
Sıla dondu kaldı. Haldun Bey’in kimden bahsettiğini anlayamadı, tonunda başka bir anlam vardı.
“O mu?” diye sordu temkinli bir şekilde.
Haldun Bey kısa bir süre sessiz kaldı. Sonra hafifçe gülümsedi ama bu gülümsemenin içinde bir kırgınlık vardı.
“Geçmişte kalan bir hikâye,” dedi yalnızca. Sonra gözlerini tekrar Sıla'ya çevirdi.
Sıla’nın kafası karışmıştı. Daha fazla sormak istiyordu ama Haldun Bey’in konuşmaya pek niyeti yoktu. Sessizlik kısa bir süre mutfağa yayıldı.
Sonunda Haldun Bey derin bir nefes alarak, “Turan için buradasın değil mi?”
Sıla bir an duraksadı. Bu soru fazlasıyla genişti. Gerçekten Turan için mi buradaydı? Onun yanında olmak istediğini biliyordu ama burada olmasının tek sebebi bu muydu?
Yavaşça başını salladı. “Evet.”
Haldun Bey, minnettarlıkla gülümsedi. “Beni dinlediğin için teşekkür ederim. Umarım… Turan seni kaybetmez.”
Bu sözler Sıla’nın içine dokundu. Boğazında bir düğüm oluştu ama bir şey söylemedi.
Haldun Bey ayağa kalktı, “Geç oldu, seni de yordum,” dedi gülümseyerek. “İyi geceler, kızım.”
Sıla da ayağa kalktı. “İyi geceler.” dedi hafif bir gülümsemeyle.
Haldun Bey mutfaktan çıkarken, Sıla kısa bir süre yerinde kaldı. Az önce duyduğu sözleri düşündü. 'Turan, ona benziyor?' Ve Haldun Bey neden onun hakkında daha fazla konuşmamıştı?
İçindeki sorularla mutfaktan çıkıp odasına yöneldi. Ama bu gece uykuya dalması pek kolay olmayacaktı.
Sıla temkinli adımlarla Turan’ın odasına yaklaştı. Kapı aralıktı. İçeri girmek için nazikçe kapıyı tıklattı ve bir süre bekledi. Ancak içeriden hiçbir ses gelmedi. Tereddüt ederek kapıyı yavaşça ittiğinde, Turan’ın yatakta sırtüstü uzandığını gördü.
Sıla içeri girip kapıyı kapattı, yatağa yaklaşıp ayak ucuna oturdu. “İyi misin?” diye sordu, sesi yumuşak ve şefkat doluydu.
Turan tavana bakmaya devam ederek sakince “Evet.”
Sıla, onun kısa ve mesafeli yanıtına fazla takılmadan “Tamam.” dedi ve dolaba göz gezdirerek sıkılmış bir ifadeyle ekledi, “Giyecek bir şey getirmedim.”
Bunu duyan Turan yatağından kalktı, dolaptan bir tişört ve eşofman altı çıkartıp Sıla’ya uzattı. Hafifçe gülümseyerek, “Giyersen.”
Sıla, elindekilere bakıp gülümsedi. “Olur.” diyerek banyoya yöneldi.
Turan’ın kıyafetlerini giydiğinde aynaya baktı ve kendini görünce hafifçe güldü. Hamile karnına rağmen tişört üstünde oldukça bol durmuştu. İçinden, "Tam anlamıyla kaybolmuş gibiyim." diye geçirdi.
Banyodan çıktığında Turan, Sıla’yı görünce gülmemek için kendini zor tuttu ama sonunda dayanamayıp kahkaha attı.
Sıla da gülerek yatağa oturdu. “Kötü olmadı ama ben sevdim.” dedi neşeyle.
Turan onun yanına oturdu ve bir anda ciddileşerek ellerine bakmaya başladı. Sessizlik kısa bir süre odanın içine yayıldı. Sıla, Turan’ın ne düşündüğünü merak etti ama onun kendi içinde savaş verdiğini biliyordu. Bu yüzden acele etmeden bekledi.
“Sıla…” diye mırıldandı Turan, gözlerini hâlâ ellerine dikmişti. “Bazen… her şey çok fazla geliyor.”
Sıla dikkatle ona baktı, ellerini nazikçe tutup “Ben buradayım.”
Turan gözlerini Sıla’nın ellerine kaydırdı. Birkaç saniye daha sessiz kaldı, sonra derin bir nefes aldı ve başını yavaşça Sıla’nın omzuna yasladı. Sıla hiç konuşmadı. Onun bu anın içinde kalmasını istedi. Sadece elini sıkıca tuttu ve onun yanında olduğunu hissettirdi.
O gece, kelimelerden çok sessizlik konuştu. Ve belki de ikisi için en çok ihtiyaç duydukları şey buydu.
Sıla gülümseyerek, "Uyusam iyi olacak."
Turan başını sallayarak, "Tabii." diyerek ayağa kalktı ve kapıya yöneldi.
Tam kapıyı açmak üzereyken Sıla’nın sesi onu durdurdu. "Uyumama yardımcı olabilirsin."
Turan bir an duraksadı, sonra arkasını dönüp hafifçe gülümsedi. "Tamam." diyerek geri geldi.
Sıla başını Turan’ın göğsüne yasladığında, onun sıcaklığı içinde bir huzur buldu. Turan da kendini garip bir şekilde daha rahatlamış hissetti. Sıla’nın sakinliği, varlığı ona iyi geliyordu. Sessizce öylece kalıp birbirlerine uyum sağladılar.
Bir süre sonra, Sıla’nın nefesinin düzenli hale geldiğini fark eden Turan gözlerini kapattı. Uykuya dalmak üzereydi ki Sıla aniden sıçrayarak irkildi.
Turan hemen gözlerini açtı, ama Sıla hızla yataktan kalkıp banyoya yönelmişti bile. Ne olduğunu anlayamadan, şaşkınlıkla onun arkasından baktı.
Banyoda, Sıla lavaboya dayanmış, derin nefes almaya çalışıyordu. Gördüğü rüyanın ağırlığı içinde gözlerini sıkıca kapattı. Ayakta durmakta zorlanıyordu, birkaç adım geri atarak küvetin kenarına oturdu. Ellerini dizlerine koyup başını eğdi, titreyen nefeslerini kontrol etmeye çalıştı.
Birkaç dakika sonra biraz sakinleşmişti. Derin bir nefes alıp kendini toparladı ve banyodan çıktı. Yatağın ucuna oturdu, ancak Turan’ın bekleyiş dolu bakışlarını görmezden gelip başını yastığa koydu.
Turan endişeyle ona yaklaştı, omzuna hafifçe dokunarak "İyi misin?" diye sordu.
Sıla kendini sıkıyordu. Nefes alışverişi hâlâ düzensizdi. Zorlukla "Değilim." diyebildi ve ardından içini çekti.
Turan, sesi yumuşayarak "Yine mi rüya gördün?"
Sıla başıyla onayladı, konuşacak gücü yoktu.
Turan derin bir nefes aldı. Onu bu hâlde görmek içini burkuyordu ama elinden fazla bir şey gelmiyordu. Sessizce, yanında olmanın yeterli olup olmadığını sorguladı. Sıla’nın gözleri kapanırken, Turan bir kez daha fark etti ki bazı acılar, yalnızca zamanla hafifliyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 32.25k Okunma |
3.13k Oy |
0 Takip |
110 Bölümlü Kitap |