78. Bölüm

72. Bölüm

Gelip geçen biri
okurdayazarda

“Tamam,” dedi, sesi kararlı ve biraz da sertti.

 

Aslı şaşkın bir ifadeyle Murat’a döndü. Ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu. “Ne tamam?” der gibi bakarken, Murat devam etti. "Anlatacağım,” dedi, gözleri Aslı’nın gözlerinde.

 

Aslı korkuyla başını salladı. “Neyi?” diye cevap verdi. Ancak Murat aldırmadan konuşmasını sürdürdü:

 

“Vurulduğun gün...” dedi.

 

Aslı bir anda titredi. Vücudu istemsizce dikleşti, derin bir nefes aldı ve yutkunarak Murat’a döndü. Kalbi göğsünde sertçe çarparken, duyacaklarından korkuyordu.

 

“Yanındaki adam... Fatih,” dedi Murat.

 

O isim Aslı’nın zihninde bir anlığına bir girdap yarattı. Hafızasında can çekişen o mavi gözler, kan içinde yatan yüz ve yaşadığı o anın dehşeti yeniden canlandı. Titreyen bir nefes aldı, dişlerini sıktı ve dudaklarını ısırarak sessizce, “Evet,” dedi.

 

Murat derin bir sessizlik içinde devam etti. “Onun kim olduğunu biliyor muydun?” diye sordu, sesi yavaş ama keskin bir tondaydı.

 

Aslı başını hafifçe eğdi ve evet anlamında salladı. Gözlerini Murat’tan kaçırdı, dudakları titriyordu. Ancak Murat’ın bir sonraki cümlesi onu olduğu yere mıhladı:

 

“O benim abimdi.”

 

Aslı, şaşkın bir şekilde Murat’a baktı. Ne dediğini anlamaya çalışıyor, ama bu cümlenin anlamını kavrayamıyordu. Murat’ın sakin ama keskin bakışları arasında, bunun bir şaka ya da yanlış anlama olduğunu düşündü. Ancak Murat'ın ifadesindeki kararlılığı görünce, yüzü beyazlaştı.

 

“Ne diyorsun sen?” dedi, sesi titreyerek. “Şaka mı?” diye sordu, korku dolu bir tonla.

 

Murat ise sakin kaldı. Gözleriyle sadece Aslı’nın tepki vermesini bekliyordu. Sessizliği, gerçeğin ağırlığını daha da belirgin hale getiriyordu.

 

Aslı ayağa fırladı. Elleri titriyordu, derin derin nefes alıyor ama kelimeler boğazına düğümleniyordu. Odada bir o tarafa bir bu tarafa volta atmaya başladı. Kafası karışmıştı; düşünceler zihninde kontrolsüzce çarpışıyordu. Pencereden dışarı baktı, derin bir nefes alırken göğsü hızla inip kalkıyordu. Bir şey söylemek istiyor, ama dilini kıpırdatmaya cesaret edemiyordu.

 

Murat, koltukta hala oturuyordu. Kollarını dizlerine dayamış, başını öne eğmiş bir şekilde ellerine bakıyordu. Sakin görünüyordu, ama yüzünde belli belirsiz bir ağırlık vardı. Bu yükün Aslı’yı ezdiğini fark ediyordu ve ona zaman tanımak istiyordu.

 

Aslı pencerenin önünde durdu, titreyen nefesleri arasında yutkundu. Gözleri bir an Murat’a kaydı. “Bu gerçek olamaz, yalan değil mi? Beni deniyorsun... ” diye mırıldandı kendi kendine. Ama Murat’ın ifadesi ona gerçeğin acımasızlığını yeniden hatırlatıyordu.

 

Aslı sert bir şekilde, “Çetin!” dedi. Murat başıyla onayladı, sessizce. Bu kelime odaya soğuk bir rüzgar gibi yayıldı. Aslı, pencerenin önünden ayrılıp televizyonun önüne geçti. Murat’a baktığında içinde büyüyen öfkeyi kontrol edemedi.

 

“Çetinsin sen! Allah kahretsin!” diye bağırarak orta sehpaya tekme attı. “Nefret ediyorum senden!” diye devam etti, sesi çatallaşıp titriyordu.

 

Murat, gözlerini kapatıp Aslı’nın patlamasına izin verdi. Hiçbir şey söylemiyor, sadece onun çığlıklarını bastırmasını bekliyordu. Aslı bir süre derin derin nefes aldı, gözleri Murat’ın sakinliği karşısında daha da sinirlenmiş gibiydi. "Ne yaptın sen? Ben sana ne yaptım?" Aslı yalvarır gibi soruyordu bu soruları. Alamadığı her cevapta daha da çıldırıyordu. Murat’ın omzundan itip "Cevap ver!". Artık yorulmuş gibi dizleri üzerine çöktü ellerini açıp "Bana neden bunları yapıyorsun?" Murat’ın yüzüne bakarak "Bana neden en güzel anlarda bile acı çektiriyorsun?" Alamadığı her cevap Aslı'yı çileden çıkarıyordu. "Senden nefret ediyorum." dedi sessizce ayağa kalktı. Sonunda kapıya yöneldi, arabanın anahtarını aldı ve hızla dışarı çıktı. Murat, onun ne yapmak istediğini anlamıştı ve hemen peşine düştü, "Aslı dur. Aslı yapma bunu."

 

Aslı, evin dışına çıktığında koşmaya başladı. Arkasından gelen seslere aldırmadan arabaya yaklaştı, kapıyı açtı ve tam içine oturduğu sırada aniden bir krampla kıvrandı. Acıyla bir çığlık attı ama kapıyı kapatmaya çalıştı.

 

Murat köşeyi döndüğünde Aslı’yı arabada gördü.. Aslı kapıyı kilitlemeye çalışırken bir kramp daha geçirip büküldü. Daha hızlı koşarak yanına geldi ve arabanın kapısını açmaya çalıştı. Murat cama vuruyor, “Aç kapıyı! Aslı, kapıyı aç! Hemen aç şunu!” diye bağırdı. Aslı, cama yaslanıp nefes almaya çalıştı ama göğsü daralıyor, nefesi tamamen kesiliyordu. Murat’ın yumrukları arabanın camına sertçe iniyordu. Aslı, nefes almakta zorlanıyor, cama yaslanarak karnını tutuyordu. Gözleri kararmıştı, nefesi iyice kesilmeye başlamıştı. Gözleri karardı ve koltuğa yığıldı.

 

Murat, hızla eve geri koştu. Yedek anahtarı alıp arabanın yanına döndüğünde Aslı’nın bilincini kaybetmiş olduğunu gördü. Kapıyı açtı ve Aslı’yı kucaklayarak eve taşıdı.

 

Aslı uyandığında yatak odasındaydı. Başının altındaki yastık nemliydi, alnı ter içindeydi. Gözlerini ovuşturdu, karnındaki ağrı hafiflemiş, ama tam olarak geçmemişti, vücudu yorgunluktan ağırlaşmış gibiydi. Murat pencere kenarında durmuş, kollarını çapraz bir şekilde göğsünde kavuşturmuştu. Yüzü sert bir ifadeyle ona bakıyordu. “Günaydın,” dedi, sesi soğuktu.

 

Aslı yavaşça doğrulmaya çalıştı ama ağrısı her hareketinde kendini hatırlatıyordu. Yataktan kalkmaya niyetlenip gardıroba tutunarak ayakta durmaya çalıştı.

 

Murat, yerinden ayrılmadan sertçe “Bu sefer nasıl kaçmayı düşünüyorsun?” diye sordu, sesi alaycı ama sinir doluydu.

 

Aslı, onun sözlerine aldırmadı. Ayağa kalkar kalkmaz başı döndü, midesi bulandı. Birkaç adım attıktan sonra dizlerinin üzerine düştü. Elleriyle yere dayanarak, “Nefes alamıyorum,” dedi, sesi panik doluydu.

 

Murat hızla yanına geldi. Belinden tutarak onu kaldırdı ve yatağa oturttu. Önünde diz çöküp yüzüne baktı. “Sakinleş, Aslı. Nefesin düzene girecek,” dedi yumuşak bir sesle.

 

Aslı, gözlerini kapatıp tekrar açtı ama mide bulantısı iyice şiddetlenmişti. Sağ yanına eğilmeye çalışırken başı döndü, eliyle ağzını kapatıp kusmamak için kendini zor tuttu.

 

Murat, elini yanağına koyup okşamaya çalıştı. “Sakinleş,” dedi yumuşak bir sesle.

 

Aslı birden elini itti. “Dokunma bana!” diye bağırdı, öfkesi hala dinmemişti.

 

Murat bir an duraksadı, sonra hızla ayağa kalktı. “Sakinleşince gelirim,” dedi soğuk bir sesle ve odadan çıkmaya yöneldi.

 

“Defol git! Gelme sakın!” diye bağırdı Aslı arkasından. Ama nefes alışları hâlâ düzensizdi, gözleri kararıyor, ağrısı hafiflemiyordu. Yatağa iyice sokulup derin nefesler almaya devam etti.

 

Aslı birkaç saatlik bir yalnızlığın ardından gözlerini açtı. Başındaki ağırlık hâlâ geçmemişti, vücudu yorgun ve halsizdi. Zorlukla doğrulup dolaba tutunarak ayağa kalktı. Dengesini bulmaya çalışarak kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtı, antre sessiz ve hareketsizdi. Her şey sanki donmuş gibiydi.

 

Yavaşça banyoya yöneldi. Kapıyı arkasından kapatıp lavaboya yaslandı. Aynaya baktı; yansıyan silueti yabancıydı. Gözleri kırmızı, yüzü solgundu. Derin nefes aldı, ama titremesi bir türlü dinmiyordu.

 

Duşa dönüp musluğu açtı. Sıcak suyun sesi yankılanırken, küvetin kenarına oturup t-shirt’ünü çıkardı. Aynada yara izine bakıp bastırdı. Canı yanıyordu, ama bu acıyı daha fazla hissetmek istiyordu. Parmağıyla yarasına daha da bastırdı, kasıtlı olarak acıyı artırdı. Gözleri dolmuştu.

 

Acı derinden hissettiriyordu ama bu acı, içindeki diğer duyguları bastırmıyordu. Elini geri çekip küvetin giderini kapattı. Sıcak su dolmaya başlarken kapıyı kilitledi.

 

Soyunmadan küvete oturdu. Suyun sıcaklığı vücudunu gevşetiyor, ama ruhundaki ağırlığı azaltmıyordu. Buhar banyoyu kapladıkça nefes almakta daha da zorlanıyordu.

 

Bir süre sonra kalkıp lavaboya yaklaştı, çekmecesini açtı. Küçük bir kutunun içindeki usturayı fark etti. Derin bir nefes aldı, Murat’ın "İntihar etmeni istiyorum," dediğini hatırladı. Bir süre kararsızca baktı, ama sonunda usturayı eline aldı. İlk kez bu soğuk ve keskin nesneyle baş başaydı.

 

 

 

Bölüm : 19.03.2025 12:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...