26. Bölüm

23. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Turan arabayı sürerken radyoda hafif bir slow müzik çalıyordu. Ses oldukça kısık olmasına rağmen melodi arabayı sakin bir atmosfere bürümüştü. İkisi de konuşmadan, sessizliğin tadını çıkararak yola devam ettiler.

 

Restorana geldiklerinde Turan arabayı park etti, ardından Sıla’yla birlikte yavaş adımlarla girişe doğru yürüdüler. İçeri girdiklerinde, daha önceden hazırlanmış olan masaya yöneldiler. Turan otururken, “Menü ister misin, yoksa ben sipariş vereyim mi?”

 

Sıla, hafifçe gülümseyerek, “Tabii ki ver sen,”

 

Turan ayağa kalkıp mutfağa yöneldi. Birkaç dakika sonra masaya geri döndüğünde, otururken Sıla’ya gülümseyerek baktı.

 

Sıla, bu gülümsemenin sebebini merak ederek, “Ne oldu?”

 

Turan hafifçe omuz silkerek, “Hiç, öylesine,”

 

Yemekleri sessizlik içinde yediler.

Sıla, sandalyesinden doğrulup, "Buranın manzarası çok güzel," dedi dışarı bakıp.

 

Turan, Sıla'ya bakarak, “Ben de seviyorum burayı,”

Kısa bir sessizlik oldu, ardından garsonlar birkaç çeşit tatlı getirdi. Sıla, büyük bir iştahla tatlıları yemeye başladı.

 

Turan, “Hadi gel, sana bir yer göstereyim,” diyerek ayağa kalktı ve Sıla’nın kabanını uzattı. Sıla kabanını giydi, ardından birlikte cam kapıdan çıkarak aşağı doğru genişleyen merdivenlerden inmeye başladılar.

 

İleride cam terasta yürürken, Turan aşağıdaki yürüyüş yolunu işaret etti. “Oraya inelim mi?” dedi, elleri cebindeyken sağ kolunu Sıla’nın koluna girmesi için açtı.

 

Sıla gülümseyerek, “Gidelim bakalım,” dedi ve Turan’ın koluna girdi. Yavaş adımlarla yürürken çevresine hayranlıkla baktı. “Ne kadar güzel burası,”

 

Turan, gülümseyerek, “Yukarıdan da güzeldi ama burası daha farklı bir huzur veriyor,"

 

Bir süre sonra Sıla derin bir nefes aldı ve bir an karnını tutarak durdu. Turan hemen yüzünü ona çevirdi. “Ne oldu?” diye sordu, yumuşak ve muzip bir sesle.

 

Sıla hafifçe, “Bir an içim çekildi gibi,”

O sırada tekrar bir iç çekti.

 

Turan, gözleriyle onu dikkatle süzerek, “Ağrın var mı?”

 

Sıla başını iki yana salladı. “Hayır, sadece değişik bir his...”

 

Turan hafifçe gülerek, “Yedin o kadar tatlıyı, içeride yer değiştiriyorlar herhalde,” dedi, göz kırparak.

 

Sıla şaşkın bir ifadeyle ona baktı. “Ne alaka şimdi?” dedi merakla.

 

Turan muzipçe gülümsedi. “Gebelik kontrolü öncesinde hastalara çikolata, meyve suyu içmelerini öneririz. Bebek hareket etsin, uyansın diye. Seninki de tatlıya tepki veriyor,” dedi, kahkaha atmamak için kendini zor tutarak.

 

Sıla gözlerini devirdi ama gülümsemesini gizleyemedim. “Bilerek mi yaptın. Hiç ciddi olmayı denedin mi?” diye sorarak koluna biraz daha sıkı sarıldı.

 

Turan gülerek, “Yemeseydin o kadar,” dedi alaycı bir tonda.

 

Sıla hafif bir sitemle ama gülümseyerek, “Sanki organlarım yer değiştiriyor gibi,”

 

Turan kendini tutmaya çalışarak, “Yürürsen o aldığın şekeri yakarsın,”

 

Sıla, yüzü hafifçe kızarmış halde, “O kadar tatlının şekerini yakmam için kaç saat yürümem lazım?”

 

Turan, ilerdeki parkı işaret ederek, “Buradan eve kadar koşsan anca,” dedi. Sonra gülümseyerek, “Hadi gel, bir şey yapalım,” diye ekledi. Parktaki salıncağa oturarak, “Beni sallasana,” dedi muzip bir ifadeyle.

 

Sıla gülerek, “Ne kadar romantiksin!” dedi ve salıncağı arkadan itmeye başladı.

 

Turan, salınırken alaycı bir tonla, “Genç çift parkta masumca sallanırken...”

 

Sıla, salıncağı daha güçlü bir şekilde iterek, “Burada sallanan ben olmalıydım, sanki,”

 

Turan kahkaha atarak, “Genç sallanır,”

 

Sıla bir kez daha iterek, “Genç düşer ve ölür,” dedi ve yanındaki salıncağa oturdu. Arkasına yaslanıp kendini geriye bırakarak sallanmaya başladı.

 

Turan kahkahasını tutamayıp, “Düşmedim ama,” dedi ve Sıla’nın arkasına geçerek onu itmeye başladı. “Genç kız sallanır,” diye ekledi her ittirişinde.

 

Sıla, “Yavaş!” dedi sertçe.

 

Turan aldırmadan hızlanarak, “Sallanır...”

 

Sıla gülerken aynı anda biraz sinirlenerek, “Yapma ya! Yeter!”

 

Turan, “Sallanır!” diyerek iyice hızlandırdı.

 

Sıla, “Genç kız artık kalktığı masaya uçarak geri oturacak!” diye bağırdı ve ayaklarını yere sürterek salıncağı durdurmaya çalıştı. Turan kahkaha atarak salıncağın yanına çömeldi, hâlâ gülüyordu.

 

Sıla salıncağı durdurup yanına gelip omzuna vurdu. “Deli misin sen? Ters dönüyordum neredeyse!” dedi kızgın ama gülümser bir ifadeyle. Bir an durup elini karnına tutarak,

“Aklım çıktı valla! Şuraya bırakırım bak!” dedi gülerek ama biraz da sinirli bir şekilde.

 

Turan kahkahalarını tutamayıp, “Koku o muydu demek?!” diye sordu ve daha da gülmeye başladı.

 

Sıla, alaycı bir ifadeyle, “Ha ha ha! Aynen, akıyor paçalarımdan, baksana!” dedi, sinirli görünse de gülmesine engel olamıyordu.

 

Turan, etrafı göstererek, “Ağaçlık alana gitseydin keşke. Yemin ederim bakmazdım!”

 

Sıla gözlerini devirdi, “Tipik bir öküzsün ya!” dedi. Ardından Turan’ın yüzüne bakarak heceleyerek, “ö-küz-sün!"

 

Turan, gülerek, “Hiç Romantik değilsin,”

 

Sıla iç çekti, ama Turan’ın kahkahasını görünce o da gülmeye başladı. “Bu kadar romantizm bana fazla,” dedi, ardından ilerideki banka oturdu. Bir an karnını tutarak, “İçeride ki biri zıplıyor,” dedi alaycı bir sesle.

 

Turan yanına gidip hafifçe başını eğerek, “Yani, romantik bir günün etkisi...” dedi ve gülümseyerek Sıla’nın dizlerinin önüne çöktü.

 

Sıla, Turan’a bakarak hafif bir tebessümle, “Dokunabilirsin,”

 

Turan bu izinle cesaretlenip elini Sıla’nın karnına koydu. Bebek hareket edince gülümseyerek, “Az daha yedirseydim keşke,” dedi şakayla.

 

Sıla kaşlarını kaldırıp, “Ya sen ne acımasız birisin!” diye çıkıştı ve Turan’ın elini iterek gülmeye başladı.

 

Turan kahkaha atarak, “Anneni dinleme sakın. Hep tatlı iste sen, o da yemek zorunda kalır. Sonra böyle halay çekersin içeride, koçum!” dedi, muzipçe Sıla’nın karnına bakarak.

 

Sıla gülerek Turan’ın omzuna vurdu. “Kalpsiz! Vicdansız! Hain!” diyerek her vuruşta şaka yollu bir başka sıfat ekledi.

 

Turan kahkaha atarak yerinden kalktı. “Hadi yürüyelim de biraz daha hareket et, bakalım sen mi yoruluyorsun, içerideki mi,”

 

Sıla sitemkâr bir şekilde içini çekti. “Aşağı inmeyelim, yukarı çıkalım. Ben tekrar yukarı yürüyemem, yoruldum,” diye itiraf etti.

 

Turan başını iki yana sallayıp gülümseyerek, “Tamam, aşağı inelim. Ama aşağıda yoruldum dersen arabayı getirtirim,” dedi ve elini Sıla’ya uzattı.

 

Sıla hafifçe gülerek elini tuttu ve kalktı. Turan ellerini cebine soktu kolunu açıp uzattı ve birlikte aşağı yürümeye başladılar.

 

Bölüm : 13.01.2025 13:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...