21. Bölüm

19. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Turan, kanepeye kıvrılmış uyuyan Sıla’ya baktı. Yüzünde yorgun bir ifade vardı. Elleriyle battaniyeyi dikkatlice alıp Sıla’nın üzerine örttüğü sırada, Sıla aniden korkuyla sıçradı. Gözlerini açıp Turan’ı görünce bir anlık şaşkınlıkla, "Uyumuşum," dedi, biraz suçluluk hissederek.

 

Turan sakin bir sesle, "Bugün yoruldun," dedi ve battaniyeyi düzelterek ayak ucuna oturdu. "Hadi uyumaya devam et. Ben odama çıkacağım," diyerek projeksiyonu kapattı.

 

Sıla biraz toparlanıp, "Ben çıkayım, sen oyun falan oynarsın," diye mırıldandı. Turan da onunla birlikte odadan çıktı. Sıla mutfağa doğru yürüyerek, "Su ister misin?" diye sordu.

 

Turan merdivenlerin başında, başını iki yana sallayarak, "Yok, sağ ol,"

 

Sıla bir süre mutfakta oyalanıp sonra odasına geçti. Yatağına uzandığında yorgunluk hemen galip geldi ve birkaç dakika içinde derin bir uykuya daldı.

 

Alarmın tiz sesiyle uyanan Sıla, sersem bir şekilde saçlarını karıştırıp sendeleyerek banyoya gitti. Aynada yansıyan dağınık haline bakınca kendine gülümseyerek, "Bu ne hâl böyle? Resmen çirkinleşmişim,"

 

Yüzünü yıkayıp kendine geldikten sonra odasına döndü. Turan’ın annesinden kalma olduğunu düşündüğü bir çekmeceyi karıştırıp birkaç makyaj malzemesi buldu. Hafif bir ruj ve allıkla yüzüne biraz renk katıp aynada kendine baktı. "En azından biraz toparlanmış gibi görünüyorum,"

 

Aşağıya indiğinde mutfak tezgahında bir not gördü:

"Doğuma gidiyorum. Film izledim ya.

-Turan"

 

Sıla notu okuduğunda gülümseyip, "Yazık yaa!" Kağıdı buzdolabına mıknatısla yapıştırdı ve kahvaltı hazırlığına başladı.

 

Televizyonu açıp yüksekçe bir sesle müzik dinlerken keyifle malzemeleri hazırlıyordu. Bir süre sonra arkasından gelen ayak seslerini fark etmeden işine devam etti. Birden müzik kesildi ve arkasını döndüğünde uykulu gözlerle televizyonu kapatan Turan’ı gördü.

 

Ani bir korkuyla elindeki tabakları düşürdü. Cam parçaları yerlere saçıldı. Tezgaha yaslanıp derin derin nefes alırken Turan da irkilmiş bir şekilde, "Sakin ol, tamam. Korkacak bir şey yok," dedi ve geri çekildi.

 

Turan, birkaç saniye bekledikten sonra yavaşça Sıla’ya yaklaşıp, "Hep böyle mi olacak? Her seferinde korkacak mısın?" diye sordu, afallamış şekilde.

 

Sıla kendini toparlamaya çalışarak, "Madem geldin, niye kağıdı kaldırmadın?" diyerek serzenişte bulundu.

 

Turan pişmanlıkla, "Unuttum, ben onu," Cam kırıklarını göstererek, "Sen dokunma, elini kesersin. Ben hallederim," Banyodan süpürgeyle faraşı getirip büyük parçaları eliyle toplarken, Sıla dolaptan eski bir plastik kap çıkarıp camları içine koymasına yardım etti.

 

İş bittikten sonra mutfağa dönen Turan’a bakan Sıla, kahkaha atarak, "Bu ne hâl?" dedi.

 

Turan kaşlarını çatarak, "Neden? Ne olmuş ki?" diye sordu.

 

"Bebekten dayak mı yedin? Saçların, yüzün… darmadağın görünüyorsun!" dedi Sıla, kahkahasını tutamayarak.

 

Turan, lavaboya gidip aynada kendine baktı. "Cidden perişan olmuşum," diyerek saçlarını düzeltti ve tekrar mutfağa döndü.

 

Sıla bu sırada kahvaltı hazırlıklarına devam ediyordu. Sandalyeye oturan Turan'a, "Ne zaman gittin?" diye sordu.

 

"Odama çıktıktan beş dakika sonra aradılar,"

 

Sıla elindeki bıçağı tezgaha koyarak, "Peki ne zaman geldin?"

 

Turan, hafif bir alayla, "Geç geldim Anne, kızma ama, olur mu?" diye takıldı.

 

Sıla gülümseyerek, "Korkma, kızmam,"

 

Turan saate bakmak için telefonunu çıkardı. "Şu an saat kaç bilmiyorum ama sabah altıya doğru geldim," Elleriyle saçlarını karıştırarak, "Saçlarım uzamış yine," diye ekledi.

 

Sıla bakışlarını Turan’a çevirerek, "Sakalların da," dedi gülümseyerek.

 

Turan sakallarını sıvazlayıp, "Yok, onlar biraz daha uzayıp göbeğime insin," diyerek kendisiyle alay etti.

 

Sıla kahkahayla gülerken, mutfakta güne dair tatlı bir sıcaklık hakim olmuştu.

 

Turan mutfakta sandalyeye yaslanıp keyifle gerinerek, "Bir ara çıkalım bari. Sen gezersin, ben de berbere giderim,"

 

Sıla, elindeki çay bardaklarını masaya yerleştirirken, "Berbere mi?" diye sordu, kaşlarını hafifçe kaldırarak.

 

Turan ciddi bir ifade takınarak, "Erkek adam berbere gider," dedi. Ancak ses tonundaki alaycılık fark edilmeyecek gibi değildi.

 

Sıla bu ciddiyeti bozmadan, "Peki kuaföre kimler gider?" diye sorup, sözde düşünüyormuş gibi elini çenesinin altına koydu ve Turan’a dikkatle baktı.

 

Turan, beklediği fırsatı yakalamış gibi, kaba bir sesle, "Gadınlar!" diye vurgulayarak cevap verdi.

 

Sıla bu cevaba kahkahasını tutamayarak, "Göbeğini de hoplatarak gül bir de," dedi, alaycı bir gülümsemeyle.

 

Turan, kendini kaptırarak eliyle göbeğini tuttu ve karnını hafifçe sallayarak, "Hah hah hah!" diye abartılı bir şekilde güldü. Sonra eliyle göbeğini işaret edip, "İlerde inşallah yapacağım bunu. Gerçek bir göbek!" dedi, gülerek.

 

Sıla gülmekten karnını tutarken, mutfakta keyifli bir hava hakim olmuştu. Şakalaşmalar, aralarındaki mesafeyi biraz daha yakınlaştırıyordu.

 

Turan, gözlerini kısarak, "Bak, senin göbeğin var," dedi, hafifçe gülümseyerek.

 

Sıla şaşkınca ellerini karnına götürüp, "Hiç de bile!" diyerek karnını kapattı.

 

Turan, sakince ağzına bir lokma atarken, "Yoo, gayet de var. İçinde dört aylık bebek var, göbeğin olmaması mümkün değil," dedi, sanki bilimsel bir gerçek söylüyormuş gibi.

 

Sıla itiraz ederek, "Hayır ya, yok göbeğim falan,"

 

Turan alaycı bir tavırla, "Tamam, tamam, yok. Hıhıh, göbeksizsin sen. Zaten bebeği yüreğinde büyütüyorsun, tamam," diyerek durumu iyice eğlenceli bir hale getirdi.

 

Sıla biraz daha kızarak, "Alay et sen! Ama yok, benim göbeğim falan yok," dedi kararlı bir şekilde.

 

Turan, alaycı tonunu devam ettirerek, "Tamam, tamam, yok. Tabii ki yok. Benim var, senin yok," diyerek tekrar güldü.

 

Sıla, hafif bir homurtuyla, "Oyun oynamaya da niyetim yok," diyerek çayından bir yudum aldı.

 

Turan, başını hafifçe yana eğip sitemkâr bir tonla, "Ama bu tehdit," dedi, sahte bir mağdur edayla.

 

Sıla, eline çayını alıp arkasına yaslandı ve ciddi bir tavırla, "Ağır tahrik altındayım," diyerek gözlerini Turan’a dikti.

 

Turan, kahkahasını zor tutarken, "Ya oynarsın ya da göbeklisin, seç birini" dedi ve çayından bir yudum aldı. Aralarındaki bu tatlı çekişme, ikisini de eğlendiriyordu.

 

Kapı zili çaldığında Turan bir an duraksadı, sonra kaşlarını çatarak, "Kim bu saatte?" diye homurdandı ve ayağa kalktı. Kapıya giderken içindeki tedirginlik artıyordu.

 

Kapıyı açtığında, karşısında duran kişiyi görünce gözleri büyüdü. "Yaren? Ne işin var burada?" diye sordu, sesi öfke ve şaşkınlıkla doluydu.

 

Yaren, kararlı bir şekilde, "Seni aradım kaç kere, açmadın!" dedi, sesinde hafif bir titreme vardı.

 

Turan dişlerini sıkarak, "Git buradan Yaren. Bitti dedim ya, anlamıyor musun? Seni istemiyorum,"

 

Yaren’in yüzü acıyla buruştu. "Sen zaten beni hiç sevmedin ki," dedi kırgın bir sesle.

 

Turan derin bir nefes aldı ve sertçe, "Bile bile benimle olmayı sen istedin. Şimdi bunun için beni suçlama,"

 

Yaren'in gözleri doldu, sesi daha da titrek çıkıyordu. "Neden beni sevmedin? Ne istersen verirdim, ölürdüm senin için!"

 

Turan öfkesini kontrol etmeye çalışarak, "Git buradan Yaren, hadi!" dedi ve kolundan tutarak kapıya doğru çekmeye başladı.

 

"Kim var? Hayatında başka biri var kim?"

 

Turan dönüp sinirle, "Sana ne!" diye bağırdı ve Yaren’i daha da sertçe kapıya doğru itti.

 

Yaren kolunu kurtarmaya çalışarak, "Bırak beni! Bırak!" diye çığlık atmaya başladı. Açık kapıdan dışarı taşan bu sesler, keskin bir yankı bıraktı.

 

Turan, dişlerini sıkarak, "Sakın bana bunu kullanma!" dedi ve onu kapının dışına çıkardı.

 

Yaren, bir adım geri çekilip gözyaşları içinde, "Başka biri var değil mi? Başkası için terk ettin beni!" dedi çaresizce.

 

Turan derin bir nefes aldı, gözleri öfkeyle parlıyordu. "Evet!" dedi sonunda. "Başka biri var. Başkasına aşığım. Ve o kadın için seni terk ettim!"

Bu sözlerle kapıyı sertçe kapattı.

 

Yaren kapının önünde kalakaldı, sonra sinirle kapıya vurdu. "Allah seni kahretsin!" diye bağırdı, hıçkırıkları karışmış bir öfkeyle. Kapının soğuk yüzeyine yaslanıp bir süre daha ağladı, sonra yavaşça uzaklaştı.

 

İçeride Sıla, duyduklarına rağmen yerinden kıpırdamadı. Gözlerini boş bir noktaya dikmiş, sessizce düşünüyordu. Turan, derin bir nefes alarak kapıdan uzaklaştı, ama yüzündeki ifade fırtınalar kopuyormuş gibi gergindi.


 

Bölüm : 08.01.2025 10:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...