
Turan mutfağa girdiğinde, Sıla'nın olduğu yerde sessizce oturduğunu gördü. Gözleri dalmış, derin düşüncelerde gibiydi. Turan sandalyesine oturup ellerini masaya koydu ve yavaşça, "Kusura bakma. Saçma sapan bir kavga duymak zorunda kaldın,"
Sıla başını kaldırıp zoraki bir gülümseme ile, "Önemli değil,"
Bir an sessizlik oldu. Ardından sesi hafif bir merakla, "Kız arkadaşın mıydı?"
Turan, derin bir nefes alarak sırtını sandalyeye yasladı. "Pek sayılmaz," dedi hafifçe başını iki yana sallayarak. "6-7 ay önce görüşmeyi bıraktım ama... o hala şansını deniyor."
Sıla, bu cevaba karşı kendini tutup sadece kısa bir "Hımm,"
Gözleri hala Turan'daydı, ama konuşmanın daha derinleşmesinden çekiniyor gibiydi.
Turan bir süre sessiz kaldı, sonra konuyu değiştirmek istercesine, "Toparlamana yardım edeyim. " dedi, sesi daha yumuşak bir tona geçmişti.
Sıla, Turan’a şefkatli bir bakışla dönerek, “Ben hallederim. Sen otur, biraz sakinleşmeye ihtiyacın var gibi görünüyor,”
Tabakları toparlarken, “Kahve içer misin?”
Turan, Sıla'ya bakıp hafifçe gülümsemeye çalıştı. “Yok, sağ ol,”
Sıla masaya geri dönüp toparlamaya başladığında, Turan’ın önündeki tabaklara doğru uzandı. Ancak tam o sırada Turan, Sıla’nın elini tuttu. Hafifçe sıkarak, “Teşekkür ederim,” dedi, sesi içten bir tondaydı.
Bu beklenmedik yakınlık, Sıla’yı hem şaşırttı hem de sıcak bir hisle doldurdu. Aynı şekilde tepki göstererek diğer eliyle Turan’ın eline dokundu ve gülümsedi. “Çabuk toparlan, yoksa oyun oynamaktan vazgeçebilirim,” dedi, şakacı bir tavırla.
Turan gülerek elini bıraktı. “Göbekli olursun o zaman,” diye takıldı ve masadan kalkıp tezgahtaki yiyecekleri dolaba koymaya başladı. Ardından, “Ben odadayım. Çabuk gel,” diyerek odasına yöneldi.
Sıla mutfağı toparladıktan sonra, Turan’ın yanına gidip yere oturdu. Eline kumandayı alıp birkaç tuşa bastı. Turan göz ucuyla ona bakıp güldü. “Çocuk gibisin, karıştırma şunları,” dedi şakayla karışık.
Sıla, kumandayı bırakıp göbeğine bakarak, “Seneye bana hacet kalmayacak sanırım,” dedi. Ardından dikleşip karnına baktı. Gerçekten büyümüş mü diye kontrol eder gibi elleriyle karnını yokladı.
Turan, alaycı bir gülümsemeyle, “Kafam kadar olmuş,” dedi.
Sıla, oturduğu yerden sırtındaki yastığı alıp Turan’ın kafasına fırlattı. Vurunca, “Tam isabet!” diye bağırıp arkaya yaslandı.
Turan, kafasına gelen yastıktan bir an afalladı ama hemen toparlanıp gülerek, “Deli ya! Bir de tam isabet diyor,”
Sıla kahkahalarla, “Top ağlarda mı deseydim?”
Turan arkasına yaslanıp gülerek, “Nasıl bir insan, seninle anlaşamaz,” diyerek oyun kumandasını Sıla’ya doğru uzattı. Ancak Sıla, bir anlık bir duraklama yaşadı ve Turan’ın bu sözüyle, geçmişindeki acı dolu hatıraların yankılarını duyar gibi oldu. Yüzündeki gülümseme silindi.
“Hakan’dan bahsediyorsan,” dedi Sıla, sesi bir miktar titreyerek, “O mecburiyet olunca sohbet dahi edemiyorsun,"
Turan Sıla’ya dikkatle bakarak, “Benimle de mecburiyetten geldin,” dedi, sesi içindeki pişmanlıkla karışmıştı.
Sıla başını eğip, “Ama biz birbirimizi tanımıyorduk,” dedi. “Hakan’ı tanıyordum, o da beni tanıyordu."yutkunup nefes aldı. Sesi titremeye başladı. "Biz olmamalıydı zaten,” diyerek elindeki kumandayı bırakıp hızla kalkıp banyoya yöneldi.
Banyoya girdiğinde, lavaboya tutunarak gözyaşlarını tutamadı. O sırada Turan, kapının önünde sessizce durarak Sıla’yı izledi. Aynadaki yansımasında gördüğü yüz, acı doluydu.
Bir süre sonra Sıla, yüzünü yıkayıp derin bir nefes alarak arkasını döndü. “Ben odama gitsem iyi olacak,”
Turan, bir adım geri atarak ona geçmesi için müsaade etti. Sıla, elini tersiyle gözlerinden süzülen yaşları silerek merdivenleri çıkmaya başladı.
Zorla odasına girip yatağının ucuna çöktü. Turan, Sıla’nın arkasından yukarı çıkıp kapının önünde yere oturdu. Orda beklerken, kendi kendine suçluluk duygusu hissetmeye başladı. Neden konuyu açtığını düşündü, kızarak kafasında tekrar ve tekrar bu soruyu döndürdü.
Sıla bir süre sonra sakinleşmeye başladı. Derin nefesler alarak, yavaşça ayağa kalktı. Pencereye yöneldi, camı açtı ve soğuk havayı teninde hissedince vücudu titredi.
Sıla, sakinleşmiş ve biraz daha rahatlamak için banyoya gitmek üzere kapıyı açtığında, Turan’ı orada beklerken gördü. Turan, onu görünce aniden kalkıp “Daha iyi misin?” diye sordu, ama yakın olmanın verdiği utançla sesi titredi.
Sıla, gülümsemeye çalışarak Turan’ın kolunu sıktı, “Banyoda yüzümü yıkayım,” dedi ve banyoya geçti. Birkaç dakika sonra çıktı ve Turan’ın hala aynı yerde olduğunu gördü. Bir şey söylemeden, biraz kafası karışmış bir şekilde, odaya doğru yöneldi. Aynada kendine baktı, birkaç saniye boyunca düşüncelere daldı.
O sırada Turan kapıya gelerek, “Gelebilir miyim?”
Sıla ayağa kalktı ve “Tabii,” diyerek ona izin verdi.
Turan, biraz mahçup bir şekilde, “Dışarı çıkalım mı?”
Sıla şaşkın bir şekilde “Neden?"
Turan hafifçe gülümsedi, “Biraz dolaşırız, bir şeyler yeriz, tatlı falan yeriz,” dedi.
Sıla hafifçe tebessüm ederek, “Olur,”
Turan sevinçle, “Tamam, gidiyim o zaman, hazırlan, ben de hazırlanıp aşağı iniyorum,”
Turan kapıyı kapattığında, Sıla geri oturdu, kollarını dizlerine koyarak başını ellerinin arasına aldı ve bir süre bekledi. Sonra kalkıp dolaptan bir şeyler çıkartarak giyindi. Makyaj malzemelerinin bulunduğu çekmeceden birkaç ürün aldı ve yüzüne renk vererek hazırlandı.
Merdivenleri indiğinde, Turan onu bekliyordu, botlarını giydi ve kapıyı açarken, Sıla’nın ayakkabılarını yere koyarak yardımcı oldu. Sıla, “Teşekkür ederim,” diyerek anahtarı kilide yerleştirdi ve dışarı çıktı.
Aşağıya indiklerinde, kapı önünde görevli ve birkaç kişi sohbet ediyordu. Turan, Sıla’nın belinden tutarak, “Sen git, ben gelirim,” deyip ona anahtarı verdi. Sıla, arabaya doğru yürüdü. Turan ise sohbet ettikten, birkaç dakika sonra arabaya bindi.
Turan anahtarı kontakta çevirerek, “Araba kullanmayı biliyor musun?"
Sıla net bir şekilde, “Evet,”
Turan, “Gel o zaman,” diyerek kapıyı açıp dışarıya inerken.
Sıla, gözlerinde korku ve kararsızlıkla, “Hayır,”
Turan şaşkın bir şekilde, “Neden?”
Sıla, korkuyla “İstemiyorum, cesaretim yok sanırım,"
Turan, tekrar arabaya binerek, “Tamam, bir süre sonra yeniden kullanırsın,” Gözlerinde umut vardı.
Sıla ise, keyifsiz bir şekilde, “Sanmıyorum,”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 32.25k Okunma |
3.13k Oy |
0 Takip |
110 Bölümlü Kitap |