" rica ederim abiler bunun için vardık bebeğim"
yiğit-"şimdi şakalaşmayı bırakında şunları bağlayıp taşıyalım. Arabada buluşalım diğerleriyle"
bizi bağlamak için kullanacakları ipleri alarak onları bağladık ve yiğitle yağız adamları sırtlarına alarak arabaya doğru yürümeye başladılar bende arkalarından etrafa bakarak yürümeye başladım. Arabada olayları anlattığımız zaman diğerleri planın düşündükleri gibi gitmediğini duyunca küçük şaşkınlıklar ile dinlediler. Kimsenin olmadığı bir arazide küçük bir klübeye geldik. Şehirden ve yerleşim yerlerinden çok uzaktı. İkisini de orada bulduğumuz demirlere sıkıca bağladık. Daha sonra burak abim silahını çıkararak bize doğrulttu.
ben-" abi napıyorsun"
burak-" hep en arka planda kalmaktan çok sıkıldım ve yoruldum bu yüzden sizden değil zebercekten yanayım"
babam-"saçmalama oğlum"
burak-"saçmalamıyorum artık sana bile baba demekten utanıyorum"
silahı babama doğrultmuştu. Tam ateşlediği sırada aras arkadan gelip burağın üstüne atladı ve kurşun babamın omzunu sıydırdı. Koşarak babamın yanına gittim o sıra da aras ise burağı yumrukluyordu. İlk yardım malzemelerini alarak babamın omzuna pansuman yaptım. İyi görünüyordu pek bir şey olmamıştı. Aras'a ve burağa baktığımda ise arasın burağı öldürdüğünü gördüm. Annem ağlamaya başlamıştı.
Annemin yanına gidip sarıldım.
ben-"anne bizden olmayan birini çocuğun olarak görme"
annem-"nasıl görmeyeyim kızım oğlum o benim"
babam-"ama nize ihanet ettiyse benim öyle bir oğlum yoktur"
batu-"tamam sakin olun"
Yağız-"ne sakini ya resmen bize ihanet etmiş. "
Yiğit-"yağız haklı"
ortalığı toplayıp evlere doğru yol aldık. Onlar eve giderken bende yarışın olacağı alana gidip biraz prova yapayım. Belki stres atarım. Motorun yanına gelince anahtarları takıp çalıştırdım. Motorun üzerinde duran ekipmanları alıp teker teker giyinmeye başladım. Önce dizlik sonra balaglava ve kask. En sonunda da eldivenlerimi giyinip motora bindim. Yarışın olacağı yere doğru gazlamaya başladım. Yolda giderken arabalara makas atmaya başladım. Çoğu kişinin kornaya basıp arkamdan sövdüklerini duyabiliyordum. Gür bir kahkaha attım ve hepsine orta parmağımı gösterdim. Plaka kullanmadığım için isteselerde bulamazlardı kim olduğumu. Yarışın olacağı sokağa vardığımda bir kaç tur kendi başıma sanki yarıştaymışım gibi davranıp gazlamaya başladım. Bir süre sonra yarış zamanı geldi. Yerime geçtim ve yarış kızı yarışı başlatmak için yerine geçti ve elindeki bayrağı hızlıca yere indirdiğinde yarış çoktan başlamıştı. Önce motora göt attırarak başladım. Daha sonra gazı kökleyerek bütün motorculara makas atarak 1. Oldum. Daha sonra durmadan otoyola çıkarak orda gazlamaya devam ettim. Öfkem dinmiyordu. Kendi evlerimden birine geldim genelde bodrum katlarım oluyordu ve bu bodrum katlarına da ya silah odası ya da spor odası yaptırıyordum. Motoru garaja bırakıp içeriye girdim. Korumalara baş selamı verip bu sefer de kapıdan içeriye girdim. Merdivenlerden bodrum katına indim. Spor salonunun kapısını açıp içeriye girdim. Üzerimdeki ekipmanları çıkarıp kapının hemen sağ tarafında bulunan masanın üzerine güzelce bıraktım. Daha sonra masanın diğer yanındaki dolaba doğru yürüdüm ve kapağını açıp içindeki sargıları aldım ve elime sardım. Bu seferde boks torbasına doğru ilerledim. Yumruklamaya başladım. Her şey üst üste geliyordu. Çok yorulmuştum. omuzlarımda koca bir yük vardı. İlk önce hiçbir şey olmamış gibi 27 yıllık ailemi bırakmam ve yeni bir ailemin olduğunu öğrenip onlarla yaşamam zordu her ne kadar bazı şeyleri umursamamazlıktan gelip belli etmesemde içim içimi yiyordu ve bu beni bitiriyordu. Ben kendi iç sesime yoğunlaşmış ve olanları düşünürken adım sesleri duymaya başladım. Sargı bezlerini aldığım dolaba doğru ilerledim ve dolabın kapağını açıp içindeki silahlarımdan birini aldım. Sessiz olmaya çalışarak kapının arkasında yerimi aldım ve içeriye giren kişiyi gördüğümde nasıl girdiğini düşünüp şaşırsam da silahı bırakıp koşarak ona sarıldım.
ben-" çok özlemişim"
ege-" bende çok özlemişim ufaklık"
biz ege ile gizli gizli görüşüyorduk ve neredeyse 5. Abim olmuştu. Ondan ayrıldım.
ben-"maç yapalım mıı?"
ege-"yapalım güzelim de ne maçı yapalım?"
ben-"baskeeet"
güldüğünü gördüm ve ona pis bir sırıtış attım.
ege-"fazla sevinme bebek kaybeden sen olucaksın"
ben-"bak sen paşama. Çok beklersin"
elimdeki sargıları çıkarıp sahaya gitmek için yukarı çıkıp kıyafetlerimi giyinmek için ege ye beklemesini söyledim daha sonra da yukarı çıkıp üzerimi değiştim. Hızlıca aşağı indim ege benim hem acele edip hemde zıplayarak merdivenlerden indiğimi görünce bana gülmüştü.
ben-"geldimmm"
ege-"hoş geldin güzelim"
ben-"hadi gidelim"
ege-"gidelim bakalım"
ege kapının kenarına koyduğum topu alıp ayakkabısını giyindi ve dışarı çıktı. Bende onun peşinden ayakkabımı giyinip dışarı çıktım. Ben motoruma bindim o da arabasına bindi. Sahaya doğru sürmeye başladık. Giderken de yarış yaptık. Çok eğlenceli geçiyordu zamanım. Sahanın olduğu alana gelince ikimizde kenara çekip indik araçlardan. Ege topu almıştı. Bende sahanın kapısını açıp içeriye girdim. Benim peşimden ege de içeriye girdi. Fazla beklemeden hemen maçı başlattık. Bir süre sonra 5-5 ken sahanın içine Aras girdi. Çok şaşırmıştım ve mutlu olmuştum onu görünce. Hızlıca yanıma gelip sarıldı ege bizi görünce gülümsedi ve bana göz kırptı gülümsedim ona beni kaldırıp omzuna koydu ve topu potaya atmamı sağladı.
ege-"aa bu haksızlık ama "
hep beraber gülmüştük. Maçı Arasın sayesinde ben kazanmıştım. Günüm çok güzel geçmişti sonrasında ise egenin evine gittik.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |