108. Bölüm

101. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Birkaç gün sonra eve geldiklerinde, evde neşeli sesler yükseliyordu. Herkes heyecanlıydı. Asude'yi kucaklarına alıp sevgiyle öpüyorlardı. Küçük Alparslan ve Kaan Han da aynı heyecan içinde Asude'ye bakıyor, neşeyle onunla oynamaya çalışıyorlardı.

Osman Bey, odanın bir köşesinde duruyor, kalabalığa fazla yaklaşmadan herkesi izliyordu. Sıla, koltukta oturmuş onu fark etti.

 

"Baba," diye seslendi.

 

Bu sese Haldun Bey ve Musa Bey de dönüp baktılar. Sıla, Osman Bey’e bakarak bir kez daha, bu kez daha güçlü bir sesle,

"Osman baba," dedi.

 

Osman Bey, gözlerini Sıla'ya çevirdi ve sevgiyle baktı. Sıla, yanındaki koltuğu eliyle işaret etti:

"Gelip oturmaz mısınız?"

 

Osman Bey, yavaş adımlarla Sıla'nın yanına geldi ve oturdu. Ardından Haldun Bey’e döndü:

"Kızımı alabilir miyim?" diye sordu.

 

Haldun Bey gülümseyerek, "Tabii ki, kızım," dedi ve Asude'yi Sıla'nın kucağına uzattı.

 

Tüm bu anlar yaşanırken, odanın diğer tarafında olanları sessizce izleyen Turan, gözleri Sıla ile buluşunca kalbinin hızlandığını hissetti.

 

Sıla, kucağındaki Asude'yi nazikçe Osman Bey'in kucağına uzattı. Osman Bey, küçük Asude'yi şefkatle aldı ve onu büyük bir sevgiyle kucakladı. Gözlerinde uzun zamandır hissetmediği bir mutluluğun ışığı parlıyordu.

 

Sıla, hafifçe gülümseyerek,

"Kızımı sevmeyecek miydiniz?" diye sordu.

 

Osman Bey, sevgi dolu bir bakışla Asude'ye bakarken,

"Bu güzel şey sevilmez mi?" diye cevap verdi.

 

Turan, odanın diğer köşesinde bu sıcak anı izliyordu. İçinde hafif bir rahatsızlık hissetse de ses çıkarmadan onları izlemeyi tercih etti.

Bir süre sonra Sıla, yumuşak bir sesle ona seslendi:

 

"Hayatım, bir gelebilir misin?"

 

Turan yavaş adımlarla Sıla'nın yanına geldi. Ellerini tutarak ona ayağa kalkmasında yardımcı oldu.

 

Sıla, Eflin Hanım’a dönerek,

"Eflin Anne, bana yardımcı olabilir misiniz? Mutfakta bir şeyler yesem. Açıktım sanırım." diye seslendi.

 

Eflin Hanım gülümseyerek,

"Tabii ki, kızım," dedi ve Sıla'ya destek olmak için koluna girdi.

 

İkili mutfağa doğru ilerlerken, Sıla bir an durup arkasını döndü ve yüksek sesle,

"Baba!" diye seslendi.

Bu sesi duyan Musa Bey ve Haldun Bey birbirlerine bakıp gülümsediler.

Sıla, tebessüm ederek devam etti:

"İkinize de ihtiyacım var."

Bunun üzerine ikisi de gülümseyerek Sıla’nın peşinden yürüdü.

 

Odada yalnızca Turan, Güral ve Osman Bey kalmıştı. Güral, ortamın havasını anlayınca fazla oyalanmadan onların ardından mutfağa doğru yöneldi.

 

Sıla, mutfakta bir şeyler hazırlayıp yerken Eflin Hanım ona yardımcı oluyordu. Musa Bey, Haldun Bey ve Güral da mutfakta bir köşeye oturmuş, sohbet ediyorlardı.

Turan, bir an duraksadı. İçinde bir istek vardı; mutfağa, onların yanına gitmek istedi. Fakat tam hareketlenecekken, Osman Bey ona dönüp,

"Teşekkür ederim, oğlum," dedi.

 

Turan bir an Osman Bey'e baktı, sonra kısa bir cevap verdi:

"Önemli değil."

Ne ileri gidebiliyor ne de olduğun yerde rahat durabiliyordu.

 

Osman Bey hafifçe gülümsedi, kucağındaki Asude'yi göstererek,

"İstersen alabilirsin," dedi.

 

Turan başını sallayıp,

"Gerek yok," diye karşılık verdi,

"Sevebilirsin. Nihayetinde o senin de torunun," dedi.

Osman bey içten bir bakışla tekrar teşekkür etti:

"Teşekkür ederim."

 

Bir süre sessizlik oldu. Ardından Osman Bey, Turan'a ciddi bir ifadeyle baktı:

"Seninle konuşmak istiyorum."

 

Turan hemen cevap verdi:

"Konuşacak bir şey yok."

 

Osman Bey yine gülümsedi, ses tonu yumuşaktı:

"Aslında var. Hem de çok şey."

 

Turan başını çevirip gözlerini kaçırarak,

"Gerek yok hiçbir şeye. Hiçbir açıklama istemiyorum," dedi.

 

Osman Bey sessizce başını salladı. Sonra içten bir sesle ekledi:

"Açıklama yapmak için değil... Oğlumla konuşmak istiyorum."

 

Turan, bir an gerildi. Kalbinin derinlerinde bir yerlere dokunulmuştu.

 

Zorlukla yutkunarak,

"Şu an kendimi hazır hissetmiyorum. Anlayış göstermenizi istiyorum," dedi.

 

Osman Bey, sabırla ve sevgiyle gülümsedi:

"Ne zaman istersen... Ama bil ki gerçekten oğlum, seninle konuşmaya ihtiyacım var," dedi.

 

Bu sözler üzerine Turan, Osman Bey'e bakıp başını hafifçe salladı ve kısaca,

"Tamam," diyerek cevap verdi.

 

Sıla, Asude'nin ağlama sesini duyunca mutfaktan çıktı ve içeri doğru geldi.

"Benim güzel kızım acıkmış mı?" diye sevecen bir sesle konuşarak, Osman Bey'in kucağından Asude'yi aldı.

Sonra yavaş adımlarla merdivenlere yöneldi, Asude'yi emzirmek ve uyutmak için üst kattaki yatak odasına çıkacaktı.

Turan da sessizce Sıla'nın arkasından yürümeye başladı.

 

O sırada Osman Bey yerinden kalktı ve,

"Ben artık kalkayım," dedi.

 

Sıla arkasını dönerek şaşkınlıkla,

"Yemek yiyeceğiz, nereye gidiyorsunuz?" diye sordu.

 

Osman Bey, hafifçe gülümseyerek,

"size afiyet olsun kızım, siz yiyin. Ben kalkayım, rahatsızlık vermeyeyim," dedi ve kapıya doğru yürümeye başladı.

 

Haldun Bey, bu konuşmaları duyunca müdahale etti:

"Osman Bey, nereye gidiyorsun? Daha yemek yiyeceğiz. Lütfen sen de bizimle kal," diyerek ona seslendi.

 

Osman Bey, bu sıcak ısrar karşısında kapıdan geri döndü.

"Tamam," diyerek yeniden koltuğa oturdu.

Bu sırada mutfaktakiler de birer ikişer salona geçmeye başlamıştı.

 

 

Bölüm : 12.05.2025 12:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...