
Ultrason odasının önünde sıra beklerken Murat giderek daha gergin bir hal alıyordu. Koltukta oturmasına rağmen sabırsızca ayaklarını yere vuruyor, ellerini sık sık ovuşturuyordu. Her geçen dakika onun sabrını biraz daha tüketiyordu. Aslı, Murat’ın yüzündeki huzursuzluğu fark etti ve hafifçe elini onun eline koydu.
“Biraz sakin ol,” dedi yumuşak bir sesle.
Murat başını salladı, ama gözlerindeki gerginlik hâlâ yerindeydi. Neyse ki içeriden isimleri seslenince hemen ayağa kalktılar ve odaya girdiler.
Odaya girdiklerinde bir hemşire Aslı’ya yardım ederek onu ultrason masasına yatırdı. Doktor, hafif bir gülümsemeyle içeri girip selam verdi ve ardından muayeneye başladı. Cihazın başında birkaç kez duraksadı, ekranı dikkatlice inceledi. Birkaç dakikalık sessizlik Murat’ı daha da huzursuz etmişti.
Sonunda doktor, “Korkulacak bir durum yok gibi görünüyor,” dedi sakin bir sesle.
Murat, perde arkasından uzanarak, “Malign değil, değil mi?” diye sordu. Sesi hem endişeli hem de ısrarcıydı.
Doktor, sakin bir şekilde başını iki yana salladı. “Hayır, değil,” dedi. “İlk görünce ben de biraz korktum, ama iyi huylu görünüyor. Düzenli kontroller yeterli olacaktır.”
Bu sözler Murat’ı biraz rahatlattı, ama tamamen değil. Perde arkasına doğru bir adım attı ve “Bakabilir miyim? Emin olmak istiyorum,” dedi.
Doktor, hafif alaycı bir tonla, “Doktor musunuz yoksa?” diye sordu.
Murat kendinden emin bir şekilde, “Evet,” diye cevap verdi. Doktor, Murat’ın bu cevabıyla bir an duraksayıp sonra başını salladı. “Peki, buyrun,” dedi. Ultrason cihazını işaret ederek, kitlelerin yerlerini ve yapılarını açıkladı. İkisi kısa bir süre sessizce konuşarak durumu değerlendirdiler.
Muayene tamamlandığında Murat’ın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Doktor odadan çıkıp raporu hazırlamaya giderken Murat, Aslı’nın yanına geçti ve ona giyinmesi için yardım etti.
Dışarı çıktıklarında raporu aldılar ve doktora tekrar gösterdiler. Doktor, raporu gözden geçirerek, “Kadınların %90’ında bu tür kitleler olabilir. Sizdeki biraz çıkıntılı olduğu için endişe verici görünmüş olabilir, ama büyük ihtimalle zamanla kaybolur. Ancak yine de altı ayda bir kontrol edilmesini öneririm,” dedi.
Bu sözler Murat’ın omuzlarından büyük bir yük almış gibiydi. Gözle görülür bir şekilde rahatlamıştı. Hastaneden çıktıklarında Murat, aniden Aslı’ya sarılarak onu sıkıca kucakladı.
“Öyle korktum ki,” dedi titreyen bir sesle. Aslı’nın başını öpüp ona daha da sarıldı.
Aslı gülerek, “Beni boğarak öldürmek mi istiyorsun?” diye sordu ve hafifçe itti Murat’ı.
Murat da gülümseyerek, “Sevgimle boğarım seni!” diyerek Aslı’yı daha sıkı kucakladı.
Aslı kahkahalarla, “Boğuluyorum! Yeter artık!” diye karşılık verdi.
Murat, onu sonunda bıraktı ve gülerek elini Aslı’ya uzattı. “Aman, hemen de boğulursun!” dedi şakayla.
Aslı, Murat’ın elini tutarak ona sımsıcak bir gülümseme verdi. İkisi de rahatlamış ve neşelenmiş bir halde arabalarına doğru yürüdüler.
Arabaya bindiklerinde Murat, derin bir nefes alıp başını koltuk yastığına yasladı. Bir an sessiz kaldıktan sonra, Aslı’ya dönüp ciddi bir ifadeyle, “Çok korktum,” dedi.
Aslı hafifçe tebessüm ederek, “Farkındayım,” diye karşılık verdi. Ardından yüzündeki gülümsemeyi genişleterek, “Sıra beni gezdirmeye geldi,” diye devam etti. “Hadi, bana ne yedireceksin?”
Murat, rahatlamış bir şekilde gülümseyerek, “Ne istersen onu yiyoruz,” dedi ve arabayı çalıştırdı.
Yola çıktıklarında Aslı bir mağaza adını söyleyerek, “Oraya gidelim mi?” diye sordu.
Murat göz ucuyla ona bakıp, “Bir şey mi istiyorsun?” diye sordu merakla.
Aslı, Murat’a dönüp biraz sıkıntılı bir sesle, “Pantolonlarım biraz sıkıyor,” dedi.
Murat şaşkın bir ifadeyle gülümseyerek, “Hadi ya! Büyüdü mü o kadar?” diye takıldı.
Aslı, hafif bir memnuniyetsizlikle, “Sanırım kilo alıyorum,” dedi. “Belim sıkıyor artık.”
Murat, gülümseyerek başını salladı ve “Tamam, gidelim balım,” dedi. Ardından Aslı’nın yanağından bir makas aldı.
Aslı, onun elini itip hafif bir sinirle, “Gülme ya! Kilo alıyorum diyorum, sen gülüyorsun!” dedi.
Murat, şaka yollu bir tonla, “Tombik mi olacaksın sen?” diyerek yeniden yanağına uzandı.
Aslı hemen arkasını dönüp, “Yapma ya, sinir şey!” diyerek Murat’ın elini itti ve başını iyice başka tarafa çevirdi.
Murat, kahkaha atıp direksiyona döndü. “Severim senin kilonu,” dedi sevecen bir şekilde. Aslı, istemese de yüzünde bir gülümsemeyle cama bakmaya devam etti. Aralarındaki bu neşeli diyalog, gergin geçen sabahın ardından ikisine de iyi gelmişti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 26.6k Okunma |
2.06k Oy |
0 Takip |
80 Bölümlü Kitap |