31. Bölüm

XXVI

Nazlı Kerçin
nzlkrcn

"Bir dur artık Aylin. Bu akşam istemesi olan benim. Panik olan sensin"

"Ayy amaaan sende fazla rahatsın. Hem bende bir nebze görücüye çıkmış sayılacağım" derken dördüncüye yaptığı makyajı beğenmememiş siliyordu.

Evet, evet bu akşam istemem vardı. Ne bu aceleniz derseniz eğer sizi Murat beye yönlendirmek isterim. Zira teklif ettikten sonra beklemenin ne anlamı var diyerek on gün içinde istemeyi ayarlamıştı. Zaten annelerin teklif edeceğinden benden önce haberleri olduğu için herşeyi onlar ayarlamıştı. Ben ise İstanbuldan sadece organizasyon şirketi ayarlamıştım. Yiyecekler için catring tutacaktım ama ona izin vermemiş, kendileri ayarlamıştı.Son zamanlarda fazlaca aldığımız izinlerden dolayı kendi isteme ve nişanımıza son gün gidecektik. Ve bir evet daha isteme nişan aynı gün olacaktı. Herşeyi Trabzonda yapmak istediğim için sürekli gidiş geliş zordu. Birde izin ayarlamak meseleydi. Hadi biz ayarladık diyelim arkadaşlarımız için sıkıntıydı. Aylin isteme için memelekete dönmemiş bana yardımcı olmuştu ama onun da işi neredeyse hazır sayılırdı. Başka bir tarihte gelmesi zor olabilirdi.

Bu sürede onlar da Aytaçla aralarındaki ilişkiyi iyice ciddi boyuta taşımışlardı. Hemde bu kadar kısa sürede. Teklifi aldığım zaman Feride hala ve Selime hala da ayrı ayrı aramış tebrik etmişlerdi. Artık kendimi onlara biraz daha yakın hissettiğim için hanım diye hitap etmeyi bırakmıştım.

Aytaç ve halalar bu sabah erkenden yola çıkmışlardı. Onları da arayıp davet ettiğimde mutlulukları seslerine yansımıştı. Hatta Aytaç ayrıyetten teşekkür etmiş, ne kadar sevindiklerini anlatmıştı.

Daha sabah saatlerinde olmamıza rağmen Aylinin bu denli telaşı ve süslenmesinin sebebi de buydu. Onlar erken geleceği için istemeden önce bir nebze tanışma gibi olacaktı onlar için.

Aylin göz makyajını bitirmiş rujunu sürerken kapı çalınca paniği iki katına çıktı. Benim üzerimde kot ve tişört vardı. Aylin ise abartı olmamak için bana uymuş siyah bir kot ve açık pembe bir tişört giymişdi. Yüzüne onca şey sürmesine rağmen nasıl yok gibi bir makyaj yapmıştı onu bi türlü anlamamıştım.

Kapıyı açtığımızda en önde Selime hala ve Tevfik enişte vardı. Arkalarında ise Feride hala ve Ferit enişte. Onların arkalarında da kuzenler. Ayy kuzenler, şimdi kim kimdi? Sanırım en önden giren en büyük ablası Aycandı. Sonraki Nurcan, diğeri üç numara Bircan. En küçükleri Mercan yurt dışında olduğu için nişana katılamamıştı. Ancak düğüne yetişebişecekti. Arkada erkekler vardı. Sertaç Aytaç ve Ortaç. Bu ailede sanırım isimleri birbirine benzetme takıntısı vardı. Bu kuzenlerin en küçüğü Ortaç'tı. Sanırım abisi Sertaç ve kuzeni Aytaça benzemesi için azıcık çocuğu harcamışlardı. Ay birde bunların eşleri çocuklari vardı. Yahu hangi birini aklımda tutacaktım ben. Şükür ki onlar durumu bildiği için kimse yadırgamadan içeri geçmişlerdi.

Hep beraber salonda otururken çayların yanında annemlerin yaptığı ikramların tadına bakıyorduk. Bir kaç hasbihalden sonra konu sonunda Ayline dönmüştü. Selime hala tanımak amaçlı adını, sanını, okulunu, ailesini, memleketini sorarken canım arkadaşım kibarcık olacağım diye ecel terleri döküyordu. Daha sonra daha yakından tanışmanın sözünü aldıktan sonra akşam yemeği için ayaklanmıştık. Gülten annem ve halalar mutfağa geçerken kuzenlerim ve Aylin beni yukarı odaya yönlendirmişti. El birlik saçım makyajım derken bir saatin sonunda hazırlanmıştım. Sadece elbisem kalmıştı giyeceğim elbise kalmıştı onuda yemekten sonra giyecektim.

Yemeği hızla yedikten sonra yukarı çıkıp elbiseyi giydim. Evde olacağı için fazla abartı olmayan bebek mavisi kolları dantel detaylı midi boy elbiseyi İstanbuldan almıştım.

 

 

Aşağı indiğimde evin içinde fazlaca kalabalık vardı. Hatta evin içinde değil bahçede bile. Tanıdığım tanımadığım bir sürü insan vardı. Eh bir bu kadar erkek tarafından da gelirse o kadar insanı nereye koyacaktık bilmiyordum. Gelenlere kıaaca hoşgeldiniz deyip mutfağa geçtim. Zaman daraldıkça heycanım katlanıyordu. Çok fazla zaman geçmeden dış kapının zilini duyunca heycandan terleyen avuçlarımı elbisemin eteklerine sildim. Kuzenler dışarı çıkarken içeride sadece Gülten annem,Halalarım ve eşleri, birde Aylin kalmıştı. Kapıyı açtığım vakit en önde Nurten Hala ve Tahsin enişte vardı. Onların arkadında daha tonton bir çift. Sanırım onlarda babannesi ve dedesiydi. En arkada ise bakmalara doyamadığım sevdiceğim. Diğerlerinin elini öpüp içeri davet ettikten sonra Murat elindeki kocaman buketi benim elime tutuşturup kulağıma yaklaştı. Her hareketiyle heycanlanan kalbim yine depara kalkmıştı. "Çok güzelsin laz kızım". Beni delicesine atan kalbimle başbaşa bırakıp oda içeri girince kapıyı kapatmadan bahçeye göz attım. Kaşabalık iki katına çıkmıştı.

 

İçeride ise ayrı bir telaşe vardı. Herkes birbirinin hatrını tekrar tekrar sorup cevaplıyordu. Muratın ailesi benim yeni meydana çıkan halalarıma daha merakla yaklaşırken onlar kimseyi kırmadan cevaplıyordu sorulan soruları. Gülten annemin kaş göz işareti ile mutfağa kahve yapmaya geçtik Aylinle. O diğerlerinin kahvesiyle uğraşırken ben sadece müstakbel nişanlımın kahvesini yapıyordum. Cezveye bir kaşık kahveden sonra elim şeker kavanozuna gitmişti ki son anda vazgeçip baharat çekmecesini açtım. Eh komiser işte düştün elime. Ben geçmişin acısını almaz mıyım senden. İlk tuzla başladım sonra zaten arkası geldi. Karabiber, toz acı biber, azıcık kimyon, bir iki damla limon derken Aylin elimden almasa daha neler atacaktım kim bilir.

"Kız öldürcen mi adamı napıyon" diyinde omuz silktim.

"İntikam alıyorum." Sen iflah olmazsım bakışları atarken ben kahveyi pişirmeye geçtim. Acaba azıcık deterjan damlatsam zehirler miydi?. Yok Zeyno abartma bence!!

Aylin büyük tepsiyle içeri girerken bende arkasından tek bir kahve ve suyun olduğu tepsiyi alarak içeri girdim. Ne ara geldi bilmesem de Aytaç şuan tam Muratın karşısında sırıtarak oturuyordu. Bu anı kaçırmayacağını hatta kayıt altına almak için kamera açık beklediğinden adım gibi emindim. Ki dediğim de oldu. Ben kahveyi Muratın önüne koyunca o çoktan kayda girmişti.

 

Herkesin özellikle de Aytaçın gözleri pür dikkat Murattayken o ağzına götürmeden önce koklamış yanyan bana baktıktan sonra koca iki yudumda kahveyi içmişti. Yüzünü bile ekşitmeden içtiği fincanı tepsiye koyup suyu kafasına dikmişti. Herkes bu duruma gülerken Aytaç surat asıyordu. Eline koz geçirememişti. Murat suyu da içtikten sonra iç cebinden bir tane beyaz gül çıkarıp tepsinin içine bıraktı. Biz birbirimize bakarken Tahsin enişte boğazını temizleyek söze girdi.

"Bu akşam sebebi ziyaretimiz malum. İki genç birbirini sevmiş, aile olmak için bir yola çıkmak istemiş. Bizde arkalarında durmak için kapınızı çaldık. Eğer sizinde izniniz olursa. Allah'ın emri peygamber efendimizin kavli ile Zeynep kızımızı Murat Oğlumuza eş olması, evimize kızımız olması için talibiz"

Gülten annem biran Selime ve Feride halama baksa da onlar gözleriyle annemi onaylamıştı.

"Benim hiç çocuğum olmadı. Rabbim nasip etmedi. Ama Allah bana bir değil binlerce evlat verdi. Zeynep ise kanımdan olmasa canımdan öz kızım benim. Ben onunla evlat hasretimi dindirdim. Ama gönlüm çok rahat. Eş olacağı kişiye kızı olacağı evide çok iyi biliyorum. Daha çok konuşursam ağlayacağımı da biliyorum. O yüzden daha fazla uzatmadan hayırlı olsun demek istiyorum."

O ağlamamak için kısa tutsa da benim gözümden çoktan bir damla yaş düşmüştü bile.

Biranda herkes ayağa kalkınca bizde kalkmış ve ellerini öpmüştük. Aile büyükleri evden çıkarken Gülten annem "müziği başlatacağım beş dakika sonra hazır olun" diyerek en son evden çıkmıştı. Murat anında belimden tutarak kendine çekip anlıma uzum bir öpücük kondurdu.

"Ben bu akşam bana içirdiğin o kahvenin intikamını alırım güzelim bunu sakın unutma" diyince dudaklarım iki yana kıvrılmış ağzımdan küçük bir kıkırtı kaçmıştı.

"Eee kız evi naz evi komserim" Kravatını düzeltir gibi yaparken bir yandan da cilveyi eksik etmiyordum. Gülümsememe de küçüçük bir öpücük kondurup geri çekilince kolları arasına almıştı beni

Dışarıdan müzik sesini duyunca yavaşça kapıdan çıktık. Bize ayrılan masanın Önüne gelince Aylin tepsiyle yanımızda yerini aldı. Muratın dedesi dualar eşliğinde yüzüklerimizi takarak kurdeleyi kesti. Büyük alkış tufanından sonra Murat iki elini yüzüme yaslayarak anlıma uzun bir öpücük kondurdu. Sonra aile büyüklerinin ellerini tekrardan öperken takılarda takılmaya başlamıştı. Dedesi ve babannesi birer Trabzon burma bilezik takarken annesi Trabzon hasır setini takmıştı. Babasının elindeki altın kemeri görünce gözlerim yerinden fırlayacaktı. Gülten annem Murata altın bir saat takmıştı. Selime halam pırlanta bir kolyeyi boynuma takarken Feride halam aynı kolyenin bilekliğini takmıştı. Enişteler Murata bir kravat iğnesi ve kol düğmesi hediye ederken onların da pahalı birer marka olduğu karşıdan belliydi. Aylin altın bir pandora bileklik takmıştı. Muratın arkadaşlarının her biri birer tam altın takınca ayaklı kuyumcuya dönmüştük.

En son ortaya geçtiğimizde tüm gözlerin önünde nişanlımın kolları arasında dansımıza başlamıştık. Muratın resmen gözlerinin içi gülüyordu. Benimde ondan bir farkım yoktu. Sanırım şuana kadar yaşadığım en mutlu günüm bugündü.

Dansın arkasından oyun havaları horon derken ayaklarıma kara sular inmişti. Herkes ortada günün tadını çıkarırken benim gözlerim ara ara Gülten anneme kayıyordu. Bazen gözleri dolu dolu olsa da mutluluğu yüzünden okunuyordu.

Gün sonunda tüm misafirleri uğurlamış Aylinle odaya geçmiştik. Aylin günün stres ve yorgunluğuyla anında uyuyakalmıştı. Bende yatakta tam uykuya dalmak üzereyken telefonuma gelen bildirimle gözlerimi araldım

Uyudun mu nişanlım?

Yüzükler takıldığından beri yeni hitap şeklimizde bu olmuştu.

 

henüz değil ama tam uyumak üzereydim.

iki dakika kapıya iner misin?

ne? 

bahçedeyim güzelim. Gelebilir misin?

gece gece buda nerden çıktı diye düşünürken sessizce önce odadan sonra da evden çıktım. Nerde diye bakacakken bir el bileğimi kavrayıp anında evin arka tarafına çekiştirdi

"murat? Napıyosun gece gece? "

"Daha bi'şey yapmadım. Şimdi yapacağım"

"Ne diyosun. Anlamı-"

Demede kalmadan dudaklarını dudaklarıma bastırınca gözlerim kapanmıştı bile. Sanki uzun zamandır hasret kalmış gibi öperken kolları belimi daha sıkı sarıyordu. Benim kollarım ise çoktan boynunu bulmuş parmak ucumda yükselmiştim bile. Soluğumuz kesilene kadar beni öptükten sonra yavaşça geri çekilip ellerini yanaklarıma koydu

"Tüm gece bunu düşledim. Onca insan içinde seni öpmemek için durmak ne kadar zordu tahmin edemezsin."

" Bunun için mi gelsin buraya kadar?"

"Sonunda seni öpebilmek varsa dünyanin diğer ucuna bile gidebilirim" dedikten sonra ıslak bir öpücük daha kondurmıştu dudaklarıma.

"Hadi güzelim. Geç sen içeri dinlen yarın yine yola çıkacağız"

"iyi geceler birtanem" diyerek bende dudaklarına kısa bir öpücük kondurup geri çekildim.

"İyi geceler nişanlım"

 

 

 

selaaaammmm

ayy taktık sonunda yüzükleri? 🤭

peki Muratın nişanlım nişanlım diye gezmesi 😂

Aytaç ve Aylin'in durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Peki halalar ve kuzenler?

Murat bu hızla bir aya düğünü bile yapar gibi geliyo 😂

eee beğendiniz mi bölümü?

o zaman oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canlarım. Biliyorsunuz sizin yorumlarınız benim ilham perim. 🧚‍♀️🧚‍♀️

yeni bölümde görüşmek üzere canlarım. Kendinize cici bakın 🥰🥰

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 12.07.2025 23:29 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...