114. Bölüm

107. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Sıla oğlanların yanında oynarken Asude'nin ağlama sesini duyup odaya hızla gitti. Ama Turan uyanmış kızıyla ilgileniyordu.

Sıla sevgiyle, "Uyanma saatini dikkate almamışım hayatım özür dilerim. Uyundırdı seni." diye yatağa oturdu.

 

Turan gülümseyerek hemde kızını severek, "Önemli değil sevgilim, kızımı özlemişim bende iyi oldu. İki canavar sevdirmiyor bu güzel şeyi." dedi sevgiyle.

 

Sıla muzipçe,"Oğlanlardan şikayetçi misin?" dedi

 

Turan yüzünü buruşturarak, "Malesef biraz." dedi gülmeye başladı. Babasının gülmesiyle Asude de kıkırdamaya başladı.

 

Sıla, Asude'ye bakıp gülümsedi.

"Ne anladın da gülüyorsun sen, minik hanım?" deyip minik kızını gıdıkladı. Asude kahkahalarla kıkırdamaya devam etti.

 

O sırada Turan, saatine bakıp aceleyle toparlandı.

"Ben çıksam anca yetişirim işe!" dedi telaşla. Asude'yi Sıla'nın kucağına bıraktı, bir yandan ceketini giyerken hızla aşağı indi.

"Akşam görüşürüz canlarım!" diye kapıda bağırdı ve göz açıp kapayıncaya kadar evden çıkıp gitmişti bile.

 

Sıla, kapıya yetişene kadar Turan çoktan uzaklaşmıştı. Kucağındaki kızına bakıp sevecen bir ifadeyle,

"Babanı atlılar kovalıyor annem. Öpmedi bizi, küselim ona," dedi ve Asude'yi sevgiyle öpüp mutfağa geçti.

 

Ama mutfakta bambaşka bir manzarayla karşılaştı. Oğlanlar 'Alparslan ve Kaanhan' duvarları ve dolapları rengarenk boyamış, yetmemiş birbirlerini de boyamaya başlamışlardı!

 

Elinde kalemiyle Kaanhan,

"Anne bak, kalem ucunu ıslattım," diyerek gururla gösteriyordu.

 

Sıla, şaşkınlıktan küçük bir kahkaha attı.

"Aferin annem! Onu da becermişsiniz!" deyip bir süre şaşkınlıkla etrafa baktı.

 

Tam o sırada Alparslan, kıkır kıkır gülerek Asude'yi boyamak için yaklaştı. Sıla hemen araya girip,

"Ama o bebek,canı acıyabilir. " dedi yumuşak ama kararlı bir sesle.

 

Alparslan hemen başka bir çözüm buldu:

"O zaman seni boyayalım anne!" dedi heyecanla.

 

Sıla pes edip gülümsedi,

"Tamam, ellerimi boyayın olur mu? Yüzüm acıyabilir," dedi ve ellerini uzattı.

 

Oğlanlar büyük bir ciddiyetle Sıla'nın ellerini ve kollarını boyamaya başladı. Küçük kahkahalarla her yere renkler bulaşıyordu.

 

Sonunda Alparslan, annesine bakıp kocaman bir gülümsemeyle,

"Çok güzel oldu! Fotoğraf çekip babama atalım. Sonra dayıma, dedeme, Osman dedeme de!" diye sıralamaya başladı.

 

Sıla gülerek başını salladı.

"Atalım annecim," dedi. "Hatta bugün Osman dedeye gidelim, oradan da babanın yanına uğrayalım. Bizi öpmeden gitti, acısını çıkaralım," diye ekledi.

 

Bu fikir oğlanları coşturdu. Evde sevinç çığlıkları atarak koşturmaya başladılar. Asude de onların neşesine küçük kahkahalarla eşlik ediyordu.

 

Sıla çocukları özenle hazırlayıp üstlerini giydirdi. Her birinin eşyasını büyük bir çantaya yerleştirdi. Nihayet evden çıkmaya hazırdılar.

 

Kapıdan çıktıklarında apartman boşluğunda beklerken Kaanhan hemen heyecanla koşturmaya başladı, çığlıklar atarak asansörü bekliyordu.

Alparslan ise kardeşini izleyip ciddi bir ifadeyle sordu:

"Anne, bu niye böyle, deli gibi?"

 

Sıla gülümseyerek eğildi, oğlunun yüzüne sevgiyle dokundu.

"Onun karakteri biraz farklı anneciğim," dedi. "O daha dolu dolu yaşıyor hayatı. Sen ise daha ağır başlısın, oğlum, daha bu yaşta," diye ekledi sevgiyle.

 

Asansör geldiğinde kapı açılır açılmaz Kaanhan sevinçle fırladı. Koşturup asansörün karşı duvarına kendini attı, sonra kahkahalar atarak yerden kalktı.

Asude de abisinin bu neşesine karşılık kucağında çırpınıp kahkahalarla gülüyordu.

 

Sıla bir yandan onları izliyor bir yandan içinden geçiriyordu:

Kafayı yemeden eve dönerim inşallah...

 

Gülümseyerek çocukları arabaya bindirdi, hepsini koltuklarına yerleştirdi ve büyük bir nefes aldı. Gün başlıyordu!

 

Bölüm : 20.05.2025 12:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...