18. Bölüm

16. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Sıla, mutfağın içinde bir enerjiyle dolmuş gibi hareket edip Tezgâha yaklaştı yemeklerin hazır olduğunu fark edince heyecanla tabakları dolaptan indirdi. "Yemekler hazır," diye seslendi, yüzünde bir tebessümle.

 

Turan, sandalyesinde gerinerek esnedi. Gerginliğini atmaya çalışıyormuş gibi bir hâli vardı. "Hadi yiyelim bakalım," dedi, yavaşça yerinden kalkarken. Çekmeceye yönelip çatal ve kaşıkları aldıktan sonra tencereye eğilip kokladı. Burnuna gelen koku karşısında Sıla’ya döndü:

"Ne bu?" diye sordu, hafif bir alayla.

 

Sıla, Turan’ın bakışlarına aldırış etmeyerek gözlerini devirdi ve alaycı bir ses tonuyla cevap verdi:

"Yemek."

 

Turan, bir elini kalbine koyup abartılı bir şekilde derin bir nefes aldı.

"Allah'ım, bu espriyi kaldıramadı kalbim," dedi, ardından tezgâha dayanarak dramatik bir tavırla ekledi:

"Komik şey!"

 

Sıla, elindeki tabakları masaya götürürken hafifçe gülümseyerek cevap verdi:

"En azından ben güldüm."

 

Turan masaya otururken, omzunu silkti. Gözlerini Sıla’ya kaldırıp ciddi bir yüz ifadesiyle ama alaycı bir tonda konuştu:

"Kendi esprine komik diye iltifat etmekte de bir başka seviyeye ulaştın, tebrik ederim."

 

Sıla, ona bakıp hafifçe güldü. "Eee, sen de espriyi anlamayı başarsaydın belki gülerdin,"

 

Turan, kaşığına uzanırken başını iki yana salladı. "Senin bu hazır cevaplığın da, maşallah"

Turan gerginliğini unutmuş gibi bir an için yemek hazırlığının doğal sohbetine dalmıştı.

 

Turan, tabağından bir lokma aldı, yavaşça çiğnerken yüzünde ciddi bir ifade vardı. Bir süre sessiz kaldı, ardından gözlerini Sıla’ya dikip hafifçe başını sallayarak,

"Yemek di adı değil mi? Güzel," dedi, kendini beğenmiş bir şekilde.

 

Sıla, bu yorumdan memnun bir şekilde gülümsedi ve hafif şımarık bir tonla cevap verdi:

"Tabii, güzel yaparım ben," dedi, elindeki bardağından bir yudum alırken.

 

Turan, bu cevaba gülümseyerek tepki verdi ve yemeğine devam etti. Sıla da mutlu bir şekilde sofrada sessizce yemek yemeye başladı. Göz göze geldiklerinde, ikisinin de içten bir gülümsemesi vardı.

 

Sıla, yemeğini bitirdikten sonra masadaki tabakları toplamak için kalktı. Turan, ona bakıp hafif bir gülümsemeyle yerinden doğruldu ve tezgâha doğru ilerledi. Sıla, tabakları toparlarken, "Ben hallederim, sen otur," dedi, bakışlarını işinden ayırmadan.

 

Turan, aldırış etmeden çaydanlığı eline aldı ve musluktan su doldurmaya başladı. "Hallederiz, sonra beraber otururuz,"

 

"Sen bilirsin,"

Bardakları hazırlayıp tepsiye yerleştirirken Turan, sobayı yakmak için yukarı çıkacağını söyledi. Sıla mutfaktaki son işleri toparlarken Turan tekrar mutfağa döndü, elindeki çaydanlığı göstererek,

"Ben bunu götürüyorum, bardakları sen getir,"

 

Sıla başını sallayarak bardakları aldı ve merdivenlerden terasa doğru yürüdü. Turan ise çaydanlığı taşıyarak terasa girmişti bile.

 

Sıla, terasdaki sehpaya tepsiyi koydu ve bardakları doldurup, bardağı Turan’a uzattı ve bacağını altına alıp, hafifçe eğilerek arkaya yaslandı. Ellerini bardağın etrafında ısıtmak için sararken derin bir nefes aldı.

 

Hafif bir serinlik vardı terasta. Sıla, çayından bir yudum alıp, "Her türlü serin,"

Turan, bu sözlere karşılık sessizce gülümsedi, ardından arkasındaki hırkayı çıkarıp Sıla’ya uzattı.

"Üşütme," dedi, biraz ciddi bir ifadeyle.

 

Sıla teşekkür ederek hırkayı giydi ve kollarını düzeltirken hafifçe gülümsedi. "Yakıştı sanki," dedi, biraz alaycı ama sıcak bir tonla.

 

Turan, bakışlarını Sıla’ya çevirip kısa bir süre sessiz kaldı, ardından sakin bir sesle, "Evet,"

 

Turan, bir süre sessizce Sıla’nın yüzüne baktı. Bakışları dikkatli, ancak biraz sorgulayıcıydı. Bu, Sıla’yı rahatsız etmişti; yerinde hafifçe kıpırdandı ve gözlerini kaçırarak çayından bir yudum aldı.

 

Turan, sessizliği bozarak,

"Seninle ciddi bir konuşma yapalım mı?" Sesi sakin ama kararlıydı.

 

Sıla, yüzünde zoraki bir gülümsemeyle, "Tabii,"

Ama içinde bir huzursuzluk vardı.

 

Turan, gözlerini Sıla’dan ayırmadan, derin bir nefes aldı ve ciddi bir tonla, "Kimsin sen?"

 

Bu beklenmedik soru, Sıla’nın içini sıkıştırmıştı. Rahatsızlıkla koltukta dikleşti, omuzları gerildi. Dudaklarını bilinçsizce ısırırken elleri bardağının etrafında titremeye başladı. Boğazındaki kaslar gerildi, damarları belirginleşti.

 

Turan, onun bu tedirginliğini fark ederek biraz daha yaklaştı. Sıla’nın tepkisi, beklediğinden daha yoğundu. Hafifçe başını eğip, sakin bir sesle,

"Bu kadar gerilecek ne var?"

Yüzünde, ne olduğunu anlamaya çalışan bir ifade vardı.

 

Sıla, derin bir nefes aldı ve gözlerini yere dikerek,

"Bilmen sana bir şey katmayacak."

Sesi titrek ve endişeliydi.

 

Bölüm : 05.01.2025 17:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...