71. Bölüm

65. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Akşam olmuş, Osman Bey çoktan gitmişti. Turan eve girdiğinde, yukarıdan gelen ağlama sesiyle irkildi. Hemen merdivenleri çıkıp yatak odasına yöneldi. İçeri girdiğinde Sıla’yı bebeği kucağında, hafifçe sallayarak susturmaya çalışırken buldu.

 

Sıla, onu görünce derin bir nefes aldı ve gülümsemeye çalışarak, “Susmuyor,” dedi ama yorgunluğu ve sinirlerinin gerildiği belliydi.

 

Turan, yanına yaklaşıp “Ver bakayım,” diyerek bebeği kucağına aldı. Kollarının arasına yerleştirdiği an, Alparslan’ın ağlaması hafifledi. Birkaç dakika içinde tamamen sakinleşince Sıla hayretle kaşlarını kaldırdı.

 

“Bak ya! Benim neyim eksikti de susmadın?” diye sevimli bir sitemle bebeği öpüp sıkıştırınca, Turan hemen araya girdi. “Yapma, yapma! Tekrar ağlatacaksın,” diyerek bebeği nazikçe geri çekti.

 

Sıla, derin bir nefes alıp yatağa oturdu. “Sağ ol, yaklaşık bir saattir ağlıyordu,” dedi yorgun ama rahatlamış bir ifadeyle.

 

Turan, bebeğe sevgiyle bakıp gülümseyerek, “Beni özlemiş oğlum,” dedi, gururla Alparslan’ı kollarında sallayarak.

 

Turan, Sıla’nın yanına oturup yorgun bir halde, “Ne yiyoruz yemeğe?”

 

Sıla gülerek, “Ekmeğe ekmek sıkıp yiyeceğiz,” dedi alaycı bir ifadeyle.

 

Turan bebeğe dönüp kaşlarını kaldırdı. “Varlık içinde yokluk bu oğlum! Bir büyü de yemek yapmıyor anan, bak açım... aaaççç!” diye şaka yaparak abartılı bir ifadeyle karnını ovuşturdu. Sonra bebeği nazikçe Sıla’ya verdi ve banyoya doğru yöneldi.

 

Sıla, arkasından seslendi. “Yemek var ama aşağı inmem gerek.”

 

Turan, banyonun kapısını hızla açarak heyecanla, “Yemin et, yemek mi yaptın?” dedi alaycı bir gülümsemeyle.

 

Sıla gözlerini devirdi. “Sanki her gün açsın, şuna bak ya,” diye aynı alaycı tonda cevap verdi.

 

Turan, ellerini açıp abartılı bir şekilde, “Açım diyorum, aaaççç!” diye bağırarak kapıyı kapattı.

 

Sıla gülerek bebeğe döndü. “Şapşal bu adam,” diye mırıldanıp Alparslan’ı beslemeye başladı.

 

Turan, banyodan çıktıktan sonra ellerini kurularken, “Ben yemeğe gidiyorum, açlıktan bayılmadan,” dedi abartılı bir heyecanla. Sonra hızlı adımlarla odadan çıkıp aşağı indi.

 

Birkaç dakika sonra bebek uyuyunca, Sıla da mutfağa indi. Turan çoktan yemeğe başlamıştı. Yanına oturduğunda, Turan kaşığını bırakıp ona sevgiyle baktı. “Ellerine sağlık. Ne ara yaptın bunları?”

 

Sıla hafifçe gülümsedi. “Osman Hoca’dan yardım istedim. ‘Biraz bakar mısınız?’ diye rica ettim, sağ olsun kabul etti.”

 

Turan kaşlarını kaldırıp şaşkınlıkla baktı. “Osman Hoca mı? O pek bebek sevmez aslında. Hiç katlanamaz da... Ama demek ki?”

 

Sıla omuz silkerek, “Sanırım seni sevince Alparslan’ı da sevdi,” dedi hafif bir gülümsemeyle.

 

Turan başını sallayarak, “Değişik biri,” dedi gülümseyerek.

 

“Ama iyi biri,” dedi Sıla, hafifçe gülümseyerek.

 

Turan başını salladı. “Orası öyle ama... değişik biri. Bilmiyorum.”

 

Sıla sakince yemeğini bitirdikten sonra, "Terasta oturalım mı? Hava çok güzel. Alparslan uyanırsa da duyarız, in çık yapmam ben de,"

 

Turan, "Hale aramadı mı seni?" diye sordu.

 

Sıla, "Yok, aramadı ya da benim haberim yok," diye ekledi.

 

Turan gülerek, "Aramış ama açmamışsın, muhtemelen telefon yanında değildi," dedi ve ardından esprili bir şekilde ekledi: "Hale gibi beş tane daha olsa, seni evde hiç bulamayacağız. Bir tanesiyle bile dağıldın," diyerek Sıla’nın yanağından makas aldı.

 

Sıla üzülmüş gibi, "Gerçekten öyle mi oldum?"

 

Turan gülümseyerek, "Biraz fazla üstüne düşüyorsun, ilk bebeklerin kaderi bu maalesef," dedi. Sonra yemeğine devam ederek "Haleler gelecek kısaca Tatlım, terasta oturalım dersen oraya çıkarız," diye ekledi.

 

Yemeklerini yerken kapının zili çaldı. İkisi de masadan kalkıp kapıyı açtığında, Hale her zamanki neşesiyle içeri daldı. Önce Turan’a sarılıp, “Baba, nasılsın?” diye sordu.

 

Turan gülerek, “İyiyim kokoş, sen nasılsın?” diye karşılık verdi.

 

Hale kahkaha attı. “Ben de iyiyim ayol! Bebek görmeye geldim, kötü olmam mümkün mü?” diyerek Sıla’ya yöneldi. Ona sarılıp, “Güzel annemiz nasıl?” diye sordu.

 

Sıla gülümseyerek, “İyiyim canım, sağ ol. Sen nasılsın?”

 

Hale gözleri parlayarak, “İyiyim. Aslan nerede?” diye sordu ve etrafına bakındı.

 

Sıla, “Uyuyor. Birazdan uyanır,” dedi. O sırada Hasan Hale’yi takip etti.

 

Hale bebeği görmek için sabırsızlanırken, yukarıdan Alparslan’ın ağlama sesi duyuldu. Turan, “Karşılamada eksik kaldık tabii,” diyerek yukarı çıktı.

 

Sıla, Hale’ye dönerek, “Senin çocuklar nerede?”

 

Hale, “Evde, bakıcılarıyla,”

 

Sıla, “Uzun zamandır aynı bakıcıyla mı çalışıyorsunuz?” diye merak etti.

 

Hale yüzünü buruşturup, “Yok, bu ikinci. Şükür değiştirdik,” diye kızgın bir ifadeyle cevap verdi ve bakışlarını Hasan’a dikti.

 

Sıla bu gerginliği fark etti ama bir şey sormadı. Turan bebeği kucağında taşıyarak aşağı indiğinde, Sıla mutfağa geçip masayı toplamaya ve çay hazırlamaya başladı. Hale de ona yardım etmek için yanına geldi.

 

 

Bölüm : 12.03.2025 15:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...