34. Bölüm

30. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Sıla, derin bir nefes alarak titreyen bir sesle, "Ben biraz uzanacağım,"

Gözleri yerdeydi ve sesi çatallanıyordu. Mutfaktan yavaşça çıkıp merdivenlere yöneldi. Ayakları ağırdı, bedenini kontrol etmekte zorlanıyor gibiydi. Ellerini hafifçe duvara yaslayarak, titreyen adımlarla basamakları birer birer çıktı.

 

Odası ona her zaman güvenli bir sığınak gibi gelmişti, ama bu kez o huzuru hissedemiyordu. Kapıyı sessizce kapattı ve yatağa uzandı. Gözlerini tavana dikti, ama zihni bir türlü susmuyordu.

 

Turan’ın öfkeli sesi tekrar tekrar kafasında yankılanıyordu: "Cehennemine geri dönmek zorunda kal!" Bu sözlerin ağırlığı göğsüne bir taş gibi oturmuştu. Kendini çaresiz ve sıkışmış hissediyordu. Gözlerinden istemsizce birkaç damla yaş süzülürken. "Bunu asla yapamam. Oraya geri dönemem."

 

Sıla, yatağında uzanmış, zihnindeki karmaşadan kaçmaya çalışıyordu, ama Turan’ın sözleri ve bakışları aklından bir türlü çıkmıyordu. Nefesi hala düzensizdi, ama derin birkaç nefes alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. Gözlerini kapatıp geçmişten uzaklaşmak istedi, ama düşündükçe daha da içine kapanıyordu.

 

Bu sırada, Turan mutfakta oturmuş, ellerini saçlarına götürüp sıkıntıyla başını ovuşturuyordu. Kendi içinde büyük bir çelişki yaşıyordu. Sıla'yı bu duruma mecbur bırakmanın ağırlığı onu rahatsız ediyordu. Ancak aklının bir köşesinde başka bir yol bulamıyordu. Sıla’nın eski hayatına dönmesine de müsaade edemezdi. Her seçenek bir çıkmaz gibi görünüyordu.

 

Turan, derin bir nefes aldı ve kendine itiraf etmek zorunda kaldı: Sıla için bir çıkış yolu bulmak da istemiyordu. Onunla olmak istediğini düşünüyordu, ama farkında olmadan Sıla'yı daha da köşeye sıkıştırıyordu.

 

Bir süre masada öylece oturdu, sessizliği dinledi. Kendi öfkesi ve çaresizliği arasında sıkışmıştı. Ayağa kalkıp odasına yöneldi. Sıla’ya gidip bir şeyler söylemek istiyor ama hangi sözlerin doğru olduğunu bilemiyordu. Her kelime, söyledikten sonra daha ağır bir yankı bırakıyordu.

 

Turan, içindeki huzursuzluğu bastırmak ve kafasını dağıtmak için kahvaltı hazırlamaya karar verdi. Mutfakta uğraşırken, her şeyi mümkün olduğunca özenle yapmaya çalışıyordu. Bu, hem kendisi için bir rahatlama yolu hem de Sıla’yla konuşabilmek için daha sakin bir ortam yaratma çabasıydı.

 

Yarım saat geçmişti ki, Sıla yavaş adımlarla merdivenlerden indi. Kapının eşiğinde durup Turan’ı izlemeye başladı. Turan, masayı hazırlamakla meşguldü; elleri sürekli bir şeyleri düzenliyor, çaydanlıkta kaynayan çayı kontrol ediyordu. Onun bu hali, Sıla’yı dalgın bir şekilde düşündürdü.

 

Turan’ın şimdiye kadar onun için yaptıklarını hatırlıyordu. Hiçbir karşılık beklemeden evini açmış, ona kol kanat germişti. Arkadaşlarıyla tanışması, eğlenmesi ve yeniden hayata karışması için elinden geleni yapmıştı. Onun anlayışı ve sevgisi doluydu, hiçbir zaman sorgulamamıştı. Ama şimdi, tek bir şey istiyordu ve bu, Sıla’nın içinde bir yerde makul gelen bir istek gibi görünüyordu.

 

Bu düşüncelere dalmışken, Turan bir anda başını kaldırıp ona baktı. Hafif bir gülümsemeyle, "Kokuya dayanamadın, değil mi?" diye sordu. Şaka yapmaya çalışır gibiydi, ama gözlerinde çocuksu bir umut vardı.

 

Sıla, bu sözlere hafifçe tebessüm etti. "Evet," dedi, sakin bir sesle. Bu kısa diyalog, aralarındaki buzları biraz olsun eritmişti. Sıla, masaya doğru adım atarken içinde hâlâ bir huzursuzluk vardı, ama Turan’ın çabası bu huzursuzluğu biraz olsun hafifletmişti.

 

Turan’ın kaçamak bakışlarını fark eden Sıla, bir süre sessiz kaldı, ama ortamın neşeli havasını bozmak istemedi. Birkaç lokma yedikten sonra gülümseyerek, "Cuma için bir şeyler almam lazım," dedi. "Annenin elbiselerine sığmam," diye ekledi, hafifçe gülerek.

 

Turan, bu sözlere hemen umutla karşılık verdi. "Yarın işten sonra gidip bakalım," dedi. Gözlerindeki ışıltı fark edilecek kadar belirgindi.

 

Sıla, kısa bir tereddütten sonra "Olur," diye cevap verdi. Sonra bir parça yumurta alıp tadına baktı ve yüzünü buruşturarak, "Bu yumurtaya ne koydun?"

 

Turan kaşlarını hafifçe kaldırarak, "Hiçbir şey,"

 

"Emin misin?" diye tekrar sordu Sıla, ama bu sefer kendini gülmemek için zor tutuyordu.

 

Turan, hâlâ kendinden emin bir şekilde, "Hiçbir şey koymadım," dedi ve kanıtlamak istercesine bir parça yumurta aldı. Ancak ağzına atar atmaz tiksintiyle peçeteye çıkarttı. "Ya şekerin orada ne işi var?" diye şaşkınlıkla sordu.

 

Sıla, kahkahasını zor tutarak, "Bilmem, şekere sor istersen," dedi alaycı bir şekilde. Ardından bir parça daha yumurta aldı ve keyifle, "Fena olmamış sanki, yenir gibi,"

 

Turan gözlerini devirerek, "Saçmalama," dedi ve yumurta tabağı ve Sıla’nın çatalını elinden alarak tezgâha koydu. "Bunu yemene izin veremem."

 

Sıla, alaycı bir şekilde gülerek, "Ya ver, yerim ben. Çok güzeldi! Bundan sonra hep böyle yapalım,"

 

Turan, hafifçe gülümseyerek Sıla’nın ellerini tuttu ve onu masaya çevirdi. "Hadi, önündekileri ye," diye eliyle gösterdi.

 

Sıla, patates kızartmasından bir parça alıp ağzına atarken, "Bu tuz mu?" dedi.

 

Turan kahkaha atarak, "Hah hah haa, çok komik," dedi. Ama Sıla’nın alaycı tonunda bile hissettirdiği neşesi, Turan’ın içindeki gerginliği biraz daha eritmişti. İkisi de bir süre karşılıklı şakalaşarak kahvaltıya devam ettiler ve ortam, beklediklerinden çok daha keyifli bir hâl aldı.

 

Kahvaltı sonrası Sıla, sofrayı toparlamaya başladı. Turan, ona yardım ederken Sıla bir an durup, "Akşam kaç gibi gideceğiz?"

 

Turan, bir tabak alıp tezgâha bırakırken, "Birkaç saate çıkarız,"

Sıla "Giderken bir pastaneye uğrayıp bir şeyler alalım."

 

Turan, "Olur tabii,"

Sıla bir süre düşündü ve merakla, "Başka kim olacak orada?"

 

Turan kısa bir duraksamadan sonra, "O geçen günkü grup gelecek,"

 

Bu cevap Sıla’yı biraz huzursuz etti. Gözlerini kaçırarak, "Serhat?" diye hafif bir korku ve merakla sordu.

 

Turan’ın yüzü ciddileşti. "Bilmiyorum," dedi, sesi sert ama sakin bir tondaydı.

 

Sıla, Turan’ın bu tepkisini görünce, nedenini sormaması için hızla, "Oyun oynar mıyız?" dedi neşeli bir tonda.

 

Turan gülerek, "Oynarız," dedi ve ardından gülmesini bastırmaya çalışarak arka odaya doğru yürüdü. Onun bu hâli, Sıla’nın içinde hafif bir rahatlama yarattı.

 

 

Bölüm : 22.01.2025 14:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...