
Kaç geceyi sabah etmiştim saksıdan süzülen parıltıları izleyerek. Her sabah bir kaç damla can suyu vermiştim çiçeğin toprağına. Narin olur menekşeler. Toprağını sevmesi lazım. Saksısını sevmesi lazım. Yerini sevmesi lazım. Ve sanırım bunların hepsini sevmişti. Çünkü kırıldıktan sonra bana ilk geldiğinde sadece iki üç çiçeği vardı üstünde ama şimdi nerdeyse yapraklarını örtecek kadar çoktu küçük mor çiçekleri. Her akşam uyumadan son, her sabah uyandığımda ilk gördüğüm şey kendileriydi. Minik adımlarla yataktan kalkıp yanına geldim. Kırmadan incitmeden okşadım yapraklarını. Çiçeklerine bir buse kondurdum. Hemen yanında bulunan şişeden çok az su döktüm toprağına ve işe gitmek için ayrıldım yanından.
Adam nasıl bir fikre sahipti bilmiyorum ama iş yerinde de evde de onu hatırlatan şeyler vardı. Mesela şuan masamın üstünde, suyun içinde nazlı nazlı süzülen balık gibi. Komiserde olan siyah balıkta hala canlıydı. Her sabah onun bir resmi ile atıyordu günaydın mesajını. ikimizde kavuşacağımız günü bekliyoruz yazmıştı bir keresinde. Bu mümkün olacak mıydı peki? Sonradan aldığım beyaz balığın akibetyse hala meçhuldü. Nasıl almıştı.? Daha doğrusu kime aldırmıştı? Sorsam da bu konu hakkında ağzından tek kelime çıkmıyordu. Umarım yaşıyordur diye dua etmekten öye bişey yapamıyordum.
Öğlenden sonra işlere gömülmüşken tepemde dikilen bir karaltıyla başımı dosyadan kaldırdım. İş arkadaşlarımdan Koray zebani gibi dikilmiş bakıyordu.
"Evet" dediğimde başını iki yana silkeleyerek bakışlarını topladı. Kısa bir öksürükle boğazını temizledi
"Ee şey. Lan ne dicektim ben. Heh. Zeyno.. "
"Zeynep!."
"Pardon Zeynep. Ben şey dıcektım. Biz çıkışta bişeyler yiyelim içelim diyoruz da sende katılır mısın bize?"
"Biz derken??"
"Biz işte. Sevim, Kübra, Cengiz, Tolga, Deniz, ben bide gelirsen sen işte. Hanidir bişeyler yapalım diyodukta fırsat olmadı bi. Herkes okeyledi bide sana soralım dedim. Gelir misin sende. " Neydi bu heyecan. Gözleri büyük bir beklenti ile bakıyordu. Ya da bana mı öyle geliyordu.
"Nereye gideceğiz ki?" Gülümsemesi yüzüne yayıldı.
"Tam kararlaştırmadık. Yemek yiyelim dedik ilk. Ama ortak karar veririz. Ardından kahve falan içeriz diye tahmin ediyorum. Yani sana da uyarsa tabi.. Uyar mı? "
"Olur. Akşam haberleşiriz ozaman"
"Tamam. Görüşürüz"
"Görüşürüz tabi. Neyse. Kolay gelsin sana"
Arkasını dönüp hızlı hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştı. Bankanlıkta her odada iki kişi falan çalışıyordu. Rahat sakin bir ortam olması için. Benim çalişma arkadaşım yıllık izinde olduğu için ben son onbeş gündür odada yanlızdım. Aslında oda arkadaşım Cihanda fazlasıyla sohbeti güzel biriydi. Kibardı. Naifti. Konuşurken cümlelerini özenle seçerek konuşurdu. Daha önce hazırladığım sunumları falan incelediğini çok beğendiğini uzun uzun anlatmıştı. Onun hazırladıkları ise benimkinden altta kalır yanı yoktu. Çoğu zaman kafa kafaya verip beraber hazırlıyorduk. Daha mükemmel çalışmalar çıkıyordu ortaya.
Akşam çantamı toparlayıp bakanlıktan çıktığımda kızları kapı önünde gördüm. Kısa bir selamlaşmadan sonra Deniz ve Cengizde yanımıza geldi. Koray ve Tolga arabalarını almaya gitmişti. Onlarda gelince hepimiz arabalara dağıldık. Deniz Kübra ve ben Korayın arabaya. Sevim ve Cengiz Tolga'nın arabasına bindi. Kapı önünde karatlaştırdığımız Pizzacıya doğru yola çıktık.
Büyük masalardan birine oturmuş hem pizzaları yiyor hemde sohbet ediyorduk. Kısa kısa konuşmalarımızdan daha fazla sohbetimiz olmadığı için bugüne dek hiç birini tam olarak tanımıyordum. Deniz nişanlıymış. Kız hemşireymiş bu yaz düğünleri varmış bizide davet etti. Sevim ve Kübra bekardı. Cengiz evliymiş hatta biz kızı varmış. Eşi kızıyla annesine gezmeye gittiği için bugün katılabilmiş aramıza. Koray ve Tolga da bekardı. Gayet güzel geçen yemekten sonra ortaklaşa hesabı ödeyip. Kahvelerimizi içmek için odun ateşinde pişirilen bir dükkana girdik. Oldukça otantik bir havası vardı. Etraftaki tütsüler kahve kokusu ile karışınca ortama daha hoş bir koku bırakıyordu. Kahvelerimizi de içtikten sonra saat geç olmaya başlayınca. Vedalaşıp ayrıldık. Deniz ve Koray benim güzergaha daha yakın oldukları için biz Koray'ın arabasındaydık. Diğerlerini Tolga bırakacaktı.
Denizin evi daha yakın olduğu için önce onu bıraktık. Ben evin önüne kadar girmesindense cadde de bırakmasını istesemde akşam vakti olduğu için "içim rahat etmez" diyerek evin önüne kadar getirdi. Ben arabadan indiğimde oda inince şaşkınca baktım. Neden indi ki?
"Zeynep beş dakika vaktin varsa konuşabilir miyiz? "
"Tabi. Bir sorun mu var? "
"Yok. Hayır. Eee şey konuya nasıl girsem bilemedim" dedikten sonra derin bir nefes aldı. "Zeynep ben uzun zamandır senden hoşlanıyorum." Dan diye konuya girmesiyle ağzım ve gözlerim aynı anda açıldı. Böyle birşey beklemiyordum. "Yani hayatında biri olmadığından emin olmak istedim önce. Daha fazla da tutamadım içimde. Eğer izin verirsen seni daha yakından tanımak istiyorum. Belki ileride dahada fazlası olur.. " Ne diyeceğimi bilemeden boş boş yüzüne baktım.
"O sürekli çiçek gönderen kapıya gelen polisle de aranızda bişey olmadığını biliyorum. Yani adı konulmuş bişey. Belli ki kırmış, incitmiş seni. Gönlünü almaya çalışıyor. Gördüğüm kadarıyla da hala başarmış değil. Bundan cesaret aldım belkide. Bana bir şans verir misin Zeynep. Ben o kırılan kalbini onarmak istiyorum. İncitmeden kalbinde bir yere sahip olmak istiyorum."
"Koray" diyerek bir derin nefeste ben aldım. Beklenmedik bu itiraf karşında cümlelerimi kırmadan seçmeye özen gösterdim. "Üzgünüm ama hislerinin bende bir karşılığı yok. Bence ne sen bu konuyu bana açmış ol. Nede ben duymuş olayım. Biz hiç böyle bişey konuşmamış olalım. Normal arkadaşlığımız bozulmasın"
Bir adım daha önüme doğru yaklaştı. Sağ elimi sol avcunun içine aldı. Bütün bedenim kasıldı. "Neden Zeynep. Ben kötü biri değilim. Hislerimde de ciddiyim. Hemen bişeyler olsun demiyorum ki. Sadece birbirimizi daha yakından tanıyalım. Sonrasına zaman karar verir"
Elimi avcundan nazikçe çektim. "Olmaz Koray. Bende sana karşı dostane duygulardan ötesi yok. Olmazda. Bence birbirimiz üzmeden kırmadan kapatalım konuyu."
"O polis yüzünden mi? Onun için mi istemiyosun beni. O seni kırmış Zeynep. Ben kırmam üzmem seni"
"Onunla alakası yok. O olmasa da cevabın aynı olurdu. Ve evet bir konuda haklısın kırdı ama hatasını telafi etmek içinde fazlasıyla çabalıyor. Başarılı olur mu? Onu affeder miyim bilmiyorum. Ama her iki sonuçta da seninle aramızdaki durum hakkında bir değişim olmaz"
"Peki tamam Zeynep. Ama ben yine de bu kadar çabuk pes etmeyi düşünmüyorum. Yani en azından o ya da bir başkasinin elini tuttuğunu görene kadar. Kusura bakma eğer rahatsız hissettirdiysem özür dilerim. İyi geceler" Diyerek arabasına binip uzaklaştı.
*********
Giden arabanın arkasından biraz daha baktı Zeynep. Daha sonra başını gökyüzüne kaldırıp derin bir nefes daha çekti içine. Tam yönünü dönmüş apartman kapısına yönelcekken kolunun tutulup hızla çekilmesi ile ağzından bir çığlık kaçtı.
Murat karakoldan çıkınca Zeynebin evinin önüne gelmişti. Aslında iş çıkışı almak istiyordu ama Zeynep oraya gelmesinden rahatsız olduğu için evinin orda beklemeye başladı. Saatler geçmesine rağmen hala gelmemişti. Üstelik evin ve odasının ışıkları kapalı olduğu için evde olmadığından da emindi. Bir iki kere aramış ama telefonu kapalıydı.
Arabanın içinde öylece beklerken kızın evin önünde duran arabaya baktı. Arabanın içinden saatlerdir beklediği kız inince kaşları çatıldı. Daha sonra arabadan inen adamı görünce mümkünmüş gibi daha çatıldı. Adam konıştukça Zeynebin yüzündeki rahatsızlık burdan bile belli oluyordu. Bir anda adamın kızın elini tutması ile elinin altındaki direksiyonu kıracak gibi sıkmaya başladı. Korktuğu başına mı geliyordu. Geç kaldığı kız başkalarına mı gidiyordu? Adam bir süre daha konuştuktan sonra arabaya binip gitti. O andan itibaren sığamadığı arabadan indi. Kapıya doğru yönelen kızın kolundan tuttuğu gibi kendisine çekti. Ağzından kaçan küçük çığlığı bile umursayacak duruma değildi. Zira gözlerinden ateş çıkacak gibiydi.
*********
Bir anda kolumdan çeken kişiyi görünce korkudan attığım çığlık ağzımın içinde dağıldı. Bu ne arıyordu burda. Daha önemlisi gözlerindeki bu öfke neydi?
"Komiser?"Dedim şaşkınca.
" Kim o herif? " Daha da şaşkın yüzüne baktım ne? bunu sesli olarakta dile getirmeden duramadım
"Ne? "
"Arabsından.. İndiğin.. O.. Herif... Kim? " Üstüne basa basa heceleye heceleye sorunca soru değişmiyordu.
"Pardon ama sanane? " Başını yukarı kaldırıp nefes aldı bir kaç kez. Sanırım bunu sakinleşmek için yapıyordu da bu kadar öfkelenecek ne vardı?
"Ne konuştunuz?" Soruyu değiştirerek geldi bu defa.
"Ne oluyor komiser? Sana hesap vermem gereken ne gibi bir özelliğin var senin?"
"Zeynep. Bak sakin olayım diyorum oynama damarıma. Ne dedi o it sana"
"Doğru konuş arkadaşım hakkında"
"Arkadaşın mı? Onun davranışları pek arkadaşça gibi durmuyordu ama? Ne dedi sana."
"Açıklama yapmak zorunda değilim sana. Hem sen ne arıyosun burda? "
"Ulan kaç saatten beri kapının önünde gelmeni bekliyorum. İş yerine gelmemden rahatsız oluyosun diye burda bekliyorum. Sen o herifin arabasından iniyosun.. Bak tekrar soruyorum. O herif kim ve ne konuştu seninle."
"Bende diyorum ki sanane benim özel hayatımdan? "
"Ben öğrenmesini bilirim Zeynep. Ama o duyduklarım eğer hoşuma gitmezse o konuştuğu ağzını birdaha konuşamayacak hale getirmesini de bilirim"
"Ne saçmalıyosun sen ya! Haddini bil. Sen kimsin de bana bu şekilde karışıyosun? " Gözlerini kapatıp göğsünü şişirecek kadar derin bir nefes aldı.
"Seni seven adamım! Sevdiğin adamım!.. İlan-ı aşk mı etti sana." Sessiz kalıp gözlerimi kaçırdım. Nasıl anlamıştı.
"Etti değil mi. Aşk itirafı yaptı sana. Ne cevap verdin? Neden tuttu elini. Kabul mu ettin" Canı acır gibi çıkıyordu sesi. "Söylesene ne cevap verdin? Kabul ettin mi?
" Öyle olsa ne olacak? " Öyle bir ihtimal dahi yoktu oysa. Bir anda kolumu tekrar tutarak daha da çok çekti kendine. Öfkeden kızarmış gözlerini gözlerime dikti.
"Böyle bişeye izin vermem!!!"diye tısladı dişlerinin arasından.
" Senden izin almıyorum" Kolumu kurtarıp geri çekilmek istedim ama daha da çekti göğsüne. Sıcak nefesini yüzümde hissediyordum.
"Sana ne dedim Zeynep. Bundan sonra, gözlerine baktığımda o sevgiyi görmediğim ana kadar senin yanında yörende kimsenin olmasına izin vermem. Yoluna çıkanı o yola gömerim. Şimdi o evveliyatını siktiğimin herifini bulup yolunu yordamını sikmeden bana cevap ver. Ne dedin o ite"
"Ağzını topla. Ne pis konuşuyosun sen ya."
"ZEYNEEP!!" diye yükseldiğinde irkildim. Oda bunu fark edince kolumu hafiften bıraktı ve bir adım geri çekildi.
"Özel yaşantım seni ilgilendirmez. Ona ne cevap verdiğimde. Senin sinirinde bana sökmez. Belki önüme bakmaya karar verdim. Belki hayatımı yaşamay karar verdim. Belki baktığın o gözlerimde dediğin o sevgi kalmadı. Sakın bir daha böyle bişey yapmaya kalkışma. Bu kadar sakin kalmam." Onu omuzlarından iterek eve doğru yürüdüm. Bu defa durdurmadı. Tek kelime etmedi. Apartman kapısından girerken son kez baktım yüzüne. Hala bıraktığım yerde karşıdaki duvara kitlenmiş bakıyordu.
Aylin okuldan sonra arkadaşlarıyla ders çalışmak için buluşacaktı. O yüzden evde yoktu. Üzerimi değiştirip hızlıcs bir duşa girdim üst üste yaşadığım şok dalgaları beni yormuştu. Koray'dan böyle bir itiraf beklemiyordum. Hele ki komiserin böyle delirmesini hiç beklemiyordum. Son dediklerim belki ağır olmuştu. Ama ohh iyi olmuştu. Kıırdığı günlere saysındı.
Banyodan çıktığımda yağmur yağmaya başladığını farkettim. Oysa ben eve gelmeden hava hiç yağacak gibi değildi. Vücudumu kuruluyıp siyah taytımı ve bordo sweeti üzerime geçirdim. Mutfağa geçip bir kahve yaptım. Salonda kahvemi içip bilgisayarda son yaptığım sunumu gözden geçirirken saat çoktan on iki geçmişti. Ben eve geleli nerdeyse iki saat olmuştu. Anahtar sesini duyunca kafamı kapıya çevirdim.
Aylin hafif ıslanmış ve şaşkın yüzüyle eve girdi.
"Komiser evin önünde ne arıyo? " af buyur ne?
" Nasıl? "
"Kızım adam kapının orda karşı kaldırıma oturmuş. Heykel gibi. Boş boş karşıdaki duvara bakıyo. Beni bile farketmedi. Sırılsıklam olmuş. Ne arıyo o kapıda. Ne oldu? " ohaaa onca saattir hala gitmemişmiydi?
Hızla mutfağa gidip camı açtım. Gerçektende ordaydı. Yere kaldırıma oturmuş tepesinden yağan yağmur umrunda değil gibiydi. Saçları ıslandığı için alnına düşmüştü. Salondan telefonu alıp tekrar cama geçtim ve numarasını arayıp kulağıma koydum.
Telefon sesiyle irkildi. Umursamazca elini cebine atıp telefona baktı. Ekranda benim ismini görünce hızla başını binaya doğru kaldırdı. Camda beni görünce telefonu açtı. Ama konuşmadı. Kulağında telefonla öylece baktı bana.
"Ne arıyosun hala orda?" Sonunda konuşan bendim.
"bilmem"
"Deli misin sen. Gitsene evine"
"gidemiyorum laz kızı."
"Komiser ıslak kedi gibisin. Kalk evine git."
"Gidemem laz kızı. O herife ne cevap verdiğini öğrenmeden gidemem."
"Sırılsıklam olmuşsun. Manyak mısın hasta olacaksın gitsene"
"Ne güzel işte. Ellerimde çiçekler kapında sırılsıklam aşığım sana fena mı?."
"Sırılsıklamsın evet ama ellerin boş"
"Yooo" diyerek oturduğu yerden kalktı. Arabanın arka kapısını açtı. İçerisen çıkardığı papatya buketini kolları arasına aldı. "Bak değil. Bunları getirmiştim aslında sana ama. İstediğim gibi olmadı"
Gerçektende ellerinde çiçekler kapımda sırılsıklam aşağıdan yukarı masum masum bakan adamla adımlarım camdan uzaklaştı. İçimde bir yerlerde gerilen bişeyler koptu. Sonrasını düşünmeden elimdeki telefonu koltuğun üstüne fırlattım. Ev terliklerimle üstüme hırka dahi almadan evden ayrıldım. Hızlı hızlı merdivenleri inerken iki defa düşme tehlikesinden kıl payı kurtuldum.
Dış kapıyı açtığımda hala bakışları bizim camda olan adamı gördüm. Kapı kapanınca sesi duydu ve bakışlarını bana döndürdü. Yüzünde hevesli bir gülümseme oluştu. Neden yaptığımı düşünemeyecek kadar mantığım devre dışıydı. Hızla ona doğru koştum. Üzerine atlatıp kollarımı boynuna sardığımda onun tek eli belimi bulmuş ayaklarımı yerden keserek kendi etrafında bir tur döndürmüştü. Ayaklarım yere bastığında kollarımı biraz gevşelttim.
"Yürü hadi eve gidelim. Sayende bende artık ıslağım"
Elini tutarak apartmana doğru yürüdüğümde itiraz etmeden adımlarıma uyum sağladı...
Helooooo. 👋
Ben geldiiiim. 🤗
Nasılsınız bakalım.
Eeee nasıldı yeni bölüm.
Komiserin kıskançlığıda fenaymış hee?
Peki Zeynep bu kadarcıkla kalır mı? 🤨
Koray?? 🤨
Eveet yorumları alayım.
Yıldız'a basmayıda unutmayın heee🥰
Yeni bölümde görüşürüz ballı çöreklerim 👋😍💓
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |