1. Bölüm
Nazlı Kerçin / AŞK SENİN GÜLÜŞÜNDE SAKLI. / ❤

Nazlı Kerçin
nzlkrcn

Aşk neydi gerçekten. Seni hiç sevmeyen birini hatta sevmek şöyle dursun ötekileştiren örseleyen birini hala için yana yana sevmek miydi? Bu aşk mıydı gözlerimi yakan içimi dağlayan. Ama aşk böyle yazmazdı kitaplarda. Hani sevelim sevilelim derdi Yunus Emre. Neden tek ben seviyordum bu ilişkide.

 

Ben Dilan. 21 yaşında ailemin tek kızıyım. Liseden sonra okumadım. Oysa babam okusam ardımdaydı da benim kafa pek basmadı. Liseyi bile ite kaka bitirdim. Şimdi elimde telefon ilk ve tek aşkımın resimlerine çıkan haberlerine bakıyorum. Savaş Karahan. İstanbulun meşhur gece avcısı Savaş. En yakın arkadaşım Şilanın abisi. Abim Diyarın arkadaşı Savaş. Nerdeyse ger gece başka bir kızla resmi çıkıyordu. Babası Serhat ağa be kadar kızda da engel olamıyordu. İstabuldaki şirketlerinin başında dursun diye göndermişti oğlunu da böyle kepaze olacağını hesaba katmamıştı. 'sen salaksın' diyodu içimdeki ses. 'adamın zerre umrunda değilsin.' haklıydı belkide ama ah kalbime söz geçirebilsem.

Diyar abim ve Şilan 4 senedir sevgiliydi. Liseden sonra iki senelik üniversite okumuştu Şilan. Bir adım atmak için okulun bitmesini beklediler. Şilan ben ladar korkak değildi. Çıktı abimin karşısına pat diye sevdalıyım sana dedi. Abim zaten yanık kıza. Tabi azcık bende gaz vermiş olabilirim abimin hislerini bilince. Biz bu yaz isteme olur diyorduk. Başımıza geleceklerden habersiz.

 

Şilanla benim kırkımız karışmış. Öyle derdi annemler. Annem Hatun sultan ve Hafise sultan ahiretlik olunca evlatları da arkadaş oldu el mahkum. Serhat ağa ve babam Yaşar ağa da iyice ahbabdı birbiriyle. Savaş abimden bir yaş büyüktü. Abim 25 Savaş 26 yaşındaydı Şilanla bizde aynı yaşıtız zaten.

 

Ben yine odamda benden haberi dahi olmayan sevgilimin resimlerine bakarken avludan babamın sesi duyuldu. "Lan sen naptın!" Babam kolay kolay pek bağırmazdı. Ardından annemin feryadı geldi kulağıma "ah oğul ah yaptığın iş midir!" Neler oluyordu. Hızla yataktan kalkıp aşağı koştum. Avluya indiğimde gördüğüm manzaraya şok içinde baktım. Abim ve Şilan el ele yanlarında bir bavul. "Lan hayvanın eniği. Kızı kaçırmak ne. Dedin mi baba sevdalıyım gidelim isteyelim diye. Desen edebimizle çalardık kapılarını." İkisininde başı önündeydi. "Ha sen kızım. Seni kendi kızımdan ayırmadım. Ne derim babana ben şimdi. Hadi bu boş kafanın aklı ermedi. Sende mi düşünemedin sonunu." Şilan bir an başını kaldırıp bana baktı. Göz göze geldiğimiz an anladım neden böyle bişey yaptığını. Burda töre vardı. Adet vardı. Bir adam bir kızı kaçırdıysa iki yolu vardı. Ya ölüm. Ya da. Berdel. Şilan bunun için yapmıştı. Abisine olan sevdamı bildiği için yapmıştı. "Baba vermezlerdi" dedi abim. "Lan it. İstedinde vermediler mi? "
"Baba seninde dediğin gibi. Kendi kızındab ayırmadın Şilanı. Siz kardeş gibisiniz derlerdi." Şimdi anlaşılmıştı Şilab böyle girmişti abimin aklına. İki ailede evlatlarına kıymayacağı için hüküm belliydi. BERDEL.

 

Babam uzun uzun düşünüp ayağa kalktı. Adamlarındab haber gönderdi Şilanın babasına bir saat sonra Serhat ağa ve adamları bizim avluda toplanmıştı. Serhat ağa kızgınlıktan çok kırgındı kızına.
"Gönlüm var baba diyemedin mi" demişti kızına.
"korktım baba" dedi Şilan ağlayan sesiyle. Haber İstanbula varmıştı bile.
"Abin gelsin ağalar toplansın" dedi serhat ağa. Babam ve Şilanın babası avluda sedirde otururken kapı gürültüyle açıldı
"Nerde lan o şerefsiz" diye bağırarak Savaş girdi içeri. Abimi gördüğü gibi üstüne yürüdü. "Lan yavşak herif. Sana emanet ettim bacımı. Sen emanete böyle mi sahip çıkarsın."diye yüzüne yumruğuny geçirdi. Babam ve Serhat ağa ikisinin arasına girerek engel oldu.
" Otur yerine Ağalar gelecek. Hüküm belirlenecek"dedi Serhat ağa.

 

 

Ağalar geldi. Uzun uzun konuşuldu. Hüküm en başından belliydi. İki tarafta evladına kıyamazdı. "Berdel olacak" dedi en yaşlı olan Hüseyin ağa.
"Vurun gitsin ikisinide. Kabulum değildir Berdel" dedi Savaş.
"Oğul ağalar varken sana söz düşmez" diye uyardı babası.
"Ne bu şerefsiz ne de bacım olacak hainin gözümde zerre yeri yoktur. Onlar için hayatımı heba edemem. Sizin gücünüz yoksa ben vururum" diye çıkıştı.
"Ben daha ölmedim Savaş. Haddini bilesin. Ağalık daha geçmedi sana. Ben son sözümü dedim" diyerek ayaklandı herkes. Ağalar gittikten sonra Savaş hala susmadı. "Ne dersen ne baba. Kabulüm değildir."
"Kes sesini. Haddini bil dedim. Ya kabul edersin. Ya da istabuldaki şirketi satarım. Bilirsin hala herşey benim himayemde. Peş parasız kalır geri dönersin" Oğlunun ne mal olduğunu bildiği için ona herşeyi teslim etmemişyi yüzde 80lik kısmı hep kendi elindeydi.

 

 

Herşey olup bittikten sonra odaya çekildik. Şilan hala ağlıyordu. Babası yüzüne doğru düzgün bakmamıştı. "Kızıp bağırsa kabulümdü. Ama o kırgın bakışları gitmiyor gözümün önünden Dilan"
"Neden yaptın Şilan. Neden ettin böyle"
"Senin için" dedi ıslak gözleriyle "Başka türlü abime kavuşamazdın. Ne babam nede baban kıymazdı bize. Biliyordum böyle olacağını" Dedi. Tam tahmin ettiğim gibiydi.
"O beni ister mi sanıyosun Şilan. Daha beter olacak herşey"
"Yanında yamacında olduktan sonra zamanla oda alışacak sana bak görürsün" dedi gözündeki yaşı silerken

 

Bi anda herşey aniden gelişti. Bir hafta içinde kına düğün kuruldu. Savaş asla resmi nikahı kabul etmedi. Rızanız varsa anca imam nikahıyla alırım dedi. Babam itiraz etse de ben kabul ettim. Belki aptallık ettim. Ama bir zaman sonra resmi nikahımızda olurdu belki. Hem ben o nikah masasına beni severek oturmasını istedim. Şimdi ise odamda gelinliğimi gitmiş gelin alayını bekliyordum. Babamlar evden çıkmış Şilanın gelin alımına gitmişti. Sonra onlar beni almaya gelecekti. Ardından da hemen istanbula yola çıkılacaktı. Bavullarımı hazırladım. Zaten çok bişey aldırmadı savaş. Ordan düzersin burdan taşıma dedi. Bir bavulum vardı sadece. Oda önceden savaşın arabasına konulmuştu.

 

Gelen davul sesleri ile gelinin geldiğini anladım. Cama yaklaştım. Şilan bembeyaz gelinliği ile indi arabadan başından atılan şekerlerle girdi avluya. Kapının önüne testi kırdı. Başlarının üstünde Kur'an tutuldu. Şimdi sıra bendeydi. Babam annem ve abim odaya geldi. Babam kuşağımı bağlayıp alnımdan öptü. Sıkıca sarıldı. Ağlamamak için gözgöze bile gelmedik. Sonra abim geldi. "Affet beni bacım" dedi. Alnını öpüp kırmızı örtüyü başıma örttü. En son annem geldi. O gelince tuttuğum yaşlar indi gözümden. Avcuma büyük bir altın koydu. Sıkıca sarıldık. Odadan çıkıp salona indiğimizde kapının ağzında çatık kaşları ile Savaş vardı. Salonda Şilan ile sarılıp Savaşın yanına gittim. İstemeye istemeye uzattı kolunu onun kolunda baba evinden ayrıldım.

 

Şavaşların eve gelince aynı şekilde bende indim. Testiyi kırdım. Kur'an altından geçip eve girdim. Serhat ağa hoşgeldin kızım diyerek elini uzattı önce onun sonra Hafise sultanın elini öptüm. İmam geldi. İkimizde imam karşısında yanyana oturduk. "Mehir ne istersin kızım" Diye sordu. Başımı yanımdaki adama çevirdim. Oda bana baktı. "50 kilo altın. 25 kilo gümüş ve çiftlikteki iki atımı mehir veriyorum" dedi. 'ağırlığınca altın verdi kız' dedi iç sesim onu zorlukta susturup şaşkınca karşımda ki adama baktım. İmam başını sallayıp nikaha başladı. İkimizde üç kez "ettim" dedikten sonra. Allah katınca artık karı kocaydık. Ayağa kalkıp ona doğru döndüm. Başımdaki örtüyü açıp ana babasının elini öpmeye döndü. Oysa ben salak gibi alnımı öper diye beklemiştim. Bende anne babasının elini öpünce yola çıkmak için gelinliğimi çıkarmaya çıktım.

 

Odaya girince hızla üstümdeki gelinliği çıkardım. Yeni alınan elbiselerden bordo olanı giydim. Bizim buralarda öyle askılıymış kısaymış giyemezdik. Pantolon erkek için derlerdi kızlar ya elbise yada etek giyerdi. Oda diz altından kısa olmazdı. Kısa kollu diz altı elbisemi giyip odadan çıktım. Ben çıktığımda Savaş çoktan üstünü değiştirmişti. Beni süzüp burun kıvırarak yanımdan geçip gitti. Aşağı indiğimizde ailesiyle vedalaşıp yola çıktık. Araç bizi hava alanına bırakıp geri döndü. Savaş kendi valizini alıp ilerlemeye başlamıştı. Bende kendi valizimi alıp ona yetişmeye çalıştım.

İlk defa uçağa binecektim. Aşırı korkuyordum. Bir umut yanımdaki adama baktım. Ama o çoktan gözlerini kapatmıştı umrunda bile değildi. Dua ede ede yolculuğu geçirdim. Uçaktan inip havaalanından çıktığımızda karşımızda siyah bir jeep bizi bekliyordu. Savaş valizini yanındaki adama verdi. Ben hala elimde valizim peşinde koşuyordum. Yanlarındaki adamlara bir işaret yaparak benim elimdeki valizi aldırdı. Arabanın kapısını açarak önce beni bindirdi ardından kendi bindi. Şoför de koltuğuna geçtiğinde araç hareket etti. Yolu izleye izleye yolculuğumuz devam etti. Sessizliği rn sonunda Savaş böldü. "Bana bak" dedi sert tonuyla. Başımı ona doğru çevirdim.
"Burda kimse seninle evli olduğumu bilmeyecek. Zaten resmi nikah yok kimse anlamaz. Bundan sonra Savaş yok. Savaş bey diyeceksin. O eve karım gibi gireceğini sanma sen o evin ancak hizmetçisi olursun." Baştab ayağa beni süzdü. Yüzünde hoşnutsuz bir ifade vardı. "Şu saçma elbiseleri de birdaha gözümün önünde giyme. Zaten evde hizmetçiler sana kıyafet verir. Burda da çıkarsın birileri ile bişeyler alırsın üstüne. Alt katta hizmetçilerin yanında kalırsın. Unutma. Sen köyden getirdiğim hizmetçisin. Birine bak tek birine bu işi söylersen canı yanan sen olursun " Ne diyeceğimi bilemedim. Gözlerimin ardı çoktan sızlamaya başlamıştı. Bu muydu benim sevdiğim adam. Böyle gaddar değildi ki o. "Sakın ağlayayım deme. Ağlayan kadınlardan nefret ederim." diyerek önüne döndü bende başımı camdan tarafa çevirdim. Ağzımdan tek kelime çıkmadı. Akan yaşımı o görmeden sildim. "Haa son bişey" diyerek. Bileğimden tuttu. Parmağımdaki alyansı tek hamlede çıkardı. Canımın acısı umrunda bile olmadı. Kendi parmağındaki alyansı da çıkarıp camı açtı. Yolun kenarına ikisinide fırlatıp attı. "Eğer burda olanları Mardine duyurursan eğer bu dediklerimi biri bilirse uğruna kendini feda ettiğin abinin mezarına sarılırsın bidahakine" diyerek son sözlerini söyledi. Geri kalan yolu o telefonuna baktı. Ben solumdan akan denizi izledim....

 

 

yepyeni bir hikaye ile burdayım.

ilk bölümden herkese merhaba. 🖐

yeni kurgumuz nasıl?

şilanın yaptiği doğru mu?

savaşa sövmek isteyenler burada toplanalım. 👊

uzun süre savaşa sövme butonu bırakacağım buraya👊

haydi şimdi oy ve yorum yapmaya. Sevindirin bu garibanı.

Bölüm : 22.11.2024 22:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...