20. Bölüm

💜

Nazlı Kerçin
nzlkrcn

Yol boyunca ne Savaş nede ben tek kelime etmeden durduk. Eve girdiğimizde de aynı sessizlik devam etti. O odasına ben odama geçtiğimde hala kalbim deli gibi çarpıyordu. Yol boyunca zar zor yerinde tuttuğum elim havalanarak dudaklarımın üstüne gitti. Savaşın öptüğü dudaklarımı parmaklarımla yavaşça okşadım. Onunla öpüşmek hep bir hayaldi benim için. Öyle ufak dokunuşlar neyse de resmen hunharca öpmüştü bu akşam. O pis gecede ki öpüşlerini hiç saymamıştım zaten. Başımı sağa sola sallayıp kendime geldikten sonra dolaba ilerleyip şortlu bir pijama takımını elime alıp banyoya gittim.

 

Sıcak su tepeden aktıkça gerilen bedenim yavaşça rahatlamıştı. Son kez durulandıktan sonra bedenimi kurulayıp giyindim. Malesef tek banyo olduğu için havluyla salına salına odaya geçemiyordum. Her an bu kılıkta Savaşa yakalanabilirdim. Saçlarımdaki havluyla ıslaklığını alıp havluları kapının arkasına geri astım. Nemli saçlarımı ellerimle tarayarak odama geçtim. Kurutma makinesiyle iyice kuruttuktan sonra su içip daha sonra yatmak için mutfağa yürüdüm.

 

Tezgah üstündeki sürahiden koca bardağıma suyu doldurup yudum yudum içtim. Dilim damağım iyice kurumuştu. Bardağı makineye atıp mutfak lambasını kapattım. Dışarıdan vuran sokak lambalarının aydınlattığı salondan geçip odama doğru yürüdüm. Tam kapının önüne gelmiştim ki Savaş banyodan çıktı. Gri eşofmanı siyah tişörtü ve nemli saçlarıyla neden ona bu kadar çok aşık olduğumun canlı kanıtı gibiydi.

 

Küçük adımlar atarak tam önümde durdu. Sol elini ensesine atarak saçlarını kaşıdı.
"Arabada yaptığım şey seni rahatsız etti mi? " Nefesim sıkılaştı o anı hatırlayınca.

"Eğer rahatsız olsaydım karşılık vermezdim" Sesimin titrememesine dikkat ederek konuştum. Yüzüne eridiğim gülümsemesini kondurdu.

"Peki o zaman" diyerek bir adım daha yaklaştı. Hızlıca dudaklarımın üstüne kısa ama sıkı bir öpücük kondurup odasına yürüdü. "İyi geceler güzel karım" Demeyi de ihmal etmedi.

Kapanan kapıya öylece bakıyordum. Buda neyin nesiydi. Tamam öptün. Tamam karşılıkta aldın da bu neydi? Galiba birden fazla gaza gelmişti kendileri. İçime kaçan nefesimi tekrar alarak bende odaya girdim.

 

 

Sabah gözlerimi aşırı sıkışmış bir şekilde açtım. Koşarak banyoya girdim. Rutin işlerimi hallettikten sonra rahatlamış şekilde çıkıp mutfapa geçerken Savaş odasından çıktı.

"Günaydıın" Neşesi fazlasıyla yerindeydi.

"Günaydın. Kahvaltı edecek misin"

"Uğraşma bişeyle hazırlan dışarda edelim beraber" İşime gelirdi vallaha.

"Tamam yarım saate hazırım" Diyerek murtakfan vazgeçip odama girdim. Dolapta ne giyeceğime bakınırken gözüme çarpan etekle gülümsemem genişledi. Azıcık mini minnacık Savaş beyin sinirleriyle oynasam bişey olmazdı değil mi? Siyah ekoseli mini eteği siyah boğazlı kazakla kombinledim. Altına dizlerime kadar uzanan siyah topuklu çizmelerimi giymeyi kafama yazdım. Saçlarımı açık bırakıp makyajımı yaptım. Kırmızı rujla dudaklarımı ön plana çıkardım. Çantamıda alıp salona geçtiğimde sabah çoktan takım elbisesini giymiş koltukta telefonuna bakıyodu.

 

"Ben hazırım" dediğimde o telefonunu cebine koyup bana döndü. Bakışları çıplak ayaklarımda başlayarak yukarı doğru tırmandı eteğin açıkta bıraktığı bacaklarıma kaşlarını çattı. Daha yukarı çıkınca dudaklarımda oyalandı bakışları gözleri kararırken yutkunduğunu hareket eden adem elmasından anladım.

"Çıkıyor muyuz"

"Çıkalım tabi" dediğinde kapıya yöneldim. Dolaptan aldığım çizmeleri kenardaki pufa oturarak giydim. Askıdan aldığım siyah şişme montu üzerime geçirip evden çıktım.

Şirkete yakın bir restoranda serpme kahvaltısi şipariş etmiş demlikle gelen çayla kahvaltımızı etmiştik. Tekrar arabaya binerek şirkete geçtiğimizde ikimizde odalara girerek işlere gömüldük. Öğle arasında yine başbaşa dışarıda yemeğimizi yedik. Şirkete geldiğimizde inmeden önce arabanın güneşliğindeki aynada rujumu tazeledim. Dudaklarımı birbirine sürerek ruju yedirdikten sonra başımı sola çevirdim. Savaş kitlenmiş şekilde bana daha doğrusu yeni ruj sürdüğüm dudaklarıma bakıyordu.

"Ne bakıyosun öyle" dediğimde bakışları gözlerimi buldu.

"kırmızıya bulanmak istiyorum" Gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açıldığında hafiften geri çekildim.

"Saçmalama!"

"Sende sürme şunu. Zaten aklım hala dün gece de. Kanıma kanıma giriyosun"

"şirketin önündeyiz Savaş kendine gel"

"hee evde olsak kırmızıya bulanmama izin verecektin yani"

"Nee! Sapıttın herhalde."

"Tamam demedim bişey. Çemkirme hemen. Hadi inelim arabadan sonra sapık oluyorum"

 

*********

Bir haftadır özellikle Savaş çok yoğun çalışıyordu. Sürekli birileriyle toplantılar yapıp son projeleri düzenliyordu. Tabi onun bu yoğunluğu muhasebe departmanınında canına okuyordu. Sonunda cuma günü geldiğinde işe paydos dediğimizde derin bir nefes almıştık. Aynı evin içinde nerdeyse birbirimizi hiç görmüyorduk. İşten çıkıp eve giderken Savaş yoldaki bakışlarını bana çevirdi.

"eve gidince küçük bir valiz hazırlar mısın? "

"Bir yere mi gideceksin."

"Beraber giriyoruz"

"Nereye!? "

"Süpriz! Kendine iki günlük bir çanta hazırla. Benim ki hazır zaten"

"Nereye gideceğiz ama. Ona göre kıyafet koyarım"

"Sen her halinle gözlerimi kamaştırıyosun. O yüzden ne aldığın önemli değil"

"İyi o zaman köyde giydiğim elbiseleri koyayım" Hadi buna da bişey desinde göreyim. Onların içinde rezalet göründüğümü söylediği günleri unutmamıştım. Bakışlarına hüzün çöktüğünde derince baktı yüzüme.

"İstersen şalvar koy sana yine yakışır. Ne demek istediğini anlıyorum. Aptallık ettim o zaman söylediğim herşey öfkeyle söylenmiş şeylerdi. Zamanı geri alıp o dediklerimi söylememiş olmayı çok isterdim. Ama malesef bu münkün değil. Özür dilesem yine faydası yok. Ama pişmanım Dilan. Dediğim yaptığım her an için köpekler gibi pişmanım. Beni affetsen bile bunlar hep içinde kalacak biliyorum. Benim cezam da o zamanlardaki bana olan bakışlarının geceleri kabusum olması oldu."

Derince bir nefes çekip camı hafif araladı sanki aldığı nefes ciğerlerine yetmiyor gibiydi. Sessizlik içinde eve girdik. Ben odaya geçip önce üzerimi değiştirdim. Nereye gittiğimizi bilmediğim için önce gece uyumak için iki takım pijama koydum. pantolon,kazak,elbise, etek elime geçeni çantaya attım. Küçük bir çanta derken benimki kocaman bir valize dönüştü. Spor ayakkabı topuklu ayakkabı bot ve çantalar. Makyaj malzemelerim bakım malzemelerim derken gerçekten valizin kapağını zor kapattım. Hazırlandıktan sonra yola çıkacağımızı söylediği için rahat bişeyler giymek istedim. Gri renk eşofman takımımı üstüme geçirdim. Küçük sırt çantama telefon, cüzdan, şarj aleti vs vs derken birde o dolmuştu.

Valizi sürükleyerek odadan çıktım. Savaş koyu mavi bir pantolon ve gri bir sweet giymişti. Kapının yanında küçük el çantası vardı.

"maşallah iyi ki küçük çanta dedim" diyerek elimdeki valize bakıyodu.

"nereye gideceğimizi söylemedin bende her duruma göre kıyafet koyunca böyle oldu. Söyleseydin böyle olmazdı."

sen iflah olmazsın bakışları atarak yanıma gelip valizi elimden aldı. Kendi çantasını valizin üstüne koyup spor ayakkabılarını giydi. Bende beyaz spor ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Savaş bagaja valizleri koyup arka kapıyı açtı.

"yol uzun uyursun bekli" diyerek arka koltuğa koyduğu yastık ve battaniyeyi gösterdi. Zaten planım o yöndeydi. Arka koltuğa geçerken o kapıyı kapatıp yerine geçti. "Hadi bismillâh" diyerek arabayı çalıştırdı. Ben yastığı yerleştirdikten sonra battaniyeyi üstüme çekerek yatış pozisyonumu aldım. Arabanın hafif sallantısı beşik görevi görürken ben uykunun deriin kollarına kendimi bıraktım.

 

Yavaştan gözlerimi araladığımda havanın yeni yeni aydınlanmak üzere olduğunu farkettim. Ne çok uyumuştum ben öyle. Benzinlikte durmuştuk ama Savaş yoktu. Gözlerimi ovalayarak etrafa bakmaya çalıştım. Bir süre sonra Savaş marketten bir elinde alışveriş poşeti diğer elinde kahveyle arabaya geldi. Kapıyı açtığında uyandığımı gördü.

"Günaydıın"

"Nerdeyiz"

"Yoldaa" Bu dediğine gözlerimi devirdim.

"Ha ha ve ha" Güzel gülüşünğ bahşederken elindeki poşeti arkaya uzattı.

"Açıkmışsındır"

Üzerimdeki battaniyeyi kenara attım ayakkabılarım zaten ayağımda değildi. Arabadan inmeden ön koltuğa geçtim. Kemeri bağlamadan önce arkadan poşeti aldım. İçinde tost meyve suyu bir kaç atıştırmalık vardı. Tosttan bir ısırık aldım.

"Sen yedin mi" diye öna dönünce

"Kahve yeterli" Diyince elimdeli ısırdığım tostu ona uzattım. "Ye sen"

"İğrenir misin?. Bölebilirim istersen"

Birden bileğime uzanıp tam ısırdığım yerden tostu ısırdı. "Senden iğrenmem mümkün değil. Sen karnını doyur diye dedim" dedikten sonra önüne döndüama uzattığım tostu de reddetmedi. Sakin geçen zamanda hava biraz daha aydınlanmıştı. Sağ taraftan geçen Kapadokya tabelasını görünce ağzım açık kaldı.

"Kapadokya'ya mı geldik" Heycanım sesime bile yansımıştı. Zaten kısa zaman sonra havalanan balonları gördüm. Ben heycanla yerimden kıpırdanırken Savaşın yüzünde memnun bir gülümseme vardı.

 

Otele geldiğimizde ben dışarı çıkmak için fazla heycanlıydım ama Savaş yorgunluktan zor yürüyordu. Yoğun işten sonra birde onca saat araba sürmüştü. Resepsiyondan tek anahtar alınca bakışlarım ona döndü.

"Hiç bakma öyle. Bilmediğim yabancı yerde seninle asla ayrı odada kalmam"

Asansörle odanın olduğu kata çıkıp odaya girdik. Adam resmen kral dairesini tutmuştu. Savaş dışarı çıkalım dese de ben uyuması ve dinlenmesi için ikna etmiştim.

O içeride uyurken ben balkonda sipariş ettiğim kahveyi içerek uçuşan balonları izliyordum. Saat öğlene yaklaştığında resepsiyonu arayıp odaya yemek istedim. Yatak odası ve salon gibi olan yer ayrıydı. Bu yüzden garsonun yemekleri içeri getirmesine izin verdim. O yiyecekleri masaya dizdikten sonra yatak odasına girip Savaşı uyandırdım. Beraber yemeğimizi yedikten sonra hazırlanıp gezmek için dışaro çıktık. Kot pantolon ve siya kazağımı giyip siyah spor ayaklabıları ayağıma geçirdim.

 

Kapadokyanın altını üstüne getirirken benim aklım hala balonlardaydı. Akşam yemekten önce üzerimizi değiştirmek için odaya geçtiğimizde yatağın üstünde beyaz uzun kollu diz üstüne kadar uzanan yırtmacı olan çok güzel bir elbise vardı. Yanında siyah takım elbise. Bakışlarım savaşı bulduğunda takım elbiseyi alarak bir adım yaklaştı. "Bunu benim için giyer misin"

O salona üstünü değiştirmek için gittiğinde bende elbiseyi üzerime geçirdim. Yanında bulunan beyaz topulku ayakkabıları ayağıma giydim. Makyajımın üstünden geçip saçlarımı ensemde dağınık topuz gibi topladım. Salona geçtiğimde Savaş zaten hazırdı. Kolunu kırarak bana uzattığında koluna girdim.

 

Adımlarımız bizi balonların olduğu yere götürürken güneş batmak üzereydi. Alaca karanlıkta herşey çok daha güzel görünüyordu. Sıra beklemeden çok büyük olmayan bir balonun önüne geldiğimizde sadece biz binmistik. Diğer balonlara grup halinde biniyordu insanlar. Balonu uçuracak kişide bizimle bindiğinde yavaş yavaş yükseldik. Tüm Kapadokya ayaklarımızın altında kaldığında bize sunulan manzara hayran olunasıydı.

 

Savaş arkadan ellerini belime sardığında bir anlık nefesim kesildi. Çenesini başımın üstüne yerleştirdi. Derin bir nesef aldığını sırtıma yaslı göğsünün şişmesinden anladım. Pozisyonunu bozmadan sesini duydum. İkimizde önümüzdeki manzaradan bakışlarımızı çekmedik.

"Dilanım. Çok geç kaldım sana. Yaptığım, yaşattığım herşeye rağmen şuan burda bu halde olduğumuz için Pişmanlığımı görüp beni affetmeyi denediğin sana ne kadar teşekkür etsem az kalır.. Pişmanım Dilan öfkeme yenik düşüp sana yaşattığım her saniye için binpişmanım. Dediğim gibi geçmişi geri alamam ama gelecek benim elimde. Ben bundan sonrasında her an her saniye seni mutlu etmek için çabalayacağıma yemin ederim. Canımı iste yoluna sereyim ama beni yokluğunla cezalandırma. Çünkü öyle bir işledin ki içime ben artık tamamen sen oldum. Aldığım nefes yediğim ekmek içtiğim su senden ibaret. " Belimdeli ellerini gevşeterek yönümü kendisine döndürdü. "Güzel karım. Canımın en içi. Bundan sonra sana yaşatacağım tek şey mutluluk olacak söz veriyorum. Dilanım. Ben seni çok seviyorum" Bunu duymak dizlerimin bağını çözmüş gibi titremiştim. Benden iki adım uzaklaştıktan sonra balonun içinde tam önümde diz çöktü. "Seni daha önce mahrum bıraktığım mahrum bıraktığım herşeyi şimdi yapmak istiyorum. Dilanım. Tek gerçeğim." Sol elini cebine atıp kırmızı kadife bir kutu çıkardı. "Benimle evlenir misin.? "

 

 

 

BEN GELDİİİİM🤗

YORUM YAPMAYI VE OY VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN.💕💕

YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZEREEEE👋👋

 

 

Bölüm : 11.05.2025 23:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...