
Yeni kimlikle birlikte Alparslan’ın kimliği de çıkartılmıştı. Nüfus dairesinden arabaya bindiklerinde Turan, Sıla’ya dönüp gülümseyerek, "Artık ne zaman evleniyoruz?"
Sıla, hafifçe gülerek, "Evliliğe hazır hissetmiyorum kendimi,"
Turan, gülümseyerek arabayı çalıştırırken, "Hazır hissedene kadar sizi kaçırıyorum,"
Neşeyle sohbet etmeye başladılar. Ancak sohbetin ortasında, Turan’ın telefonuna gelen bir arama sesiyle sessizlik oldu.
Turan, "Efendim, babam," diyerek telefonu açtı.
Bir süre konuşmanın ardından Turan, gülümseyerek, Sıla’ya dönüp, "Tamam, saolasın baba,"
Sıla merakla, "Ne oldu, neydi o?"
Turan, "Apartmanla ilgili bir şey olmuş. Babamı aramışlar, evde değilsiniz, kapıyı açmamışsınız falan demişler."
Sıla daha da meraklanarak, "Ne olmuş, apartmanda babanı arayacak kadar acil bir şey mi var?"
Turan, biraz sıkılarak, "Saçma sapan oylamalardan biri yine. Ne olacak, ne derlerse tamam de, geç."
Turan, Sıla’ya, "Artık sana yeniden ehliyet almalıyız, böyle olmuyor,"
Sıla, biraz tedirgin bir şekilde, "İstemiyorum," diye cevap verdi. Ancak sesindeki titreme, Turan’ın dikkatini çekmişti.
Turan, Sıla’nın elini tutarak, "Canım, aynı şeyler benimle birlikteyken de olabilir, kendini bu kadar sıkmana gerek yok. Sen kullanınca kaza yapma olasılığın, benimleyken de var, taksiyle giderken de," diyerek cesaret vermeye çalıştı.
Ancak Sıla kararlıydı ve, "Hayır, gerçekten istemiyorum,"
Turan, biraz esprili bir şekilde, "Peki o zaman, sana üç tekerlekli motorsiklet alalım,"
Sıla kahkahalarla gülerek, "Geçen öyle bir motorla gezen teyze gördüm, çok tatlıydı,"
Turan gülerek, "Arkaya Alparslan'ı bağlarsın, üstüne bir de kışın şilte çeker, kapatırız," dedi ve gülüşmeler eşliğinde evlerine doğru devam ettiler.
Eve geldiklerinde, Turan Alparslan’ı alıp apartman girişine yöneldi. Kapı önünde oturan apartman sakinleri Turan’ı görünce seslendiler. Turan, Alparslan’ı kucağında taşırken, Sıla da eve çıktı. Yarım saat sonra, Turan yukarı gelirken Sıla’ya Alparslan’ı verdi. Turan, Alparslan’ı sevmeye başlarken, "Bir kokuyor, asansöre binilmez, binen bayılır. Öyle bir koku bıraktık asansöre, bizi kovmazlarsa iyidir, apartmandan," dedi gülerek.
Sıla, Turan’ın söylediklerini dinlerken refleks olarak kokladı ve midesi bulandı. Turan, şaşkınlıkla, "Neyi kokluyorsun acaba?" diye sordu, alaycı bir sesle, "Sonuçta bezini pisletti, ne kokmasını bekleyebilirsin?"
Sıla, "Bu kadarını beklemiyordum en azından," diyerek Alparslan’ın bezini değiştirmeye başladı.
Turan gülerek, "Asansöre atom attık diye anlatıyorum, sen koklayıp teyit ediyorsun," dedi ve mutfağa yöneldi.
Sıla, Alparslan’ı da alarak mutfağa geçtiğinde, Turan kahvesini içiyordu. Sıla, "Bana yok mu?" diye sordu.
Turan kaşlarını kaldırarak, abartılı bir sesle "Yemek ne yiyeceğiz hatunum? Açım ben,"
Sıla, Turan’ın bu hitabına şaşkınlıkla bakarak, "Aşçıbaşına soracaksınız hünkarım, şehzademizle ilgilenmekteyim," diye alaycı bir ses tonuyla cevap verdi.
Turan, kahvesini içerken bu cevaba, kahveyi istemsizce Sıla’nın yüzüne püskürttü.
Sıla, şaşkınlıkla yüzüne bakıp, "Yok artık ya, bu ne!"
Turan kahkahalar içinde konuşamaz hale gelmişti.
Sıla, gülerken siniri de bozulmuştu. "Kendine gel, al şu çocuğu, ne hale getirdin beni!" diyerek Alparslan’ı Turan’a verdi.
Turan hâlâ gülmeye devam ediyordu. Sıla, yüzünü silerken, "Pissin," diyerek mutfaktan yukarı odalarına çıktı.
Bir süre sonra temizlenip aşağı indiğinde, Turan’ın duvarlardaki kahve lekelerini sildiğini gördü.
Sıla, "Ver, sen bırak, ben yaparım," diyerek elindeki malzemeleri aldı.
Turan, gülümseyerek Sıla’nın omzundan tutup başını öptü ve, "Hâlâ burada kahve kalmış,"
Sıla, ona sinirli gibi bakarak, "Dua et Alparslan kucağında," dedi ve sinsice gülerek, "Birazdan uyur Alparslan, o zaman görürsün?"
Turan, "Barışalım nolur, nolur!" diyerek Sıla’nın yanağını sıkmaya başladı.
Sıla, gülerek, "Aman tamam, bırak yanağımı, küsmedim," dedi ve duvarı temizlemeye devam etti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 32.25k Okunma |
3.13k Oy |
0 Takip |
110 Bölümlü Kitap |