7. Bölüm

VII

Nazlı Kerçin
nzlkrcn

Sinirle eve girdiğimde Aylinin mahçup bakışları ile karşılaştım. Tam ağzını açıp bişey diyecekken "şimdi değil Aylin. Şimdi değil" diyerek yanından geçip odama girdim. Kolumdaki çantayı yatağa fırlattığımda ellerimi saçlarıma geçirip çekiştirdim. Bir anlık inat uğruna yaptığım şey akıl kârı değildi. Fakat şu saatten sonra attığım nutuktan da geri dönecek değildim.

Banyoya girip uzunca bir duş aldım. Alırken de derin düşüncelere devam ettim. Şimdi ne halt edecektim. Adama astık kestik gürledik eyvallah peki nasıl bir yol izleyecektim. Bir de söylediklerim yetmezmiş gibi dudaklarına yapışmasaydım iyiydi! Bundan sonra battı balık yan gider deyip önümüze bakacaktık. Bende Zeynep isem o dağ ayısını aşkından tavşana çevirmez isem ne olayım.

 

Üzerimi değiştirmiş saçlarımı kuruturken kapım tıklatıldı. Aralanan kapıdan Aylin kafasını içeri sokmuş melül melül yüzüme bakıyordu. Hayırdır der gibi başımı salladığımda " Çay yapayımmı içer miyiz? " Kısaca nabzımı yokluyordu.
"Demleyekoy. Saçlarımı kurutup geliyorum" dediğimde "Demledim bile"diyip gülümseyerek içeri gitti. Kuruttuğum saçlarımı tepeden ev topuzu yapıp odadan çıktım. Aylin salondaki sehpanın üstüne demliği bardakları koymuş yanına da atıştırmalık bişeyler hazırlamıştı.

" Özür dilerim "dedi kısa bir sessizliğin ardından.

" Ne demeye aradın onu?" diye sorduğumda başını önüne eğdi.

"korktum sen telefonunu açmayınca ulaşamayınca korktum. Öyle evden çıkınca ne yapacağımı bilemedim"

"Ula başka herif mi yokti arayacakda ha oni aradun?"

"Ne bileyim. En son konu o olunca direk aklıma o geldi."

"Hay sokayum aklina."

"Siz ne yaptınız peki? "

"Restleştuk"

"Nasıl? "

"Neymiş efendum o sevemezimuş, aşka sevdaya yeri yok imuş. Bağa yar değul yara olir imuş"

"Sen ne dedin"

"Öptüm ha oni"

"Ha? Ne!? Naptım dedin? "

"Atarlandum giderlendum öptüm"

"Nasıl? "

"Dedum sağa bu lafları yedireceğum. Tükürduğunu yalatacağum. Tuttim yakasundan öptüm"

"O naptı peki? "

"Kizdu. Sakın bidaha böyle bişey etmeyesun dedi"

"Ee sonra? "

"Ha bu kadar bastum gelldum eve"

"Şimdi ne olacak? "

"Bilmeyrim"

"Kız o kadar atar gider yaptın sonrasını hesaplamadın mı? "

"Yoo bianlık sinirlen yaptim oni ben. Ama bulacağum bişeyler. En önemlu şey kendimizi unutturmamak."

"O nasıl olacak"

"Darlayacağum"

"Şunu parça parça değil tümden anlattasana"

"Bende tam net bir karara varmış değilim ki. Ne yapacağımı bilmiyorum ama bişeyden eminim. Varlığımı unutmasına izin vermeyeceğim. Bu ister mesaj olur ister karşısına çıkarak. Ama o dağ ayısı ettiği bütün lafları tek tek yutacak!"

 

 

Öyle bir gazla sabaha gözlerimi açmıştım ki bir Mehteran marşı eksikti ardımda. Üzerime geçirdiğim siyah kot pantolon buz mavisi crop ve siyah deri ceketimi aynada son kez kontrol ettikten sonra düzleştirdiğim saçlarımı ellerimle taradım. Siyah sırt çantamı omzuma atıp odadan ayrıldım. Evden çıkmadan evvel yapmam gereken son şeyi de yapıp kapıyı kapattım

 

 

 

 

 

 

 

 

-günaydın komserim :)

Okula vardığımda finallere son hızla hazırlanmaya devam ediyorduk. Haftaya son finalleri de verdikten sonra inşallah mezundum. Dersi yarılamış olmamıza rağmen ketum adam mesajımı görüldüde bırakmıştı. O inatsa ben daha inattım.

 

 

 

 

 

 

 

 

-Aşk olsun komserim günaydin bile yok mu?

-Günaydın Laz Kızı!

Böyle böyle onu yola getirecektim. Derse ara verdiğimizde Gülten annemin aramasını görmüş ona geri dönüş sağlamıştım.

-Alo, yavrum nasılsın?

-Dersteydim Gülten anne görmedim aramanı aen nasılsın?

-ne olsun kızım aynı durumlar bende. Sana birşey soracaktım ben?

-Buyur anne dinliyorum

- Hafta sonu bizim Hüsniyenin oğlunun düğünü var. Tutturdu Zeynep kızım gelsin diye. Dersi var desemde dinletemedim. Müsaitliğin var mı? Gönlü kırılmasın?

-haftaya son sınavlarım başlıyor zor biraz ama ayarlamaya çalışayım olur mu. Söz veremem ama.

-sen kendini ayarla yavrum. Gerisi hiç önemli değil.

-özledim memleket havasını da seni de. Ayarlamaya çalışacağım.

-tamam kızım haber edersin o vakit. Ben tutmayayım seni. Öpüyorum deniz gözlerinden.

-bende öpüyorum pamuk ellerinden. Haberleşiriz.

Telefonu kapattıktan sonra kalan derside bitirip kütüphaneye geçtim. Eğer cumaya kadar sıkı bir şekilde çalışırsam cuma ders çıkışı gidip pazar dönebilirdim. Sınavlar öncesi bana da kafa dağıtmaya fırsat olurdu. Kütüphanede ne zaman havanın karardığını anlamayacak kadar yoğun ve yorucu çalışmanın ardından kitapları kapatmış cuma akşam üstü için uçak bileti bakmıştım. Akşam üstü 5e bulduğum bileti rezerve ettikten sonra telefonu kilitlemeden bay komser beye bir mesaj daha attım.

 

 

 

 

 

 

 

 

-iyi akşamlar komser bey.

-iyi akşamlar Zeynep. Hayırdır?

 

 

 

 

 

 

 

 

-Hiiç halinizi hatrınızı sorayım dedim.

-saol.

 

 

 

 

 

 

 

 

-bende iyiyim teşekkür ederim.


 

Mesajım görüldü olduktan sonra telefonu çantaya atıp kütüphaneden ayrıldım. Ayaklarımı sürüye sürüye evin yolunu tutarken açlıktan bayılmak üzereydim. Şükür ki Aylin bişeyler hazırlamış banada haber vermişti. Eve girdikten sonra üzerimi dahi değiştirmeden masaya oturup karnımı doyurdum. Ardından sıcak bir duş alıp kalan derslerime geri döndüm.

 

 

Sonunda cuma günü gelmiş son derste bittikten sonra evden çıkmadan hazırladığım küçük el çabtasını omzuna atarak okuldan ayrıldım. İki günlük kafa tatili gerçekten bana iyi gelecekti.

 

Uçaktan indikten sonra memleket havasını ciğerlerime doldurdum. İstanbul gibi bir yerde böyle temiz hava bulmak pek mümkün değildi. Hava alanı servislerinden otogarda indikten sonra bizim ilçenin arabasına binip bir saatlik yolculuktan sonra asıl topraklarıma gelmiştim. Gülten annem yolda en az beş kez aramıştı. Şuan masada benim sevdiğim tüm yemeklerin olduğuna emindim. Mahalle bakkalının önünden geçerken "kolay gelsin Dursun Emice" diyerek el salladım. "Hoş celdum kizum" Aynı samimeyle selamımı almış eve gelmiştim. Daha kapıyı çalmama fırsat kalmadan kapı açılmış kendimi Gülten annenin sıcacık kolları arasında bulmuştum.

 

Gülten annemin hiç çocuğu olmamış. Evlatlık almak istemişler fakat genç sayılabilecek yaşta eşini de kaybedince birdaha kimseyle evlenmemiş. İçindeki çocuk arzusunu ise yetimhanedeki çocuklarla gidermiş. Hepimizi öyle çok severdi ki bunu tüm yüreğimizle hissederdik. Fakat bana olan tutumu hep farklıydı. Belkide o soğuk gecede,sırılsıklam halde kapı önünde beni kendisinin bulmasından kaynaklıydı. Yetimhaneden ayrıldıktan sonra beni hiç bırakmadı. Hatta evinin yuvasının kapılarını açtı bana. Liseden mezun olduğum sene iyi sayılabilecek bir puanım olsa dahi üniversiteye gidememiştim. Çünkü okuyabilmek için bile paraya ihtiyacım vardı. Gülten annemin tek emekli maaşı ile bu yükü omuzlarına yükleyemezdim. Bir buçuk sene boyunca hem yeniden sınavlara hazırlandım. Hem çalışıp para biriktirdim. Böylece kimseye yük olmadan kendimi idare ettirebilecek kadar param olmuştu. Okurkende sadece burslara güvenip yatmaktansa bulduğum her part time iş fırsatlarını değerlendirdim. Bulunduğum duruma gelmek öyle sanıldığı gibi kolay olmamıştı hiç bir zaman.

 

Gülten annemin yanında kaldığım bir bucuk sene içinde bazu akrabaları ve aile dostları ile tanışmıştım. Aynı Gülten annem gibi sıcak kanlıydı hepsi. Yadırgamadan sorgulamadan kabul etmişlerdi beni. Hatta bir çoğu okuluma destek olmuştu. Berat abi bana burs ayarlamıştı. Öz olmasa bile kendimi bir ailede gibi hissetmemi sağlamışlardı.

Gülten annemle biraz geçmişi biraz şimdiyi konuşarak geceyi etmiştik. Hala aynı duran odama girip yatağa yattığımda ne kadar yorgun olduğumu anca anlamıştım. Birde yarın düğün vardı. Hüsniye teyze Gülten annemin uzaktan bir akrabasıydı fakat araları çok iyiydi.

 

 

Sabah uyandığımda burnuma gelen mis kokularla gözlerimi açmadab kendimi mutfakta buldum. Gülten annem başına çemberini bağlanış kuymak pişiriyordu. Ellerimi arkadan beline sardığımda "uy kız dur yakacasun ikimizide" diyerek kollarımın arasından kaçmaya çalıştı. Huylu kadındı. Her yanından gıdık alırdı. Kahkaha atarak yanağına bir öpücük kondurup banyoda elimi yüzümü yıkadım. İçeri geçmeden evvel hatırlatma dozunu unutmadan mesajımı attım.

 

 

 

 

 

 

 

-Günaydin Murat Komserim :)

Kahvaltı masasına oturduğumda masada yok yoktu resmen. Sütünden balına kuymağından tereyağına herşey sofrayı donatmıştı. Kahvaltımı ettikten sonra ayağıma keşan şalvarını giyip evden çıkıp düğün evine gittik. Sabahtan yapılacak olan hazırlıklara hem yardım etmiş hemde ordaki enfes yemeklerin her birinin tadına ayrı ayrı bakmıştım. İstanbul'da diyetlerle verdiğim kiloları burda geri tamamlayıp öyle dönecek gibiydim. Çünkü ne zaman yolum mutfağa düşse ağzım boş çıkmıyordum.

 

Akşama kadar Düğün evinde yardım ettikten sonra hazırlanmak için kendi evinize gelmiştik. Hızlı bir duşun ardından çiçekli balon kol u yaka midi boy elbisemi giyip saçlarımı yarım toplamış makyajımı yapmıştım.

Ayağıma burnu açık topuklu ayakkabılarımıda giyip evden çıktık. Gülten annemle kol kola düğün mekanının önüne geldiğimizde gerçekten mekan doğa ile iç içeydi. Masalar çimenlerin üzerine dağıtılmıştı. Ortada kocaman bir pist vardı. Her yerde rengarenk çiçekler ortamı daha da doğal bir hale büründürmüştü. Önlere yakın bir masaya kurulduğumuzda tanıdık simalar olduğu kadar birsürü yabancı yüzlerde vardı. Masada Gülten annemi andıran tonton bir kadın yüzünde kocaman bir gülümseme ile Gülten anneme sıkı sıkı sarıldı. "Ah dayım kizi nabaysun" diye yanaklarını öperken Gülten annem " Uyy halam kizi eyiyim sen nasilsun" Diye onaa karşılık veriyordu. Daha önce adını duysamda tanışma fırsatım olmayan kadına gülümseyerel bakarken birden kendimi kolları arasında buldum. "Uy zeynep kiz ne uzak duraysun ha orda. Celsene halanin kollarina" diye sıkıca sardığında nefesimin kesildiğini hissettim. "Halamin kızı Nurten." diyeek bizi tanıştırdı Gülten annem "kırkımız karışmış bizim ikiz derlerdi bize küçükken ha bu gardaşum evlenip Rizelere gelin gitmeyeydi daha önce tanışırdınız" diye durumu anlattığında neden dah önce görmediğimide anlamış bulundum. Biz hepimiz hoş bir sohbet içindeyken "anne!" diyen arkamdan gelen tanıdık sese başımı çevirdim. Yok ebesinin ama. Komser beyin burda ne işi vardı?

 

"Paşam nerelerdesin sen?" diyerek Komseri beyi kolları arasına alan Gülten anneme aynı sıcaklıkla sarılan adama hala şaşkınca bakıyordum. Sanırsam Nurten Halanın oğlu oluyordu kendileri. "İş güç Gülten Hala. Fırsat yokki" Sanırım birbirlerine hala dedirtmeyi uygun görmüşlerdi anneler. Göz göze geldiğimizde "Zeynep hanım" diyerek verilen baş selamını "Murat konserim" diyerek almıştım. İkimiz de şuan birbirimizin neden burda olduğunu sorguluyorduk. "Siz tanışıyor musunuz?" dedi Gülten annem.
"Sana demiştim ya bakanla çalışıyorum diye. Bizi koruyan polis ekibinin komseriydi Murat bey" diye açıklama yaptığımda iki annede bundan memnundica sırıtmıştı. Komser beyde masaya oturduğunda herkes kendi arasındaki sohbete dönmüşken ben Aylin ile durumu mesajlaşıyordum. Dağ ayısı istediği kadar reddetse dr kader bizi bir araya getiriyordu.

 

Telefona iyice dalmışken biri gözlerimi kapattı. "Bil bakalım kimim ben?" Bu ses? "Berat abii" Diye hızla ayağa kalktığımda boynuna dolayarak sarıldım.
"Naber kız cadı" dediğinde sahte çattığım kaşların arasından ters ters ona bakıyordum.
"Sensin cadı" Tam saçlarımı karıştıracakken "sakıııın" diyerek elini tuttum.
"Özledik kız seni nasılsın"
"Nasıl olsun abi işler dersler sen nasılsın"
"Bizim de aynı işler güçler. Birde düğün telaşı"
"Tabi bide o var değil mi. Nerde yengem? "
"Gelirler şimdi. Nişana gelmedin bişey demedim ama düğüne bi gelme bak nasıl kırıyorum bacaklarını"

"Ee sende sınav haftasına denk getirdin ben ne yapayım"

"Ula her bişeye cevabın var değil mi? Zannetmiyorum öyle birinin var olduğunu ama acırım seni alacak adama çenenle başını yersin adamcağızın"

"Hııh seni alan olduysa beni alan hayli hayli olur." derken gözlerim bir anlık komser beye takışmıştı. Neyse ki kimse farketmeden bakışlarımı çekebilmiştim
(zeynep kimsenin farketmediğini sansa da üzerinde olan iki çift gözden kaçmamıştı bu anlık bakışlar)

Biz hala Berat abiyle didişirken "ahanda geldi iki gözümün çiçeği" diyerek anında beni unutup kapıya doğru adımladı. Bende bakışlarımı o yöne çevirdiğimde kızıl saçlı siyah kalem elbise içinde resmen afet-i devran bir kadının yanına gidip alnından öptü. Hemeb arkalarında annesi ve babası olduğunu tahmin ettiğim iki kişi ile birlikte masaya geldiklerinde Berat abinin müstakbel eşi ile de tanışmıştım.

Ferhan abla gerçekten de çok güzeldi. Saçları boyalı kızıl olsada hafif esmer tenine çok yakışmıştı. Duru bir güzelliği vardı. Çok bilindik bir mağazada satış müdürü olduğunu öğrendiğimde artık indirimlerde mağaza mağaza koşmama gerek kalmadığını da öğrenmiş olmuştum.

Bir süre sonra salonda giriş müziği çaldığında gelin ve damat loş ışıklar altında piste ilerlemişlerdi. İlk dansın ardından diğer çiftler dansa davet edildiğinde Berat abi Ferhan ablayı dansa kaldırmıştı. Ben gülümseyerek ikisini izlerken solumdan bir ses "oğlum davar mısın kaldırsana Zeynep kızımı dansa" dedi. Bunu diyen Nurten halaydı. Verdiği cevapsa şaşırtmamıştı. "Saçmalama anne! " Ee o zaman bu ilişkinin cesuru olarak görevi ben devralmıştım. Bunca insan içinde reddemeyeceğine göre!.

"Komserim bu dansı bana lütfeder misiniz" dediğimde ağzının içinden anlamsız küfürler mırıldanmıştı. Annesi omzuna "püh sana" diye vururken masada ki diğer kişiler bıyık altından gülüyordu. Komser beyciğim ise bana öyle öldürücü bakışlar atıyordu ki sadece bir saniyeliğine pişman olur gibi olmuştum. Ama pişman mıyım? ASLA! O komiser buraya gelecek!

 

Homurdana homurdaba piste çıktığığımızda ikü elini belime koydu. Bende ellerimi omzuna bıraktığımda aramıza çok rahat iki kişi sığabilirdi. Ben bu sınırları aşarım diyerekten bir adım yaklaşmak istediğimde belimdeki ellerini sabitleyerek buna engel oldu
"Hayırdır konserim bezirgan başı mı oynuyoruz? " Boş boş yüzüme bakarken

"Anlamadım" dedi

"Diyorum ki aradan rahat iki kişi geçeçek dans diye çıktık bezirgan başımı oynayacağız"

Kaşlarını çatarak yüzüme baktığında "mesafe iyidir" dedi.

"korkma konserim yemem seni"diyerek bir adım atıp yaklaştım ama hala aramıza bir kişi sığabilirdi. Tam bana cevap verecekken bir anda bakışları arkamda bir yere kitlendi. Kaşları olabildiğince çatıldı. "Ne oldu" diyerek arkamı döneceğim sıra belimdeki elleriyle beni kendine çekip biraz önce benim kapatmak istediğim arayı bir anda kapattı "yok bişey" desede sık sık bakışları arkama kayıyordu. Tekrar başımı çevirmek için hamle yapacağım sıra ellerini sıkarak buna engel oldu "bişey yok dedim. Önüne bak!" Onun bu sert uyarısına karşılık yumuşakça gülümsedim.

"Ama önümde sen varsın." Çatılan kaşları saniyelik düzelsede eski konumunu aldı. Ama eskisi kadar sert değildi.

"Hasbinallah"

"Amiiin" diyerek iyice sinirlerine oynamıştım.

 

Dans müziği bittiğinde hepimiz yerlerimize oturduk. Fakat birşey vardı. Garip birşey. Nurten Hala ve Gülten annem yanyana gelmişti. Zira danstan önce Gülten annem benim yanımdaydı. Şuan boş olan iki sandalye Murat'a ve bana ayrılmıştı. Murat komser bişeyler mırıldanarak yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Karşımızdaki iki kadın ise kafa kafaya vermiş sırıtarak bize bakıyordu. Umarım bu gece sorgu suale çekilmezdim. Amin.

 

İlerleyen zamanda horon çalmaya başladığında daha fazla yerimde duramadım. Anneler kendi aralarında sohbete dalmıştı. Ferhan abla bir süreliğine gördüğü arkadaşlarının yanına gitmişti. Berat abi komser beyle derin bir konuya girmişlerdi. Ben ise horon sesine daha fazla kulak tıkayamamış ortadaki insanlarıb içine atmıştım kendimi. Delicesine horona kendimi kaptırmışken sağ elime birden giren Berat abiye otuz iki diş sırıttım bir eliyke beni diğer eliyle Ferhan ablayı tutmuştu. Biz omuzlarımızı birbirine sürterek horona devam ederken sol elime biri dokundu. Yabancı bir adam daha horona giremeden başka biri ikimizin arasına girerek elimi sıkı sıkıya tuttu. Ve evet bu adam komser beyden başkası değildi. İkinci kez yine el ele omuz omuza horon çekmiştik. Berat abiler ve Komser bey horondan çıksa da ben bir süre daha ortadan ayrılmamıştım.

 

Nihayet düğün bitimine doğru ayrılmak için ayaklandığımızda Nurten Hala yarın sabah bizi kahvaltıya çağırmıştı. Aslında Rize de otursalarda Trabzonda da kaldıkları evleri vardı. Çünkü buraya her geldiklerinde en az bir hafta kalıyorlarmış bu yüzden de eşe dosta yük olmamak için kendilerine ait mütevazi bir evleri varmiş. Yarın Murat komserin sabah bizi alacağını de özellikle belirttiğinde vedalaşarak hepimiz evlerimize ayrıldık.

Ah komserim benden kaçtıkça kaderin seni daha çok yamacıma çektiğinin farkında mısın acaba??

 

 

BÖLÜM SONUU.

HERKESE SELAM.

BİLİYORUM ARAYI ÇOK AÇTIM.

UMARIM BUNDAN SONRA AKSİLİKLER PEŞİMİ BIRAKIR VE DAHA SIK BULUŞURUZ.

EVET YENİ BÖLÜM HAKKINDA YORUMLARINIZI ALABİLİR MİYİM?

SİZCE KOMSER BEY KAÇABİLECEK Mİ ZEYNEP TEN

ZEYNEP DAHA BU İNADINI SÜRDÜREBİLECEK Mİ?

BAKALIM İLERLEYEN BÖLÜMLERDE NELER OLACAK?

OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN LÜTFEN 🙏🙏💓

YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE..

Bölüm : 13.02.2025 23:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...