1. Bölüm
Nazlı Kerçin / LAZ İNADI / I

I

Nazlı Kerçin
nzlkrcn

Sabah saçlarımı okşayan elle sıcacık yorganıma daha çok sarıldım.
"Hadi güzel kızım. Kahvaltı hazır" annemin tatlı sesi ile gözlerimi araladım. Annem saçlarımı öpüp odadan çıktı. Yumuşacık yatağımda gerinerek kalktım. Banyoda işlerimi halledim kahvaltı için mutfağa yöneldim. "Günaydın güzel aileeeem" diyerek masanın başında oturan babamın yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Annem hazırladığı muhteşem kahvaltı masasına göz attım. En sevdiğim pişi masanın orta yerindeydi. Tabağıma pişilerden koydum. 3 tane sosisi tabağına ekledim. Tam sevdiğim kayısı kıvamındaki soyulmuş yumurtamı dilimleyip baharatladım. Bir dilim peynir 2 siyah 5 yeşil zeytin iki dilim domates ve bolca salatalıkla tabağımı tepeleme doldurdum. Annemin koyduğu kocaman kupadaki çayımla enfes bir kahvaltı ettim. Odama çıkıp üstümü değiştirdim. Okula gitmek için evden çıkmadan önce annemi sonra babamı öpüp koşar adım kapıdan çıktım..


Demek istesem de hiç bir zaman bir sabaha böyle uyanmadım. Mesela annem hiç saçımı okşamadı. Sadece Gülten anne saçımızı okşardı. Oda hangi birimize yetişecekti ki. Evet ben yetiştirme yurdunda büyüycen o çocuklardandım. Yaşım ne kadar küçükte olsa, çocukluğuma dair hatırladığım pek bişey olmasa da o yetimhanenin kapısına bırakıldığım günü hiç unutmuyorum. Babamın benim elime küçük bir çanta tutuşturup akşam vakti kocaman bir binanın önüne beni bıraktığını hatırlıyorum. "Sen burda bekle beni gelicem hemen" diyip gittiğini, saatlerce akşamın o soğuğunda tek başıma o kapının önünde ağladığımı, daha sonra o kapıdan tonton bir teyzenin çıktığını beni kollarına alıp içeri soktuğunu hiç unutmuyorum.

 

Şuan kendi 2+1 evimde kahvemi içip hızla çıkmam lazımdı. Yoksa derse geç kalacaktım. Ders sonunda birde sunum belası çıkmıştı başıma. Neymiş bilmem nerenin bakanı seminer verecekmişte. Konuşma yapacakmışta. Bizim gerizekalı bölüm başkanı dekana beni önerince reddetme şansım yoktu. Hatta şu ders bile sıkıntıydı ama hocası ondan daha sıkıntılıydı. Yeterince devamsızlığımın oldupu derse girmezsen dekan dinlemez bakan dinlemez bırakırdı nemrut adam.

Aaa şey ben Zeynep. Namıdiğer Zeyno. Bunu sadece en yakınlarım kullanırdı. İktisat 4.sınıfım. 24 yaşındayım. Aslen Trabzon doğumluyum fakat üniversite için şuan İstanbul'dayım. He birde ev arkadaşım var Aylin. Aynı bölümdeyiz. Şuan ikimiz sunum yapacaktık ama o bir sene geç başladığı için kendisi 3.sınıf olur. O yüzden o nemrudun halen dersini almış değil. O yüzden kendi dersini ekip direk sunum salonunda hazırlık yapıyordu.

 

Ben dersin bitmesi için dakikaları sayarken. Hoca inadına yapar gibi dersi uzatası tutmuştu. Az daha uzatırsa eğer sunumu kaçıracaktım. Ve dekan benim canıma okuyacaktı. Neyse ki biz aciz kullarına acıyarak dersi sonlandıran hocayı beklemeden koşarak sınıftan çıktım. Bakanın gelmiş olması lazımdı. Şuan arka odada sunum saatini beklediğinden eminim. Ve ben gerçekten geç kalmıştım. Koşarak sunum salonunun kapısına geldiğimde koridorda ki polis kalabalığı dikkat çekiciydi. Biz ana girişten ziyade arkadan personel girişini kullandığımız için orada yoğun bir güvenlik önlemi vardı. Tam kapıya ulaşmıştım ki önüme dikilen bir dağ ayısı geçişimi engellemişti.
"burdan giriş yasak. Ana girişi kullanın" ha ben bilmiyordum ya.
"İçeride görevliyim"
"Yaka kartınızı görebilir miyim"
"Kartım içeride arkadaşımda"
"Kart yoksa giremezsiniz"
"Ben mi anlatamıyorum acaba sunum yapmam için içerden bekleniyorum."
"Ben de aynısını diyorum hanımefendi. İçeri giril kartınıs yoksa sizi içeri alamam."
"Bakın zaten dersten geç çıktım. Geç kaldım. Biraz daha geç kalırsam gerçekten iyi olmayacak"
"O zaman arayın içeriyi kartınızı getirsinler"
"Oyy nenem sabur. Ha ben düşünemedum bunu. Açmayiler telefonu" En sonunda kaydırdılar şivemi. Tek kaşını kaldırıp bana baktı.
"Nerelisin sen? "
"Saaane bundan. Ne edersun ne yaparsun bilmem. Benum içeru girmem lazım"
"Bende kart olmadan almam"
"Ula bağa diyeceğune sen arayasun içeriyi. Diyesun burda var bi deli girecek içeri"
"Bu beni ilgilendirmez. Kartı olmayan kimseyi içeri almayacağımız emrini aldık"
"Hay saa emir verenun. Yolacağum saçlarimi. Ha bak diyrum sağa ha ben bu içeru geç gireyum. Dekan bağa bi çatsun. İşte o zaman sağa bu dünyanun kac bucak olduğuni göstereyim" Tam tekrar ağzını açacaktı ki önüne tartıştığımıs kapı açildi.
"Zeynep nerdesin Allah aşkina. Dekan delirdi"
"Diyrum diyrum dinlemeyi. İçeride bekliyker diyrum almayi. Ha getur şu kartumi içeruden." Aylin bi bana bi yanımdaki adama bakıp
"Bir dakika" Diyerek içeri koştu. Elindeki kartı bana uzattığında bende karşımdaki adamın suratına uzattım.
"Ha alasun sağa kart. Gördun mi. Baktun mi. Kafa kağudumuda vereyum mi. Gbt bakarsun" Adam ya sabır der gibi başını sallayıp içerisini gösterdi. "Buyrun"
"Ha demese buyurmayacağuz. Kot gafali" Aylin elimdeb tuttuğu gibi hazırlık için ayrılan odaya girdik. Ben hala söylenmekle meşgulken içerideki kalabalığı görmedim
"Bacağuna siçtiğum. Got kafali hödük."
"Nerdesin sen zeynep!" Bölüm başkanının sinirli sesimle yerimde zıpladım.
"Ha gapıya goymuşlar bi dağ ayisu almayi beni içeru. Göbeğum çatladi derdumu anlatana kadar"
"Zeyneeep" Başkanın uyarısı ile içeriye göz gezdirdim. Eyvahlar olsun. Ha herkes burayadur. Ay aman burdaymış. Anında kendimi toparladım. "Özür dilerim efendim" dedim mahçupça ellerimi önümde bşrleştirip. "Dersten geç çıkmak durumda kaldım. Hocamız biraz dersi uzatmıştı. Aslınsa yetişmiştim ama aha şu gapıda. Ay pardon kapının önünde bir höd-ay polis bey beni içeri almadı. Giriş kartım arkadaşımdaydı. Geç kalacağımı hesap etmediğim için aksilikler oluştu. Ama siz merak etmeyin herşey yolunda. Bir sıkıntı olmayacak"
"Murat mı kapıdaki" bunu soran bakanın başında bekleyen omzundakilerden tahminime göre komiserleri olan adamdı
"ismini bilmiyorum efendim"
"Kesin o dur. Kusura bakmayın bakanım. Hanımefendinin bir suçu olduğunu sanmıyorum. Bizim murat biraz fazla şeydir."
"Ketum" Ayyy tutamıyorum çenemi. Komiser gülümsedi.
"Aynen öyledir" Bakanda gülümseyince hızla işimin başına geçtim. Hızla projeksiyonu ve ekranı ayarladım. Flaşı bilgisayars takip sunum dosyasını açtım. Bakan bey konuşma yaparken ilgili konular arkada slayt olarak gösterilecekti. Ve evet evet dosyayı da ben hazırladım. Bakan beyin yaptiği konuşma benim hazırladığım sunumla birlikle Mükemmel olmuştu. Seminer sonunda bakan beyin yaptığı teşekkür konuşması ile sayın dekanımızın geç kaldığım için attığu öldürücü bakışlarının yerini, oldukça memnun bakişlar almıştı.

Kızlar içeri girdikten sonra kapıdaki polisler birbirine bakakaldı.
"Sizin oralardan galiba" dedi Ömer.
"Var bi karadeniz havası" dedi Murat.
"Yanlız bilader sizin Karadeniz'in kızları bu kadar güzelmiydi ya" diye araya daldı Eymen.
"Lan ne ara süzdün kızı" diye ortaya atıldı Yusuf.
"Eymen:Görmediniz mi olum. Kız barbi bebek gibi. Sarı saçlar mavi gözler. Fizik desen o ayro efsane."
Ömer:"Orasını bilmem de ne çene varmiş maşallah" diye isyan etti
Murat:"Allah ilerdeki kocasına sabır versin
Yusuf: ne bildin bekar olduğunu?
Murat:parmağında alyans yoktu.
Ömer:belki sevgilisi vardır.
Murat:lan dönün işinize. Size ne alelemin karısından kızından.
Eymen:ne dedik abi. Güzel kız Allâh sahibine bağışlasın.
Muratın tek bakışı ile hepsi sesini kesip yerine döndü.

 

En sonunda tüm işleri toparlayıp fakülteden ayrılmıştık. Ne seminermiş arkadaş. Hazırlanması ayrı dert sunumu ayrı dert. Yürüyerek otobüs durağına giderken en sonunda aradaki sessizliği bozdu aylin. "Allah aşkına kapıda noldu? " Tek bir sorusuyla bütün sinirlerim yeniden kasıldı. "Ha o got gafali attırdı tepemun tasini. Zaten hoca olacak o ibine geç bıraktu bizi. Bişeyde diyemeyrum bırakacak dersten uzatacak okuli. Geldum kapıya açmayi hödük. Neyimiş kart lazummuş. Ha ben bilmeyim."
"Eyvah eyvaaah. Şivede girdiyse işin içine iyice bozmuş senin sinirini"
"Bozmak ne kelime. Adam bilduğun dağ ayisi. Anlatayim anlatayim anlamayi"
"Yerim senin laz damarını. Yürü hadi bi kahve yapayım eve gidince sana kendine gelirsin"
"Aha o gahvenun içinde boğasum varidir oni" Bunu dememle Aylin şen bir kahkaha attı. Biz sohbet ederken çoktan durağa gelmiştik. Otobüste gelince binip boş bulamadığımız yerlere oturamadığımız için ayakta kalmak zorunda kalmıştık. Attıracaklar laz kafamı alacağım bir araba. 'hangi parayla'dedi iç sesim. 'Sus sana da patlamayim'diye bide onunla tartıştım. Eve geldiğimizde Aylinin yaptiği kahve sinirimi almıştı. Sıcacık bir duş sonrası yatağıma uzanıp gözlerimi kapattım.

 

Sabahın köründe beni arayan eğer ölmediyse ben öldürecektim. Bugün dersim yoktu. Ve ben öğlene kadar uyumak istiyordum. Duymazdan geldiğim telefonum şuan üçüncüye çaldığı için söverek elimi komodine uzattım.
"Kimsun?"
"Ekrana baksan görürdün" Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp ekrana baktım. Arayan Fırattı
"Ne var Fırat. Sabahın şu saatinde araman için birinin ölmüş olması lazım. Başın Sağolsun kim öldü"
"Eğer az daha yatakta yatarsan sen. Dekan seni çağırıyormuş. Bölüm başkanı seni bulamayınca bana söyledi. Ve kaç saatit sana ulaşmaya çalıyorum"
"Ne edecekmış beni"
"Gidip sorayım mı"
"Vallaha mı? "
"Kalk Zeyno kalk çabuk fakülteye gel"
Yorganı tekmeleyerek üstümden attım. Ayaklarımı sürüyerek banyoya girdim. İnsani işlerimi hallettikten sonra odama geri gelip balkona çıktım iki üç dakika havayı kontrol ettikten sonra odama girdim. Bu bir rutindi benim için havanın durumunu anlamak için önce balkona çikar ons göre giyinirdim. Şimdide öyle yapıyor ve havanın soğuğunu göz önüne alarak dolabın karşısına geçtim. Krem renkli uzun ve boğazlı kazağımı çikardım. Altına siyah kot pantolonumu giyip kahverengi kemeri kazağın üstünden belime bağladım. Saçlarımı at kuyruğu yapıp. Bir maskara bir eyeliner biraz allık ve renkli nemlendirici ile makyajım tamamdı. Çantamıb içine gerekli malzemeleri atıp odamdan çıktım. Portmantodan kahverendi botlarımı giyip evden çıktım. Dersin olmadığı gün okula gitmek en büyük işkence olmalıydı.

Okula girince önce bölüm başkanının odasına gittim. Onunla birlikte dekanın odasına adımladığımızda kapıyı tıklatıp içeri girdik. Dekan hafif bir gülümseme ile bana bakıyordu. Gösterdiği yerlere oturup dekanın konuşmaya başlamasını bekledim.
"Zeynepçim.dünki sunumdan sonra bakan beyin senden özel bir ricası var sana iletmek istediğim". Ulan koskoca bakan benden ne ister ki? 🍀

🍀

🍀

eveeet yeniden merhaba.

nasılsınız canlarım. Ben yeni hikayemiz için biraz heycanlıyım.

şimdiden yaptığım ve yapmaya çalışacağım beceriksiz karadeniz şivesi için tüm karadenizlilerden özür dilerim. 🤭 elden gelen budur. 🤭

yeni kurgumu beğendiniz mi?

iki karadeniz uşağı bakalım neler yaşayacaklar. Okuyalım görelim.

amaaa önce oy ve yorumlar 👍💬💬

Bölüm : 24.12.2024 15:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...