5. Bölüm

2. BÖLÜM

Güzel
okurumm_yazar

<3°°°

 

Zor geliyo' bazen yaşamak

Derdi anam "Her şeyin elbet bi' sonu var"

Zor geliyo' bazen yaşamak

Derdi anam "Her şeyin elbet bi' sonu var"

Hey, içimdeki çocuk bak bana, küçük çocuk bak bana

Ben büyüdüm muhtaç değilim sana

 

Onu dinle, sakince

Bitiremedim seni içimde

Yaşadığım her şeyin tek sorumlusu belki de sensin de

Onu dinle, sakince

Bitiremedim seni içimde

Yaşadığım her şeyin tek sorumlusu belki de sensin be

Zor geliyo' bazen yaşamak

Derdi anam "Her şeyin elbet bi' sonu var"

 

Hayatımın en zor dönemi belki bu yalnızlık

Afalladım kızın tekine kendimi çok fena kaptırdım

Herkesi yok saydım, ne dostum kaldı be ne de arkadaşım

Sanırım bu yaptığım en büyük yanlış, fazla mı aptalım?

 

Zor, zor geliyo' bazen yaşamak (yaşamak)

Derdi anam "Her şeyin elbet bi' sonu var" (bi' sonu var)

Zor, zor geliyo' bazen yaşamak (yaşamak)

Derdi anam "Her şeyin elbet bi' sonu var" (bi' sonu var)

 

Onu dinle, sakince

Bitiremedim seni içimde

Yaşadığım her şeyin tek sorumlusu belki de sensin de

 

Onu dinle, sakince

Bitiremedim seni içimde

Yaşadığım her şeyin tek sorumlusu belki de sensin be

 

Zor, zor geliyo' bazen yaşamak (yaşamak)

Derdi anam "Her şeyin elbet bi' sonu var" (bi' sonu var)

Zor, zor...

 

...

...

...

 

BU KİTAPTA GEÇEN OLAYLAR HAYAL KURGUSUDUR... GERÇEK HAYATTAN BAĞIMSIZDIR...

 

...

 

İyi okumalar...

 

 

 

°°°°°

 

Mutlu aile formülü için "Beş S" kuralı geçerlidir.

 

Sevgi,

 

Saygı,

 

Sabır,

 

Sadakat,

 

Sorumluluk...

 

Benim de bir ailem olsaydı sevgi, saygı, sabır, sadakat ve sorumluluk olan kurala her zaman uyardım. Ama nerde...

 

...

...

...

 

Gecem diğer günlere göre daha da yorgundu. Tabii bugün daha da kirlenen ev, daha da kirli çamaşırlar, yemekler ve ona yardım etmeyen annesine hizmet etmek. Neden yardım etsin ki, sanki kızını kötüleyen, satan o değil de...

 

İşlerini bitirdiğinde annesi olan varlığı kontrol etti. Uyuyordu. Bundan fırsat bilerek odasına dinlenmek için gitti. Sadece yarım saat dinlenecekti. Yarım saatten bir şey olmazdı...

 

Genelde annesi varlık, dinlenmesine hiç izin vermezdi. Ancak herkes uyuduktan sonra uyuyordu. Sabah herkesten önce kalkıp kahvaltı hazır edecekti. Babası varlık işe gittiğinde, annesi varlığa hizmet edecekti. Sonra evi temizleyecekti, temizledikten sonra annesi varlığa tekrar hizmet edecekti. Hizmet bittikten sonra yemeklere başlayacaktı. Yemekler 2 saate bitmek zorundaydı. Eğer 2 saate bitmezse cezası vardı.

 

Her gün bir avuç kadar yediği yemeği yemeyecekti. O yüzden hızlıca ve dikkatli bir şekilde yemekleri yapıyordu. Yemekler bittikten sonra saate bakar, saat 18.50 ise kapının önünde babası varlığa kapı açmak için beklerdi. Kapı çalındığı gibi açılmazsa yine ceza vardı. 2 saat kapının önünde duracaktı. Kapıyı açtığında kafasını eğmek zorundaydı. Yemek saat 20.00 da yenilceği için 1 saat, kafası eğik durumda babasına hizmet edecekti. Kafası hiç kaldırılmayacaktı. Saat 19.50 olunca sofra hazırlancaktı.

 

Sofra hazırlandığında herkes sofraya geçer. Gecem hariç...

Gecem bodrumda yemeğini yiyecek. Yemeğini bitirir bitirmez eve çıkıp sofrayı toplayacaktı. Sofra toplandığında annesi,babası varlığa kahve yapacaktı. Yine herkes uyuyana kadar hizmet edecekti. Herkes uyuduğunda evi tekrar güzelce toplayıp oda uyacaktı...

 

...

 

Kapı gürültülü bir şekilde açıldığında Gecem de korkuyla uyandı. Saate baktı, yarım saat uyamak yerine 3 saat uyumuştu. Kapıyı ayı gibi açan da babası varlıktı. Olacakları bildiği için hazır şekilde tokatı bekledi. Beklediği şeyde gelmişti zaten. Sonra sıra sıra hakaretler, pis cümleler geldi.

 

"Yemek hazırlanmamış, kapı da beklenmemiş ne yapıyordun lan sen ne yapıyordun?!"

 

"Oruspu uyuyordun öyle mi uyuyordun!"

 

"Olacakkarı zaten biliyorsun ama sen akıllanmayacaksın. Senin mevzun başka. Sen böyle uslu durmayacaksın. Ben sana ne yapacağımı biliyorum.!"

 

Sonra hep yaptığı şeyleri yapmaya başladı. Babası varlık ilk öne saçlarının kökünden tutarak yere attı. Peş peşe tokatlar attı, sırtına vurdu, bacaklarına ve kollarına da vurdu. Kemerini çıkartarak daha da vurdu. En son bodruma kilitledi. 2 gün yine yemek yoktu. Alışmıştı Gecem, onun için sıkıntı yoktu. Yine aynı yere oturarak karşıdaki duvara baktı.

 

...

 

Kapı yine babası varlık tarafından ayı gibi açıldı. Artık sıçrayak kalkmıyordu. Babası varlık kızının kolundan sertçe tutarak bodrumdan çıkarttı. İlk önce kızını eve annesi varlığın eline bıraktı. Kendisi kapının önünde bekledi. Annesi varlık kızını alarak odasına götürdü. Gecem artık hiç birşey anlamıyordu. Annesi varlık kızına bir tane kırmızı, dantelli gecelik giydirdi. Sonra kızına biraz çeki düzen verdi. Gecem yine bir şey anlamıyordu. Ama anlaması lazımdı ki...

 

Kızını süsledikten sonra babasının eline verdi. Babası varlık kızını alarak arabaya bindirdi. Arabaları baya eskiydi, külüstür, beyaz kamyonetti. Babası varlık kızının bilmediği yere sürdü kamyoneti. Geldikleri yer müstakil bir evdi. Dış cephesinin birazı kırmızı ve pembe ile boyanmıştı. Gecem o zamanlar kırmızı ve pembeyi çok severdi. Ama bilmiyordu ki nefret edeceği şeylerden ilki olacağı...

 

Babası varlık kapıyı çalarak beklemeyi başladı.

 

"Bana bak şimdi bir abi gelecek gelicek. O abinin sözünü dinle tamam mı? Eğer dinlersen sana istediği her şeyi verir, hatta bende veririm ama sözünden çıkma tamam mı?" dedi babası acımızsa.

 

"Ne istersem mi?" diye sordu Gecem.

 

"Ne istersen."

 

Sonra kapı açılmıştı. Bir adam çıkmıştı. Babası kadar iri yapılıydı. Sanki biraz içmişti.

 

"İstediğin şey al yarın öğlen gelirim."

 

"Lan bana küçük olduğundan bahsetmedin. Ne yapıcağım ben bunla?"

 

"Ne küçüğü be sen kullanırsan emin ol memnun olacaksın merak etme"

 

"İyi öyle olsun"

 

Babası giderken adam da Gecem'in elinden tuttu. Gecem içeriye geçmeden önce babasına seslendi.

 

"Sevgi istiyorum baba sevgi. Beni sevmeni sadece. Bu kadar zor mu?" diye bağırdı.

 

Babası ani bir refleks ile durmuştu. Ama sonra yine hızla gitmeye başladı. Gecem ne olacağını bilmeden adamın arkasından gitti. Bir odaya girdiler. O odadan sadece Gecem'in boğuk boğuk çığlıkları duyuldu.

 

Kimse duymadı o küçük kızın yardım çığlıklarını maalesef. Adam ise zevkle işini hallediyordu.

 

Gecem bu gece babasından sevgi istemişti. Ama zor, o sevgi hiçbir zaman var olmayacaktı. Gecem bu gün uyurken "Aile Formülü" düşünmüştü.

 

Ve bugün kırmızı ve pembe renginden nefret etti. Ömrü boyunca kırmızı ve pembeyi hiç ama hiç sevmeyecekti...

 

Ama onun artık ailesi var mıydı?...

 

Artık çok zordu. Ailesi hiç bir zaman olmayacaktı.

 

Zor...

 

...

...

...

 

•••••

 

Ailenizin yeri, farkında olsak da olmasak da; kabul etsek de etmesek de ne kadar önemli hayatımızda. İçine doğduğumuz, o bizim ilk çevremiz, bir ömür boyunca tesirini sürdürüyor üstümüzde. Sonra gelen ne varsa, meslek, sosyal çevre, ilişkiler bir çiçeğin tablasının üzerini örten kat kat yapraklara benziyor. Bir küçük rüzgar bile estiğinde açılıp aralanıyor ve o tabla yüzünü gösteriyor her seferinde. Hissettiğimiz, düşündüğümüz, yaptığımız, olduğumuz her şeyde mutlaka onun izlerine rastlanıyor...

 

17 yıl önceki lafımı yine söylüyorum. Keşke benim de bir ailem olsaydı da onun izlerine rastlasam. Keşke ailem olsa hayatımda ne kadar önemli olduğunu anlasam. Keşke, keşke...

 

...

...

...

 

Yağmurun altında öylece durup sigara içiyordum. Hiç kıpırdamıyordum, sadece öyle durup hiç bir şeyde düşünmüyordum. Kaç dakika ya da kaç saat orda durduğumu da bilmiyordum.

 

Sonra yanıma biyolojik anne gelmişti. Gözleri dolu, sırılsıklamdı. Öylece yanımda duruyordu. Hasta olacaktı böyle yanımda durarak. En son sessizliği o bozmuştu.

 

"Kızım yani sana kızım diyebilir miyim? Eğer rahatsız olacaksan söylemem."

 

Ne kadar da masum bir şekilde konuşuyordu. Kızım demek için benden izin istiyordu.

 

"Tabii istediğinizi diyebilirsiniz"

 

Hemen gülümsemişti. Galiba müsade edeceğimi düşünmüyordu, dışarıdan sert göründüğüm içindir.

 

"Kızım" derin nefes alarak devam etti.

 

"Kızım, biliyorum 27 yıl sonra gerçek aileni buluyorsun. Gerçekten zor bir şey anlıyorum seni. Belki bizi ilkten hiç istemeyeceksin. Bu normal. Ama bizi dinleyebilirsin. Biz de çok zor durumlar yaşadık. Kızımızın karıştığını öğrendiğimiz an hemen seni aramaya başladık. Ama zor, hiçbir izini bulamadık. Umudumuzu hiç kırmadık yine her zaman seni aradık. En son Hande ile doğan kızın ismini bulduk yani senin Gecem Mona. Telefonu bulmuştu hastane. Sana mesaj atmışlardı. Sen DNA gününden 1 hafta önce okumuştun. Ne kadar da mutlu olmuştum. O gün geldi. Ve senin ile yağmurun altında konuşuyoruz. Ben yağmuru çok severim. Bıraksalar hep yağmurun altında kalırım."

 

Ben sadece dinliyordum. Gerçekten çok masum konuşuyordu. Şimdi de bu aileye şans verme. Zaten verecektim ki denemeden olmazdı. Hem tayinim buraya çıkmıştı. Birde üstüne 1 hafta süre kadar iznim de var. Galiba onlar da burada yaşıyorlardı.

 

"Kızım bize bir şans versen, seni tanısak, sen bizi tanısan ne dersin? Bugün bize gelsen"

 

Ben şimdi bunu nasıl reddediyim. Yanakları da çok iyi öpesim geldi nedense. Ne diyorum ben burda, kadın benden şans istiyor bende yanaklarını öpesim geliyor. Tövbe Yarabbi.

 

"Evet dediğiniz gibi 27 yıl sonra gerçek ailemi buluyorum. Zor bir şeyde ama size şans vermek için engel de değil. Ama ilk önce kıyafetlerimi değiştirmem gerekiyor. Malum ıslandım hem sizde hasta olacaksınız bana konumu atın ben 1-2 saate gelirim. "

 

"Olur kızım, birde bizde kalsan bir kaç gece birbirimizi daha iyi tanırız lütfen kırmasan beni."

 

Gel de kırma bu tatlılığı. Sanırım kabul edecektim. Hem ne olacaktı. 1 hafta da iznim var. Şuanlık mesleğimi söylemeyecektim.

 

"Ne desem ki ama evde yemek varsa seve seve tabii ki de kalırım."

 

Biyolojik anne hemen gülmüştü. Ama ne kadar da tatlı gülüyordu.

 

"Tabii evde ne yemekler var hepsi senin için sen yeter ki bize şans ver kızım. Yemek yemeyi çok mu seversi?"

 

Nedense utanmıştım.

 

"Yani evet seviyorum. Hatta baya bir seviyorum."

 

"Bunu öğrendiğime iyi oldu. Bütün yemekleri kendi elimle yapacağım. Dışardan yemek yok sana tamam mı?

 

"Tamam tek sizin elinizden yiyeceğim"

 

İkimizde gülmüştük. Hemen de biyolojik anneme kanım kaynamıştı. Ona telefon numarasını vererek arabama bindim. Diğer biyolojik aile üyelerine selam vermiştim. Yolda biyolojik anne bana evin konumunu atmıştı. Ev aşiret evlerin olduğu yerdeydi. Yoksa ailem aşiret mi? Daha neler.

 

Eve geldiğimde hızla duş aldım. Saçlarımı kurutarak, altıma hafif dar olan siyah pantolon, üstüme siyah bir tişört giydim. Harbiden Alaeddin amcanın dediği gibi 'Renksiz Avcı' olmuştum resmen. Siyah tişörtümü çıkartıp mavi tişörtümü giydim.

 

Silahımı da taktım. Silahım gözükmesin diye üstüme siyah gömlek giydim. Spor ayakkabılarımı giydikten sonra evden çıktım. Arabama binip konağa doğru sürdüm. Evet konak, eve gelirken ARSAL ailesini aratmıştım. Konakları vardı, birde aşiretlermiş. Daha çok bakmamıştım dosyaya, kendim tanısam daha iyi olur bence.

 

Konumun gösterdiği yere geldiğimde arabamı uygun bir yere park edip indim. Konağın büyüklüğüne bakakaldım. O ne büyüklük be kardeşim. Acaba yaparlarken hiç üşenmediler mi? Şahsen ben üşenirdim. E tabi aşiret olunca daha neler çıkar biyolojik ailemden. Kapıya gelince korumalar vardı.

 

"Kime bakmıştınız?"

 

"Ben Gecem Mona Akar, geleceğimden ARSAL ailesinin haberi var"

 

"Pardon Gecem Hanım buyurun geçin"

 

"Teşekkürler"

 

Kapıya geldiğimde ilk önce derin bir nefes aldım. Sonra kapıyı çaldım. Bir kaç saniye kapı açılmıştı. Bir tane tonton teyze, başında eşarbı, boyu biraz kısa, ellerini bir bezle kuruluyordu.

 

"Kime bakmıştınız"

 

"Merhaba teyzeciğim, ben Gecem Mona, buraya geleceğimden Selen Hanımın haberi var"

 

"Sen o kızsın"

 

"Ben hangi kızım?"

 

Dedikten hemen sonra bana sarılmıştı. Şok olmuştum, bunu hiç beklemiyordum. Çok güzel kokuyordu tam bi anne şefkati gibi. Bende ona kollarımı sardım. İçeriden biyolojik annem seslenmişti.

 

"Kim geldi Nurcan abla?"

 

"Gecem kızım geldi, Selen"

 

Birden biyolojik anne hemen yanıma gelmişti.

 

"Hoşgeldin kızım" dedi mutlu mutlu.

 

"Hoşbulduk"

 

Sonra birden bana sarıldı. Tabii ben yine şaşırdım. Biyolojik annem de aynen anne şefkati gibi kokuyordu. Bu koku nedense çok hoşuma gitmişti ve bende ona sarıldım. Zaten aileden tek tanıştığım ve tek alıştığım biyolojik annemdi.

 

"Gel kızım içeriye babanla, abilerin ile tanış hadi gel, sende gel Nurcan abla."

 

"Abilerim mi?" şok içerisinde tek bunu şormuştum.

 

Keşke dosyaya önceden baksaydım. Çünkü bu kadar şok olmazdım. Biyolojik annemi takip ederek kocaman salona girdim. Gerçekten kocamandı, artık bu salonun ismini 'Kocaman Salon' koydum. İçeri girdiğimde baş koltuklardan birisine biyolojik baba oturmuştu. Diğer koltukta 5 erkek ve 1 kız oturuyordu. 5 erkek mi?

 

"Hadi kızım geç içeriye ayakta kaldın" dedi biyolojik baba.

 

Dışta sertlik yatan ama içeride yumuşaklık yatıyordu. Daha fazla beklemeden oturdum. 5 erkeğin çoğu ters ters bakıyordu. Kız ise korkuyla bakıyordu bana. Ne yaptıysam bana hepsi ters yada korkuyla bakıyordu. Kocaman salonda kardeşler hepsine ölüm sessizliği ile bakıyordu.

 

Bi an 'Kurtlar Vadisi Pusu' çekiyoruz sandım. En son sessizliği biyolojik baba bozdu.

 

"Kızım en iyisi ben tanıştırayım. Bunların konuşacağı yok."

 

İlk önce derin bir nefes aldı. Neden alıyorsa sadece tanıştıracak, dediğim an içeriye 2 kadın, 1 kız çocuğu, 1'de erkek çocuğu geldi.

 

"Başlayım, baban İshak Arsal, şirkette çalışıyor hem kendisi emekli Albay.

1. abin Tuğra Arsal, şuan burda değil görevde kendisi.

Karısı Erva Arsal kendisi okul müdüresi.

Çocuğu Göktuğ Arsal.

2. abin Hakan Arsal kendisi PÖH.

Karısı Doğa Arsal kendisi asistan.

Kızı Gökçen Arsal.

3. abin Giray Arsal kendisi babanın yanında şirkette çalışıyor.

4. abin Ediz Arsal kendisi babanın yanında şirkette çalışıyor.

İkizin Deniz Arsal kendisi Bilgisayar Mühendisliği.

Kız kardeşin İlay Arsal şuan İngilizce öğretmenliği okuyor.

Erkek kardeşin Kuzey Arsal şuan boş boş geziyor bir faydası yok."

 

Kadın tek nefeste anlatmıştı. İçimden ayağa kalkıp alkışlayasım gelmişti. Göktuğ hemen yanıma koşmuştu. Çok tatlıydı. Kucağıma aldım. Bana gülümseyerek bakıyordu. Muhtemelen 7-8 yaşında falandı.

 

"Senin adın ne?"

 

"Benim adım Gecem"

 

"Aaaa çok güzel ismin var tıpkı gece kadar da güzelsin."

 

"Teşekkür ederim seninde ismin çok güzel tıpkı gökyüzü kadar yakışıklısın"

 

Gülerek ya da utançla kafasını bana yasladı. Çocuk resmen bana aşk ile bakıyordu. Küçücük çocuğu tavladık, burdan bir tane aşiret ağası tavlasak çok iyi olur. Tövbe Yarabbi ne diyorum ben.

 

"Aaa bizimkine bak halasına aşık oldu bu" dedi Erva.

 

Halası mı? Ne de yakıştı ama. Çok mütevazıyım değil mi? Göktuğ kucağımdan kalkmak istedi. Onu serbest bıraktığımda koşarak Gökçen'in yanına gitti. Sonra ikisi beraber bahçeye çıktılar. Ne de iyi anlaşıyorlar ama.

 

"Tamam o zaman biz mutfağa gidelim. İshak canım sende torunların ile oyna ne dersin?"

 

"Çok iyi olur, sizde kaynaşın"

 

"Aynen bizde çıkalım Doğacığım, annemize yardım ederiz."

 

Biyolojik anne,baba ve gelinler çıktığında kocaman salonda tekrar ölüm sessizliği başladı. Çok iyi, aklımda da 'Cendere' çalıyordu. Sanki bir her an silahını çıkartıp birisini vuracakmış şekilde duruyordu.

 

"Tamam bu kadar sessizlik yeter, ne istiyorsun bizden?" dedi 3. abi Gecem'e.

 

Gecem hiç bir şey anlamıyordu.

 

"Pardon, anlamadım"

 

"Neyini anlayamayacaksın, işte paramız için geldin buraya bizde senin istediğini vereceğiz ve sende gidebilirsin."

 

"Sen pardon da salak mısın? Ne parası be!"

 

"Güldürme beni o arabayı da ya birilerini kandırmışsındır ya da başka işlerle işte"

 

Dışardaki Range Rover arabamı gösterdi. Ben o arabayı 2,5 yıldır dağlarda iken hesabıma yatan maaşım ile almıştım.

 

"Abi düzgün konuş" dedi kız kardeş.

 

"Sen karışma İlay, başımızdan bela atıyoruz işte"

 

"Tamam abi ama düzgün konuş, hem daha tanışmadık neden ön yargılı davranıyorsun"

 

"İlay sus dedim sana!" diye gürlediğinde İlay susmak zorunda kalmıştı.

 

"Sen kelimelerine dikkat edeceksin, ben diğer kızlar gibi şikayet etmem kimseye. Hiç bir kız da yapmaz bunu anladın mı? Anlamalısın!"

 

"O ses tonunu düşüreceksin ilk önce karşında abilerin var!" dedi 2. abi

 

"Abiler mi? Güldürme beni, abiler kardeşini bir dolandırıcı yada sürtük der mi acaba söylesene"

 

"Belki haklı nereden bilebiliriz."

 

Hızla ayağa kalktığımda diğerleri beni tuttu. Yetti ama bu kadarı fazlaydı.

 

"Bana bak abisi varlık, abi falan demem karşılığını alırsın!" dedim

 

"Sende bana bak kardeşimsi varlık, kardeş falan demem sende karşılığını alırsın!" dedi 2. abi

 

"Abi yeter abarttın iyice sakince konuşalım hadi oturun." dedi ikizimsi varlık.

 

Artık buradaki herkes ailemsi varlıktı. Tabii biyolojik anne, baba ve Nurcan teyze hariç.

 

"Ne konuşacağım sizle, konuşmayı biliyor olsaydınız şuan tanışıyor olurduk." dedim.

 

"Bak işte, kızım sen laf çarptırmadan duramıyor musun?" dedi 4. abi.

 

"Bana kızım deme, düzgün konuş ve evet laf koymadan duramıyorum bir şikayet mi vardı?" dedim

 

"Evet şikayet var, neyse miktar söyle sonra numaranı bırak ve defol buradan anladın mı?"

 

"Senin o miktarını da, şikayetini de tövbe Yarabbi."

 

Kendimi abisi varlıklardan kurtararak evden çıktım. Evden küfrederek çıkıyordum. Arabama binip hızla ordan ayrıldım. Hava da kararmıştı, eve de gitmek istemiyordum. Bari Mardin'i dolaşayım. Arabamı park edip de dolaştım. En son bir yerde gözüme bir şey çarptı. Baya bi adam başka bir adamın etrafını sarmışlardı.

 

"Lan oğlum sen bizi ifşa ettin değil mi?"

 

"Çok boş konuşuyorsun, ben bazı kişiler gibi satmam bunu sen çok iyi biliyorsun"

 

"Oğlum sen bizi ifşa ettin ama kimseyi inandıramıyorum maalesef. Sen kimsin, sen gerçek bile değilsin. Anlatsana kimsin sen lan!?"

 

"Bu seni hiç alakadar etmez"

 

Adam 'Kurtlar Vadisi Pusu' izlemiş galiba. İşte tam istediğim adam bendensin. Sonra birden adama yumruk attı. Oda durur m? Hayır tabii ki de oda bir tane geçirdi. Eh tabii bize de karışmak farz oldu böylece. Hadi Bismillah...

 

Bir tane adamı arkasından tutup bana dönmesini sağladım, sonra kafamı gömdüm. Adam yerde çırpınıyordu. Ve adamın burnunu kırmıştım. Sonra diğerlerine yöneldim. Diğer adam da baya iyiydi. Geleni paketliyordu resmen.

 

Adam resmen Hulk'tu. Adama artık Hulk adam diyeceğim valla. En son bir tane adam bana geliyordu. Adam bana yumruğunu savurdu bende o yumruğunu tutarak ben yumruk attım. Adam yumruğum ile karşıdaki dükkanın camına girdi. Adam o kadar güçsüz müydü ya?

 

Bütün adamları Hulk adam ile hallettiğimizde Hulk adam bana döndü.

 

"Kızım sen manyak mısın? Ne diye karışıyorsun?"

 

"Bana kızım deme! Hem tek başına çok iyi hallediyordun ya"

 

"Benle dalga mı geçiyorsun. İşine bak"

 

"İşime bakıyorum zaten"

 

"Lan ne işi adamı öldürdün sinirli Hulk kadın"

 

Adam resmen içimi okudu lan.

 

"Ne biliyim ben böyle olacağını Hulk adam"

 

"Hulk adam mı?"

 

"Aynen Hulk adam, sen bana sinirli Hulk kadın dersen bende sana böyle derim, hem ne derdin var bunlarla?"

 

"Bu da seni hiç alakadar etmez!"

 

"Sen çok 'Kurtlar Vadisi Pusu' izlemişsin ama severiz."

 

"Te Yarabbim, sen bana sabır ver"

 

"Amin, cümlemize"

 

"Gerçekten sorunlusun sen"

 

"Bunu söyleyen çok oldu merak etme Hulk adam"

 

Sonra birden polis sirenleri duyuldu. Birbirimize baktık. Aslında benim kaçmama gerek yoktu. Ama askeri kimliğim yanımda değil. Araba da unuttum, Allah kahretsin. Hala birbirimize bakıyorduk. Polis sirenleri daha yakından duyuldu.

 

Hulk adam bir anda elimden tutarak koşmaya başladı. Ben daha ne olduğunu anlamadan kendimi dar ve tenha bir sokakta buldum. Hemen dibimde Hulk adam vardı. Tam konuşacakken eli ile ağzımı kapattı. Yanımızda polisler geçiyordu. Birden çok güzel koku geldi, Hulk adamdan geliyordu bu koku. Ne koktuğunu anlayamadım, harbi bu kokunun ismi ne?

 

Ve bu koku insanı kendisine çekiyordu. Gecem kendine gel. Burada polisler bizi arıyor ve biz kaçıyoruz bende Hulk adamın kokusundan bahsediyorum. Tövbe Yarabbi.

 

En son polisler gittiğinde Hulk adam hala elini çekmemiş ve birbirimize bakıyorduk. En son gözlerim ile elini gösterdim. Hulk adam sonunda fark ettiğinde elini hızla çekti.

 

"Bir daha böyle şeylere bulaşma sinirli Hulk kadın işine bak"

 

"Başka isteğin, sana ne Hulk adam sen de işine bak bana karışma"

 

"Sana yardım eden de kabahat. Tamam karışmayacağım ne halin varsa gör"

 

"Eyvallah"

 

Hulk adam tam gidecekken, adını merak ettiğim için sormuştum.

 

"Hulk adam, ismin ne?"

Adam bana ters ters baktı. Anlamıştım. Dediği şey 'Seni hiç alakadar etmez'.

 

"Harbiden fazla 'Kurtlar Vadisi Pusu' izlemişsin"

 

"Tavsiye ederim sinirli Hulk kadın"

 

"Zaten izliyorum 'Can Hulk adam' "

 

İkimizde gülmüştük. Sonra Can Hulk adam etrafa bakarak kaybolmuştu bile. Ben sadece arkasından bakakalmıştım.

 

Bugün değişik gündü ya ailemi buldum ama abisi varlıklar sıkıntıydı. Sonra adam dövdüm. Can Hulk adam ile tanıştım. Tam tanışmak da denilmez, her neyse.

 

Can Hulk adam değişik ya ama zor bir adam.

 

Gerçekten zor bir adam...

 

...

...

...

 

❣️❣️❣️❣️❣️

 

Merhaba canovvvlarımmm,

 

Yeni bölüm ile beraberiz. Bu bölümde bir kaç kişi ile tanıştık ama sondaki 'Can Hulk adam' ile de tanışmış gibi olduk.

 

Sizce 'Can Hulk adam' kim?

 

Ve bölümü umarım beğenirsiniz...

 

Birde karakterler bölümünde bir kaç kişinin tam özelliğini vermedim. Çünkü verseydim spoi olurdu.

 

Oylarınız ve yorumlarınıza kapım her zaman açıkkk...

 

Sizleri çok ama çok seviyorum ca

novvvlarımmm...

 

^o^

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 23.09.2024 23:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...