84. Bölüm

78. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

Sıla, gün boyunca Alparslan'a odaklanmıştı. Karnındaki hafif ağrıyı hissetse de, üzerinde fazla durmamış, zamanla geçeceğini düşünmüştü. Ancak öğleden sonra ağrı hafiflemek yerine giderek şiddetlenmeye başlamıştı. Önce karnının alt kısmında hafif bir baskı hissi vardı, ama akşama doğru bu baskı yerini daha yoğun ve keskin sancılara bırakmıştı.

 

Turan’ın eve dönüş saati yaklaştığında ağrı artık tüm karnına yayılmış, nefesini bile zorlayacak bir hâl almıştı. Başta önemsemediği ağrı, şimdi onu yerinde duramayacak kadar rahatsız ediyordu. Elini karnına götürüp hafifçe bastırarak derin nefes almaya çalıştı ama sancı hiç dinmiyordu. Gözlerini kapattı, içinden "Geçer, birazdan geçer," diye tekrarladı. Ancak içindeki huzursuzluk, ağrının düşündüğünden daha ciddi olabileceğini fısıldıyordu.

 

Turan eve geldiğinde, Sıla başta hiçbir şey belli etmemeye çalıştı. Turan bir süre Alparslan’la ilgilendi, ardından akşam yemeği için sofraya oturdular. Ancak yemek sırasında Sıla’nın yüzü solmaya, ifadesi değişmeye başladı.

 

Turan hemen fark edip sordu: “Ne oldu?”

 

Sıla hafifçe gülümsedi, önemsememeye çalışarak “Önemli bir şey değil, biraz karnım ağrıyor,”

 

Turan gözlerini kısmıştı. “Genel bir ağrı mı?”

 

Sıla başını hafifçe iki yana salladı. “Pek değil… İlk kez bu kadar keskin bir acı hissediyorum,” dediğinde, Turan ciddileşti.

 

Hemen ayağa kalktı, Sıla’yı muayene etmek için kaldırmaya çalıştı ama Sıla aniden duraksadı, acıyla yüzü gerildi. Bunu gören Turan, elini nazikçe karnına koyup bastırdı.

 

“Muhtemelen apandisit,” dedi endişeyle. “Ne zamandır var bu ağrı?”

 

Sıla hafif bir nefes alarak “Sabah hafifti ama akşama doğru yoğunlaştı,”

 

Turan’ın yüzündeki endişe belirginleşti. Kararlı bir şekilde “Ve sen bana bunu yeni söylüyorsun. Hemen hastaneye gidiyoruz,”

 

Sıla bir şey söylemek istedi ama Turan, “Bu işin şakası yok, apandisit patlarsa çok tehlikeli olabilir,” diyerek onu durdurdu.

 

Sıla Turan’ın kararlılığını görünce direnmedi. Ağrı o kadar şiddetlenmişti ki, artık kendi de bunun basit bir şey olmadığını hissediyordu.

 

Turan, hazırlanıp evden çıktıklarında arabada hastaneyi aramıştı. Hastaneye acil giriş yaparken, Osman Hoca da çoktan haberi almış ve onları kapıda bekliyordu.

 

Acildeki ilk muayeneyi Osman Hoca yaptı. Ultrason cihazını hazırlarken, Turan Sıla’nın bacaklarını sıkıca tutuyordu. Doktor, ekrana bakarken bir an duraksadı ve şaşkınlıkla "Hamile misiniz?" diye sordu Sıla’ya.

 

Turan, hızla bakışlarını ekrana çevirdi. "Hamile mi?" diye mırıldandı, gözleri büyümüştü. Doktor ultrason ekranını işaret ederek, "Bakın, cenin değil mi?" diye gösterdiğinde, Turan şaşkın ama sevinçli bir ifadeyle gülümseyerek "Evet,"

 

Tam o anda, Sıla acıyla çığlık attı. Turan refleksle başını ekrandan çevirip ona baktı. Yüzü endişeyle gerildi. Doktora dönüp "Bize müsaade eder misiniz?" diyerek odadan çıkmasını istedi. Sonra hızla Sıla’yı kaldırdı.

 

Sıla gözlerini büyüterek "Hamile miyim, cidden?" diye sordu, sesinde serzeniş vardı .

 

Turan heyecanla başını sallayıp "Evet, hamilesin!" dedi ve Sıla'ya sıkıca sarıldı.

 

Sıla, acıyla kıvrandı, nefesi kesilir gibi oldu. "İnanmıyorum… Resmen bir yılda iki kere doğuracağım!" diye inledi.

 

Turan kahkaha atarak "Doğum günleri de aynı gün olurmuş, ne güzel!"

 

Sıla kaşlarını çattı, yüzünü buruşturup "Hayır ya!" diye sızlandı. Bir an acıyla büküldü, ama sonra acısı hafifleyince derin bir nefes alarak "Turan, ben hamileyim," diye tekrarladı, aklına yeni gelmiş bir şeyi hatırlamanının şaşkınlığıyla.

 

Turan gülümseyerek tekrar etti: "Evet hayatım, hamilesin."

 

Sıla kaşlarını çattı, sesi alçaldı. "Ama… nasıl olur? Nasıl hamile kalırım? Hani olmazdı?"

 

Turan gülerek başını iki yana salladı. "Olmaz demedim, olma ihtimali çok düşük dedim,"

 

Sıla, derin bir nefes alıp gözlerini kısarak başını iki yana salladı. "İnanamıyorum… Resmen Hale’nin ahı tuttu!" diye mırıldandı.

 

Bölüm : 02.04.2025 12:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...