49. Bölüm

44. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Sıla, gözlerini Turan’ın boynuna dikmiş, dalgın bir şekilde onu izliyordu. İçinde bir ağırlık vardı, sormak istediği şeyler günlerdir aklını kurcalıyordu. Bir an duraksadı ama sonunda sessizliği bozdu.

 

“Turan,” dedi sakin bir sesle.

 

Turan, oturduğu yerde başını kaldırdı, ardından Sıla’nın dizine yasladı. “Efendim,” dedi, sesindeki sıcaklık Sıla’yı cesaretlendirdi.

 

“Bir şey sormak istiyorum,”

 

“Sor bakalım,” dedi Turan, başını onun dizinden kaldırarak doğruldu.

 

Sıla hafifçe gülümsedi, ardından koltuktan yere inerek Turan’ın yanına oturdu. Elini uzatıp Turan’ın kumandasını aldı. “Konuşalım biraz,” dedi samimiyetle.

 

Turan, Sıla’nın bu tavrından hoşlanmış gibi hevesle, “Olur, konuşalım hadi,”

 

Sıla, onun yüzüne dikkatlice baktı, birkaç saniye düşünüyormuş gibi alnını sıvazladı. “Anne ve baban…” dedi yavaşça.

 

Turan’ın yüz ifadesi bir anda ciddileşti. Saçlarını karıştırdı, belli ki bu konudan hoşlanmamıştı.

 

Sıla, devam etti. “Kaç aydır birlikteyiz, hiç ailenle konuştuğunu görmedim. Hatta neredeyse hiç söz etmedin,” dedi merakla.

 

Turan mahcup bir gülüşle yanıtladı. “Görüşmüyoruz bir süredir,” dedi kısa ve kesik bir şekilde.

 

Sıla, biraz daha derinlere inmeye çalışarak, “Neden?”

 

Turan, Sıla’ya dikkatlice baktı, ardından kısa bir iç çekerek “Boşver,” dedi ve kumandayı geri almak için elini uzattı. Ancak Sıla kumandayı sıkıca tuttu.

 

Turan, bu defa arkasına yaslandı. “Yaren yüzünden,” dedi, sesi alçalmıştı.

 

Sıla, daha da meraklanmış bir şekilde ona baktı. “Yaren?”

 

Turan, saçlarını karıştırarak devam etti. “Ayrılmama kızdılar. İstemediğimi söyleyince sebebini sordular, anlatmadım. Onlar da kızı oyaladığımı ve kullandığımı ima ettiler. Öyle işte…”

 

Sıla, bu açıklamadan tatmin olmamış gibiydi. “Peki, Yaren’le olan sorun neydi? Geçen dönüş yolunda da böyle bir şey söyledin.”

 

Turan, gözlerini devirdi. “Boşver, çok bilmek iyi değil,” dedi ve kumandayı elinden aldı.

 

Sıla bir an sustu ama sonra tekrar sordu. “Peki ya bebek meselesi?”

 

Turan, konunun nereye geleceğini biliyor gibi hafif bir gülümsemeyle, “Neymiş o?”

 

Sıla, sinirle dişlerini sıkarak Turan’ın kolunu tuttu ve hafifçe sıktı. “Sinir etmek için yapıyorsun, değil mi?"

 

Turan, keyifli bir şekilde gülümsedi. “Hiç de bile. Günahımı alıyorsun,” dedi muzipçe.

 

Sıla’nın sesi birden ciddileşti. “Bebeğin senin olduğunu söyledin. Ailen duyarsa ne olacak?”

 

Turan, aynı muziplikle gülerek, “Duymadıklarını mı sanıyorsun? Meral, Yaren’e anlatmıştı zaten. Yaren de dün gece emin oldu. Şu an telefonum inliyordu zaten,” dedi ironi yaparak telefonu gösterip.

 

Sıla, şaşkın bir ifadeyle ona baktı. “Nasıl yani?”

 

Turan omuz silkerek rahat bir tavırla, “Tabii ki, ne sandın?”

 

Sıla derin bir nefes aldı ve koltuğa yaslanarak, “Ne kadar rahatsın sen,” dedi, içinde karışık bir hisle.

 

Turan, başını eğerek hafifçe güldü. Ama bu rahat tavrın arkasında bir şeyler sakladığını Sıla hissetmişti. Turan’ın geçmişi ve sırları, aralarındaki bağın en karmaşık noktası olmaya devam ediyordu.

 

Sıla, koltuğa yaslanmış, Turan’a bakıyordu. Turan’ın rahat tavırları, onun sinirini daha da bozmuştu.

 

“Turan,” dedi biraz daha kararlı bir sesle.

 

“Efendim?” diye cevap verdi Turan, gözlerini ekrandan ayırmadan.

 

“Ciddi ciddi soruyorum, bu kadar rahat olmayı nasıl başarıyorsun?”

 

Turan bir an ona baktı, sonra hafifçe gülümsedi. “Rahat olmak mı? Sıla, yaşadıkça insan bir şeyleri takmamayı öğreniyor.”

 

Sıla kaşlarını çatarak, "Biz bir yalan söyledik. Nasıl rahatsın bu kadar?”

 

Turan, derin bir nefes alıp sırtını koltuğa yasladı. “Biz kimseye yalan söylemedik, Sıla. Ama ortada bir yanlış anlaşılma vardı ve biz sadece... düzeltmedik.”

 

Sıla, pişmanlık dolu bir sesle, “Yanlışı düzeltmeliydik,”

 

Turan, sinirle karşılık verdi. “O zaman ne olacağını sanıyorsun?”, tedirgin bir şekilde, “Sen ne istiyorsun? Bana söyler misin? Geri dönmek mi?”

 

Sıla derin bir nefes aldı. “Hayır, mesele bu değil,” dedi Turan’a bakarak. “Ama yanlış yaptık. Bu hatayı düzeltmemiz gerek; onu söylüyorum.”

 

Turan, Sıla’nın elini tuttu ve sakin, ama ikna edici bir sesle devam etti:

“Sıla, gerçeği anlatırsak senin kim olduğunu öğrenmek isteyecekler. Bu, Yaren’i durdurmayı zorlaştırır. O zaman ailene ulaşır ve belki de sen geri dönmek zorunda kalırsın. Bu mu istediğin? Kuzu kuzu geri dönmek mi?”

 

Sıla’nın sesi iyice kısılmıştı. “Hayır,” dedi zar zor duyulacak bir şekilde.

 

Turan, Sıla’ya yaklaşarak daha derin bir tonla konuştu:

“En az senin kadar ben de gitmeni istemiyorum. Yanımda olmanı istiyorum. Neden bilmiyorum ama bir şekilde seni hayatımın merkezine yerleştirdim. Saçma, evet, inanılması güç, ama bunu büyük bir istekle yaptım. Ve pişman değilim.”

Bir an durdu, gözlerini Sıla’nın gözlerine sabitledi.

“En az senin kadar yalnızım, Sıla. Ama seninle birlikte sanki çoğaldım. Seninle eve gelmek, akşam olmasını beklemek başka bir anlam kazandı. Senin isimsiz yemeklerini yemek, seninle vakit geçirmek… O kadar çok seviyorum ki anlatamam. Lütfen… bırak kime ne dediğimizi. Yalansa yalan olsun. Ama yanımda ol. Benimle ol. Biz olalım.”

 

Sıla, bu sözler karşısında ne diyeceğini bilemedi. Turan’ın yüzündeki açık ve dürüst ifadeyi izlerken, içindeki karmaşa bir an için sustu.

 

Bölüm : 11.02.2025 13:13 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...