11. Bölüm

XI

Nazlı Kerçin
nzlkrcn

Araba Zeynebin evinin önünde durduğunda Murat sağında uyuyan kıza baktı. Öyle masum, öyle güzeldi ki kendine set çekmekte zorlanıyordu. "Ah laz kızı. Bu kadar mı tutuldun bana." derken yüzüne düşmüş bir tutam saçı kulağının arkasına itti. " Çok yanlış bir adama verdin kalbini. Yapamam Zeynep bir daha o hataya düşemem. Çünkü tekrar o cepheden yara alırsam altından kalkamam." Daha fazla durmadan arabadan indi. Diğer tarafa dolanıp Zeynebin kapısını açtığında eski buz gibi tonla seslendi. "Zeynep"
"Hı?" diyen bir mırıltıdan fazlası yoktu.
"Kalk geldik evine"
Bu sefer iki kelimelik bir mırıltı vardı "hı hı" Ama genç kız hala o tatlı uykusuna devam ediyordu. Bu sefer hem kolundan sarsarak hemde daha yüksek tonda seslendi. "Laz kızı uyan!" Zeynep gözlerini zorla araladı. Kapının dışından kendisine bakan adamı görünce gülümsedi. "Ooo komseriiim" diyerek arabadan indi. Temiz havayı alınca aklı başına gelmiş olsa gerek kaşlarını kattı. "Nerdeyiz"
"Evinin önünde" Zeynep etrafına bakındığında gerçekten de evinin önünde olduğunu gördü.
"Tamam" diyerek adım atacağı sıra dengesini kaybedip sendeledi. Tam o sırada kolundan tutan adamı iterek kendinden uzaklaştırdı. "Bırak. Kendim giderim" tekrar iki adım daha attı ama yine yalpaladığında Murat bu sefer belinden tuttu. "Yolu görebilirsen gidersin tabi"
"Git başımdan giderim ben" diyerek daha kuvvetli itti. Fakat bu yaptığı kendisini de geri doğru gitmesine sebeb oldu. Murat daha fazla uğraşmamak için kızı atik bir hamle kucağına aldı. Sırtından ve bacaklarının altından geçirdiği kolları ile havaya kaldırdığında Zeynebin ağzından küçük bir kaçtı.
"Sus laz kızı. Evine bırakayım sonra gideceğim zaten." Zeynep hem alkolün hemde durumun şaşkınlığından daha fazla direnemedi. Murat apartman kapısını açtığında başını yavaşça adamın omzuna yasladı. Asansörü es geçip direk asansöre yöneldiler. Merdivenleri çikmaya başladığında Zeynep yeniden uykuya dalmak üzereydi.
"Komiser" diye fısıldadı omzundayken.
"Efendim"
"Kimsesizim diye mi sevmedin sende beni?" Bir anlık adım atmayı unuttu Murat. Olduğu yere mıhlandı. Bu.. Bu çok ağır bir cümleydi. Kimsesizliğine nasıl bağlardı bunu. Cevap vermesine gerek kalmadan Zeynep'in aldığı nefeslerden yeniden sızdığını anladı. Evinin kapısını çaldığında kapıyı açan Aylin bir Murata birde kucağındaki arkadaşına bakıyordu. "Zeyneep" diye ileri atıldığında Murat "şşşşttt" diyerek sessiz olmasını istedi.
"Ne oldu Zeynepe"
"Sarhoş sızmış. Ayakkabılarını çıkarabilir misin" Aylin Zeynep'in ayakkabılarını çıkardığında hala sorgulayarak Murata bakıyordu.
"Odası nerde. Müsaden olursa yatırayım yerine."
"Takip et" dedi Aylin önden ilerlerken.

Murat Zeynebi yatağa yatırıp üstünü örtmüştü ki. Zeynep'in "komserim" diyen belli belirsiz fısıltısını duydu. "İyi uykular laz kızı." diyerek başından ayrıldı.
"kusura bakma Aylin gece gece rahatsızlık verdim" Diyerek dış kapıya yöneldiğinde
"Zeynepten uzak dur Murat" Aylinibin arkadan gelen sesiyle adım atmayı kesti. "Yapma, madem hayatında başkası var. Madenim olurunuz yok. Çıkma bidaha karşısına. Zeynep iyi değil Murat ben onun hiç sarhoş olduğunu görmedim. Yaralı bir kuş benim arkadaşım. Sende kırma kolunu kanadını. İncitme onu"
"Merak etme. Birdaha böyle bişey yaşanmayacak" diyerek evden ayrıldı Murat.

 

Akşam evde uzanırken Mahmut abisinin aradığını gördü genç adam. Telefonu açtığında hızla evden çıktı çünkü telefondaki kişi burada Karadeniz gözlü bir kız var ve durumu iyi değil dediğinde aklına gelen ilk kişi Zeynep olmuştu.

Geldiği yolu gerisin geri dönerek Mahmut abinin mekanına girdi. Biraz önce laz kızının oturduğu masaya geçti. Mahmut abi iki kadeh rakı ile geldiğinde. "Yarın iş var abi araba da kullanıcam. Bana soda getir sen" dedi Murat. Mahmut abi garsonlara işaret verdiğinde sodası gelmişti.
"Ne zaman geldi. Nerden anladın da aradın beni"
"Akşam geldi. Zaten hali pek iyi değildi gözümü üstünde tuttum. Buraları bilirsin evlat. Tek başına oturup içen kızı görünce bazı it soylarının bakışlarını kızın üstünde görünce aldım bu masaya çektim. Burda kimse ilişemezdi." Mahmut abi anlattıkça Muratın eli yumruk oldu. "Dertliydi belli. İçli içli ağladığını görünce oturdum yanına. Masada telefonun ekranından resmini baka baka içiyordu evlat. Sen ne ettin bu kıza. Ayrıldınız sandım kavuşmadık ki dedi. Hele bir laf etti ki benim bile içime oturdu. Öksüz yetimmi bu kız" Murat hızla başını yanındaki adama çevirdi. "anasının babasının sevmediği istemediği kızı o neden istesin dedi. Bu kadar incitecek ne dedin ona sen?" Koca karakolun ortasında seni istemiyorum diye bağırdığı an geldi gözünün önüne. Peki bu sabah herşeye rağmen yine de odasına gelişi...
"Olmaz Mahmut abi. Sende biliyosun. Benim için aşk defteri sevda defteri kapalı"
"Ulan bir kahpe için değer mi hayatını karartmaya. Bak ben insan sarrafıyım. Burda o kadar çok insan tanıdım ki birinin bakışından duruşundan anlarım ne mal olduğunu. O kızın içide dışıda temiz evlat. Başkasinin ettiği suçun günahını gariplere yükleme."

"Olmaz abi" dedi Murat "ben bir daha yapamam bir daha kimseye güvenemem"

"Büyük lokma ye büyük söz etme demiş alimler Sen büyük konuşuyorsun ama ben de mahmutsam bilirim ki sen bu lafları Tek Tek yutacaksın dua et o zaman bu kıza geç kalmış olma çünkü Bu masada içen kişi sen olacaksın"

Zeynep'ten sonra Mahmut abinin de Murat'a posta koyması sinirlerine dokunuyordu. Aslında kaçtığı kıza usul usul çekildiğinin farkındaydı, farkındaydı da konduramıyordu. kendisine zaten yaşadığı o şeyden sonra kendini çok zor toparlamıştı. tekrardan birine nasıl güvenebilirdi ya Zeynep de onu yarı yolda bırakırsa bir daha Yoluma devam edemezdi en iyisi kimse zarar görmeden bu işi bitirmekti.

 

Zeynep sabah baş ağrısı ile gözlerini açtı dün akşam olanları düşündü her şey bulanıktı aklında sadece Bölük pörcük hatırladığı komiser vardı. Eve ne zaman gelmişti bu Yatağa ne zaman yatmıştı hiç hatırlamıyordu. yatağından kalkıp ayaklarını sürerek içeri gitti Aylin Mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. dün akşam olanları aylin'den dinlediğinde bazı şeyleri yerine oturtmuştu bugün son kez Murat komisere bir mesaj attı.

" dün akşam başına açtım dertler için özür dilerim ve beni eve getirdiğin için teşekkür ederim. Bundan sonra bir daha seni rahatsız etmeyeceğim Hoşça kal komiser"

Zeynep son mesajı attıktan sonra bütün konuşmaları ve komiserin numarasını telefonundan sildi bir gaflete kapılıp tekrar arayıp mesaj atmamak için bunu yapmak zorundaydı.

Tam 3 ay geçmişti O akşamdan sonra Murat dediğini yapmış Zeynep'le karşı karşıya gelmemek için her şeyi başarmıştı. Zeynep bakanlıkta işe başlamış kendini oldukça sevdirmişti. Bu süreçte Birçok Kez toplantılara seminerlere sunumlara gitmişlerdi. Bunların Hiçbirinde kendilerine koruma sağlayan polis ekibi Murat Komiserin ekibi değildi. Hatta Aytaç'la bile birkaç kez beraber çalışmışlardı ama Yusuf Eymen ve Ömer ile hiç denk düşmemişlerdi.Özel olarak dışarıda hala görüşmeye devam ediyorlardı fakat Komiser öyle bir ayarlamıştı ki asla aynı işi içinde bir araya gelmiyorlardı.

 

Başkan Vekili Ceylan Hanım ile bugün kadın hakları derneğinde yapılacak olan söyleşi için hazırlanmıştık. Bakanlık binasından çıktığımızda karşımda gördüğüm ekiple adımlarım durdu Yusuf Eymen ve Ömer tam karşımda ekip arabasının yanında dikiliyorlardı. Gözlerim istem dışı onu aradı bunu yaptığım için kendime kızsam da engel olamadım Az ileride Ceylan Hanım'ın özel korumaları ile konuşan Adamı gördüm. Yusufların yanına adımladığında ayaküstü sohbet etmiştik. Tam Ceylan Hanım'ın arabasına binerken komiserle göz göze geldik bakışlarını ilk kaçıran ben oldum.Arabaya bindiğimde önlü arkalı söyleşinin yapılacağı yere gittik

Ceylan Hanım söyleşi öncesi dernek başkanı ile konuşmak için odasına çekilmişlerdi ben de Aytaç ile beraber Salonu hazırlıyordum. Bilgisayarı ve sunumları hazırladıktan sonra Başkan vekilinin gelmesini bekledik. Aytaç'la birkaç kez çalıştığımız için Sohbetimiz ilerlemişti. Aslında gayet iyi bir adamdı Ama neden ondan hazetmediklerini anlamıyordum. İş çıkışı birer kahve içmeye kararlaştırdıktan sonra sunuma başlamıştık. Kadın hakları kadın Dayanışması hakkında yapılan konuşma sonrası her şeyi toparlayıp dernekten ayrıldık. Ceylan hanımı tekrar bakanlığa bıraktıktan sonra benim işim bitmişti.

Aytaç ile haberleşip güzel bir kafede buluştuk. Biraz havadan sudan sohbet ettik.
"Aytaç yaa yanlış anlama ama neden herkes sana karşı önyargılı." Küçük bir kahkaha attı.
"Tam bir piç olduğumu düşünüyorlar çünkü" dedi. Evet Ömerlerde bunun gibi bişeyler söylemişlerdi.
"Saçmalık ne alakası var be"
"Sürekli kadınlarla konuştum için"
"Ee sende o kadar konuşma ozaman"
"Yok kıız. Ben hemcinslerimle anlaşamıyorum" Gözlerim faltaşı gibi açıldığında aklımdan hiç masum şeyler geçmiyordu.
"çüüş çüüş. Hemen at o düşünceleri aklından. Sapasağlam erkegım. Tercihlerim kadınlardan yanayana."
"Sende lafa öyle bir giriyosun ki insanın aklını kurcalıyosun" İkimizde kahkaha atınca anlatmaya başladı.
"Dört tane abla ile büyüdüm ben. Küçüğüm ses çıkarmıyom diye toka takıp makyaj yaparlardı bana. Kadın günlerine giderdim. Mesela şahane bir dedikodu arkadaşıyımdır. Bu yüzden kadınlarla çok daha iyi anlaşıyorum. Karakolda bile kadın memurlarla takılırım daha çok. Diğerleri çapkınlık yaptığımı düşünsede biz kek tarifi falan konuşuyoruz yani." Tekrar kahkaha attım.
"Ee bana da bir tarif verirsin artık"
"Ayıp ettin kız. Hatta beraber yaparız püf noktalarını öğretirim" Gerçekten tam benim kafamda biriydi.
"Zeynep ben neden polis olmak istedim biliyor musun" dedi ciddileşerek.
"Neden" dedim onun gibi.
"Çünkü benim büyük ablam ben daha çocukken tacize uğradı. Staja gittiği yerde patronu olacak piç sarkıntılık etmiş ablama. Üstelik evli ve çocukluydu şerefsiz. Polise gittik ama hiç bir sonuca ulaşamadık. O zamanın godomanı, zengini biz garibin gücü yetmedi. Ablama yaptığı ile kaldı. Uzun süre piskolojik tedavi gördü ablam. Çok zor evlendi. En büyükleri olmasına rağmen en geç evlenendi. Çocuk yaştaydım ama aklıma işlemiş. Polis olacağım dedim. Ablama yapılanın başkasına yapılmasına izin vermeyeceğim. Elimin gücümün yettiği kadar da bu uğurda savaşıyorum." Buz kestim. Nutkum tutuldu. Böyle neşeli bir adamın böyle hikayesi olması "söylesene ablasına böyle şeylerri yapılan bir adam başkasının ablasına bacısına kardeşine kötülük edebilir mi?"
"Neden onlara gerçeği anlatmıyosun. Sana böyle demelerine susuyosun"
"hiç biri beni gerçekten tanımak istemedi ki"
"Ee kadın polisler seni biliyo neden engel olmuyolar"
"Ben istemedim. Bana isteyerek yakın olmayan yaşadığımı bilip yaklaşmasın bi zahmet. Amaan boşver" diyip yine gülümsemesini koydu yüzüne. "Zeynep bak yalan yok. Seninle ilk karşılaştığımızda seni beğenmiştim. Ama senin ilginin başkasında olduğunu anlayınca durdum. Şimdi sadece arkadaşımsın. Sohbet edebildiğim bir arkadaşım"
"O konuları hiç açma boşver" dedim kapatması için.
"Ne oldu aranızda bilmiyorum. Ama uzaklaştığınızı biliyorum."
"Gerçekten geçmiş gitmiş olay kurcalamayalım"
"Yüzün pek geçtiğini söylemiyor ama"
"geçmesr ne olacak karşılığı olmadıktan sonra"
"Onun öyle olduğunu sanmiyorum ben Zeynep. Komserin yakınındakiler hariç kimsenin bilmediği bir derdi var. Farkındayım. Belkide o yüzden uzak kalıyor. Yoksa sana bakışları hiç. Boş değildi"
"Yanliş anlamışsındır. Sevgili var onun"
"Zeynep o iş öyle değil bence"
"Kapatalım mı konuyu"
"Şuan burda benimle oturduğunu bilse adım gibi eminim buraya gelir"
"Gelmez"
"Deneyelim mi. Var mısın iddasına"
"Ne gerek var Aytaç"
"Bize de eğlence olur."
"Saçmalama lütfen"
"Takipleşiyo musunuz"
"Hayır tabiki"
"Peki diğerleri ile"
"Evet. Çocuklarla görüşüyoruz da biz. Onunla aramızdaki problem diğerlerini ilgilendirmez"
"Hadi bir resim paylaşalım. Benide etiketle"
"Takipleşmiyoruz diyorum. Nasıl görsün"
"Diğerlerinin görmesi yeterli. Kalıbımı basarım en geç bir saate hepsi burda olur. Hatta arttırıyorum. Gördükleri an ne işiniz var diye arayacaklar"
"abartıyosun bence"
"Denemesi bedava" diyip göz kırptığında çok çabuk manüpüle olmuştum. İkimizin kadraja girdiği bir selfie çekip hikayemde paylaştım. Aytacıda etiketledim.

 

Yaklaşık onbeş dakika sonra ilk Eymen görmüştü storyi. Sonrasında Yusuf ve Ömer. Yirmi birinci dakikada telefonum çaldı. Arayan Eymendi. Aytaç ben demiştim bakışları atarken telefonu açtım. Hoparlöre aldım
"Alo"
"Zeyno naber"
"İyidir dışardayım senden naber"
"İyi bende kiminlesin"
"Arkadaşımla" Arkadan bir iki homurtu geldiğinde onunda telefonunun hoparlörde olduğunu anladık.
"O arkadaşın Aytaç değil demi"
Aytaç geriye yaslandığında sırıtıyordu.
"Ay sanane Eymen."
"Kızım ne işin var o herifle senin" Utanarak karşımdakine baktım. Gülerek devam et der gibi işaret yaptı. Adamın zerre umrunda değildi.
"Aa aa hesap mı vericem sana. Arkadaşim Aytaç benim" Birkaç fısıltı duyuldu.
"Nerdesiniz" dedi Eymen.
"Sanane Eymen."
"Sen mi söylersin. Ben mi bulayım"
"Bul bulabiliyosan" diyip sinirle telefonu kapattım.

"Kırkbeş dakika sonra şu kapıdan girecekler" dedi Aytaç
"Ulan ne rahat herifsin. Hem ler derken"
"Komiser de gelecek. Arkadaki tüm homurtu ona aitti."
"Gelmez"
"gelecek"
"Gelmez"
"Var mısın iddasına"
"Varım ula neyine"
"Ay sonunda bildiğim bir mekanda Mabel Matiz gelecek kaybeden biletleri alır"
"Tamam. Hatta o gece bütün hesap kaybedenin"
"Zarar edeceksin" dedi ellerini göğsünde bağlarken
"Göreceğiz. Maaşını dikkatli harca" Dedim onun gibi kollarımı bağladım.

 

 

Otuz sekizinci dakika cafenin kapısı açıldı. Ardarda dört iri bedeb içeri girdi. Ben gördüklerimle gözlerim kocaman olurken Aytaç kısık bir kahkaha attı "biletleri şimdiden ayır sonra kalmaz."

 

ayy daha fazla bekletmeden hemen yazıp geldiiim.

hoşgeldiiiimmm 🤗

nasılsınız canikolarım.

Beğendiniz mi yeni bölümü.

Aytaç hakkında düşünceleriniz neler.

Ee bunlar bastı kafeyi şimdi ne olacak.

Muraaat ne yaşadın sen yaaa.

Alayım bakalım yorumları.

yıldızı renklendirmeyi de unutmayın plasee

ne kadar çok oy ve yorum. O kadar kısa sürede yeni bölüm 😉😉

Bölüm : 27.02.2025 12:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...