
Sıla, sinirle masadan kalktı, odasına çıktı. İçindeki öfkeyle bir süre yatağında dönüp durdu ama sonunda yorgunluktan uyuyakaldı.
Turan ise geç saatlerde eve geldi. Sessizce odasına çekildi ve sabah alarm sesiyle uyandı. O sırada Sıla çoktan kalkmış, mutfakta kahve hazırlamıştı. Kahveyi tezgâha bırakmış ama kendisi ortalıkta görünmüyordu. Turan kahvesini alıp sessizce içti. Bitirdiğinde bardak hâlâ tezgâhtaydı. Çıkmak için montunu giydi ve kapıya yöneldi.
Salondan geçerken, Sıla'nın arkasını dönmüş bir şeylerle uğraştığını fark etti. Ancak ona seslenmeden kapıyı açtı ve sertçe kapatıp evden çıktı.
Kapının çarpma sesi Sıla'nın dikkatini çekti. Yaptığı işi bırakıp mutfağa gitti. Turan’ın kahvesini içmiş olduğunu fark ettiğinde bardağı alıp sinirle lavaboya koydu. Hâlâ içinde bir huzursuzluk vardı. Derin bir nefes alarak mutfaktan çıktı ve Turan’ın odasına yöneldi.
Odada bir süre etrafa baktı, toparlamaya başladı. Komodin çekmecelerini açınca bir tablet ve bir ajanda dikkatini çekti. Tablet açıktı. Eline alıp karıştırmak istedi ama bir an duraksayıp kendi kendine suçluluk hissetti. Tableti yerine koydu ve ajandayı aldı. Hızla sayfalarını karıştırdı; içinde bazı muhasebe notları ve kısa hatırlatmalar vardı. Anlam veremediği notlarla dolu ajandayı yerine koyup çekmeceyi kapattı. Bir süre odada durduktan sonra toparlanmış odayı son bir kez süzdü ve çıkıp kendi odasına yöneldi.
Sıla odasını toparladıktan sonra bir süre uzandı. Akşam hazır olması gerektiğini biliyordu; Turan gece davetiyeyi bu yüzden bırakmıştı. Evdeki işlerini halledip dinlenmek için odasına çekildi. Öğleden sonra telefonu çaldı. Arayan Hale’ydi ve yarım saat içinde hazır olmasını istedi.
Sıla, “Ne için hazırlanıyorum?” diye sorduğunda Hale, gülerek, “Sürpriz,” dedi ve telefonu kapattı. Sıla, istemese de hazırlanıp beklemeye başladı. Yarım saat sonra Hale geldi. Turan’a haber vermeden Hale’yle evden ayrıldılar.
Arabada, Sıla merakla, “Nereye gidiyoruz bugün?”
Hale, sıcak bir gülümsemeyle, “Akşama hazırlanıyoruz,”
Sıla şaşkınlıkla, “Peki ya senin çocuklar?"
“Bakıcı tuttum,” dedi Hale, hınzırca bir gülümsemeyle.
“Tanışmak isterim çocuklarınla,” dedi Sıla gülerek.
“Önce Turan benimkileri anlatsın, hevesin kaçar,” diye şaka yaptı Hale ve kahkahalarla güldü.
Sohbet devam ederken, Hale bir kuaförün önünde durdu. “Hadi, geldik,”
Sıla arkasından kuaföre girerken içerinin yoğunluğu dikkatini çekti. Hale başka bir koltuğa oturup oje rengi seçerken, Sıla saçlarına yapılacak işlemleri konuşmaya başladı. Kuaförde geçen birkaç saatten sonra Hale, “Sürekli böyle gelmelisin bence,” dedi gülümseyerek.
Sıla aynada kendine bakarak, “Belki vakit buldukça gelirim,” dedi ve teşekkür etti.
Kuaförden çıktıktan sonra eve döndüler. Hale, Sıla’nın odasına geçip giyinmesine yardım etti. Sıla hazır olduğunda Hale göz kırparak, “Ben gidiyorum. Yarın ararım, görüşürüz,”
Sıla, “Yarın bize kahvaltı için gelsenize,” diyerek Hale’yi çağırdı.
Hale heyecanla "Çok güzel olur"
Sıla "Yarın bekliyoruz o zaman" diye Hale’yi yolcu etti. Salona girerken, Turan kapıyı açarak içeri girdi. Ona bakmadan hızla odasına çıktı.
Sıla, salonda sessizce oturup Turan’ın hazırlanmasını bekledi.
Turan yarım saat olmadan aşağı indi. Sıla, salondan çıkarken Turan ona bakıp mesafeli bir şekilde, “Hazırsın?”
Sıla, gülümseyerek, “Evet. Olmuş mu?” diye hevesle sordu.
Turan, onu baştan aşağı süzerek kısa bir şekilde, “Olmuş,” dedi. Telefonunu ve cüzdanını portmantoya koyduktan sonra mutfağa yöneldi.
Sıla, salondan seslenerek, “Bana bir bardak su getirir misin?”
Turan cevap vermedi, Sonunda elinde bir bardak suyla antreye gelip bardağı Sıla’ya uzattı. Sıla, bardağı alıp birkaç yudum içtikten sonra portmantoya bıraktı. Ardından Turan’ın kolunu tutup, “Küs müyüz hâlâ?”
Turan gözlerini kaçırarak, “Çocuk değiliz, değil mi?” dedi soğuk bir şekilde.
Sıla hayal kırıklığıyla, “O yüzden mi böyle davranıyorsun?”
Turan ona sertçe bakarak, “Olması gerektiği gibi davranıyorum,” dedi. Portmantodakileri aldı ve ekledi: “Bardağı da mutfağa geri götür, içmeyeceksen.”
Kapıya yöneldiğinde, Sıla bir an duraksayıp arkasından sordu: “Gelmemden memnun değil misin?”
Turan bir anda sinirle dönüp, “İstemiyorsan gelmek zorunda değilsin,” dedi ve kapıyı açarak çıktı.
Sıla, Turan’ın arkasından bir süre öylece bakakaldı.
Turan arkasını dönüp, “Geliyor musun?"
Sıla derin bir nefes aldı ve kapıya doğru yürüdü. Turan, anahtarı gösterip, “Bende var, çık sen,” diyerek bir adım geri çekildi.
Sıla kapıdan çıkıp asansöre yöneldi. Turan, kapıyı kilitleyip arkasından gelen asansör kapısından içeri girdi. Sıla, sırtını asansör duvarına dayayıp yere bakarak, “Hale’ler yarın kahvaltıya gelecek,” dedi. Bir an duraksadıktan sonra ekledi: “Sana sormadan çağırdım, ama...”
Turan, kısa bir şekilde, “Tamam,” dedi ve asansörün açılan kapısından çıktı.
Sıla, sessizce arkasından yürüyerek arabaya bindi. Yol boyunca sessizlik hakimdi. Programın olduğu yere vardıklarında Turan, arabadan inerken, “Yüzünü asmayı bırak,” dedi ve kapıyı kapattı.
Sıla, bu sözlere sinirlenmesine rağmen bir şey söylemedi. Derin bir nefes alıp arabadan indi. Turan’ın uzattığı koluna girerek, onunla birlikte programın yapılacağı alana doğru yürüdü.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 32.25k Okunma |
3.13k Oy |
0 Takip |
110 Bölümlü Kitap |