
Gülten annem şaşkın gözlerle bana bakarken hızlı adımlarla yatağının yanına gittim. Başından çemberi düştüğü için aklar düşmüş saçlarına sıkı bir öpücük kondurdum. Ellerini tutarak yatağının kenarına oturdum.
"Çok korktum" derken ellerini öpüyordum. "Nasılsın annem"
"iyiyim yavrum. Elhamdülillah atlattım iyiyim." Oda benim sarı saçlarımı okşarayak bir öpücük kondurdu. "Sen nasılsın iyi misin"
"Seni iyi gördüm ya şimdi iyiyim işte"
"Geçmiş olsun hala" diyerek yatağının öbür tarafına geçti Muratta. "Var mı ağrın sızın" derken elini öpmeyi unutmamıştı.
"Sağolasın oğlum. Şükür iyiyim. Sen nasılsın"
"iyiyim halam bende." dedikten sonra annesine döndü. Onunda elini öptükten sonra yanında ufacık kalan kadını kolları arasına aldı. "Sen nasılsın annem"
"Seni gördüm ya çok daha iyiyim evladım. Hoş geldiniz" bakışları bana döndüğünde Gülten annemin elini bırakarak ona doğru gittim. Elini öpüp başıma koyarken "nasılsın hala" demeyi ihmal etmemiştim.
Sonrasında oğlundan ayrılan Tahsin enişteye yürüdüm. Elini öperken onunla da kısaca bir hal hatır sorması geçirmiştik. En sonunda hala çatık kaşlarıyla bakan Berat abiyle karşı karşıya geldik.
"Abiciiim" diye şirinliğe vursam da pek işe yaradığı söylenemezdi.
"Gel buraya cadı geel" diyerek kolları arasına aldı. Sarılıyor muydu, yoksa kemiklerimin sağlamlığını mı ölçüyordu bilmiyorum ama kulağıma fısıldadığı şey ürpermeme sebeb oldu.
"İlk fırsatta hesabını keseceğim" Geri çekildiğimde yutkunarak başımı salladım. En son Muratla Berat abide tokalaşınca tekrar Gülten annemin yanına oturdum.
Gülten annem ve Nurten halanın müzip bakışları ikimiz arasında dolaşırken gülümsemeleri yerli yerindeydi. "Eee sizin anlatmak istediğiniz bişey yok mu?" diye lafa patadanak daldı annem saolsun.
"Halam bence bu konunun yeri bir hastane odası değil. Önceliğimiz senin iyi olman. Sen bi taburcu ol. O vakit istediğin soruları cevaplarız olur mu"
Pek içlerine sinmesede el mahkum kabul ettiler. Daha sonra kontrole gelen doktor odanın kalabalığından şikayetçi olunca diğerlerini göndermiştim. Nurten hala sen yol yorgunusun dese de Gülten annemi bırakmak istememiştim. Onları eve uğurlarken Berat abi koridorda olduğunu belirtmişti. Eyvah eyvah ondan kaçışım yoktu.
Gülten annem bir iki bişey soracak olsa da dinlenmesini vurgulamış geçiştirmiştim. Sonunda uyuduğunda ise kaçak yerim olmadığını anlayıp Berat abiyle kantine inmiştik. Karton bardakta kahvelerimizi içerken olan biteni çok fazla detaya girmeden ona anlatmıştım.
Ertesi sabah doktor muayanesinden sonra taburcu olmuştuk. Berat abi işte olduğu için bizi almaya Murat gelmişti. O annemin ve benim çantamı alırken ben annemin koluna girmiş beraber hastaneden çıkmıştık.
Eve vardığımızda Nurten hala salondaki üçlü koltuğa yatak yapmış yemekler hazırlamıştı. Annemi o koltuğa yatırdıktan sonra Nurten hala ile birlikte sofrayı hazırlamıştık. Anneme çorba ve salatayı bir tepsiye koyup önündeki sehpaya bırakmıştık. Yedirmeyi teklif etsemde kabul etmemiş kendisi yemişti. Bizde masada karnımızı doyurduktan sonra Murat ve Tahsin enişte evden çıkmak zorunda kalmıştı. Çünkü annemin hasteden eve geldiğini duşan konu komşu geçmiş olsuna gelmişlerdi.
Hastaneden çıkalı üç gün olmuştu. Bu süre zarfında bizim konu hala daha gündeme gelememişti. Zira gelen giden bir türlü eksik olmamıştı. Gündüz konu komşu eve dolarken akşam akrabalar geliyordu.
Üç günün sonunda o boşluğu yakaladığımızda artık kaçacak bir delik de bahanede yoktu. Annem üçlü koltukta ayaklarını uzatmış otururken onun ayak ucunda Nurten hala vardı. Tam karşılarındaki tekli koltuklarda da biz oturuyorduk.
"Eveeet" dedi Nurten hala uzatarak. "Sizi dinliyoruz çocuklar"
"Neyi merak ediyosunuz?" dedi yan koltukta oturan adam.
"Neyi olacak oğlum aranızdaki şeyi. Ne zaman olduğunu ve bundan bizim neden haberimiz olmadığını" Gülten annem sorularını sıralarken bakışları ikimiz arasında gidip geliyordu.
"Daha çok yeni çünkü" Sonunda sesimi bulabilince konuştum. "Öyle uzun bir zaman olmadı ki. Bizde daha kendimiz yeni yeni kabulleniyoruz"
"e ben iyi ki hastalanmışım o zaman. Yoksa daha kimbilir ne kadar saklayacaklardı."
"Allah korusun anne o nasıl laf"
"Halam biz kendim aramızda oturttuktan sonra zaten sizinde haberiniz olurdu" diyerek cümlemi tamamladı Murat. Biz bunları konuşurken Nurten hala sessizce dinliyordu.
"Ee ben zaten demiştim ahiretliğim. Daha önceki gelişlerinde anlamıştım aralarındaki şeyleri de bişey dememiştim." O kendinden emin sırıtırken oturduğum koltuktan biraz öne doğru eğildim.
"O iş öyle değil be Nurten hala" Annelerin kaşları çatılınca hemen yan tarafımdan bir boğaz temizleme sesi geldi. "Laz kızıı" diye sessizce uyarsada omuzlarımı siktim.
"Nasılmış o iş de bakayum bağa" Bizim insanında işte ne zaman şivesinin kayacağı belli olmuyordu. İşte şimdi yedim seni Murat komiser.
"Vallahi halacım senin ilk gördüğünde hissettiğin şey doğruyduysa da tek taraflıydı."
"O ne demek" diye doğruldu Gülten annemde.
"Zeynep şimdi sırası mı gerçekten?"
"Ne o komserim ettiklerini duyacaklat diye mi korktun?"
"Zeyneep"
"Sus ula sen" diye çıkıştı annesi. "De hele kizum ne etti ha bu uşak?" Nasılda biliyor oğlunu ama.
"Ne edecek halacum. Ha ben koştum peşinden it gibi. Kovaladu durdu benu"
"Ne ettu ne ettu??"
"Zeynep lütfen yeri değil"
"Tamda yeridur. Yeduğun haltları bir bir anlatacağum"
Artık anneleri bırakmış karşılıklı didişiyorduk. Ben ayağa kalkmış ellerimi belime koymuşken o çatık kaşlarla bana bakıyordu.
"Etmedun mi? Ben sağa açılirken benden sağa yar olmaz demedun mi"
"Uuuyyyy" dye ses yükseldi karşı koltuktan. Yönümü sese döndüm.
"Dedu. Pes etmedum koştim peşunden. İlk defa atmuş kalbum birune. Dedum pes etma zeynep. Ben koştum o gaçti. Ha buraya gelduk. Dedum bişey olur belki ama nerdaaa." Derin bir nefes alıp devam ettim.
"Ha dedum erkeğun galbine giden yol midesundan geçer. Sordim soruşturdim. Tarçinli kek seveymiş. Yaptum götürdum"
"E kizum senin tarçina alerjun var" diye araya girdi Gülten annem.
"Var yaa. Hapşira tiksira içim dokuldü de yine ettum. Ne etse beğenursunuz? Keki de özenle içine koyduğum kabu da parçaladi" Elim istemsiz avcumdaki kesiğe gitti. Annesi oğlundan böyle şeyler beklemiyo olsa gerek ellerini ağzına kapatmıştı.
"Kiruldum orda. Dedum vazgeç zeynep istemeyi adam. Çekildum kabuğuma. Ha bu senun oğlun hala daş galpli amma arkadaşları yurekli çikti. Yanluz bırakmadulat beni. Moralimu yerine geturmek için gayfe içmeğe goturduler. Ne ettu biliymisiniz. Utanmadan garşuma başka gızun elunu tutarak geldu."
"Aaboowww"
"Ula sen ne ettun" dedi annesi hışımla yerinden kalkıp koluna iki tane şaplattı. "Ben boyle mi öğrettum sağa"
"O kizda zaten gardaşum deduğu biriymuş" diye devam ettim.
"Kimmuş"
"Melekmuş"
"Ha arkadaşunun garındaşı"
"He yaaa"
"Ne diye etmuş maden boyle"
İşte şimdi sustum. Buna ne diyecektim. Bakışlarım ona döndü. Gözleri kararmış bana bakıyordu.
"Madem başladın tamamla" dedi buz gibi sesle.
"Eskiden yaşaduğu şeylerden korkmiş" Artık hırçın değildim. Sesim fısıltı halindeydi. " Ben vazgeçeyum diye etmuş ama sonra pişman olmuş "
"Ha o gahbenin sucuni bu gıza mı yukledun"
"Anaa"
"Ne anaa. Haksiz miyum. Ne gunahu varidu zeynebumun"
"Bende anladım zaten hatamı sonrasında. Pişman oldum. Gönlünü alayım dedim." Bakışları hırsla bana döndü.
"Dedum demasına ama ha sizin bu zeynebunuz burnumdan geturdu her biruni. İçinuz rahat etsun" Aha onunda sonunda şiveli halini görmüştük.
"Benu anlattun. Kendu ettuklerini de anlatsana."
"ne etmişum ben?" Nurten hala aradan çıkarken ikimizinde elleri belindeydi.
"Edermusun sen bişey. Benu delurtmek için Aytaçi ayri Korayi ayri"
"Huuuh hiç girma o topa zararli çikarsun. Aytaç gardaşum gibi bileysun. Artuk onuda tanudun rivriv etma boşa"
"Başta delurtmek içib ettuklerin nolacak. Ya o Koray itu? "
"hiçte delurtmek içun etmedum. Sen zaten delusun. Koraya da gereklu cevabi vermişidum. Sende adamun karşisında sevcilim diye karim karim kasılayidun"
"Ula koskoca karakolun önünde diz çökturdun sönmedi mu öfken"
"ne ettun kiz sen" diye lafa girdi Gülten annem
"Oh eyu etmişum. Ha bu dağ ayisi gosgoca karakolun önünde seni istemeyim diye bas bas bağurdu. Ettuğunu ödemeyecekmiydu"
"Haa aferun kizima eyi etmuşsun benim got gafali uşağuma"
"anaa"
"Hiiç ana dema bağa. Az etmuş Zeynep kizum sağa"
"Rahatladun mi eteğundaki taşlari dökunce"
"Ohh ne eyu geldi bir bilsen. Bilema içime su serpildu."
"gına da yakarsun şimdi"
"var miydu gına hemen yakayum"
"Laz kızııı laz kızıııı" Diye üstüme iki adım attı. Ben altta kalır mıyım?
"Dağ ayisuuu dağ ayiisuu"
Biz boğa gibi burnumuzdan solurken arkadan bir ses geldi.
"Ahiretliğim diyurim ki. Arayı hiiç uzatmayalum. Şu Beratun düğunu geçsun siraya ha bu uşakları koyalım"
İkimizinde bakışları aynı anda onlara döndü.
"ne?"
"Ne? "
"Ne ne. Daha ne olacağdu. İki delu bulmuşsinuz birbirinizi. Sizin bu ateşunuz saği solu yakmadan başinuzu bağlayalum ki millet sağ galsun"
"Yok öyle bişey evlenmem ben bunla"
"O niyemiş o? Neyum eksikmiş benum"
"Kafanun içindeki beynun. Hem daha bitmedu sana kinum. Oyle golay değul o işler"
"ya nasılmış o işler zeynep hanum"
"Doğru diysin ahretliğim. Kedi kopek gibiler şunlara bak. Kim alır bunları birbirinden başka"
"Anneeee" Diye döndüğümde ikiside sırıtıyordu. " Dediğinix gibi kedi kopek gibiyiz. Birde evlenirsek boğarum ben bunu"
"Bişeycuk olmaz" dedi Nurten hala "iki didişir sonra sevişirsinuz ne sinir kalur ne öfke" Gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açılırken Nurten halaya bakakalmıştım. Ne diyordu bu kadın.
Murat "anaaaaa" diye tam yükselecekken aklına ne geldiyse sırıttı. Ama o sırıtış hiç hayra alamet değildi. "Doğru diyosunuz. Haklısınız. En iyisi düğün etmek. Böyle birbirimizi yiyeceğimizee" dedikten sonra sustu. Gerisi malumdu. Yanaklarım anında kızarırken kaşlarımı çattım. Buna ne oluyordu yahu.
"Çok beklersun"
"Ben saburlu adam değulum laz kizi. Beklemeyi sevmem. Hem anamlarda doğru diyi. Böyle didişerek olmaz. En iyisi evlenmek"
"Nah evlenurum ben senlan" derken avuç içimi ona uzatmıştım.
"Ula bende bu sene bitmedeen seni kendime gelin etmezsem bana da murat demesinler"
"Kendune yeni bir isim seçmeye başla o zaman komiser.
O beni duymamış gibi annelere döndü.
" Hazırluklara başlayun ufaktan. Ha bu sene bitmeden duğün edeceğuz. Karadenuze yaraşir biz laz duğunu edeceğum" Sonra bana döndü. "Sende çeyuzunu hazirla kaz kizi. Sonra aman şu bu eksuk dema"
Sinirden yerimde tepinirken o pis pis gülüyordu. Hatta sadece o değil annelerde gülüyordu. Ben omzumu onun omzuna vurarak salondan çıkarken onun keyifli sesini duydum.
"Hazir ol Zeynep hanum. Yakunda Ateş soyadıni alacaksun"
ayy noluyooo noluyoooo 😳😳
ha bu inatla bunlar evlenir mi dersiniz?
bayılıyorum bunların didişmesine.
hele o anneler işe el atarsaaa bence sene sonunda düğünü yapacak gibiyiz he?
ulan komiser nasılda kendi lehine çevirdin durumu.
zeynep şimdi ne yapacak sizce?
ayy durun heycan bastı beni. Eğlenceli günler bizi bekliyor. Murat daha zeynebi çok delirtecek 🤗🤗
o zaman napıyoruz. Oyları ve yorumları unutmuyoruz.
yeni bölümde görüşmek üzereee 👋👋
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |