
Araba büyük bir evin bahçesine girdikten sonra durdu. Açılan kapıdan ilk Önce Savaş indi. Suratsız bir şekilde arkasına bakıp ilerlemeye başladı. Ondan sonra ben inip etrafı inceledim. Woaaww bişeydi bu ev. Tamam bende büyük bir konakta büyümüştüm. Öyle görmemiş değildim. Ama bu ev bizim konaklar gibi değildi. Fazla lüks gösterişli ve büyüktü. Koskocaman bir Villaydı. Oldukça geniş bir bahçesi vardı. Tabi bu sadece ön bahçesiydi. Gördüğüm kadarıyla 3 katlıydı. Bahçenin sol tarafında büyük bir süs havuzu vardı. Şu fıskıyeli olanlardan. Kapıdan eve kadar taştan yapılma yol vardı. Yolun iki farafı çiçekler ve yerden küçük aydınlatmalarla donatılmıştı. Süs havuzunun sol çaprazında evin büyük balkonu vardı. Balkonda sallnan bir salıncak ve koltuk seti vardı. Ben evi incelerken kapıdan bir kadın çıktı. Yüzünde büyük bir gülümseme ile Savaş'a doğru yürümeye başladi. Siyah mini elbisesi siyah topuklu ayakkabıları,uzun kızıl saçları, süt beyaz teni ve tahminen açik kahve gözleri ile resmeb afet-i devrandı. 90 60 90 dedikleri bir fiziğe sahipti. Onu izledikten sonra hafiften kendime baktım. Savaş belki de haklıydı. Çöp torbası gibiydim yanında.
Kadın savaşa yaklaşıp elini omzuna koydu. "Hoş geldin sevgilim". Savaşta elini beline atarken dudaklarına küçük bir buse bıraktı. " Hoş buldum güzelim ". Gerçekten mi yani. Bu adam bu kadar haysiyetsiz miydi. Kadın daha sonra gözlerini bana çevirdi. Yoldaki dilenciye bakar gibi iğrenir bakışlarla bana bakıp" Buda kim?" dedi. Savaş başını bana çevirip omzunu silkti. "Babamın başıma açtığı işler. Saçma salak sebeblerdeb taktı peşime. Vefa borcumuymuş neymiş anlattı ama dinlemedim güzelim. Buda yeni hizmetçimiz." Daha da aşağılanamazdım sanırım. Korumalara işaret vererek içeri geçti. İçlerinden biri bana yaklaşıp valizimi almak istedi. "Ben taşırım gerek yok" desemde dinlemeden alıp ilerledi. Kapıdan içeri girmeden "ÇİĞDEEEM!" diye bağırınca mutfaktan tahminen ben yaşlarında bir kız koşarak geldi. "Buyrun efendim". Başıyla beni işaret etti. "Yeni yardımcınız. İşi her şeyi öğret. Yarında itibaren iş başı yapacak. Ne yapması gerektiğine sen karar ver. Nerde uygun olursa orda çalışsın." diyerek yanındaki kadinla beraber yukarı çıktılar. Çiğdem denilen kız bana yaklaştı. Yüzünde samimi bir gilümseme vardı. "Hoş geldin. Ben çiğdem" dediğinde onun gibi bir gülümseme ile karşılık verdim. "Dilan bende. Hoş buldum". " Mert abi valizi aşağı götürebilir misin?"diye sorunca bende başımı çevirdim. Bahçede valizmi alan adamdı bu. Başıyla onayladıktan sonra ilerideki merdivenlerden alt kata indi. Biz hala olduğumuz yerde dikilirken o adam yukarı çıkmıştı bile. "Çiğdem merdivenin önünde bıraktım kardeşim" dedikten sonra bana döndü. "Sizde hoş geldiniz. Mert ben" diye elini uzattı. Aynı şekilde elini sıktıktan sonra" Dilan. Memnun oldum"dedim. Hafiften başını sallayıp evden çıktı. Şimdi ne yapacağız der gibi çiğdeme baktım. Koluma girdikten sonra beni alt kata götürdü. Alt katta uzun bir koridorda karşılıklı 4 oda vardı. Sağdan ilk kapıyı gösterdi. " Burası diğer arkdaşın adı Elif. Sanırım üst katı temizliyor şuan."dedikten sonra karşı kapıyı gösterdi. "Burası Ceyda'nın ama şuan iznli burda değil" İlerledik soldaki kapıyı gösterdi. "Burası benim odam" Dedikten sonra karşı kapıyı gösterdi. "Burasıda senin. Şuan içerisi boş yatak dolap gibi eşyalar var. Ama özel eşyaları zamanla sen ayarlarsın. Her odada banyo var." dedikten sonra içeri girdik. Tek kişilik bir yatak 2 kapaklı bir gardırop aynalı bir şifonyer vardı. Yatağın altında 3 çeşit nevresim battaniyr ve yastık vardı. "Zamanla bu odayı isteediğin gibi dekore edersin canım. Sen şimdi üstünü değiş. Ben kalan işlerimi bitireyim. Sonra birer kahve yaparım. Ha bu arada koridorun sonunda bizim mutfak var. Yukarıdakini kullanmamız yasak. Bişey lazım olursa bu kattakini kullan" dedikten sonra odadan çikti. Banyoya girdiğimde. Gerçekten temiz bir banyo vardı. Daha paketi açılmamış bornoz ve havlular lavabonun üstündeydi. Hızlıca bir duş alıp bornozu giydim. Karnım çok açtı ama ilk günden bişey yapamazdım. Banyodan çıkıp valizimdem siyah bir eşofman ve gri bir sweet çıkarıp giydim. Yarın ben ne halt edecektim. Çiğdem iyi bir kıza benziyordu. O gelene kadar yatağın altından nevresimler çıkartıp yatağa geçirdim. Alt kata inmiş olmamıza rağmen camdan bahçe görünüyordu. Burası binanın arkasına bakıyordu. Camdan görsüğüm kadarıyla 6 katlı yüksek bir apartman vardı. Burası neydi peki?
Ben camdab etrafı izlerken kapım tıklatıldı. Gelen çiğdemdi. Elinde orta boy bir çanta vardı. "Bunlar giyecek kıyafetlerin. Bedenini tahminen getirdim. Eğer olmazsa değiştiririz." Kendi üzerini gösterdi. Siyah kalem etek ve beyaz gömlek vardı. Ayaklarında siyah babetler. "Mesai içinde bunları giymek zorunlu. İlk olarak mutfaktan başlatmanı düşünüyorum. Daha eve hakim değilsin. Katlara pek çıkma. Bu hafta sofra kurarken kaldırırken yardım edersin. Mutfak düzenine yardım edersin. SalonuSalonun temizliğine falan yardım edersin. İkinci kat daha çok misafirler için falan ayrılmış. Oraya da beraber bakarız. Ama en üst kat Karan beyin katı. Oraya sakın çıkma. Orası yasaklı bölge. Sadece Gülsüm abla girer oraya. Çalişma odası yatak odası ve balkonu var. Kendi katına kirliler için bile biz çıkmayız" dedikten sonra başımı sallayarak onayladım. -uyuz herif herşeyi ayrı uyuz-
"Sen aç mısın sormadım" dediğinde sessiz kaldım. "Tabi açsın. Onca yol geldin" dediğinde koluma girerek odadan çikip mutfapa ilerledik. Ocaağın üstündeki yemeklerden bir tabak hazırlayıp önüme koydu. Buradaki düzeni herşeyi kısaca özet geçti. Mesela arkadaki apartman korumaların ve evli olanların kaldığı yermiş. Gülsüm abla dediği kadın Karan beyin katıyla ilgilenen kadınmış. Kocası Gökhan abi Karan beyin sağ kolu ve şoförüymüş. Bizi havaalanından alan kişi olması lazım. Mutfakla Derya abla ve Gülsüm abla ilgilenirmiş. Derya ablanın eşi Kemal abi bahçeyle ilgilenirmiş. Diğerleri bildiğimiz korumalarmış. Bekar kızları o apartmanda kalmasına müsade etmiyormuş. Kendisi ne kadar şerefsizde olsa himayesi altındaki genç kızları korumaya almış. Kendi adamı da olsa ne olur ne olmaz diyerek apartmanda tek bırakmamış. O yüzden bekar genç kızlar kendi evinde alt kattaki odalarda kalıyormuş. Buna karısı da dahil. Ben yemeğimi yedikten sonra Elifte geldi. Hep beraber kahve içerek detaylıca herşeyi anlattılar. Bana neden geldiğimi nasıl geldiğimi falan sordular ama. "Bunları pek konuşmak istemiyorum" diye geçiştirdim. Ağzımdan çıkacak herhangi bir yanliş kelime benim başımı yakabilirdi. Biraz daha sohbet ettikten sonra iyi geceler dileyip odalarımıza çekildik.
Sabah erkenden Çiğdemin uyandırması ile kalktım. Mutfakta Derya ve Gülsüm ablayla tanıştım. Hep beraber kahvaltıyı hazırladıktan sonra masayı kurduk. Yaklaşik on dakika sonra şuh bir kadın kahkahası yayıldı salona. Hafiften başımı çevirdiğimde. Savaş ve Yağmur hanım salona kol kola indi. Evet dün gördüğüm kadının adı Yağmurmuş. Savaş beyin sevgilisiymiş. Çoğunlukla burda kalırmış. Yani demem o ki ben kocamın sevgilisine hizmet edecektim. Keşke hiç sevmeseydim bu adamı. Hiç aşık olmasaydım. Hadi oldum içimde tutsaydım. Eğer Şilan bu aşkı bilmese kaçmazdı. Bize berdel olmazdı. O belki kavuşmam için yapmıştı. Ama şu yaşadığım şey onu onsuz sevmekten daha acıydı.
Bu benim bildğim aşık olduğum savaş değildi. Küçükkeb düştüğümde dizlerimi öpen savaş değildi. Çıkamadığım ağaçlardan meyveleri benim için toplayan Savaş değildi. Abim kızdığında beni arkasına alan savaş değildi. Annemler çok yiyorum diye yasakladığında bana gizlice badem şekeri getiren savaş değildi. Lisede okuldan kaçtığımda bizimkiler duymadan müdürle konuşan savaş değildi. Daha geçen seneye kadar tanıdığım savaş bu değildi.
Kendimi sıka sıka kocam ve sevgilisine kahvaltıyı hazırladım. Masaya oturdular. Çaylarını koydum. Ben arkamı dönüp giderken onların mutlu gülüşmeleri hiç kesilmedi. Ama ben bu günleri tek tek hafızama kaydettim. Ben bana verilen mutluluğu unutmadığım gibi bana yaşatılan acıları da unutmazdım. Kul bilmesede Rab herşeyi görüyordu. En büyük hakim oydu. Biliyorum mazlumun ahını yerde koymazdı. Bir gün bu günlerin mükafatını bana verecekti. O güne kadar. Rabbime sığınmaktan başka çarem yoktu... .
.
.
.
.
.
.
İkinci bölümün sonu.
Hikeyemiz nasıl gidiyor.
Dilan için çok üzülüyorum.
Savaş birgün bu yaptıklarının cezasını çekecek mi?
Ya bu olanları ailesi öğrenirse neler olur?
Dilan bu evde daha nelere şahit olacak?
Size yine Savaşa sövme butonu bıraktım. Her bir yorum bir 👊
Desteklerinizi esirgemeyin 🙏🙏💓
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |