67. Bölüm

61. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Bebeğin doymasının ardından kapı önündekiler tekrar içeri girdi. Yatağın üzerinde sessizce yatan minik bedene herkes hayranlıkla bakıyordu.

 

Turan, bebeğin başına gelip gözlerini ona dikti. Hafif bir gülümsemeyle "Adını Aslan koyduk."

 

Haldun Bey, başını sallayarak "Çok güzel bir isim." dedi. Sonra biraz duraksayıp "Bir şey söyleyebilir miyim?"

 

Turan saygıyla başını kaldırdı. "Tabii ki baba."

 

Haldun Bey, gözlerini torununa dikip düşünceli bir sesle "Alp eklerseniz de güzel olur sanki." dedi.

 

Turan anlık olarak Sıla’ya baktı. Göz göze geldiklerinde Sıla hafifçe gülümsedi, Turan’ın kolunu nazikçe sıkarak "Neden olmasın?"

 

Turan’ın yüzüne de bir gülümseme yayıldı. "Alparslan..." diye mırıldandı. "Güzel oldu."

 

Hasan bebeğin yanağına hafifçe dokundu. "Alparslan Bey!" diye neşeyle seslendi. Sonra esprili bir şekilde ekledi: "Bizim kızdan küçük bu."

 

Turan kaşlarını çatar gibi yapıp Hasan’a döndü. "Kızınızı aldığımızda bugünleri unutacaksın." dedi meydan okuyan bir ifadeyle.

 

Hasan gülerek başını iki yana salladı. "Kızımı vermeyeceğim! Evlenemezler! Kapımızda yatar oğlun, ona göre!" dedi, sesi neşeliydi.

 

Turan kahkaha atarak "Hiç bile! Kızınızı alır geliriz!" dedi ve dostane bir şekilde Hasan’ın omzuna hafifçe vurdu.

 

Gülüşmeler ve neşeli sohbetler öğleye kadar devam etti. Sonunda herkes yavaş yavaş ayrıldı.

 

Sıla, biraz dinlenmek için yatağına uzanırken kapı yeniden açıldı. İçeri Osman Bey girdi.

 

Sıcak bir gülümsemeyle "Geçmiş olsun kızım." dedi. Sonra Turan’a dönüp ona sıkıca sarıldı. "Hayırlı olsun oğlum."

 

Bebeğe doğru eğilip gözlerinde şefkatle baktı. "Küvezde gördüm, ama oda çok kalabalıktı, o yüzden bekledim." dedi. Hafifçe gülümseyerek "Çok güzel bir bebek." diye ekledi ve minik bedeni nazikçe kucağına aldı.

 

Turan’a bakıp göz kırpar gibi gülümsedi. "Bana sorarsan sana benziyor." dedi şakayla karışık.

 

Turan, yan gözle Sıla’ya bakarak hafifçe gülümsedi. "Benim oğlum, tabii ki bana benzeyecek." dedi göz kırparak.

 

Osman Bey, bir süre daha bebeği sevdikten sonra onu yerine bırakıp Sıla’ya döndü. Yatağın kenarına oturup "İyi misin?" diye sordu, sesi samimi ve yumuşaktı.

 

Sıla hafifçe gülümseyerek "İyiyim, teşekkür ederim."

 

Osman Bey başını sallayarak ayağa kalktı. "Eve geçtiğinizde eşimle birlikte ziyaretinize geliriz." dedi. Tam kapıdan çıkarken duraksayıp Turan’a döndü.

 

"Annenler daha kalacak mı?" diye sordu, sesi normaldi ama içinde belli belirsiz bir sorgulama vardı.

 

Turan kısa bir duraksamayla "Bilmiyorum, konuşmadık. Ama bir süre daha kalırlar sanırım." diye cevap verdi. Sesinde sorgulayan bir ton vardı.

 

Osman Bey hafifçe başını salladı. Kapı kapanınca Turan, Sıla’ya döndü. Hafif kaşlarını çatmış halde "Ne alaka şimdi annemler?"

 

Sıla hafifçe gözlerini kapatarak "Belki onlarla sohbet etmek için sormuştur." dedi, yorgun bir sesle.

 

Turan, Sıla’nın yanına yaklaşıp saçlarını nazikçe okşadı. "Sen uyu, ben işlerimi halledip dönerim." dedi ve alnına hafif bir öpücük kondurduktan sonra odadan çıktı.

 

Sıla, gözlerini kapatmadan önce bir süre minik Alparslan’ın huzurlu yüzüne baktı. İçini tarifsiz bir huzur kapladı. Derin bir nefes alarak bu güzel anın içinde kayboldu ve yavaşça uykuya daldı.

 

Bir süre sonra Sıla, odada duyduğu seslerle uyandı. Birkaç hemşire, bebeğini kucaklarına alıp severken neşeyle sohbet ediyorlardı.

 

“Çok tatlı! Hocaya benziyor.”

 

Sıla, onların konuşmalarını gülümseyerek dinledikten sonra araya girdi: “Bana benzemiyor mu yani?”

 

Hemşireler gülerek ona döndü. “İzinsiz aldık, kusura bakmayın ama uyuyordunuz. Uyanmışken biraz sevelim dedik,” diyerek bebeği Sıla'ya uzattılar.

 

Sıla hafifçe gülümseyerek, “Sorun değil, sevebilirsiniz. Ben de tuvalete gideyim bari,” diyerek yataktan kalktı.

 

Tam kapıya yönelmişti ki hemşirelerden biri, “O zaman diğerlerini de çağır, onlar da bizim çıkmamızı bekliyordu,”

 

Sıla tuvaletten döndüğünde, oda hemşirelerle dolmuştu. Tam yatağına otururken kapı açıldı ve Turan içeri girdi. Kalabalığı görünce gülerek, “Kızlar, oğlumu rahat bırakın! Hiçbirinizi almayız,” dedi ve doğrudan Sıla’nın yanına geçti.

 

Hemşireler kahkahalarla gülerken aralarındaki erkek hemşire de şakayla karışık, “Hocam, ilerde benim kızım olursa verirsiniz artık, bunlar olmaz,” dedi.

 

Turan ona dönüp kahkaha atarak, “Senin ne işin var onca kız arasında? Küçücük boyunla araya kaynamışsın!” diye takılınca odada kahkahalar yükseldi.

 

Bebeğin ağlama sesi, gülüşmeleri böldü. Bir hemşire, küçük Alparslan’ı kucaklayarak Sıla’ya uzattı. “Annesi seni istiyor,” diyerek gülümsedi.

 

Herkes sırayla geçmiş olsun dileklerini iletip, “Allah hayırlı ömürler versin,” diyerek odadan çıktı.

 

 

Bölüm : 06.03.2025 13:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...