
Aslı ve Murat, televizyon karşısında sessizce otururken kapı çaldı. Pencerenin önünde duran komutanı görünce ikisi de birbirine bakarak şaşırdı. Aslı, Murat’a sessizce, "Bu adamdan hoşlanmadım," dedi. Murat, kalkıp kapıyı açtı. Komutan selam vererek, "İçeri girebilir miyim?" diye sordu. Murat, "Tabii," diyerek komutanı içeri aldı. Aslı da ayağa kalkıp koltuğu göstererek onu davet etti. Komutan, tekli koltuğa oturdu; Aslı ve Murat ise yan yana oturup hal hatır sordular.
Bir süre sonra, komutan daha ciddi bir ifadeyle, "Sizi biraz araştırdım," dedi. "Nedense buradan önce hiç yaşamamış gibisiniz."
Murat gülümseyerek, "Nasıl yani?" dedi. "Ne demek istiyorsunuz?"
Komutan devam etti: "Hiç polis çevirmesine bile girmemişsiniz. Burası için varsınız ama öncesi yok. Bu oldukça ilginç."
Murat soğukkanlı bir şekilde, "Kendi halimizde yaşıyoruz, sakin bir hayatımız var. Bu bir suç değil," dedi.
"Suç değil, evet," dedi komutan. "Ama bu kadar sorunsuz bir geçmiş pek de olası değil."
Aslı, rahatsız bir şekilde, "Bizi araştırma hakkını nereden aldınız? Bu yaptığınız suç," dedi.
Komutan gülerek, "Suç mu işliyorum?" dedi.
Aslı, "Özel hayatımızı ihlal ediyorsunuz. Bu herkesin bildiği bir şeydir. Eğer bir suçumuz yoksa, bizi araştırma hakkınız da yok," diye çıkıştı.
Komutan, "Haklısınız," dedi. "Bazen bir şeyler bulabilmek için sınırı aşarız ama sonunda her şey düzelir."
Murat, "Biz bir suç işlemedik ki, sizin düzeltmenizi gerektirecek bir şey olsun," dedi.
Komutan, "Sadece dikkatli olmakta fayda var. Köylü size fazla güveniyor; bizim yerimize sizi çağırıyorlarsa, size itimat etmişler demektir. Bu güzel bir şey, ama sizi merak ettim," diye açıkladı.
Murat, "Fazla merak iyi değildir," dedi. "Komutan olmanız, burnunuzu her şeye sokabileceğiniz anlamına gelmiyor." Ayağa kalkarak kapıya yöneldi. "İyi günler komutanım, yine bekleriz," diyerek kapıyı açtı.
Komutan, Murat’ın açtığı kapıya bakarak hafifçe gülümsedi, ancak yüzündeki gerginlik hala hissediliyordu. Ayağa kalkıp ceketini düzeltti ve yavaşça kapıya yöneldi.
"Size iyi günler," dedi, Murat’ın gözlerine bakarak. "Bu dediklerimi düşünün. Fazla dikkat çekmek her zaman iyi sonuçlanmaz."
Aslı, komutanın imalı sözlerinden rahatsız olmuş şekilde Murat’a baktı, ancak sesini çıkarmadı. Murat ise sakinliğini bozmadan, "İyi günler," dedi ve komutan dışarı çıktıktan sonra kapıyı kapattı.
Kapı kapanır kapanmaz, odada gergin bir sessizlik oluştu. Aslı, yerinde huzursuzca kıpırdandı ve sessizliği bozan ilk kişi o oldu.
"Bu adamın derdi ne?"
Murat, Aslı’nın bu sözüne yanıt vermeden bir süre düşündü. Gözleri hala kapının üzerinde, komutanın söylediklerini tartıyordu. Sonra derin bir nefes alarak koltuğa tekrar oturdu.
"Merak etme," dedi soğukkanlı bir sesle, "O sadece haddini aşmaya çalışan biri. Biz kendi yolumuza bakacağız."
Aslı, Murat’ın bu rahat tavrına inanamıyordu. "Bu yaptığı normal değil. Bizimle ilgili bir şey biliyor olabilir mi?"
Murat başını Aslı’ya doğru çevirerek derin bir bakış attı. "Sanmıyorum, Bilmiyor. Sadece burnunu sokmaya çalışıyor. Onun için endişelenme." Sonra biraz duraksayarak ekledi, "Ama bundan sonra daha dikkatli olalım. Özellikle dışarıda."
Aslı, bu son cümlenin ağırlığını hissedip derin bir nefes aldı. İçini kemiren bir huzursuzluk vardı ama Murat’a güvenmekten başka çaresi yoktu. Başını yavaşça sallayarak, "Tamam," dedi. "Ama bu işin peşini bırakacağını sanmıyorum."
Murat, Aslı’nın sözlerini önemsercesine başını salladı, ama bakışlarında kararlı bir ifade vardı. "Halledeceğim."
Aslı bir süre sessizce Murat’a baktı, ancak içinde biriken soruları sormaktan kendini alıkoydu. Murat aslının yanına gelip koltuğa oturdu. Aslı iyice murat a yaklaşıp omzuna başını dayadı murat aslının sırtına elini koyup kendine doğru çekti bir süre birbirlerine bu şekilde destek olmak iyi gelmişti ikisine de.
Murat’ın eli Aslı’nın sırtında hafifçe gezinirken, Aslı derin bir nefes aldı. Sonunda, sessizliği bozarak, "Bunu böyle ne kadar sürdürebiliriz Murat?" diye fısıldadı. "Dışarıda olup bitenlerden kaçmak zor olacak."
Murat, biraz duraksadıktan sonra, Aslı’nın saçlarını okşayarak, "Sadece bu anın tadını çıkaralım," dedi. "Ben halledeceğim onu." Murat, hafifçe doğrulup Aslı’nın yüzüne baktı. "Her ne olursa olsun, birlikteyiz," dedi kararlı bir sesle. "Bunu unutma."
Aslı, Murat’ın gözlerine baktı ve içindeki korkuları biraz olsun yatıştırarak başını salladı. "Tamam," dedi. "Ama dikkatli olmalıyız." Murat, Aslı’yı biraz daha kendine çekip sarıldı.
Murat, bir süre Aslı'ya baktıktan sonra, "Banyoya gideyim ben," diyerek yerinden kalktı. Aslı, koltuğa uzanıp gözlerini kapadı. Murat yatak odasına geçip birkaç kıyafet aldı. Dolaptaki alt çekmeceyi açtı ve arkasında gizli duran bir telefonu kıyafetlerinin arasına saklayarak banyoya geçti.
Banyoda suyu açtı, telefonu çıkarıp hızlıca bir mesaj yazmaya başladı. Mesajı gönderdikten sonra telefonu kıyafetlerinin arasına geri koydu ve duşa girdi. Bir süre sonra duştan çıkıp beklediği mesajı okudu. Mesajı hemen sildi, telefonu kapatıp yerine koymak için yatak odasına geri döndü. Telefonu dolaba geri yerleştirdikten sonra aşağıya indi.
Aslı, koltukta uyuyakalmıştı. Murat, yatak odası için birkaç odun aldı ve yukarı taşıdı. Tekrar aşağı indiğinde Aslı'nın yanına yaklaştı. Gülerek, "Uykucu, hadi uyan! Sürekli uyuyorsun," dedi.
Aslı gözlerini açtı, doğrulup gözlerini ovuşturdu. "Gerçekten, ne kadar çok uyuyorum böyle? Havadan mı sudan mı anlamadım, kafamı koyar koymaz uyuyorum," diye mırıldandı.
Murat yanına oturup, "Boşluktandır," dedi gülerek.
Murat, mutfağa doğru yönelip, "Kahve içer misin?" diye seslendi.
Aslı, "Olur, içerim," diye cevap verdi. Televizyonda kanalları değiştirirken bir film buldu ve izlemeye başladı. Birkaç dakika sonra Murat elinde iki kahveyle geldi, Aslı'ya fincanı uzattı ve yanına oturdu.
Aslı'ya dönerek, "İyi misin?" diye sordu.
Aslı, tedirgin bir şekilde Murat’a baktı. "Bilmiyorum," dedi.
Murat hafif bir gülümsemeyle, "İçini ferah tut, sorun olmayacak. Bir şey bulamazlar, sıkma canını," dedi ve göz kırptı.
Aslı derin bir nefes aldı. "Senin kadar emin olamıyorum," diye mırıldandı ve kahvesinden bir yudum alarak fincana baktı.
Murat, "Bana güven," dedi yine göz kırparak.
Aslı hafifçe gülümsedi ve başını tamam der gibi salladı.
Murat, televizyona dönüp izlemeye başladı ama aklı başka bir yerdeydi. Aslı, ona kısa bir süre baktı ve iç çekti, sonra pencereye döndü, dışarıyı izlemeye başladı. Kar yağıyordu. Bir süre sonra Murat'a dönüp, "Dışarıda yürüyelim mi?" diye sordu.
Murat, Aslı’yı anlamadığı için ona baktı. "Nasıl yani?" diye sordu.
"Dışarıda kar yağıyor, çok güzel görünüyor. Biraz dolaşalım mı?" diye tekrarladı Aslı.
Murat pencereye bakıp, "Emin misin?" diye sordu.
Aslı gülümsedi, "Evet," dedi.
Murat, "Hadi o zaman," diyerek ayağa kalktı. Üstlerini giyindiler ve kapıyı açtıklarında, Murat soğuk rüzgarı hissedip Aslı'ya dönerek, "Hala emin misin? Çok soğuk," dedi.
Aslı hızla evden çıktı, "Evet!" dedi. Merdivenlerin ikinci basamağına kadar çıkmıştı bile. Kar, dizine kadar ulaşıyordu. Bacağı kara gömülünce, Murat'a dönüp gülerek, "Harika!" dedi ve diğer bacağını da kara bastı, tamamen kara gömüldü. Murat, arkasından izleyerek gülüyordu.
Aslı, hafifçe geriye yaslandı, karın içine iyice gömülmüştü. Ayağa kalktı ve tekrar yürümeye çalıştı ama ilerleyemiyordu. Murat güldü, "Böyle ilerleyemezsin, karı kürümemiz lazım," dedi.
Aslı, "Hadi gelsene! Orada durma, gel!" diye seslendi.
Murat gülerek, "Bence sen gelmelisin, ıslandın," dedi.
Aslı oflayarak, "Çok sıkıcısın, hadi gel!" dedi ve bacaklarını kaldırarak zorla birkaç adım attı, sendeleyip dizleri üstüme düştü.
Murat hemen ciddileşti, Aslı'ya yaklaşıp elini uzattı, "Aslı, buraya gel. İçeri girelim, sonra kürüme işini hallederiz. Hadi," dedi.
Aslı tereddüt etmeden eve döndü. İçeri girdiklerinde, yukarı çıkıp üstünü değiştirdi ve sonra aşağı inip Murat’ın yanına, koltuğa oturdu. Gülümseyerek, "Teşekkür ederim," dedi.
Murat, "Ne için?" diye sordu, gözlerini televizyondan ayırmadan.
Aslı, "Bana karşı iyi olduğun için," diye yanıtladı.
Murat, Aslı’ya dönüp gülümsedi ve derin bir nefes aldı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 26.6k Okunma |
2.06k Oy |
0 Takip |
80 Bölümlü Kitap |