
Mağazanın park alanına girdiklerinde, güneşli hava ve hafif bir rüzgar, arabadan indiklerinde yüzlerini okşadı. Kapıdan girip güvenlik kontrolünden geçtikten sonra yürüyen merdivenlere yöneldiler. Üst kata çıkıp vitrinlere göz atarak ilerlediler ve sonunda bir mağazaya girdiler.
Reyonların arasında dolaşmaya başladılar. Aslı, birkaç pantolon seçip Murat’a gösterdi. "Nasıl?" diye sordu. Murat, elleri cebinde, gösterilen pantolonlara kısa bir bakış atıp, “Güzel,” dedi, ama pek ilgilenmiyor gibiydi.
Aslı başka bir reyonda kıyafetleri incelerken, Murat’ın gözü farklı kıyafetlere takıldı. Birkaç pantolon seçip eline aldı ve Aslı’nın yanına yürüdü. "Bunlar nasıl?" diye sordu.
Aslı, seçtiklerine bakıp hafif bir tebessümle, “Güzelmiş, sende iş var,” dedi ve kıyafetleri elinden aldı. Murat, gülümseyerek, “Başka reyonlara da geçeyim mi?” diye alçak bir sesle sordu.
Aslı arkasını dönüp ona komut verir gibi, “Sen beni takip et, kaybolma,” dedi. Murat hafifçe başını salladı, bu sırada Aslı deneme kabinine yöneldi.
Kabine giren Aslı, seçtiklerini denerken, Murat mağaza içinde dolaşmaya başladı. Bir süre sonra elinde birkaç bebek kıyafetiyle Aslı’nın yanına döndü. Gülümseyerek, “Bak, çok güzeller, değil mi?” diyerek kıyafetleri ona uzattı.
Aslı, elbiseleri incelerken yüzü yumuşadı. “Kız elbisesi bu,” dedi nazik bir sesle, “Ama gerçekten çok tatlı.”
Murat keyifli bir şekilde, “Evet, kız elbisesi. Alalım dursun, eğer kız olmazsa ileride bir kıza saklarız,” dedi.
Aslı, muzip bir ifadeyle Murat’a dönüp, “Sen mi doğuracaksın?” diye sordu hafif alaycı bir tonda.
Murat kahkaha atarak, “Yok, ama arkasını düşünüyorum. Bir yıl geçmeden bir daha deneme yaparız,” dedi.
Aslı, gülümseyerek, “Fabrika mıyım ben?” diye cevap verdi. Ardından elbiseye tekrar bakarak, “Alsak saçma, almasak aklımızda mı kalacak sanki?” diye mırıldandı.
Murat kararlı bir şekilde, “Alıyoruz. Erkekse de dursun dedim ya,” diyerek elbiseleri ve Aslı’nın elindekileri alıp kasaya yöneldi. Aslı, hafif bir tebessümle peşinden giderken, Murat’ın bu halinden hoşnut görünüyordu.
Mağazadan çıktıktan sonra başka mağazalara da uğrayarak birkaç ürün daha aldılar. Ardından üst kata çıkarak ev eşyaları satan bir mağazaya girdiler. Burada birkaç ürün ve süs eşyası seçip kasada ödeme yaptıktan sonra mağazadan çıktılar. Alışverişin ardından acıktıklarını fark ederek restoranların olduğu bölüme geçtiler.
Birkaç restoranın menüsüne göz attıktan sonra Aslı, "Yiyecek bir şey yok ya da ben beğenmedim," dedi hafif bir memnuniyetsizlikle. Murat, “Başka bir yere gidelim istersen,” diyerek çözüm aramaya çalıştı.
Aslı düşünceli bir şekilde, “Bir esnaf lokantası bulsak. Oralarda çok güzel yemekler oluyor,” dedi. Sonra birden aklına bir şey gelmiş gibi Murat’a döndü: “Yolda gelirken bir yerde yediğimiz tavuk vardı, hatırlıyor musun?”
Murat bir kahkaha attı. “Unutur muyum hiç?” dedi gülerek.
Aslı, “Neye güldün şimdi?” diye sordu merakla.
Murat, “Yol maceralarımıza güldüm. O tavukçuyu da unutmadım, diğer yerleri de,” dedi keyifle.
Aslı, “Neyse, asıl meseleye dönelim,” dedi sabırsızca. “O tavuktan istiyorum aslında.”
Murat şaşkınlıkla, “Ne alaka şimdi? O taa neredeydi, burada nereden bulayım?” dedi.
Aslı hafif hayal kırıklığıyla, “Evet, doğru diyorsun,” diye mırıldandı. Ama hemen toparlanıp neşeyle, “Hadi bir esnaf lokantası bulalım, ama sanayide olsun,” dedi muzipçe.
Murat şaşkınca, “Sen iyi değilsin bence,” diye cevap verdi.
Aslı ısrarla, “Hadi ya, yürü. Söz verdin, ben ne istersem onu yiyecektik,” dedi.
Murat derin bir nefes alıp etrafa baktı. “Ama hava karardı ve sanayideki lokantalar kapanır,” dedi gerçekçi bir ifadeyle.
Aslı sinirle, “Aman yaaa, öff,” diyerek bir sandalye çekip oturdu. “O zaman şurada yiyelim,” diyerek bir restoranı işaret etti.
Murat hafifçe gülümseyerek, “Tamam, hadi kalk o zaman,” dedi. Elinden tutarak Aslı’yı gösterdiği restorana götürdü.
Masalarına oturup siparişlerini verdiler. Murat etrafına bakıp restoranı incelerken, Aslı birden, “Hava karardıysa gece nasıl döneceğiz? Yollar uçurum, sen gece gitmezsin,” dedi endişeli bir tonla.
Murat sakin bir şekilde, “Zaten gitmeyeceğiz,” dedi. “İşimiz uzarsa diye yarını da izin girdim. Hoş, girmesem de kimsenin haberi olmazdı,” diye bıkkın bir ifadeyle ekledi.
Aslı, Murat’ın ses tonundaki yorgunluğu fark ederek, “Sıkıldın mı çocuklardan?” diye sordu.
Murat gülümseyerek Aslı’ya baktı. “Bıkmak değil de…” dedi ve gözlerini yere indirdi.
Aslı, “Eski hayatını mı özledin yoksa?” diye sordu, sesi yumuşak ve anlayışlıydı.
Murat başını hafifçe hayır anlamında salladı. “Yok, değil,” dedi. “Bilmediğim bir iş zorlanıyorum açıkçası. Senle idare ediyorduk, ama tek başıma yoruluyorum. Daha okumaya geçemeyen var biliyorsun. Onlar dert değil de... ben kim, öğretmenlik kim,” diyerek hafifçe güldü.
Aslı anlayışlı bir şekilde gülümsedi ve elini Murat’ın elinin üzerine koydu. “Haftaya beraber devam ederiz derslere, olur mu? Oturduğum yerden hallederiz, birlikte,” dedi.
Murat gülümseyerek, “Olur. Ara ara gelmen benim için iyi olur,” dedi. Sonra ekledi: “Hem seni özlemem.”
Siparişleri geldiğinde ellerini bıraktılar ve yemeklerini yemeye başladılar. Sessizlik, aralarındaki kısa ama tatlı sohbetlerle bölünüyordu. Yemeklerini yedikten sonra kalktı Murat ödemeyi yaptı. Aslı da kapıya yürüyüp çıktılar birlikte el ele. Arabaya kadar ellerini bırakmadan yürüdüler. Aslıyı bindirdikten sonra bindi Murat arabaya motoru çalıştırıp yola çıktı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 26.6k Okunma |
2.06k Oy |
0 Takip |
80 Bölümlü Kitap |