48. Bölüm

43. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Sabah, Sıla yataktan zorla kalktı. Aşağı indiğinde, Turan’ın mutfakta kahvaltı hazırladığını gördü.

 

“Kolay gelsin,” dedi yorgun bir sesle.

 

Turan gülümseyerek, “Günaydın uykucu,”

 

Sıla tezgaha yaslanıp bir parça peynir alırken, “Belim çok ağrıyor,"

 

Turan, Sıla’ya bakarak, “Keşke misafirleri yarına çağırsaydın.” dedi Sıla’nın yüzüne bakıp şaşkınlıkla kendine baktığını görünce, "Unuttuğunu tahmin etmiştim. Git biraz toparlan bence, dağılmışsın,” dedi gülerek.

 

Sıla, ellerini yüzüne kapatıp, “Off!” diye derin bir iç çekti ve mutfaktan çıktı.

 

Yaklaşık bir saat sonra, Hale, Hasan ve dört çocukları kapıya gelmişti. Zil sesiyle aşağı inen Sıla, Hale’nin neşeli haliyle karşılaştı.

 

Hale, “Benim canavarlarımı merak ediyordun ya, işte geldik,” dedi gülerek.

 

Çocuklar yan yana durmuş, sessizce çevrelerini izliyorlardı. Sıla gülerek birinin yanağını okşadı. “Siz abartıyor olmayasınız, yoksa hep böyleler de siz mi büyütüyorsunuz?” diye sordu.

 

Hasan, “Alışana kadar kuzuların sessizliği. Şimdilik böyle. Annemler hastaymış, mecbur getirdik,” diye açıklama yaptı.

 

Turan, Hasan’ın omzuna dokunarak, “Saçmalama, çocukları bize getirmeyeceksin de nereye götüreceksin?” dedi. Ardından, “Sofra hazır, hadi oturalım,” diyerek mutfağa doğru yöneldi.

 

Hale, Sıla’ya muzipçe bakarak, “O mu hazırladı kahvaltıyı?”

 

“Maalesef,”

 

Hale, Sıla’nın kulağına eğilip, “Aferin, bırak yapsın, böyle devam et,” dedi gülümseyerek.

 

Sıla da hafifçe gülümseyip masaya oturdu. Kahvaltıya başlamışlardı ki çocuklar masada yaramazlık yapmaya başladı. Hale, sinirlenip, “Bir daha sizinle bir yere gelemeyeceğim!” diye çocuklarına çıkıştı.

 

En küçükleri masada her şeyi karıştırmaya çalışıyordu ama bu hareketleri herkese sevimli gelmişti.

Sıla, “Ver sen onu bana, benim yanıma koy. Rahat rahat ye,” dedi Hale'ye.

Hale güldü, “Yok, sen bunu idare edemezsin. Çok fena,” diye cevap verdi.

“Tamam, idare edemediğimi görürsen tekrar alırsın. Hadi, yanıma koy bakalım,”

Bunun üzerine Hale, yanındaki boş sandalyeye çocuğu yerleştirdi.

 

“Adın neydi senin?” diye sordu Sıla, yumuşak bir sesle.

 

“Kerem,” diye cevap verdi Hale.

 

Sıla, çocuğa dönüp, “Kerem, seni bir kere öpebilir miyim?”

 

Çocuk utangaç bir şekilde hayır manasında omuz silkti.

 

Sıla gülümseyerek, “Peki,” deyip tabağını çocuğun önüne koydu. Ancak Kerem yemek yerine oynamaya başladı.

 

Turan gülerek, “İlerde bizimki de böyle olacak,”

 

Sıla, ona dönüp gülümsedi. “Olsun,” diye karşılık verdi.

 

Hale bu sırada çocuğa dönerek, “Düzgün dur, eşek sıpası!”

 

Sıla, Hale’nin elini nazikçe tutup, “Bırak yapsın. Evde de yapmıyor mu zaten?”

 

“Evde yapsın, burada yapmasın. Sen bu halinle nasıl temizleyeceksin?” dedi Hale, mahcup bir şekilde.

 

Sıla sakin bir sesle, “Ne varmış halimde? Temizlenir. Sıkma kendini bu kadar, sal biraz çocukları. Yoruldum senin yerine,”

 

Hale, Turan’a dönüp, “Sen temizlersin artık!” dedi muzipçe.

 

Turan şaşkın bir şekilde, “Ben mi? Ben ne temizleyeceğim? Saime ablayı çağırın, ellerim bozulur” diyerek işi şakaya vurdu.

 

Sofradaki gerginlik böylece hafifledi ve herkes sohbet etmeye başladı.

 

Zaman ilerleyip öğle vakti geçince Hale ve Hasan kalktılar. Turan kapıyı kapattıktan sonra Sıla’ya dönerek muzip bir şekilde, “Beni öpebilirsin,”

 

Sıla, onun yüzünü iki eliyle tuttu ve gülümseyerek, “Şapşalsın,” deyip başını çevirdi.

 

Turan, gülerek, “Benim ne eksiğim var?” diye sordu ve Sıla’nın arkasından yürümeye başladı.

 

Sıla, arkasına bakmadan, “Otuz altı yıl fazlan var, çok değil,” dedi ve kahkahayı bastı.

 

Turan, gülümseyerek, “Ne güzel işte! O öptürmüyor, ben razıyım,” diyerek yanağını uzattı.

 

Sıla, su içmek için durup ona baktı ve gülerek, “Koca adama bak sen,”

 

Turan, kızmış gibi yaparak, “Öpmezsen öpme! Aman, ben de gider öpecek birini bulurum,” diye çıkıştı.

 

Sıla, gülerek, “Koş, koş,” diye cevap verdi.

 

Turan, kapıdan çıkarken, “Görürsün sen!” diyerek mutfaktan ayrıldı.

 

Sıla, gülerek mutfağı toparladıktan sonra Turan’ın yanına gitti. Turan, oyun konsoluna dalmıştı ve Sıla’yı fark etmiyormuş gibi davranarak oyuna devam etti.

 

Sıla yanına oturup, “Geceki tatlıyı yesek mi?”

 

Turan, yüzünü çevirmeden, “Küsüm sana,”

 

Sıla muzipçe bir ifadeyle, “Öpersem barışacak mısın?”

 

Turan kıskanç bir tavırla, “Hayır! Geçti artık. Git sen Kerem’i öp,”

 

Sıla gülmesini tutamayarak, “Götür, öpeyim o zaman!”

 

Turan inatla, “Kendin git! Götürmüyorum bir yere,”

 

Sıla, hala gülerek konsolun kolunu almak için Turan’a doğru yaklaştı. “Oynayacak mısın?” diye sordu Turan, şaşkın bir şekilde.

 

Sıla, konsolun kolunu eline alırken yanlışlıkla bir tuşa bastı ve ekran değişti. Turan, hemen tepki gösterdi: “Nasıl yapıyorsun böyle sakarlıkları?” diyerek kumandayı elinden almak için hamle yaptı.

 

Sıla, kolu ona doğru itip, “Aman, al! Oynamıyorum işte,”

 

Turan, sinsi bir gülümsemeyle, “Küstün mü?”

 

Sıla, arkasına yaslanarak, “Ne küseceğim ben senin gibi!” diye cevap verdi ve keyifle gülümsedi.

 

 

 

Bölüm : 10.02.2025 12:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...