
Aslı, sakin bir ses tonuyla, “Kahve istiyorum,” dedi. Yüzündeki yorgunluk dikkat çekiyordu.
Murat, gözlerini Aslı’ya dikti. “İçebilecek misin?” diye sordu. Yüzü hâlâ gergin ve kaygılıydı. Ayağa kalkıp mutfağa doğru yürüdü.
Aslı, hafifçe omuz sıktı ve Murat'ın ardından kalkıp mutfağa yürüdü ve kapısına dayandı, “Bilmiyorum... ama canım çekti,” dedi. Ardından, gerginliği dağıtmak istercesine, “Bu arada bizim balık ne oldu? Hâlâ dolapta, yapmadın bana,” diyerek gülümsemeye çalıştı.
Murat derin bir nefes alıp, “Beni oyalamaya çalıştığının farkındayım,” dedi. Sonra gözlerini kaçırarak ekledi: “Ama umarım malign değildir. İnşallah değildir.” Sesi kararlı ama alttan alta titriyordu.
Aslı şaşkın bir ifadeyle. “Malign ne demek?” diye sordu.
Murat, omuzlarını düşürerek, “Boş ver, bilmesen daha iyi. İnşallah hiç bilmezsin,” dedi ve tezgâha tutundu.
Aslı, duvara sırtını dayayarak, “Türk kahvesi istiyorum,” dedi. Konuyu değiştirmek için bilinçli bir çabayla söylemişti bunu.
Murat, yüzünde hafif bir gülümsemeyle arkasına dönüp, “Başka arzunuz var mı, efendim?” diye sordu.
Aslı, muzipçe, “Akşam yemeği olarak da balık istiyorum. Şefin önerisi nedir bu konuda?” dedi.
Murat, fincanları çıkarırken, “Dolaptaki balığı çıkarırsanız, şef bir spesiyal hazırlar,” diye cevap verdi.
Aslı, buğulu camların arkasından gelen soğukla yüzleşircesine dolabı açtı, balığı bir kaba koymaya çalıştı. Ancak paketi açtığında yayılan hafif bir koku onu geri adım attırdı. Burun deliklerini kapatarak, “İğrenç kokuyor,” dedi ve hızla mutfaktan çıkıp banyoya yöneldi.
Murat, arkasından bakakaldı. Bir süre durdu, sonra yüzünde belli belirsiz bir gülümseme belirdi. Ancak aklı hâlâ Aslı’nın göğsündeki kitledeydi. “Ya...” diye düşündü, cümlesini bitiremedi. Dalgın bir halde elindekini bırakıp banyoya doğru çıktı.
Kapıda bekleyen Aslı, yüzünü bir havluyla bastırmıştı. Murat ona doğru yaklaşıp, “İyi misin?” diye sordu. Havluyu nazikçe elinden alarak yüzüne baktı.
Aslı, yutkunarak, “Sakın hamile kalma,” dedi. “İğrenç bir şey. Sürekli miden bulanıyor, hiç önermem,” diye ekledi, hafifçe gülerek.
Murat, duruma rağmen kahkaha attı. “İkinciyi ben doğurmak istemiştim halbuki,” dedi.
Aslı şaşkınlıkla gözlerini açtı. “İnanamıyorum! Birini doğurdum, ikinci planı yapılıyor,” dedi. Gülerek havluyu Murat’ın omzuna attı. “Benden uzak dur, ikinci asla olmaz!” diyerek hızla merdivenlere yöneldi.
Murat, arkasından seslendi: “Ama tek çocuk olmaz! Kardeş iyidir.”
Aslı cevap vermedi, merdivenlerden inip koltuğa uzandı. Yüzünü bir yastığın altına soktu ve, “Ben yokum,” dedi.
Murat hafifçe gülümsedi, “Kahve gelince çıkarsın nasılsa,” diyerek mutfağa yöneldi. Kahveleri hazırlayıp salona geri döndüğünde, Aslı hâlâ yastığın altındaydı. Kahveleri masaya koyup ayak ucuna oturdu.
“Kahveni getirdim,” dedi yumuşak bir sesle.
Aslı yavaşça yastığın altından çıktı, kahvesini aldı ve bir yudum içti. Ancak yüzü buruştu. Yutkunmaya çalıştı ama dayanamadı, bardağı masaya bıraktı ve hızla banyoya koştu.
Murat sessizce bekledi. Kendi kahvesinden bir yudum aldı ama bu küçük olaylar bile tadını kaçırmaya başlamıştı.
Bir süre sonra Aslı banyodan geri döndü. Gülümsemeye çalışarak, “Ayıla bayıla içtiğim kahveden tiksinmek de enteresanmış,” dedi ve koltuğa oturdu.
Murat, onun yüzüne dikkatlice baktı. Aslı gülümsemesinin ardındaki gerginliği fark etmişti. Derin bir nefes alarak, “Ne oldu?” diye sordu.
Murat, onun bu haline baktı. “Hiç,” diye yanıtladı, yüzünü saklamaya çalışarak kahvesinden bir yudum aldı ve fincanları toplayıp mutfağa yöneldi. Ancak aklı Aslı’da kalmıştı. “Ya doğruysa...” düşüncesi zihninin köşesinde yankılanmaya devam ediyordu.
Aslı, Murat’ın mutfak uzaklaşmasının ardından bir an pişmanlıkla iç çekti. "Keşke söylemeseydim," diye düşünerek başını hafifçe salladı. Kafasını dağıtmak için kumandayı eline alıp televizyonu açtı. Kanallar arasında gezinirken eski bir film dikkatini çekti. Gözlerini ekrana dikti ve sahnelere dalarak izlemeye başladı.
Film devam ederken odanın sessizliği bozuldu. Murat, elinde bir bardak suyla yanına gelip sessizce koltuğa oturdu. Hiçbir şey söylemeden ekrana baktı, dikkatini çekmişti. Filmde geçen bir diyalog ikisinin de ilgisini çekmiş gibiydi; sessizliği yalnızca televizyondaki sesler dolduruyordu.
Bir süre sonra Murat, başını Aslı’ya çevirerek sakin bir sesle konuştu:
"Bu filmi daha önce izledin mi?"
Aslı, gözlerini televizyondan ayırmadan başını iki yana salladı. "Hayır, ama hikâyesi ilginç geldi," diye yanıtladı.
Murat, derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. "Aynen... Hikâyenin nereye gittiğini merak ettim." dedi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 26.6k Okunma |
2.06k Oy |
0 Takip |
80 Bölümlü Kitap |