109. Bölüm

102. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Üst katta, Sıla Asude'yi emzirmekle meşguldü.

Turan da sessizce yanına gelip oturdu.

Gözlerini sevgiyle Sıla ve Asude'ye çevirerek,

"Çok güzelsin," dedi.

 

Sıla hafif bir tebessümle ona döndü:

"O mu, ben mi?" diye sordu.

 

Turan, Sıla'nın gözlerinin içine bakarak,

"İkiniz de. İkiniz de çok güzelsiniz. Benim güzellerim," diye karşılık verdi.

 

Sıla gülümseyerek,

"Seni seviyorum," dedi.

 

Sonra Asude'ye bakıp, küçük bir kahkaha eşliğinde,

"İyi ki yapmışız bu küçük şeyi," diyerek muzip bir bakış attı Turan’a.

 

Turan da aynı muziplikle,

"Üç ay sonra bir daha yapalım," dedi.

 

Sıla gülerek,

"Beklerim. Biz yaparız. Hayır diyemiyorum sana," diye karşılık verdi.

Turan bu sözlere kahkahayla güldü.

Ancak Turan’ın kahkahasıyla irkilen Asude bir anda sıçrayıp ağlamaya başladı.

 

Sıla, bebeğine sevgiyle sarılarak,

"Aklını aldın bebeğimin," dedi ve onu nazikçe okşadı.

 

Turan ise gülerek, alçak sesle,

"Aman bebeğiymiş... Sanki bana kedi yavrusu," diye takıldı. Sonra Sıla'nın yanağına hafif bir öpücük kondurdu.

 

Sıla, Turan’a sevgi dolu bir bakışla bakarak,

"Hayatım," dedi. Sesinde derin bir sıcaklık vardı.

"Seninle biraz konuşalım mı?" diye sordu.

Turan, konunun ne olduğunu hemen anlamıştı. Hafifçe gülümseyerek,

"Güzelim, boşver... Sonra konuşuruz," diyerek kalkmak için yeltendi.

Ancak Sıla elini tuttu ve bırakmadan,

"Şimdi istiyorum hayatım, lütfen," dedi. Sonra yanağına bir öpücük kondurup devam etti:

"Bak, ben babamı hayatıma dahil ettim. Ben affettim. Bir kere Osman babayla konuş, olur mu?"

 

Turan, Sıla’ya bakarak kısık bir sesle,

"Sevgilim... İçimden gelmiyor," diye fısıldadı.

Sıla, anlayışla gülümsedi:

"Biliyorum, farkındayım. Ama dinlersen sırtındaki yükü atacaksın. Bak, o zaman kimse 'Turan dinlemedi' diyemeyecek. Sen dinlemiş olacaksın, kapatmış olacaksın bu mevzuyu. İstersen yine mesafeni korursun ama bir dinle... Emin ol, o adam da yıllardır sana hasret. Sen birkaç saat bile üçünden ayrı kalmaya dayanamıyorsun. O adam yıllarca, dibinde durup bir kez bile sana sarılamadı. Görmüyor musun? Az önce odanın köşesinde görünmez olmaya çalışıyordu... Torununu bile sevmeye cesaret edemedi."

 

Sıla’nın sözleri Turan’ın içine dokunmuştu. Gözlerini kaçırarak,

"Kendimde o gücü bulamıyorum, sevgilim. Daha güçlü değilim," dedi.

 

Sıla nazikçe Turan’ın dudaklarına sevgiyle bir öpücük kondurdu. Sonra elini Turan'ın kalbinin üzerine koyup,

"Sen çok güçlüsün," dedi.

"Koca yürekli bir babasın sen. Bir başka babayı dinleyebilecek, anlayabilecek kadar güçlü bir kalbin var."

 

Sıla’nın kalbine dokunan sözlerinden sonra Turan sessizliğe gömüldü. Kollarını Sıla'nın etrafına sardı, gözlerini kapatarak başını onun omzuna yasladı.

Kalbinin derinlerinde fırtınalar kopuyordu; affetmek kolay değildi ama Sıla'nın sesi gibi, içindeki küçük umut da sessizce fısıldıyordu:

"Belki de zamanı geldi..."

 

O gece, yemekler yendi, herkes biraz daha rahatlamıştı. Küçükler mışıl mışıl uyuyordu. Sohbetler hafiflemiş, salonu yumuşak bir sessizlik sarmıştı.

 

Bir süre sonra herkes odalarına çekildi.

Turan, Sıla’nın saçlarını okşayarak uyumasını bekledi. Sıla gözlerini kapatınca, derin bir nefes aldı. İçindeki korkuyla, geçmişin acısıyla ve az da olsa umuduyla ayağa kalktı.

 

Sessizce odadan çıktı.

 

Koridoru yavaş adımlarla geçti. Kalbi hızlı atıyordu. Elini yumruk yapmıştı; sanki o ağırlığı içinde taşımasa dizlerinin bağı çözülecekti.

Salonda dönüp duruyordu. Bir an konuşmaktan vazgeçmeyi düşündü. Sonra Sıla'nın sesi kulaklarında yankılandı:

"Koca yürekli bir babasın sen."

 

Sabaha kadar dolandı evin içinde, oğlanların başına gidip onları sevdi, Asude'yi izledi. Sıla'nın kokusuna sarılarak sabaha karşı ancak uyuyabildi.

 

Sıla, Asude'nin ağlamasıyla gözlerini açtı. Turan boynuna sokulmuş, yanına kıvrılmış şekilde uyuyordu. Yavaşça kalkıp Asude'yi sakinleştirdi, Turan'ı uyandırmamak için sessizce hareket etti. Turan'ın üzerini örtüp odadan çıktı.

 

Oğlanların odasına girdiğinde Alparslan ve Kaanhan'ı yataklarında uyanmış, kendi aralarında oynarken buldu. Sevgiyle kucağına aldı ikisini.

Asude ise hâlâ Kaanhan’ın yatağında uyuyordu. Sıla, bir süre oğullarıyla oyun oynadı, kahkahalar odayı doldurdu.

 

Kapı yavaşça açıldığında fark etmedi ama Turan bir süre onları izledi.

Oğullarının, küçük kardeşlerini beşiğin parmaklıkları arasından sevmesini, annelerine sarılıp kahkahalarla oynamalarını...

Sıla'nın çocuklarına duyduğu sonsuz sevgiyi, sarılışlarını seyretti.

Gözleri doldu.

 

Sonra usulca odaya adım attı.

"Uyanmış benim gülüş sebeplerim..." dedi kısık bir sesle.

İki küçük oğlan bacaklarına sarıldı. Turan eğilip onları kucakladı, sımsıcak öptü. Sonra beşikte uyuyan Asude'ye bakıp derin bir iç çekti.

 

Bir süre daha hep birlikte oynadılar.

Az sonra Eflin Hanım ve Haldun Bey kapıda belirdi.

"Günaydın!" dediler gülümseyerek.

Alparslan ve Kaanhan, hemen dedelerinin ellerine yapışıp kahkahalarla aşağı koştu.

Ev artık çocuk sesleriyle dolup taşmıştı.

 

Turan, herkes aşağı inmişken Sıla’ya yaklaştı.

Başından öpüp fısıldadı:

"Bugün..."

Gözlerine derin derin bakıp ekledi:

"Bugün seni dinleyeceğim."

 

Sıla'nın gözleri parladı.

Turan, kucağındaki Asude'ye bakarak içini çekti:

"Sabaha kadar onlardan uzak olsam nasıl yaşardım, diye düşündüm. Nefessiz kalırdım. Akşama kadar yoksunuz, evdesiniz, akşamı zor ediyorum, zor dayanıyorum..." dedi.

 

Sıla sevgiyle sarıldı ona.

Asude'yi nazikçe beşiğine yatırıp kahvaltı için aşağı indiler.

Evde sevgi vardı, umut vardı, ve çok uzun süredir ilk defa bu kadar huzurlu bir sabah yaşanıyordu.

 

 

Bölüm : 13.05.2025 12:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...