

Karan her zaman mükemmel bir babaydı. Çalışanlarına göre mükemmel bir patron. Ve bana göre mükemmel bir sevgiliydi. Kocam olan sevgili. İki aydır aynı evin içinde sevgiliydik. Beraber uyuyor beraber uyanıyorduk. Adayla beraber beni de kızı gibi büyütüyor desem yeriydi. İçimde çocukluktan kalma ne kadar ukdem varsa hepsini yaşatmaya çalışıtordu. Bazen çocuk oyun alanına gidiyor Ada ile deliler gibi oyun oynuyordum. O isr kenardan gülerek bizi izliyordu. Kocaman kızsın demiyor beni salıncakta sallıyordu. Nikahlı olmamıza rağmen şu iki ayda bir kere bile beni başka şeylere zorlamamıştı. En fazla yakınlaşmamız öpüşürken bazı dokunuşları olmuştu. Bunuda farkettiği an kendini dizgimlemişti. Bu konuda ilk adımı benim atmamı istediğini biliyordum. Eğer ben yaklaşmazsam yaklaşmayacağını da.
Bu sabah Karan şirkete gitmemiş geç sayılabilecek saate kadar uyumuştuk. Ada aslında sabahları erken uyanıyordu. Fakat sanırım Sultan teyze bizi uyandırmaması konusunda ona engel olmuştu. Artık daha fazla dayanamayan Adacık en sonunda isyan bayraklarını çekerek odaya gelmiş ikimizin üzerinde zıplayarak uyandırmıştı. Onun da heyecanı vardı çünkü bugün sevdiği animasyon filmine götüreceğine söz vermişti babası.
Aşağıda biz kahvaltımızı ederken Ada öğle yemeğini yiyordu. Sultan teyze oralıkta yoktu. Kesin yine bir yerleri temizliyordu. Kahvaltıdan sonra önce Adayı giydirmiş ardından kendimiz giyinmiştik. Evet artık kıyafetlerimiz aynı odadaydı. Ama yine de giyinirken birbirimizin mahremiyetine dikkat ediyorduk. Evli olsakta tam anlamıyla karı koca değildik. Bundan çekindiğimi bildiği için ben giyinirken çoğunlukla odada olmuyordu. Ya da banyoda giyiniyordu.
Sinema salonuna geldiğimizde Karan ortamıza oturmuş dev boy mısır kovasını tutuyordu. Çünkü ikimizinde elinde içeçeklerimiz vardı. Ve ben belkide Adadan çok daha heycanlıydım. Animasyon filmleri her zaman çok sevmiştim. Küçükken babam hiç çizgifilm izlememe izin vermediği için şu yaşımda bile bazen oturup sadece çizgi film izliyordum.
Karanın elindeki kovaya bir Ada bir ben elimizi sokarak mısır alırken Karan arada elimizi tutup bizim elimizdeki mısırları yiyordu. Beyefendi elinin yağlanmasını sevmiyormuş. Hııh. Tam elimi tutmuş tekrar kendi ağzına götüreceği sıra inat edip vermemiştim. Ben kendi ağzıma o kendi ağzina elimdeki mısırı çekiştirirken ben kazanmış mısırı tam ağzımın içine atmıştım ki karanlığı fırsat bilen adam dudaklarını dudaklarıma bastırıp geri çekilmişti. Adanın görmüş olabileceğini düşünerek ona bakmıştım ama o pür dikkat filmi izliyordu. Karan beyimiz ise gaayett rahattı. Benim ise yanaklarım yanıyordu.
Sinemadan döndüğümüzde akşam yemeğini dışarıda yediğimiz için şuan çay keyfi yapıyorduk. Ada ve Karan tablete gömülmüştü. Ada günlük yarım saat olan ekran süresinde oyun oynarken Karan maillerine bakıyordu. Ben ise telefondan yeni yemel tarifleri araştorıyordum. Hoşuma gidenleri not almak için küçük bir ajandaya ihtiyacım vardı. Eski usul yazarak not tutmayı daha çok seviyordum. Her defasında aynı tarifi internetten aramak benim için zordu.
"Karan" dediğimde bakışlarını tabletten kaldırıp bana baktı
"Efendim güzelim"
"kullanmadığın boş ajandan yada defterin var mı"
"Ne için lazımdı"
"Tarif defteri tutmak istiyorum"
"Tamam sevgilim. Odada başucumda ki komodinin çekmecesinde vardı bitane boş onu alabilirsin"
Onu başımla onayladığımda yukarı odaya çıkmıştım. Karanın başucu komodinin çekmecesini açtığımda dört beş tane ajanda gibi defterler vardı. Hangisinin boş ya da daha işime yarar olduğunu öğrenmek için çekmeceden çıkarttım. Tek tek hepsinin içine bakarken en altta kaşan siyah kapaklı defteri açtım. İçine bakanadan sayfaların arasından sadece köşesi görünen kağıdın olduğu yeri açtım.
Hayır bunlar kağıtlar değildi. Bunlar eski karısının fotoraflarıydı. Ellerimin titremesi ve gözlerimin dolması aynı anda olmuştu. Hala onun resimlerini başucunda mı saklıyordu. Bu bana haksızlık değil miydi. Tamam sonuçta kızının annesiydi. Zaten Adanın odasında annesinin resimlerinin olduğu kocaman bir albüm vardı. Ona bişey dediğim yoktu. Diyemezdim de. Adanın annesinin varlığını dışlamak gibi bir amacım hiç bir zaman olmamıştı. Hatta sürekli bir annesinin zaten var olduğunu ona vurgulayan bendim. Beni annesinin yerine koymak zorunda hissetmemesini sağlamaya çalışıyordum. Eğer isterse seve seve ona anne olabilirdim. Ama bunu mecburiyetten yada zorunluluktan değil kendi istediği için olmasını istiyordum. Bir ömür Ukde ablası kalmak benim için problem değildi. Karan istediği kadar resmi kızının odasında saklayabilirdi. Ama bize ait yatak odasında değil?. Onunla sarılıp uyuduğum, öpüştüğüm her anda onun varlığı yanımızda mıydı?
Beş adet fotoğraf vardı. Biri sevgili oldukları dönem olması lazım çünkü çok gençlerdi. Biri düğün fotoraflarıydı gelinlik ve damatlık ile çekilmiş. Biri karısının hamile olduğu dönemde ikisinin çekilmiş resmiydi. Karan onun karnına sarılmıştı. Biri karnı burnunda haliyle tek başınaydı. Son fotoraf ise Ada doğduğu zaman çekilmiş olmalıydı. Çünkü başında kırmızı kurdele vardı. Karan kaslı kolları ile hem onu hem kızını kucakşamıştı. İkiside kocaman gülümsemişti kameraya. Sahi Karan benimleyken hiç böyle derin gülğmsemişmiydi?. Daha fazla oyalanmadan fotorafları ayno defterin arasına koydum ve hepsini çekmeceye geri yerleştirdim. Yüzümü gözümü yıkadıktan sonra aşağı indim.
Karanın karşısındaki üçlü koltuğa oturduğumda başını kaldırıp gülümseyerek bana baktı. Acaba bana da o kadına güldüğü gibi gülüyor muydu.
"Baktın mı canım ajandalara"
"Evet ama beğenmedim. Dışarı çıktığımda bakarım bişeyler" diyerek geçiştirdim. Hafiften kaşlarını çatarak yüzümü izledi. Kızaran gözlerimi görmemesi için bakışlarımı kaçırdım.
"İyi misin güzelim. Bir problem yok değil mi?"
"Hayır sorun yok iyiyim"
İnanmamış olsa gerek tableti bırakarak yanıma geldi.
"Bak bakayım bana. Ağladın mı sen?"
"Hayır! Ne alakası var. Kahve yapıcam içecek misin?" Yanından kalktığımda dikkatlice tepkilerimi izledi. Üzerime gelmek istememiş olsa gerek.
"İçerim" dedi sadece.
Ben mutfakta suyun ısınmasını beklerken kafamdan geçen onlarca düşünceyle savaştım. Sonunda hazır olan kahveleri içeri götürdüğümde Karanın yanına değil koltuğun diğer ucuna oturdum. Sanırım içimdeki problemi çözmeden onunla yakın olmak istemiyordum. Bakışlarını üstümde hissetsemde ondan tarafa hiç bakmadan Adaya yönelik konuştum.
"Ada bu gece bizimle uyumak ister misin?"
Ada saf mutluluk Karan ise şaşkın ve sorgulayıcı şekilde bana bakıyorlardı.
"Gerçekten mi" diye soran küçük kıza başımı salladım.
"Ben pijamalarımı giymeye gidiyorum" diye yanımızdan neşeyle ayrıldığında Karanın nefesini çok yakınımda hissettim.
"Bu nerden çıktı şimdi"
"Hiiç Adayla uyumayı özledim. Eğer sen sıkışırız diyosan Adanın odasında da uyuyabiliriz" lütfen evet de. Lütfen.
"Ukde ne oluyor. Bişey var farkındayım. Ama eğer anlatmazsan çözemeyiz. Bilmediğim bir konuda senin sorularına cevap olamam"
"Bişey yok. Ben Adaya yardım edeyim"diyerek yanından ayrıldım.
Şuan yatak odasında ortamızda Ada ile beraber yatıyorduk. Ada ikimizin elini karnının üstünde birleştirmiş gözlerini kapatmıştı ama hala uykuya dalmış değildi. Karanın gözleri sürekli üstündeyken ben boş boş tavanı izliyordum. Elimin üstündeki eli sürekli parmaklarımı okşuyordu. Belki bir tepki bekliyordu ama benden istediğini alamıyordu.
Ada derin uykuya daldığında Karan'ın onu kaldırdığını farkettim. "Nereye götürüyosun"
"Odasına"
"Beraber uyuyacaktık"
"Konuşacağız Ukde"
"konuşacak bişey yok"
"Konuşalım ona öyle karar veririz" Kucağında Ada ile odadan çıktığında battaniyeyi kafama kadar çekip kendimi altına sakladım. Şuan onunla konuşmak istemiyordum.
Arkamda kıpırtı hissetsemde ondan yana dönmedim. Önce üstümdeki battaniyeyi kaldırdı. Daha sonra omuzlarımdan tutup sırt üstü yatmamı sağladığında oda dirseğinden destek almış üzerimdeydi. "Ne oluyor Ukde."
"Bişey olmadığını söylemiştim."
"Peki öyleyse seni öpebilirim" Yüzünü yaklaştırdığında başımı diğer tarafa çevirdim. Çenemden tutup yüzünü tekrar kendine çevirdiğinde kaşları çatıktı. "Bana ne olduğunu anlatıyosun Ukde." Üstümden kalkıp yatağa oturduğunda benim de kalkmamı beklediği açıktı. Onun gibi kalkıp ayaklarımı yataktan sarkıttım. "Dinliyorum"
"Şimdi konuşmak istemiyorum"
"Bende bu konuyu çözmeden uyumayacağım ve uyumana izin vermeyeceğim" Derin bir nefes alıp saçlarını karıştırdı. "Dinliyorum Ukde"
Kaçışı yoktu. Usulca diğer tarafta ki komodine uzandım. İçinden aldığım siyah ajandayı eline verdim. Anlamsız gözlerle bana ve ajandaya bakmaya devam etti. "Ne var bu ajandada?" Gerçekten mi. Dalga mı geçiyordu benimle. İçine koyup sakladığı resimleri bilmiyor muydu?
"Açta bak" dedim ona bakmadan Karan sayfaları çevirmek yerine defteri ters tutup salladı. Kucağına düşen resimleri görünce önce onlara sonra bana baktı.
"Bu mu yani?"
"Ne olmasını bekliyordun?"
"Ben sana daha önce ne dedim Ukde. Bir sorun olduğunda gel bana sor. Sana açıklayamıcam hiç bir eylemim olmaz demedim mi?" Sessiz kaldım. Demişti. Nikahtan önce eski kayınvalidesi ile yaşadığımız olayda aynen bunu demişti.
"Ve sen buna rağmen gelip bana sormak yerine benden uzaklaşmayı mı tercih ettin. Teşekkür ederim Ukde. Gözünde ne konumda olduğumu öğrendim" hayır öyle değildi.
"Açıkla madem" dedim.
"Bu saate kadar sormayıp kafanda hükmü vermişsin. Şimdi de ben açıklamak istemiyorum. Eğer gerçekten kondurabiliyosan aklında kurduğun ne varsa ona inanmaya devam et"
"Karan?"
Tekrar konuşmak yerine elini kaldırıp beni susturdu. Daha sonra odadan çıkıp gitti. Ben ne olduğunu anlayana kadar da evin dış kapısının sesi geldi. Gitmişmiydi yani?
BÖLÜM SONU GELDİİİİ.
NASILSINIZ BAKALIM
UKDE Mİ HAKLI KARAN MI?
SİZCE KARANIN GEÇERLİ BİR SEBEBİ VAR MI?
İLK KAVGALARINI DA ETTİLER.
PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK.
YILDIZA BASMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN ŞEKERLİKLERİM. 🍭🍭
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |