35. Bölüm

XXIX

Nazlı Kerçin
nzlkrcn

"Evet güzelim şimdi söyle bakalım nereden başlıyoruz"

 

elimde market arabasını sürerken reyonların arasında dolaşıyordum. 3 gün sonra yeni yıla gelecektik. arkadaşlarımızla beraber yeni evimizde, bizim evimizde hep beraber kutlayacaktık. bugün bu yüzden murat'la beraber alışverişe gelmiştik

 

"Pasta yapacağım malzeme alalım" dedim raflarına bakarken

 

"tatlıyı onlar alacak güzelim bence sen ikramlıkları için malzeme düşün" zaten neler yapabileceğimi hakkında çoktan kararlamıştım ıspanaklı börek patates salatası ve sarma.

 

pastayı onlar getirecekti gelirken. Öncesinde hep beraber yemek yiyecek arkadan ikramlıklarla yeni yıla kutlayacaktık. yemek için de menü hazırdı murat'ın çok sevdiği beşamel soslu fırında tavuk,mercimek çorbası ve mevsim salatası.

 

Malzemeleri aldıktan sonra birkaç parça abur cuburu da market sepetine ekleyip kasaya doğru ilerledik. içecekler Aytaç'taydı pastayı gelirken ömer ve nişanlısı alacaktı yusuf ve eymen ise alkol üstlenmişti

 

Düğünden sonra geçirdiğimiz bir haftalık tatil süreci bize ilaç gibi gelmişti ilk üç günü yayla evinde baş başa harika bir zaman geçirmiştik tıpkı Murat'ın dediği gibi zamanımızın çoğunu odamız da geçirdik arsızdı, doyumsuzdu ve dediğim dedikti.

 

Kalan 4 günün iki günün Rize'de Nurten anneyle diğer iki gün ise Trabzon'da Gülten annemle beraber geçirdik. bu süre zarfında görmediğimiz eş dost akrabalarla da tanışmıştım. döndüğümüzde ise ikimizi de yoğun bir i temposu bekliyordu. Ama her akşam aynı evde olmak aynı masada yemek yemek aynı koltukta televizyon izlemek aynı yatakta uyumak paha biçilemez bir güzellikteydi.

 

Eve gitmeden önce yol üstünde her zamanki tatlıcıda durmuş tatlılarımız yemek için oturmuştuk o daha çok şerbetli tatlı yenilirken benim aklımda sadece dondurma vardı.

 

"Ben dondurma yiyeceğim" dediğimde uzaylı görmüş gibi yüzüme baktı

 

"saçmalama güzelim kış ayındayız ne dondurması"

 

"ya ne olacak bir şey olmaz hem buranın dondurmaları kaliteli"

 

"yavrum dışarıda bir karış kar var ne dondurması hasta olacaksın olmaz öyle şey "

 

O inattı ama ben ondan daha inattım ne yaparsa yapsın bugün ben o dondurmayı yiyecektim.canım istiyordu yahu yaz ayında bile benim canım böyle dondurma istememişti.

 

"O zaman dondurmalı irmik tatlısı yesem hem onun üstünde az olur"

 

Yüzüme tekrar baktığımda beni vazgeçiremeyeceğini anlamış, bıkkınlıkla gözlerini kapatmıştı

 

"ama bak sadece bir top" diye uyarıda bulunmayı da ihmal etmemişti. Olsundu şu anlık bir top da yeterdi garson siparişlerimizi getirdiğinde irmiğin üzerindeki o top dondurmaya gözlerinden kalpler çıkarak baktıme.Enfes görünüyordu önce hızla dondurmasını yedim irmiği kalsa da olurdu Murat bu halimi süzdükten sonra benim dondurmadan kalan irmiği de midesini indirmişti. Tatlılarımızı yedikten sonra eve geçtik. Zaten dışarı çıkmadan önce yemeğimizi yediğimiz için önce bir çay demledik ben mısır patlattım ve en son yarım kalan dizimizi izlemek için koltuğa kurulduk.

 

 

 

Sabah gözlerimi dehşet bir mide bulantısıyla açtım. Yataktan fırladığım gibi banyoya koştum. Klozetin kapağını kaldırıp çökmem ve kusmam aynı anda olmuştu.sabah sabah boş olan midemden çıkan şey ise sadece sarı safraydı. Ben hala öğürmeye devam ederken önüme düşen şaçlarım toplandı. Sırtımda gezinen büyük eli hissettim. Bir kaç saniye daha boş boş öğürdükten sonra sifonu çekerek yerden kalktım. Lavoboda yüzüme su atarken Murat hala endişeyle başımda bekliyordu.

 

"İyi misin yavrum. Ne oldu birden bire"

 

"İyiyim bitanem. Bilmiyorum. Birden midem bulandı."

 

Birden aynadan bana bakam kaşlatı çatıldı.

 

"ama dedim ben sana dün. Bu soğukta dondurma yenir mi hiç. Bak mideni üşüttün işte."

 

Aslında dondurma bana dokunmazdı ama dediği gibi bu karda kışta yiyince sanırım dokunmuştu.

 

"Gitme istersen işe bugün izin al."

 

"Yok yok iyiyim. Gitmeme engel bişey yok"

 

 

 

Beraber mutfağa geçtiğimizde Murat hiç bir şeye elimi sürmeme izin vermemiş. Hafif pratik bir kahvaltı hazırlamıştı. Beraber kahvaştımızı ettikten sonra o karakola bende bakanliğa gitmek için arabalarımıza bindik. Murat'a her ne kadar iyiyim desem de gün boyu ara ara bulanan midem benim oldukça huzursuz etmişti.

 

Akşam eve geçtiğimde murfağa gitmek bile midemin bulanmasına sebebiyet veriyordu. Bugün aksi gibi Muratında nöbeti vardı. Saat başı beni arasa da aklı kalmaması için ona bişey çaktırmadım. Geçen marketten aldığımız krakerle açlığımı bastırırken bir yandan da Aylin ile konuşuyordum. Oda yılbaşı için sabahtan buraya gelecekti.

 

 

 

 

 

 

 

Yeni yıla bu akşam merhaba diyecektik. Sabah Muratı işe yollayıp temizlik için kolları sıvadım. Aylin burda kalacağı için önce misafir odasını havalandırıp temizledim. Daha sonra mutfağa girip börek için ıspanakları sirkeli suya koydum. Salona dönüp süpürge toz alma ve paspas yaptıktan sonra havalanması için açtığım camları örttüm. Tekrar mutfağa geçip ıspanakları yıkadım. Hamur açması zor geldiği için hazır aldığım yufkaların arasına ıspanakları serperek gül şeklini verdikten sonra tepsiye dizdim. Onu fırına atıp çorbayı yapmak için mercimeği tencereye koyup kavurdum. Suyunu ekledikten sonra çalan kapıya bakmak için ellerimi havluyka kurulayıp kapıyı açtım. Tam beklediğim kişi elindeki baklava kutusu ile bana bakıyordu. Dostum, kardeşim Aylin'im gelmişti. Sıkı sıkı sarıldıktan sonra el birliği ile kalan yemekleri ve ikramlıkları da hazırladıktan sonra sırasıyla duş aldık. Tam hazırlanacağımız sıra kocam kapıyı tıklatmıştı. Onun kapıyı tıklatışından bile tanıyordum artık. Zili çalmazdı. Hafifçe kapıyı tıklatıp iki dakika beklerdi açmazsam anahtarı ile açardı. Uyuyo olabilirmişim, mutfakra işim olabilirmiş, banyo ya da tuvalette olabilirmişim. Zili çalıp kapıyı açma zorunluluğunda bırakmayacakmış beni. Çok sevdiğimi söylemiştim değildi.

 

Onlarda Aylinle ayak üstü sohbet ettikten sonra biz hazırlanmaya misafir modasına Muratta duş almak için banyoya geçti.

 

 

 

 

 

Akşam ardı ardına çalan zille birlikte tüm sevdiklerimiz salonda koltuklara oturmuş sohbet ediyorduk. Aytaç ise sevgilisinin saçlarına psrmağını dolamış hem sohbete katılırken bir yandan da onu sevmeyi ihmal etmiyordu. Yeni yıla girmeden ilk bombayı da o patlatmıştı. Artık uzak mesafeye dayanamamış, yeni yıldan sonra Aylin'in oraya tayinini isteyeceğini söylemişti. Benim caanım kuzenim şimdiden güveyi olmuştu bile.

 

 

 

Hep beraber yemeğimizi yedikten sonra. Kadehlerimizi ve ikramlıklarımızı alarak yeniden koltuklara kurulmuştuk. Aytaç sürekli Muratın önünde ardında dolanarak burda kalmak için yalvarıyordu. Benim için sorun yoktu da Murat ikisini aynı evde tutmaya pek gönüllü değildi. En son Aylin'in melül bakışlarını görünce dayanamamış kabul etmişti.

 

 

 

Ondan geriye sayarak yeni yıla girdiğimizde herkes sevdiğini kolları arasına almıştı. Ömer nişanlısı Burçeye, Aytaç sevgili Ayline, ben kocama ve Eymen isr Yusuf'a sarışmıştı. İkisi yanak yanağa vermiş diğer çiftleri izlerken ne kadar komik olduklarından haberleri varmıydı acaba??

 

 

 

Yeni yılın ilk saatlerinde herkes birazda alkolün etkisiyle sessizleşmişti. Aylin ve Aytaç bir köşede sarmaş dolaş otururken. Ömer ve Burçe yine telefondan mobilya bakıyordu sanırım. Eymen Yusufun omzuna başını koymuş neredeyse uyumak üzereydi. Bense kocamın göğsünde bu anın tadını çıkarıyordum.

Sessizliği bölen ise gece yarısı çalan kapıydı. Erkekler aynı anda ellerini beline attı. Yeni yılda hemde saat epey geç saatte kapımızı çalan kimdi?

Murat önde diğerleri arkada tedbirli şekilde kapıya giderken bize içerde kalmamızı tembihlemişlerdi.

"Buyrun" diyen Muratın sesi duyuldu önce

"İyi geceler. Rahatsız ettim ama Zeynep burda mı?" Diye bir kadın sesi duyduğumda adınlarım kapıyı bulmuştu bile

Kapının önünde 50lili yaşlarda fazlasiyla alımlı bir kadın vardı. Üzerindeki her bir parça ben markayım diye bağırıyordu resmen. Ayakkabıları ve çantası hakiki deriydi. İkisi aynı markaydı. Üzerindeki kabanı geçen ay moda dergisinde görmüştüm. Neredeyse iki maaşım kadardı. Sarı saçları ensesinde bir topuz halindeydi. Taktığı toka bile pahalıydı kadının.

"Buyrun. Zeynep benim" dedim kocamın yanında yer alırken.

Kadın şaşkın gözlerle baştan aşağı imceledi önce. Sonra ise ağzından kelimele döküldü.

"Zeyneep... Kızım... Benim... Annen..."

 

şok !!şok!!şok!!

 

merhaba canlarım..

 

bölüm pek içime sinmese de biraz geçiş bölümü gibi olduğu için paylaştım.

 

son sahne için ne düşünüyorsunuz?

 

kapıda ki kadın gerçekten annesi mi?

 

Peki Zeynep ne yapacak şimdi?

 

Şimdi o güzel parmaklarınız önce yıldızı renklendirsin. Sonra yorumlarda buluşalım.

 

Yeni bölümde görüşmek üzere ballarım.. 👋👋

 

Bölüm : 16.08.2025 01:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...