101. Bölüm

101. Bölüm

Emine Ekin Yavuz
okurveyazarolankiz

Battaniyenin altından bir astım ilacı verince aldım. Dudaklarıma sabitleyip bastırdım.

Bir kaç saniye öyle bekledim. Sonra çekip ona geri verdim.

Kruvasan mı yapmıştı o.

Yavaşça başımı çıkarttım.

Sadece gözlerim görünürken elindeki kruvasanı alıp battaniyeyi geri örttüm. Hızla yedim.

Çikolata bile çok güzeldi.

Çikolatayı yanlışlıkla burnuma değdi.

Hemen oturma pozisyonuna gelip burnumun ucuna baktım.

Derin nefesler alıp verdim.

" Doktor. Al şunu!" Dedim.

Tiago kahkaha atarken parmagıyla alıp yedi. Rahat bir nefes verdim.

Gözlerimi kırpıştırdım.

Hemen ağzıma sıkıştırıp çiğnedim.

Tiago elime bir latte tutuşturunca onu da içtim.

Beğenmişçesine bir ses çıkarttım.

" Sen yedin mi?" Dedim ağzım tıka basa dolu iken.

" Hemde ne zaman! Şu öpücük izlerini silerken fırındaki kruvasanlar çıkmıştı. Tadım testi yaptım. " Dedi.

Gülümsedim bir tane daha alıp yedim.

Bacağıma baktım.

Ne zaman çıkacaktı.

Tam bu sırada Tiago masayı ayağıma çekti. Kruvasanları en köşeye koyup ayağımı masaya koydu.

Eline alçı testeresi ışınladığında bağırdım. Minik bir testereydi ve alçı çıkartmak için kullanılırdı.

Alçımı çıkartacaktı!

Ellerimi birbirine vurdum.

" Çıkar çıkar!" Diye bağırdığımda güldü.

" Rahat dur!" Dedi.

Sustum.

Bacağımdaki alçıyı boydan boya kesti.

Sonra da alçıyı açma aletini aldı. Yavaşça açtı.

Tenimi gördüğümda inledim.

Durdu ve bana baktı.

" Kapat gözünü. " Dedi.

Yine yine ve yine.

" Ama ne olduğunu biliyorum" dedim.

" Tamam yine de kapat gözünü. " Dedi. Kapattım.

Alçıyı tamamen aćtıktan hemen sonra attı.

Arthur " Oha!" Dedi.

Louis biliyordu. Hep görmüştü bacağını. " Normal mi bu? " Dedi Arthur.

" Normal. Alçı çıktıktan sonra hep böyle ödem ve mosmor. Ama bir güne gidiyor. " Dedi Louis.

Tiagonun parmaklarını bacaklarımda hisettim.

Bu yutkunmama sebep olmuştu.

Bacağıma o dokununca-seks ve zevk dışında- çok korkuyordum.

Bir şey yapacak sanıyordum.

Kalp sesim belki dışarı çıkıyordu.

O kadar korkuyordum.

Ellerim titriyordu.

Gözlerimi daha sıkı yumdum.

Tiago yanıma tekrar oturdu.

Kulağıma " Sargı sarayım mı?" Dedi.

Morluklar krem ve sargıyla geçiyordu. Sarmazsak kendi kendimi yine sakatliyordum.

Başımı olumsuzca salladım. İyi değildim.

" Ama sarmam gerek. " Dedi kulağıma.

Başımı yine olumsuzca salladım.

" Sonra sarayım o zaman. " Dedi.

Başımı salladım.

Başımı tutup göğsüne koydu.

Sıkıca beni sarmaladı.

Bu iyi gelmişti.

" Ne yapıcaz biz seninle. " Dedi.

Daha bunun şok vermesi vardı, testlere girmek vardı,ilaç kullanmak vardı,aletlere bağlanmak vardı. Korkusu vardı birde.

Yapma bir şey Doktor diyemedim.

" Güzelim. Uyusana sen. " Dedi.

Elime bir kruvasan verdi. " Yemicem. " Diyip eline geri koydum.

" 2 kruvasan 3 yudum kahveyle mı kilo alacaksın. Valencia yemen gerek. Zargana gibi kaldın !" Dedi.

Şişko! Bazen seninle sevgili olduğuma utanıyorum! 50 kilosun ya! Diğer kadınlar 40 kilo iken sen! Lanet Teo. Lanet eski sevgilimin lafları.

" Kafamı duvarlara vurmak istiyorum. Delirmek istiyorum. Özgür olmak istiyorum. Normal olmak istemiyorum. Niye normal olamıyorum ben. Niye sürekli ben sorun cıkıp duruyor. Neden düzgün olamıyorum. Neden deliyim ben. İyi miyim şimdi ne bu egoistlik! Yemin ediyorum kendi kendimi yemek istiyorum. Milleti şike şike döve döve gebertmek istiyorum. Yine bir direkt dansı yapıp 40 yaşındaki bir herife bedenimi satmak istiyorum. Beden satmak istiyorum ben ya. Direk dansını özledim. Doktor o herifin yerinde olmaya ne dersin. Bence istersin. Ben olsam kendi bedenimi isterim. Uzun zamandır sikmiyordum kendimi. Niye sikmiyorum ben kendimi. Elektro gitar işi ne oldu? Evrak belge... " Dedim.

Sonra da ne kadar çok konuştuğumu fark ettim.

Sustum.

Tiago güldü. " Doktor İgor bana eskisi gibi olduğunu söyledi. Yani sen şuan delisin. Kafanı git duvara vur. İstersen herif döv istersen delir istersen direk dansı yap kendini sik! Rahatla. Özgür olmak istiyorum demedin mi? " Dedi.

Gözlerimi açtım ama ona baktım. " Sen ciddi misin?" Dedim.

" Evet. Bende yaptım. Yani senin gibi kendimi sikip direk dansı yapmasamda bateri çalarken kendi kendimi dövdüm. " Dedi.

Ayaklandım.

Seke seke duvarın en kenarına gittim.

Sonra bir yerlere tutunup kafa atmaya başladım.

Sakinleşene kadar kafa attım.

Sonra da üzerimdeki sweati attım.

Tiago gelip battaniyeyle olduğum yeri kapattı.

Rahat rahat kendi bedenimi okşadım.

Devam ettim.

- Tiago -

En sonunda battaniyeyi bedenine sardım.

Onu kucakladım ve " Odaya gidiyoruz. " Dedim.

" Yeter oda oda odaaa! Ben ayakta kalmak istiyorum oturmak değil!" Diye bağırıp kalçamı yumrukladı.

Odaya gittim.

Gelince sakinleşmişti.

" Bebeğim. " Dedim ve armut koltuğa attım kendimi.

Tam sertliğime oturdu. Başını göğsüme yaslarken ayaklarını uzattı.

Gözlerini kapattı.

Başını boynuma yasladı. Bir kaç saniye sonra uykusuna daldı. Biraz daha derinleşmesini bekledim.

Bir eli battaniye kaydı. Göğsünü açtı.

Elimi tutup göğsüne koydu.

Sonra geri uykuya daldı.

Kalp sesini dinlerken göğüslerine baktım.

Tanrı kutsamıştı!

Çok...

Muhteşemdi!

Hafif okşamaya başladım ama hemen geri çekildim.

Uzun zamandır sevişmiyorduk. Benim ihtiyacım vardı. Göğsünü kapattım.

Onun yüzünü inceledim.

Uyurken ayrı bir güzeldi.

Uzun kirpiğinden birini yanağında görünce alıp üfledim.

Bedenime biraz daha çektim onu.

İçerideki yanan şömine vitmişti. Odun yoktu daha doğrusu.

Gözlerimle hemen odun ışınladım.

Zaten hemen yanımızdaydı.

Isı gelince Valencia titremeye kesti.

Battaniyeyi üzerine biraz daha sardım.

" Güzelim. " Derken yanağını okşadım.

Burnunu çekti ve birden hapşurdu.

" Oy. İyi yaşa. " Dedim.

Başını salladı ve uyumaya devam etti.

Onu gülümseyerek izlemeye devam ettim.

Kapı açıldı. " Off içeri yanıyor!" Diye konuştu John.

Yatağın örtüsünü değiştirmeye başladı.

Valencia görse onu döverdi. Valencia hizmetçi istemiyordu.

" Giydireyim seni. Uyanma iki dakika. " Derken yavasça ayağa kalkıp armut koltuğa onu bıraktım.

Gardolabına gidip bir sweat ile ceket aldım.

Gelip ona yavaşça giydirdim. Ceketi de giydirdikten hemen sonra bir sargı bezi ile krem aldım.

" Güzelim benim. " Derken bacağına kremi sürdüm.

Sargıyı sardım.

Daha dün banyo yapmıştı. Ve mis gibi kokuyordu. Hep öyleydi ama şampuanı da kendi gibi çilekli olunca daha tatlı oluyordu.

Parmağındaki yüzüğe baktım.

" Uyurken çıkaralım. " Dedim.

Çıkartmayı denesemde izin vermedi.

Gülerek yanına oturdum.

Kucağıma onu aldım.

Cenin pozisyonuna gelip uyumaya devam etti.

John gidiyorken " Kapıyı kapatma. İçeri biraz hava alsın. " Dedim.

Pencereleri açarsam içeri buz gibi olurdu.

Kapıyı açık bıraktı.

" Doktor. " Diye mırıldandı Valencia.

" Söyle. " Dedim.

" Masal okur musun?" Dedi.

Onun hayatını anlattım.

Devam ettim uyusa da.

Ardından bitince sustum.

Doktor İgor bir kaç dakika sonra içeriye girdi.

" İyi mı diye sormaya geldim. " Dedi.

Onun yanağını okşamaya devam ettim.

" İyi. " Dedim.

Yanıma gelip oturdu.

" İstifa etme konusunda ciddi olmadığını düşünüyorum. " Dedi.

Ciddiydim.

Valenciaya bakmam gerekiyordu. Her vakit kendine zarar veremezdi.

" Ciddiyim Doktor İgor. Senden bir şey isteye bilir miyim? Psikoloji kitabı var mı? Yani öyle bir şeyler. Valenciaya verebileceğin. " Dedim.

Eline bir kitap ışınladı.

" Teşekkürler. " Dedim alıp kenara bırakırken.

" Rica ederim. Ben işe kaçar. " Dedi ve kapıyı açık bırakıp gitti.

Sessiz kaldım.

Saat 12 oldu.

Uyumaya devam etti.

Ben ise o güzel saçlarını okşamayı hiç kesmedim.

O kadar güzeldi ki.

Huzurdu.

Huzur.

Başka bir duygu değildi. Aşktı belki veya sevgi...

Ama o gerçekten huzurdu.

Gürültüde de olsa sessizlikte de olsa ona baksam bir şey olurdu. Sesler yok olurdu belki de her şeyi unuturdum.

O kadar güzel bir kadındı ki.

Bu yüzden bir kalem ile defter alıp onu ćizmeye başladım.

Zırh giymiş haliyle çizdim onu.

Ve sonra kendimi çizdim arkasına.

Defteri ve kalemi bıraktım.

Yaklaşıp dudagına minik bir buse bıraktım.

Bu bile onu nefeslendirmeye sebep olmuştu.

Saat 2 oldu ve hala uyanmadı. Yine de uyandırmadım onu.

Bir kaç dakika sonra içeriye Elizabeth geldi.

Karşıma oturdu.

" Bir şey mi diyeceksin?" Dedim.

Sadece baktı.

Ve sonra konuştu. " Aslında... Senden nefret etme sebebim... Victor gibi bir eş olmandan korkmamdı. Yani bu yüzden sevmiyordum seni. Ama anladım ki... Sen iyi bir eşsin kızıma. İyi ki birbirinizi bulmuşsunuz. Onu koruduğun için... Teşekkür ederim. " Dedi.

Başımı salladım.

Valenciayı izlemeye devam ettim.

" Senin annen veya baban kim? Yani... Hiç tanımadım onları. " Dedi.

Buruk bir gülümseme oluştu dudaklarımda.

" Babam askerdi. Artık hayatta değil. Annem... Annem de hayatta değil. " Dedim sadece.

Dilim buna varmıştı.

" Pardon. " Dedi.

Valenciaya baktım.

Hafif terlemişti.

Sweatin yakasını biraz açtım.

Terlerini elimle sildim.

Elimi tutup göğsüne koydu.

Gülümsedim. " Valenciam. " Dedim.

Yer değiştirdi. Yine yan yattı kucağıma.

Sadece tamamen baldırıma yatıp kıvrıldı.

Nefesini verdi ve uyumaya devam etti.

Annesine baktım.

" Ben rahatsızlık vermeyeyim. İlaçla... " Dedi.

" Zaten doktorsun. " Diye tamamlayıp gitti.

- Saat 4 de. -

İçeriye John girdi. " Kral Gabriel, Valencia ile konuşmaya geldi. Valencianın işlerini yaptığı 3. Odada bekliyor. " Dedi.

" Valencia uyuyor beklesin biraz. " Desemde uyanmak üzereydi.

" Git tamam. " Dedim ve Valenciaya baktım.

- Valencia -

Gözlerimi hafif hafif açtım.

Tiagoyla karşılaştım ve hemen etrafa baktım.

Bedenimi dikleştirip " Saat kaç?" Dedim.

" 4 oldu. " Dediğinde şokla bağırıp ayaklandım.

Ne! 

Hızla üzerimdeki sweati çıkarttım. Bacağıma bastığımda canım yanmıştı.

İnleyip durdum.

" Valenciam. Sana bir şey yapmayacağım. Kaçma benden ya. " Diyerek ayaklandı.

Başımı olumsuzca salladım ama o elini çıplak belime koymuştu bile.

" İstemiyorum. " Dedim.

" Bir şey yapmayacağım. Gabriel seninle konuşmaya gelmiş. 3. Odanda bekliyor. Hadi hazırlan git. Bende tuvalete gireyim bilmem kaç saattir kucağımdasın. " Dedi ve gitti.

Gitmişti!

Hızla sütyen giydim. Hemen sonra da bir sweat.

Yüzüme bakımlarımı yaptım.

Tiago tuvaletten çıkınca hemen ben girdim.

İşimi bitirip dişlerimi fırçaladıktan hemen sonra çıktım.

Tiagoyla çarpıştım.

Ona baktığımda kalp atışım uçtu.

Göğsüm hızla inip kalkarken göz bebeklerim titredi.

Bunu fark edince ellerini omzuma koydu.

" Valenciam. " Dedi dudaklarıma doğru.

Bedenim de korkuyla hafif titremeye başladı.

Başını omzuna yatırdı. " Karım... Küçük hastam... Bebeğim... " Dedi.

Başını dikleştirdi.

" Sana bir şey yapmayacağım. Gabrielin yanına git. Bacağına da çok basma tamam mı? Bende öyle gezineceğim sarayda. " Dedi ve ellerini çekti.

Biraz rahatlamıştım.

" Git hadi. " Dedi.

Başımı olumsuzca salladım. " Neden?" Dedi.

Omuz silktim.

" Tecavüz... Doktor bu aralar fazla arttı Kraliyetlerde. " Dedim.

Ellerini belime sararken " Güzelim sen bundan mı korkuyorsun? Ben arkandayım. Bir adım gerinde olacağım hep. Güvende hisetmediğinde bana seslensen gelirim kurtarırım. Tamam mı? Unut geçmişini. Abeli Nathoyu bebeklerini. " Dedi.

" Bir anne nasıl unutsun bebeklerini. " Dedim.

" Tecavüz sonucu doğduklarını unut. Bebeklerini derken yani... Unutamazsın. " Dedi.

Burukça gülümsedim.

" Tamam. Gidiyorum o zaman. " Dedim.

Elini kalçama indirdi.

" Git hadi. " Derken bir şaplak attı.

Güldüm.

Hemen sonra Gabrielin yanına gittim.

 

 

 

 

Bölüm : 24.12.2024 16:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...