
Sıkı sıkıya kollarıma tutunmuş, bakışları dudaklarımdayken bir adım daha yaklaştı üzerime. Sanki mümkünmüş gibi. Ilık nefesini dudaklarımım üzerinde hissediyordum. Tam başını daha da eğmişti ki hızla göğsünden iterek geri çekildim.
"Tamam" dedim derin bir nefes çekerek. "İyi anlat bakalım bahanelerini."
Salona geri yürüdüğümde çantamı ortadaki masanın üstüne bırakıp tekli koltuğa oturdum. O önce mutfağa adımladı bir kaç dakika sonra küçük bir tepsinin içinde bulunam iki bardak çayı tekli koltukların arasındaki sehpanın üstüne bırakıp diğer koltupa oturdu. Hah bide çay içip keyif mi yapacaktık. Fakat düşüncemin tersine önümdeki bardağı alıp yudumladım. Hala boş boş yerdeki halıyı izliyordu.
"Saygı duruşu ve istiklal marşını mı bekliyorsun"
"Anlamadım"
"Vaktim yok diyorum. De ne diyeceksen"
"Zeynep" diyip derin bir nefes aldı. "Bak nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Bu zamana kadar yaptığım yaşattığım herşey için özür dilerim. Ben gerçekten çok piş-"
"Kısa kes komiser. Bunları çok kez söyledin zaten"
Durdu. Tekrar derin bir nefes aldı. Gözlerini bir kaç saniyelik kapattı.
"Ben düğünüme bir hafta kala. Yeni dizdiğimiz evde aldatıldım"
"Ne?!?" diyebildim sadece. Böyle de bodoslama konuya girmesini beklemiyordum.
"Pardon bi an sondan başladım. En iyisi baştan anlatayım" dedikten sonra yönünü bana döndü fakat bakışları koltuğun kenarındaydı.
"Göreve başlayalı bir kaç sene olmuştu. İlk atama yerim Ankara'dayım ozaman. Hem ev arkadaşım hemde aynı karakolda beraber çalıştığımız bir dostum vardı. Kadir. Nişanlıydı o zamanlar. Kübra yengenin doğum günü varmış beni de çağırmış. Kadir için sık sık bizim eve geldiği için sohbetimiz iyiydi. Neyse dedim benlik değil ama hem arkadaşımı hem yengeyi kırmayayım gittik. Orda karşılaştık ilk iki sohbet arasında. Kübra yenge hemşireydi. Hastaneden yakın arkadaşıymış. Daha sonra birden hep beraber takılmaya başladık. Zaten liseden sonra kendimi okula adadığım için kimse olmamıştı hayatımda. Sanırım yıllar sonra bir kadının ilgisi hoşuma gitmişti. Öyle böyle bi şekilde ilişkiye başladık."
Durdu burda. Belki soluklanmak için belki kuruyan ağzını ıslatmak için çayından bir yudum aldı. Bunca detaya ne gerek vardı?!?
"Neyse öyle böyle altı ayı falan geçirmiştik. Bigün annem aradı memleketten. Dedi kuzenin gelecek Ankaraya. Hem işleri varmış halledecek. Hemde benimle vakit geçirecekmiş. Halamın oğlu. Beraber büyüdük desem yeri. Liseye kadar aynı okulda okuduk O babasının izinden gitti. Eniştem marangoz benim baba mesleğine yöneldi ben POMEMe geçtim.. Neyse geldi bu işte. Tabi bir hafta kadar kaldı. Hem burdaki işlerini halletti.Hemde beraber takıldık. Tabi bu sırada onunla da tanıştırdım."
"Memlekte dönence bizimkilere anlatmış hemen. İşte biriyle konuşuyo ediyo falan diye. Annem başladı sıkıştırmaya illa getir tanışalım falan. Ona açtım mevzuyu hani daha erken demesini falan bekliyorum. Tamam dedi tanışalım. Bir hafta sonu aldım gittim Rizeye el öptürmeye. İşte ondan sonra bir anda nasıl oldu nasıl ilerledi anlayamadan biz kız istemeye gider halde buldum kendimi. Annem zaten dünden hevesli beni evermeye. Kızında aklına girmiş. Annem bi yandan sıkıştırıyo evlen diye. Kız bi yandan beni oyalıyomusun. Öyle böyle üç ayda nişan yaptık. Vallahi ondan sonrası daha karmaşık hal aldı."
Tekrar çayından bir yudum aldı.
"Benim ailem kızın ailesi birlik oldular her bişeye koşuyolar. Ev tutuldu mobilyalar alındı.. Nikah günü alındı. Salon tutuldu. Gelinlikler kınalıklar damatlıklar. Bunların hepsi dört ay içinde oldu. O sene seçimler var ortalık karışık. Sürekli mitingler falan ben yoğunlultan bir bok anlamadım."
Tekrar durdu. Bunları anlatırken hiç yüzüme bakmadı. Ama ben her mimiğini izledim. Bir duygu bir his aradım. Ama sanki başkasının hikayesini anlatır gibi dümdüzdü suratı.
"Düğüne bir hafta kalmış. Bir ayna vardı istediği. İnternette görmüş. Aradık taradık bulamadım. Enişteme attım resmini yaparım dedi. Yaptı. Kuzen getirdi bana. Akşam götürürüm dedim. Ama öğlen bir boşluk yakaladım. Dedim süpriz yapayım. Aldım aynayı geçtim yeni dizilen eve. İçeri girdim kapı önüne ayakkabılar. Biri kadın biri erkek. Erkek ayakkabısı tanıdık. Elimdeki aynayo bırakmak aklıma gelmiyo adımlarım yatak odasına götürdü beni. Zaten kapı aralık ayağımla ittirdim. İçeri girmedim girmeye gerek kalmadı zaten. Düğün için dizilen evde. Düğün için alınan yatakta. Kuzenden ziyade kardeş gibi gördüğüm herif ve sözde bir hafta sonra evleneceğim kadın uygunsuz bir halde. Kapının açılma sesini duyunca korkuyla bana baktılar. Ne edeceklerini ne yapacaklarını bilemediler. Başkası olsa cinnet geçirir. Üstümde üniforma belimde silah. Çekip vurmadığıma şükrediyorum. Öylece bakıştık bir kaç saniye. Açtığım kapıyı kapattım. Ayna hala elimde ama. Gittim salona masanın bıraktım. Yüzüğüde çıkarıp üstüne koydum. Geldiğim gibi sessizce çıktım evden. Annemleri aradım dedim düğün iptal. Tabi yaygara koptu. Arayan arayana. İşler yoğun telefonu kapatamıyorum. Defalarca aradı ikisede karakol geldiler falan ama ne yüzlerine baktım ne telefonlarını açtım. Bir hafta sonra sitenin yöneticisini aradım. Dedim kamera kayıtları lazım. Evin içinde kamera yok ama dış kapıyı apartman dairesini falan gösteren kameralar var. Eve girişleri, benim girişim,çıkışım, onların telaşlı üstü başı dağınık halde çıkışları saniye saniye kayıtlı. Üç kopya çıkartım. Birini kendi aileme. Birini halamlara. Birini kızın ailesine gönderdim. Ortalık alev aldı. Kızın ailesi delirdi. Halamlar delirdi. Ben bizimkileri uyardım etliye sütlüye karışmayın. Bir süre sonra hamile olduğu ortaya çıkınca mecbur evlenmeye kalktılar. Sonra ev mevzusu falan açildi Hiç bişey ıstemıyorum dedim Bu evde onlara düğün hediyem olsun.. Herşeyiyle bıraktım onlara.."
İlk defa bakışları bana döndü.
"Zeynep ben o gün aşka da sevdaya da tövbe ettim. Kadınlara tövbe ettim. Ondan dedim sana uzak dur. Ben yapamam dedim. Sana dedim de kendim duramadım."
"Adı neydi? " Dedim onca anlattığı şeyden sonra. Nutkum tutulmuştu.
"Ne!! " Oda şaşkındı onca şeyden sonra ilk sorduğum şeyin bu olmasını beklemiyordu
"Adı neydi? "
"Gurbet! "
"Çok mu sevmiştin"
"Zeynep" dedi ama bakışlarımı görünce sustu. "Sevdim. Sevmedim desem yalan olur. Ama öyle yana yakıla bir sevgi miydi aşk mıydı dersen. Değildi. Hani belkide ilgisi sevgisi çekmişti beni. Dediğim gibi ergen liseli bir gençken öyle konuştuğum bir kaç kızdan başka kimse olmamıştı. Akademide kendimi tamameb okula adamıştım yıllar sonra bir kadının ilgisi hoşuma gitmişti belkide."
"Zeynep, ben sen karşıma çıkana kadar kadınlara karşı çok ön yargılıydım"
"Bana da öyleydin"
"Hayır. Vallahi hayır. Seni işk gördüğümde ne dedim biliyor musun. Helal olsun ne delikanlı kız dedim. O kapı önünde seninle restleşirken. Şimdi çoğu kızlar bebek gibi, savunmasız, ürkek. Ama sen zerre ürkmeden diklendin bana. Bizimkilerinde seni bu denli sevmesi bundan zaten. Sahte değilsin Zeynep. Yapmacık değilsin. Dobrasın. Kaçtıkça çekildim sana. Bunu farkettiğimde daha da duvar ördüm önüme. Ama senin o telefonda dediklerini duyunca korktum Zeynep. Allâh şahidim çok korktum. Ben bi daha bu yola giremem dedim. Bir kez daha bunu yaşayamam dedim. Kaçtım senden. Ben kaçtım sen kovaladın. Çünkü ben kadınlara güvenmiyordum. Hayatıma giren herkes bana aynı şeyi yaşatacak gibi geliyordu."
"Sonra ne değişti peki. Neden şimdi sen peşimdesin"
"Sahilde bana dediklerini hatırlıyor musun. Tükürdüğünü yalatıcam demiştin. Haklıydın. Ben yalamakla kalmayım hepsini yuttum laz kızı. Senden kaçtığımı sanarken sadece yörüngende dönüyormuşum haberim yokmuş. O üç ay karşılaşmadığımız. Yani senin karşılaşmadığımız sandığın ve benim gizli gizli seni izlediğim dönemde ben yediğim boku anladım. Kaçsamda gitsem de yolum sana çıktı laz kızı. Ben o korktuğum sevdaya aşka tutuldum "
"Özrün kabahatinden büyükmüş be komiser."
"Nasıl yani"
"Keşke o zaman sadece istemiyor olsaydın. Beni o kadının yerine koymasaydın. Onun sana yaşattıkşarının acısını benden çıkarmasaydın. Söylesene şimdi ben bu yaşadıklarımdan sonra nasıl güvenirim bir başkasına"
"Seni onun yerine koymadım. Sadece herkese karşı böyleydim. Bak senin yaptığında aynı şey"
"Nasıl aynı"
"Ben o yaşadıklarımdan ötürü hiç bir kadına güvenemedim. Sende sana yaşattıklarımın acısını bütün erkeklere yansıtıyosun"
"Haklısın komiser. Herkes sen değil. Bazıları incitmeden kırmadan sever. Haklısın. Senin acını kimseye yansıtmamam önüme hayatıma bakmam lazım"
"Dur orda laz kızı. Bundan sonra senin önüne ardında sağında solunda sadece ben olabilirim"
"Çok ama boş konuşuyosun komiser. Bundan sonra hiç bir yönümde sana yer yok. Sende haklıymışsın. Senden yar değil yara olurmuş. Tebrik ederim yüreğime ilk yarayı bıraktığın için"
Ayaklandım masanın üstüne bıraktığım çantamı alıp arkamı döndüğüm an dibimde biten komisere boş boş baktım.
"Ben açtığım yarayı iyleştiririm laz kızı. Senin yörüngene benden başkası giremez izin vermem. Bu saatten sonra olmaz."
"Boşa hayal kurma komiser canın yanar. Tecrübeyle sabit. Olacağı varsa da olmaz şu saaten sonra"
"Vazgeçmem Zeynep. Artık ben senden vazgeçmem."
"Ne yapayım bende sen gibi iğrenç bir oyuna mı başvurayım. Birinin elini tutup karşına mı çıkayım"
Bir anda gözleri karardı. Dişlerini sıktığı seyiren çenesinden belliydi.
"Mümkün değil böyle bişey. Elini tutanın, tutmayı geçtim buna meyledenin öyle bir kırarım ki elini bir daha kimsenin elini tutamaz"
"Buna hakkın yok senin. Benim hayatımda senin hiç bir hakkın yok. İstediğimi yaparım. İstediğimin elini tutarım. İstediğimin koluna girerim. İstediğimi öper-"
Anında burnumun dibine giren adamla cümlem yarım kaldı. "Hadi tamamla o cümleyi. Tamamla ki şuan sana değebilecek tek dudakların kime ait olduğunu göstereyim. Beni iyi dinle laz kızı. Peşindeyim. Sağında solunda önünde ardında her anındayım. Sen pes edene kadar peşinde koşmaya devam edeceğim. Sana yaklaşmaya çalışan her adamı bulunduğu yere gömerim. Ulan dilin yok diyor gözlerin hala beni anıyor."
"Geri bas be" dedim göğsünden iterken. "Ne gözüm ne dilim ne de başka bir uzvum. Hiç biri seni istemiyor. Uzak dur benden."
dedikten sonra yanından geçip kapıya doğru yürüdüm. Tam kapının kolunu tutmuş açacağım sıra. Arkamdan uzanan kocaman bir el kapıya yaslandı. Kapı ile beni arasına almıştı ama bedenlerimiz arasındaki mesafeyi korumuştu.
"Ben artık senden ancak bu kadar uzak dururum laz kızı. Baktığın her yönde baktığın her yüzde sadece ben olacağım." dedikten sonra elini kapıdan çekti. "Hadi bırakayım seni evine. Geç oldu. Bu saatten sonra yanlız göndermem"..
🍂
🍂
Sabah uyandığımda telefonda bir mesaj vardı.
günaydın laz kızı.
Cevap vermeden telefonu çantama atıp evden çıktım. Dün olanları Aylin ve Fırata anlattığımda Fırat söverken Aylin aşk hikayesi dinler gibiydi. Tamam yaşadıkları kolay şeyler değildi belki ama bunun ceremesini de ben çekecek değildim. Tam bakanlığa gelmiştim ki tekrar telefonum titredi.
bir günaydında mı yok.
günaydın komiser.
nasılsın.
iyi.
sağol bende iyiyim.
Benim yöntemimi bana satıyordu fakat işe yaramıyordu. Gün içinde bir çok kez daha mesaj atsa da yanıt alamamıştı. Öğle arasından sonra ise kuryenin getirdiği cam fanus içinde özel çiçek açmış bir kaktüs teraryumu vardı. Üzerinde bir not.
"tıpkı bu kaktüs gibi dikenlerin olsa da bir gülüşünle çiçek açıyorsun. Her ne kadar batsa da dikenlerin senden uzağa gidemiyorum laz kızı"
🍂
🍂
🍂
O akşmın üstünden iki hafta geçmişti. Hergün gelen mesajlar kesilmemişti. İki günde bir bakanlığa adıma çiçekler gelmeye devam ediyordu. Dalından koparılıp ölmeye mahkum edilenlerden ziyade canlı çiçekleri daha çok sevdiğim için çoğunlukla saksıda ya da fanusta özel arajmanlar geliyordu. Tabi bu çevremdekilerin de gözünden kaçmış değildi. İş çıkışları kapı önüne bekleyen adamdan geldiğini herkes biliyordu artık. Gerçeği kimse bilmediği için gönlümü almaya çalışam sevgilim sanılıyordu kendileri. Bir keresinde bir fanusun içinde kocaman pembe bir kuyruğu olan süs balığı gelmişti. Fanusun içi renkli taşlar ve yapay bitkilerle süslüydü. Yanında yemi vitaminleri herşeyi vardı. Balık geldikten sonra bir resim ve mesaj gelmişti. Aynı balığın siyah renkte olanı aynı süslenmiş fanusun içinde yüzüyordu.
şimdilik ayrılar malesef. Ama biz kavuştuğumuz zaman ikisi için çok güzel bir akvaryum yapacağım. Onlarda kavuşacak...
Ertesi gün petshopa gidip aynı balığın beyazını almış fanusun içine koymuştum. Bir resim çekip bende ona bir mesaj atmıştım.
ne biz kavuşuruz ne de onlar.
hatta o kendine eş buldu bile sıra bende.
Nasıl oldu bilmiyorum ama öğle arasından sonra beyaz balık fanusta yoktu. Telefonumda bir mesaj vardı. Beyaz balık başka bomboş bir fanusun içindeydi.
ne ona nede sana bir başkası yaklaşamaz.
🍂
🍂
🍂
🍂
Şuan mutfakta Aylin Aytaç ve ben beyefendinin o meşhur keklerinden birini yapıyorduk. Hepimizin önünde birer önlük vardı. Aylininli pembe. Benimki mor Aytaçın ki mavi. Benim elimde kek kalıbı Aylinde yumurtalar Ayraçta çırpma teli sırıtarak poz vermiş sosyal medyaya yüklemiştik.
Keki fırından çıkardığımızda etrafa yayılan o koku gerçekten muhteşemdi. Kekin soğumasını beklerken ben çay demlemiştim. Aytaç ise şuan kısır yapıyordu. Aylin ise tabakları hazırlıyordu. Gırgır şamata sohbet eşliğinde mutfakta takılırken çalan kapıyla birbirimizr baktık. Fırat gelmiş olmalıydı.
"Ben baaaktıııım" diyerek kapıya yöneldim. Açtığım kapının arkasında Fırat değil bana bakan dört adam vardı. Biri ise fazlasıyla sinirli bakıyordu. Yusuf, Ömer, Eymen ve malum kişi.
"Hayrola" dedim kapının önünden çekilmeden.
"Kek partisi varmış. Ona geldik" dedi. Dağ ayısı sorgusuz sualsiz beni kenara itip içeri geçerken. Ben hala kapıda dikilen üç adama bakarken.
"konserim hoşgeldiniz" dedi Aytaç içeriden. Elimde geçmelerini işaret ederken
"Zeyno valla kusura bakma sürükledi bizi de" dedi Eymen.
"Sorun değil. Hoşgeldiniz" diyerek içeri buyur ettim.
Salonda şaşkın Aylin. Gevrek gevrek gülen Aytaç ve bir adet asabi komiser birbirine bakıyordu.
"Ee ben tabakları hazırlayayım".
Aylin pıtı pıtı mutfağa kaçarken ben çatık kaşlarla davetsiz gelen misafire bakıyordum.
" Sizi çağırıdığımı hatırlamıyorum"
"Yakında sayılırdık. Baktık burda ortam güzel. Bir uğrayalım dedik"
Biz hala ters ters birbirimize bakarken Aylin tabakları getirmişti. Ayraçta kalanları almak için ayaklandı.
"Komisere kek koyma Aylin. Kendisi kek sevmez" derken avcumdaki izde parmaklarımı gezdiriyordum. Komiserin gözü de ellerime kaydığında hemen arkama sakladım.
"Ben çayları getireyim" Mutfağa adımladığım sıra Ayraç son tabakları içeri getiriyordu. Kapı ağzında bana ufaktan göz kırptığında gülümsedim.
Çıkardığım tepsiye bardakları dizerken birinin mutfağa girdiğini farkettim. Bakmama gerek yoktu. Zira pişen kekin kokusunu bile bastıran kokudan kimin geldiği malumdu. Son bardağı tepsiye koyup çaydanlığa uzanacağım sıra bileğimden tutup avcumu yukarı çevirdi. Elimi ellerinin arasından kurtarmak için hamle yapsam da başarısız olmuştum. Bakışları bende değil avuç içimdeki kesik izinde olandı. Diğer elinin parmakları ile acıtmaktan korkar gibi dokundu ize.
"Çok acıdı mı" dedi hala aynı yere bakarken.
"O zaman acıyan yerlerim başkaydı. Hissetmedim" buz gibi sesimle konuştuğumda bakışları yüzümü buldu.
"Ne kadar özür dilesem de faydası yok biliyorum" dedikten sonra elimi yüzüne yaklaştırıp tam izin üstüne dudaklarını bastırdı.
"Ama söz veriyorum. Sana bıraktığım her bir izi iyileştireceğim" Elimi hızla çektim ellerinin arasından. Mutfak masasının üstünde duran. Onun bana yolladığı mor menekşe saksısını elime aldım.
"Bu iz ne ki? sen daha beterini açtın yüreğime" saksıyı sertçe yere attım. Çiçeğe kıyamasam da yaptım. Saksi ve parçaları bir yana çiçek dalları kırılarak bir yana savruldu.
"Hadi iyi et komiser. Saksı kırıldi çiçek öldü. Artık bende sana karşı böyleyim. Paramparça ve ölü sana karşı olan hislerim. Dönüşü yok bu yolun. Kabul et artık çıkmaz sokaktayız" dedikten sonra salona geçtim. Herkes ürkek gözlerle bana bakarken kendimi koltuğa bıraktım. On dakika sonra komiser elinde bir poşet. Diğer elinde kırılmış çiçekle mutfaktan çıktı.
"Aylin ben kabasını aldım ama süpürge varmı kalan toprakları süpüreyim"
"Sorun değil Murat ben hallederim"
Başıyla onayladıktan sonra diğerlerine ufak bir işaret verdi. Hepsi tek kelime etmeden sessizce evden ayrıldı.
HUUUHUUU BEN GELDİİİM. 👋
ÖZLEDİNİZ Mİ BENİ? 🤭
BEN SİZLERİ ÇOK ÖZLEDİM💜🤭
YAVAŞ YAVAŞ DÖNÜYORUM ARTIK BURAYA.
EEE NASILDI YENİ BÖLÜM.
MURATIN ANLATTIKLARI İÇİN NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ.?
ZEYNEP BUNDAN SONRA NASIL BİR YOL İZLEYECEK?
BUNDAN SONRA ONLAR İÇİN HAYAT NASIL İŞLEYECEK?
OY VERMEYİ UNUTMAYIN OLUR MU?
HADİ YORUMLARDA BULUŞUP HASRET GİDERELİM.
YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE CANLARIM. 😍😍
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |