
Sabah uyandığında, Turan hâlâ uyuyordu. Sıla, yavaşça yataktan kalktı ve sessizce üzerini giyinmeye başladı. Aynada kendi yansımasına bakarken derin bir nefes aldı. Gözlerinde hâlâ yorgunluk vardı ama toparlanması gerektiğini biliyordu.
Giyindikten sonra odaya geri döndüğünde, Turan’ın uyanmış olduğunu fark etti. Hafifçe gülümseyerek "Günaydın." dedi.
Turan gözlerini ovuşturup mahmur bir sesle "Günaydın." diye karşılık verdi.
Sıla odadan çıkarken Turan da arkasından geldi ve beraber mutfağa geçtiler. Kahvaltı hazırlarken Sıla sessizce işine odaklanmıştı. Ancak Turan bir anda gülümseyerek, "İşten atılacağım yakında, az kaldı."
Sıla kaşlarını hafifçe çatarak ona baktı. "İzin mi aldın?"
Turan omuz silkerek sandalyeye oturdu. "Yıllık iznimi aldım ama hastalar biraz sıkıntı yaşıyor tabii."
Sıla başını sallayarak ekmek dilimlerini tabağa koydu. "O yüzden mi sürekli aranıyorsun?"
Turan hafif bir iç çekerek "Evet." dedi. "Ama birkaç gün daha evde kalmalıyım."
Sıla bir an duraksadı, ama bir şey söylemedi. Turan ona kısa bir bakış attı. Sabahın sessizliği içinde, söylenmeyen pek çok şey vardı.
Kahvaltı hazırlanırken, Eflin Hanım aşağı inip mutfağa girdi. Sıla onu fark edince hafif bir gülümsemeyle "Günaydın." dedi. Ancak Eflin Hanım karşılık vermeden masaya yaklaşarak elindekileri bıraktı ve doğrudan Turan’a baktı.
Turan sıkılmış bir ifadeyle başını eğmiş, sessizce masaya bakıyordu. Sıla, gerginliği hissetmiş ama belli etmemeye çalışarak tezgâha doğru yürümüştü ki Eflin Hanım sert bir sesle, "Çay doldur." dedi ve sandalyeye oturdu.
Sıla, bir an afalladı. Ne yapacağını bilemeden duraksadı. Turan ise anında yerinden kalkarak Sıla’ya yaklaştı ve yumuşak bir sesle "Ben hallederim."
Eflin Hanım, gözlerini devirerek "İstemez." dedi ve aniden yerinden kalkıp mutfaktan çıktı.
Turan, arkasından sinirle gülmeye başladı. Elleriyle yüzünü ovuşturup derin bir nefes aldı.
Sıla, "Sakin kalmaya çalış. Ne derse desin, umursama. Gerçekten önemli değil. Sen kendini kastıkça ben daha çok rahatsız oluyorum. Boş ver." dedi, sesinde hafif bir yorgunluk vardı, elini farkında olmadan sıkmıştı ama.
Turan, tezgâha dayanıp ona baktı. "Hazırlan, çıkalım hadi."
Sıla şaşkınlıkla "Ama kahvaltı?"
Turan başını iki yana salladı. "Boş ver, hadi çıkalım." dedi ve mutfaktan çıkıp kapıya yöneldi.
Sıla birkaç saniye duraksadıktan sonra derin bir nefes alıp arkasından gitti. Kahvaltı bir yana, artık sabahları bile huzurlu geçmiyordu.
Sıla, Turan’ın arkasından kapıya doğru ilerledi. Tam dışarı çıkacakları sırada, merdivenin başından Haldun Bey’in sesi duyuldu. “Günaydın.”
Turan, başını kaldırmadan “Günaydın.” diye mırıldandı ve kapıyı açtı. Sıla ise duraksayıp zoraki bir tebessümle “Günaydın.” dedi.
Haldun Bey, Turan’a bakarak “Bir yere mi gidiyorsunuz?”
Turan çoktan kapıdan çıkmış, asansörün önünde bekliyordu. Sıla sıkılmış bir ifadeyle “Evet.” diye yanıtladı. “Kahvaltı hazır ama yiyebilirsiniz.”
Tam o anda, salondan Eflin Hanım’ın sesi duyuldu. “Çayı kim dökecek? Hizmetçi evde yok ama.”
Turan bunu duyunca anında geri dönüp Sıla’nın kolundan tuttu ve onu dışarı çekti. “Kendi hizmetçini kendin tut o zaman.” diyerek kapıyı sertçe kapattı ve Sıla’yı asansöre doğru yönlendirdi.
Asansör kapandıktan sonra, Turan gözlerini kısıp sert bir sesle “Bir daha buna müsaade etme.” dedi.
Sıla, ne diyeceğini bilemeden başıyla onayladı. Turan sinirliydi, ama Sıla da yaşananlardan dolayı sıkılmıştı. Sessizlik içinde arabaya bindiler.
Turan arabayı çalıştırıp ilerlerken, Sıla apartman kapısından çıkan Haldun Bey’i fark etti. Hafifçe başını eğerek “Baban...” diye işaret etti.
Turan gözlerini devirdi. “Görmeseydin ne olurdu ki?” diye söylendi. Ama yine de arabayı durdurup camı indirdi.
Haldun Bey, biraz mahcup bir ifadeyle yaklaşıp “Ben de sizinle gelebilir miyim?”
Turan kaşlarını çatıp “Annemle ilgili konuşacaksan gelme baba.” dedi, sesi sertti.
Haldun Bey, hafifçe iç çekerek “Siz çıkınca ben de kızdım annene. Ama siz gidin, ben restorana geçerim.” dedi ve arkasını dönerek yürümeye başladı.
Turan, camı kapatırken Sıla usulca “Babanın suçu yok ki, Turan.”
Turan direksiyona bakarak sıkılmış bir ifadeyle “Ne yapayım? Bütün gün onunla mı gezeceğim?”
Sıla bir şey demedi. Belli ki Turan’ın içinde biriken öfke kolay kolay dinmeyecekti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 32.25k Okunma |
3.13k Oy |
0 Takip |
110 Bölümlü Kitap |