44. Bölüm

40. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Salona girdiklerinde herkes gelmişti ve program başlamak üzereydi. Osman Bey masadan kalkıp yanlarına geldi, ikisiyle de tokalaşarak, "Geç kaldınız,"

 

Turan, "Anca hastaneden çıktım hocam, bayan hocaların vizitelerini de aldım, hazırlanmaları için," dedi gülümseyerek.

 

Osman Bey, "İyi yapmışsın," dedi, omzuna hafifçe dokunarak. "Bizim masa boş, sadece gerisi dolu. Herkes rahat konuşmak için bizim masaya oturmaktan kaçındılar," dedi, muzipçe gülümseyerek. "Siz kaldınız yani,"

"Neyse, hadi gelin," dedi ve önden yürüdü.

 

Turan, Sıla'nın elini tutup ilerlemeye başladı. Birkaç arkadaşıyla görüşüp Sıla'yı tanıttıktan sonra, sahnenin önünde konumlanan, yaşça ileri olan doktor ve eşlerinin masasına oturdular.

 

Sıla, Turan'ın solundaydı ve sahneyi Turan, Sıla'ya bakış yönünde görüyordu. Bir süre boyunca hastaneye dair bilgiler verildi, doktorların portföyleri anlatıldı. Bu sırada Sıla, sıkıldığını belli etmemek için ellerini önünde oynatmaya başladı.

 

Turan, Sıla'nın elini tutarak çekmesiyle Sıla, ona döndü ve "Tırnaklarını kanatacaksın," dedi sakin bir şekilde.

 

Sıla, küçük bir zoraki gülümsemeyle elini çekip başını tekrar sahneye çevirdi.

 

Bir süre sonra başhekim Osman Bey, konuşmak için kalktı. Konuşması bitene kadar Sıla başını çevirmedi, ama dinlemedi de. Osman Bey, konuşmasını bitirip yerine geçtiğinde program başlamıştı; müzik hafifçe çalmaya başlamıştı. Aynı anda yiyecek ve içecek servisi de başlamıştı.

 

Sıla, masaya başını çevirdiğinde herkes konuşmaya başlamıştı. Turan, Sıla'ya hafifçe dönüp etrafına bakarak, "Haleyle dışarı çıktığını neden söylemedin bana?" diye sordu sakin bir şekilde.

 

"Hastaların var," dedi Sıla, mesafeli bir sesle.

 

"Mesaj atabilirdin,"

 

"Gerek görmedim, zaten Hale her an sana yetiştiriyor bir şekilde,"

 

Turan gülmeye başladı, eline bir ekmek parçası alıp küçük parçayı eliyle oynayıp ağzına attı.

 

"İki gündür sen göndermiyor musun Hale'yi?" diye sordu Sıla, alaycı bir şekilde.

 

Turan gülmeye devam etti, ama başıyla da onaylıyordu. "İyi yapmışım ama bak," dedi, dirseklerini masaya koyup Sıla'ya imalı gözlerle bakarak.

 

Bu sırada birkaç kişi dans etmek için sahneye çıktı. Osman Bey, Sıla’ya dönerek, "Bu yaşlı adamla dans eder misin?"

 

Sıla gülümseyerek, "Tabii ki," dedi ve yerinden kalktı. Osman Bey elini uzatıp onu sahneye götürürken, "Çok kibarsın," dedi ve gülümseyerek baktı. Dans ederken Osman Bey, Sıla’nın kulağına eğilip, "Beni kırmadığın için teşekkür ederim, kızım,"

 

Sıla, "Rica ederim, ne demek,"

 

Bir süre dans edip sohbet ettiler. Sonunda Osman Bey, "Yaşlılık yorucu. Otursak bana kızmazsınız, değil mi?" diyerek özür diledi ve masalarına döndüler.

 

Turan, Sıla masaya yaklaştığında sandalyesini çekip oturmasına yardımcı oldu. Masadaki yemekleri göstererek, "Bir şeyler ye artık, akşama kadar bir şey yemedin,"

 

Sıla sinirli bir gülüşle parmaklarını alnına sürdü, Turan’a dönerek, "Tamam," dedi. Birkaç lokma aldı, ancak lokmalar büyüdü, midesi bulanmaya başladı. Yüzü değişince Turan endişeyle, "Ne oldu?"

 

"Midem bulandı," dedi Sıla tiksintiyle.

 

"Ben de yedim ama bir şey yoktu,"

 

"Yemeyeceğim, çok kötü tadı," dedi Sıla, arkasına yaslanarak. Bir süre sonra midesi rahatlamıştı. Oturduğu yerde sahnede oynayanları izlemeye başladı.

 

Birkaç kez Turan’ı da sahneye çağırdılar, ancak Turan, Sıla’yı yalnız bırakmamak için gitmemişti. Müzik hareketlendikçe ortam şenlenmiş, içilen alkolden dolayı neşe artmıştı. Ancak sonunda sahnedekiler, Turan’ı kaldırmak için gelip kolundan çekiştirdiler ve Turan istemeden de olsa sahneye çıkmak zorunda kaldı. Çok geçmeden arkadaşlarına ayak uydurmayı başardı.

 

Sıla, Turan’ın sahnede arkadaşlarıyla eğlenmesini izlerken oturduğu yerden gülüyordu. Bir süre sonra yanına Yaren oturdu, ancak Sıla başlangıçta bunu fark etmedi; Turan’ı izlemeye dalmıştı.

 

Yaren, Sıla’nın kulağına eğilerek, "Böyle giyinince kültür seviyen yükseldi mi sanıyorsun?"

 

Sıla, şaşkınlıkla dönüp baktığında Yaren’in ona nefretle baktığını gördü. Rahatsız olmuş bir şekilde sandalyesini Yaren’den uzaklaşacak şekilde çekti. Yaren, alaycı bir şekilde devam ederek, "Kendini bir şey sanıyorsun ama sonuçta sadece bir temizlikçisin," dedi ve sırıtarak baktı.

 

Sıla daha da rahatsız oldu. Durumu fark eden Turan, sahneden Sıla’ya doğru geldi. Onun elini tutup kaldırdı ve beline sarılarak sahneye doğru çekti.

 

Sıla, "Ben oynayamam," dedi mahcup bir şekilde.

 

Turan gülümseyerek, "Gel sen," dedi ve Sıla’yı ortaya çekip beline sarılarak oynamaya başladı.

 

Sıla, Turan’ın kendince yaptığı hareketlere gülmeye başladı. "Çok şapşalsın," dedi kahkahalarla.

 

Turan, Sıla’nın yanağına yaklaşarak, "Olabilirim, nihayetinde sana şapşalım," dedi ve geri çekildi.

 

Sıla, Turan’ın oynayışını gülerek izlemeye devam etti.

Müziğin ritmi yavaşlamış, sahnedeki neşeli hareketler yerini daha sakin adımlara bırakmıştı. Turan, Sıla’nın ellerini omzuna koymasına rehberlik edip beline sarıldı ve onunla dans etmeye başladı. Yüzü hafifçe Sıla’nın saçlarına yakınken, alçak bir sesle, “Özür dilerim,” diye fısıldadı.

 

Sıla, şaşkın ama sakin bir sesle, “Özür dilerim,” diye karşılık verdi.

 

Turan, onun başına hafif bir öpücük kondurdu, ardından gözlerinin derinliğinde bir teşekkür gizlenmiş şekilde baktı. Sıla, bu bakışa hafifçe gülümseyerek yanıt verdi.

 

"Çok güzel olmuşsun," dedi Turan, derin bir nefes alarak. Bir an duraksadı, sonra muzipçe, "Hatta fazla güzel. Ben olsam bu elbiseyi aldırmazdım," diye ekledi.

 

Sıla gülerek, "İyi ki gelmemişsin o zaman," dedi.

 

Turan da gülümseyerek karşılık verdi, “Haleyle sizi yalnız bırakmamalıyım, onu anladım.”

 

Sıla, bakışlarını Turan’dan ayırmadan, “O zaman her davete kavga edelim, mecbur kal diye,” dedi muzipçe.

 

Turan hafifçe iç çekti ve Sıla’nın kulağına eğilerek daha ciddi bir tonda, “Bir daha kim olduğunu unutma,” dedi. “Her şeyden önce benim için çok değerlisin. Seni kimse ezemez. Eğer seni mertebeleriyle ezmeye kalkarlarsa, kim olduğunu hatırla.”

 

Sıla, Turan’ın gözlerindeki kararlılığı görünce bir an afalladı. “Nasıl?” diyebildi sadece, sesi şaşkınlık ve hayranlık arasında bir yerdeydi.

 

Turan hafifçe gülümsedi, alnını Sıla’nın alnıma dayadı, “Aşık olduğum kadını merak etmiş olabilirim,” dedi. Bu sözlerin ardından Sıla’nın beline daha sıkı sarıldı.

 

Sıla, bu cümlenin ağırlığını algılamaya çalışıyordu.

Farkındaydı, ama bu kadar açık bir şekilde dile getirmesini beklememişti. Özellikle bu kadar erken… Uzun bir süre daha beklemiyordu bu anı. Turan’ın sözleri zihninde yankılanırken, onun sıcak kollarında bulduğu huzur ve kafa karışıklığı arasında savruldu.

 

Bölüm : 05.02.2025 11:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...