
<3°°°
Asker sevmek;
Parfüm kokusunu değil,
Barut kokusunu,
Parasını değil,
Güven duygusunu,
Havasını değil,
Birşey olacak korkusuyla sahiplenmek demektir.
Asker sevmek,
Her şehit haberini gördüğünde,
Kalbinin çarpması,
Nefesinin kesilmesi demektir.
Güçlü olmayı öğrenip,
Gözyaşlarını gururla silmek demektir.
Asker kan kokar, barut kokar, emek kokar.
Asker sevmek, asker olmak demektir.
ASKER YARİ OLMAK ŞEREFTİR...
☪️

Bir kadın düşünün, ailesi tarafından sevilmeyen, ailesi tarafından şiddete maruz kalan, ailesi tarafından sürtük ve oruspu lakabı takılan, ailesi tarafından çoğu kez tecavüze uğrayan, ailesi tarafından satılan bir zamanlar kız...
O kız büyüyüp ama kendi çabası ve azmi sayesinde, herkesten güçlü olmayı hep biliyordu, bilmeliydi....
O kadın Gecem Akar, o kadın Siyah Avcı, o kadın görünmeyen, o kadın yeri geldiğinde samimi yeri geldiğinde ciddi olan kadın...
O kadın çiçekleri sevmeyen ama solmuş çiçekleri canlandırmayı seven, o kadın ıslanmayı sevmeyen ama yağmurun altında durmayı seven, o kadın samimi olmayı sevmeyen ama gülümsemeyi seven, o kadın gürültü sevmeyen ama insanların sesi olmayı seven, o kadın kırmızı rengi sevmeyen ama düşmanlarının kanını seven KADIN...
Erkek dediğin elini masaya vuracak, KADIN ise o masayı erkeğin kafasında parçalayacak...
🗡️
Yazardan;
Siyah Avcı 2,5 yıldır dağlardaydı, genellikle görevleri ya kampları patlatmak yada esir tutulan timleri kurtarmak ama bunun değişik yanı timi kurtarıp önemli belgeleri alıp ve kampı patlatıp karargaha geri dönmekti. Çünkü artık bu son göreviydi. Dağlardaki maceraları bitiyordu. Zaten hep tek tabancaydı, hiç bir timi olmasını istememişti. Albay bu konuyu açsa hep sıyırıyordu. Ama karargaha döndüğünde bu konu tekrar açılıp kurtulmayacağını bilmiyordu..
Siyah Avcı, hedefine kitlenmiş bir şekilde dağın tepesinde duruyordu, henüz kimseyi vuramazdı çünkü daha timin yerini bulamamıştı. Şiş Kafa iyi saklamıştı timi. Piç adama Şiş Kafa denilmesinin nedeni, Siyah Avcı bir gün kafasından çok pis yaralamıştı ama ölmemişti, öldürmeyen Allah öldürmüyordu, O kafayla neredeyse 1 yıl öyle gezinmiştir o nedenle hep kafasında bir bez yada şapka olurdu. O yüzden lakabı Şiş Kafayıydı, gerçek ismi ise Şehmuz' du. Siyah Avcı Şiş Kafa' nın yıllardır peşindeydi ama bir türlü piç kurusunu öldüremiyordu maalesef.
Siyah Avcı, timi nasıl kurtaracağını düşünüyordu, aklına başka birşey gelmediği için mecbur bunu yapacaktı ama ilk önce karargaha haber vermesi gerekiyordu. Hemen siyah kamuflajının cebinden karargaha bağlanan telsizi alıp karargahı aradı.
"Siyah Avcı'dan karargaha" dedi.
"Karargahdan Siyah Avcı' ya dinliyoruz"
"Albay ile hemen görüşmek istiyorum" dedi.
"Emredersiniz"
Bir süre sonra Albay'ın sert ve ciddi sesini duydu.
"Evet Siyah Avcı?"
"Komutanım şuan timin bulunduğu yerdeyim ama yerlerini maalesef bilemiyorum, bilemediğim için içeriyi de dalamam ama bir planım var komutanım."
"Dinliyorum"
...
Gelişi güzel bir yere mermi sıktı, kampın dışındaki nöbetçiler silah sesinin geldiği yöne doğru gidiyorlardı. Siyah Avcı amacına ulaşmak üzereydi.
"Sende kimsın?" dedi itlerden birisi.
"Görmüyor musun Türk eskeridir!" dedi diğer it.
"Oooo bir Türk eskeri daha ha bunuda alalım beşken sevinir"
"Senin o şiveni sikerim ha kafasız it Türk eskeri değil TÜRK ASKERİ!" tüm gücüyle bağırdı Siyah Avcı.
"Hehehe temem anledik anledik Türk eskerisin!"
"Senin o anlama seviyeni bı güzel silkeleyim"
"Çok boş yeptin ya" diğer ite bakarak " Bayılt şu Türk eskerini çok bağırıyor bize iş çıkarmasın."
Siyah Avcı tam bir güzel sövecekken aniden boynuna inen ağrı ile her yer kararmıştı...
...
Tarif edilemez bir acı ile uyanmıştı Siyah Avcı. Kendine gelmeye çalıştı sonra her yer tamamen belirginleşti. Mağaranın küçük bir odasındaydı. Hayır tek başına değildi, başını hafifçe yana doğru çevirdi. Yanında esir tutulan askerler vardı.
Amacına ulaşmıştı Siyah Avcı.
Askerler merakla yanındaki maskeli, hiçbir şekilde cinsiyeti belli olmayan esire bakıyorlardı.
Siyah Avcı daha iyi olduğunda yanında bileklik görünümlü çakıyı çıkartıp ipi kesmeye başlamıştı ama ip dışında zincirlede bağlıydı. Siyah Avcı tüm gücünü kullanarak ayaklarını kendine doğru çekip hızlı ve güçlü bir şekilde kendisini yere attı. Zinciri koparmak baya güç istiyordu. Tekrar denedi ama kopmamıştı. Biraz dinlenip tüm gücünü kullanarak zinciri koparmaya çalıştı. Zincir kopmuştu ama karnında, kollarında ve sırtında acı hissetmişti. Yavaş yavaş bazı şeyleri hatırlamaya başladı.
Onu bayıltıktan sonra askerlerin esir tutulduğu yere getirmişlerdi. Siyah Avcı biraz sorun çıkarttığı için işkence yapmışlardı sussun diye ama Türk Askerini hiç tanımıyorlarmış piç kuruları. Her bıçak izinden her yanık demirden sonra daha da gülüp onları sinir ediyordu. Yanındaki askerler şokla izliyordu nasıl bu kadar dayanıklı diye. Ama onlarda Siyah Avcı'yı iyi tanımamışlardı.
Düşüncelerine son verip hızlı bir şekilde çakısını çıkartıp askerleri çözmeye başladı. Albay'dan öğrendiği kadar bu askerler önemli askerlerdi, özel tim, bütün en ağır görevleri onlar alır aynı Siyah Avcı gibi.
"Kimsin sen?" dedi, orta yaşlarda gür siyah saçları ve kahverengi gözleri olan bir asker.
Cevap vermedi.
"Bizi neden kurtarıyorsun?" dedi, genç, kumral saçları, deniz gözleri olan bir asker.
Cevap vermedi
"Türk Askerisin ve bizi kurtarmak için bilerekten ifşa ettin kendini?" dedi, en son çözdüğü, timin komutanı olduğu düşündüğü, siyah saçları, ela gözleri ile kendisine benzetti Siyah Avcı.
Yine cevap vermedi.
Kapı açıldığında içeriye ona işkence eden itlerden birisiydi. Adam askerlerin çözülmüş halde gördüğünde tam diğerlerine haber vercekken, Siyah Avcı hemen eli ile ağzını kapatıp boynunu kırdı. Diğer askerler gelmesin diye görevlerde yanında hep tuttuğu küçük kutuda olan siyaha boyanan kanı çıkartıp öldürdüğü adamın alnına iki parmağı ile alt alta çizgi sürdü. Bunun anlamı ise 'Siyah Avcı' nın her an ensenizde olup bir gün uykunuzda uyanıp kendi kanınızla boğularak öldürmek'demekti.
Bunu gören askerler gözlerini açarak Siyah Avcı' ya bakıyorlardı. Az önce olayı anlayan asker ise hiç şaşırmamıştı. Çünkü tam da bunu bekliyordu.
Siyah Avcı hiç zaman kaybetmeden sesini daha da kalınlaştırıp timin komutanı olduğu düşündüğü askere bakarak;
"Şimdi hiç zaman kaybetmeden, kuzeye doğru 10 metre yürüceksiniz, bir boş alan var orda bekleyin ordaki askerler sizi alacak."
Sesi maskeden ve sesini daha da kalınlaştırdiğı için erkek sesi gibiydi. Zaten askerlerde erkek olduğunu düşünmüştü bile.
"Sen?" sordu diğer asker.
Cevap vermedi.
Timin komutanı bu kampı patlatacağını anlayıp timine dönüp;
"Tim! Kuzey, 50 metre hadi vakit kaybetme!"
Tim hemen komutanın ardından dikkatle çıkmışlardı. Siyah Avcı ilk önceliğini tamamlamıştı. Şimdi sıra belgelerdeydi. Ezbere bildiği mağaradan ilerleyip belgelerin bulunduğu odayı girdi. Bütün flaş bellek ve dosyaların yerini bildiği için hiç vakit kaybetmeden çantasını koyup odadan çıktı.
Çantasındaki bombaları çıkartıp mağaranın çeşitli yerlerine koydu. Sonra hemen mağaranın duvarına siyaha boyanan kanı alıp iki çizgi çizip altına;
"SİYAH KAN, SİYAH AVCI İÇİN BİR KÜLTÜRDÜR. SENDE BU SİYAH KAN KOLEKSİYONA GİRİCEKSİN MERAK ETME ;)" yazdı.
Sonra hemen mağaradan çıktı. Kampın dışına çıktığında elinde olan kumandanın kırmızı düğmesine bastı. Bastığında 5 saniye sonra bombalar teker teker patladı. Kampın her yericehennem ateşiydi.
Bunu zevkle izledi Siyah Avcı...
Siyah Avcı artık tek dağlarda değil yurdunda da ADALET sağlayacaktı...
...
🔥
Siyah Avcı görevini en iyi şekilde bitirip yurduna, nefes aldığı tek yere dönmüştü. Ağrı'ya gelir gelmez hemen karargaha gitti. Çabucak duş alıp saçlarını ördü, en sevdiği, hasret kaldığı üniformasını giydi. Hemen raporları hazırlayıp Albay'ın odasına doğru ilerledi. Müsait olduğunu öğrendiğinde kapıyı çalıp içeriye girdi.
Hala Siyah Avcı olduğu için tekmil vermemişti sadece selam vermişti.
"Rahat Siyah Avcı"
Hemen rahatta dinlendi.
"Otur Siyah Avcı"
Oturmadı.
"Otur dedim bu bir emirdir"
Hemen oturdu.
Albay'ın dudakları hafif kıvrıldı.
Siyah Avcı raporları Albay'ın masasına bıraktı.
"Aferin Siyah Avcı bu görevi layığıyla yapacağından şüphem hiç yoktu"
"Sağolun komutanım"
"Hemen konuya geçeceğim,q tayinin çıktı Mardin'e. Artık orada görevine devam edeceksin ve bundan hiç hoşlanmayacaksın ama bir timin komutanı olucaksın"
Siyah Avcı' nın direk kaşları çatıldı.
"Bu benim kararım değil üstlerin kararı bunu bilmelisin Siyah Avcı"
"Emredersiniz komutanım"
İçinden kabul etmese de mecbur kabul etmek zorundaydı.
"Komutanım emanetleri alabilir miyim?"
"Tabii"
Albay Siyah Avcı'nın telefonu silahını verdi. Sonra Siyah Avcı izin isteyerek odadan çıktı. Daha sonra odasına geçip telefonu açıp baktı, kaşları çatıldı.
Çünkü ekranda 10 tane baba demeye diliniz varmayan babası aramıştı. 1 tanede mesaj vardı. Neden aradığını umarsamasa da merak etmişti. Aramaları es geçip mesaja baktı.
"İyi günler Gecem Mona Hanım. Size ulaşmaya çalıştık ama telefonunuz galiba kapalıydı. Sizi aramamızın sebebi hastenemizde doğdunuz gün başka bir bebek daha doğmuş, ve o gün saldırı yapılmıştı. Bebekleri acele ile annelerine verdiğimiz için karıştırılma ihtimali olabilir. Lütfen 27 Mart saat 1' de "ARSAL Özel Hastanesine" gelirsiniz çok iyi olur. Hastanemiz adına çok özür dileriz."
Siyah Avcı mesajı okuduğunda üzülse mi sevinse mi bilememişti. Üzülse geçmişini unutamazdı, sevinse ya aynı onlar gibiyse düşünmeden edememişti. Tarihe baktı 17 Mart'tı. 1 hafta sonra kanlar alınacaktı. İlk defa kırmızı bir kandan korkmuştu, ya hayatı yalandan bir ibaretse, ya yaşadıkları gerçekse ama o bütün bunları aşmıştı, neden yine böyle oldu. Bir an nefesini tuttuğunu fark etti. Hızlıca pencereyi açtı, derin bir nefes çekti içine.
Karar vermişti, gidecekti zaten tayini oraya çıkmıştı. Gidecek ve gerçeklerle bir daha yüzleşecekti, eninde sonunda bir daha yüzleşecekti zaten, sadece biraz cesarete ihtiyaca vardı ama bununda üstesinden gelecekti, gelmeliydi.
O Gecem Mona Akar' dı. Sadece Gecem Mona Akar'dı...
...
...
...
☪️
Merhaba canovvvlarımmm,
Bu benim ilk kurgum, ilk kurguma asker&gerçek ailem ile başlamak istedim. Ben nedense bu kurguları çok severdim. Bazıları istediğim gibi olmazdı, bende dedimki ben niye istediğim gibi yazmıyorum ve bugünden itibaren yazmaya başladım. Umarım kurgumu beğenirsiniz. Bu ilk kitabım olduğu için hatalarım olabilir sizde bu hatalarımı görmezden gelmeyin direk olarak bana yardım edin ve bana önerilerde bulunursanız çook sevinirim.
Başka kitaplarda çok olmaksızın bahsedebilirsiniz.
Kitabıma başlamadan önce oylayın ve okurken yorumlasanız çok güzel olur. 1.
bölüm ve karakterler 3 gün yada 4 gün sonra belki daha erken yada geç gelebilir hazırlıklı olunnnn.
Şimdiden iyi okumalarrrr...
^o^
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |