
Uyuyamıyordum!
Başı göğsümde olan Tiagoyla bile!
Bana kendini anlatmıştı.
Tecavüz. Bana verdiği emir.
Ve sevgilisi varmış. Onu dövmüş.
Pişmanmış.
O kadar pişmandı ki ağlamıştı.
Göğsüm sırıl sıklamdı.
Elimin birini Tiagonun uzun çenesine kadar gelen saçlarına koydum.
" Saçlarını kesmek istiyorsun ya. Ben kesebilir miyim yarın?" Diye mırıldandım kendi kendime.
Belimdeki elleri sıkılaştı.
Kasığım hafif acıyınca inledim.
Sıkı sarılmayı kesti.
Gülümsedim.
" Sevgilin olsaydım. Seni afederdim. Çipliyken yapmışsın Tiago. Hem dövsen bile pişmanlığından affederdim seni. Emin ol. Saf olsam da ederdim. " Dedim.
Yanağını öptüğümde çeneme bir buse kondurdu.
" Teşekkür ederim. " Diye mırıldandı.
Gülümsedim.
Tekrar uykusuna devam etti.
Nefes alış verişleri yavaştı.
Bundan korkmuştum ama ciddi bir şey değildi.
Bende kapattım gözlerimi.
Ama boş. Uyuyamıyordum.
Tiago yavasça başını kaldırıp bana baktı.
" Sakinleştirici vurayım mı?" Dedi.
İstemiyordum.
Ben normal olmak istiyordum.
Herkes gibi uyumak istiyordum. Çok muydu?
Başımı olumsuzca salladım.
" O zaman gel Tiago taktığıni göstereyim. " Dedi.
Beni aşağıya çekerken ayaklarım dizlerine değdi.
Başımı boynuna koydu.
" Şimdi uyursun. " Dedi.
Boynu çok güzel kokuyordu.
Parfüm ve amber karışımı gibiydi.
Hani yağmur yağarda toprak kokar ya. Onun gibiydi biraz.
Gerçekten gözlerim kapandı.
....
-Arthur-
Dinlenme odasındaydık.
Yanımda oturan Katarinanın saçlarını okşuyordum.
Onu seviyordum.
" Yüzüğüm çok güzel demi Arthur. " Dedi.
Gülümsedim.
" Senin gibi güzel" dedim.
Bakışları bana kaydı.
Yaklaşıp dudağına minik bir öpücük kondurdum.
Louise baktım.
Karşımızdaki koltukta Jasmine ile oturuyordu.
Bebeğin 2. Haftasıydı.
Katarinadan çocuklarım olmasını çok istiyordum. Ama o rahmini aldırmıştı.
Hamile kalamazdı.
Bir kere sevişmiştik. Boşaydı ama zevk için.
Katarina bana bakarken bir şey anlamasın diye ona baktım.
" Çok istiyorsun demi çocuk olmasını. " Dedi Fransızca konuşarak.
Onlar anlamasın diye Frans8zca konuşmuştu.
Bende ona Fransızca cevap verdim.
" Sorun değil. " Dedim ama ayaklandı.
" Bence sorun. " Dedi ve odadan gitti.
Ayaklanıp " Katarina!" Dedim.
Ama o gitmişti bile.
Oflayarak yerime oturdum.
Louis " Sorun ne?" Dedi.
Jasmine ise " Ben Katarinaya gideyim. " Dedi.
" Hayır hayır. Jasmine gidersen daha kötü olur. " Dedim.
Sessizlik.
Elimi çeneme koyup sakallarımda az bir gezdirdim.
" Bende Katarinadan çocuklarım olsun istiyorum. Ama işte Katarinanın... Sağlık problemleri var. Çocuğumuz olamaz. " Dedim.
Louis yutkundu.
" Arthur. " Dedi ve Jasmineye baktı.
Jasmine izin verince yanıma geldi.
Elini sırtıma atıp sıvazladı.
" Oğlum üzme kendini. Belki bir mucize olur. Bak tahminin tamamını aldırmadı sende biliyorsun. Sadece hastalık. İyileşebilir. İmkansızı mı var bunun. Atlatır. Şimdi onun yanına git konuş onunla. " Dedi.
Başımı sallayıp ayaklandım.
-Louis-
Jasminenin yanına geri geldim.
Karnına elimi koydum.
" Bence kız. " Dedim.
" Erkek!" Dedi.
" Kız!" Dedi.
Sustum.
Karnını öptüm. " Bebeğimiz daha yeni ortaya cıktı annesi. Sakin ol. " Dedim.
Gülümsedi.
" Babamlar biliyor. Herkes öğrendi. " Dedi.
Yanağını öptüm.
" Dur ben tuvalete gidiyorum. " Dedi ve ayaklandı.
" Hamilelik çiş mı yapıyor !" Dedim.
"Dalga geçme ya. " Dedi ve burdaki kabine girdi.
Başka bir odaydı aslında.
" Dikkat et!" Dedim.
" He!" Dedi.
Birden bir şeyin düsme sesi gelince ayaklandım ve hemen kapıyı açtım.
Ellerini yıkıyordu.
Klozet kapagı düşmüştü.
" Ne oldu?" Dedi ve elini peçeteyle kuruladı.
Ona sarıldım.
" Düştün sandım?" Dedim.
Gülümsedi. " Baba sana endişelendi " dedi.
Bu sırada birinin sesini duyduk.
Kapının oraya baktım.
Gabriel ve Wallace.
Aynı zamanda Loyal.
Siktir ya.
Hemen geri çekildim.
" Baba. " Dedi Wallaceye bakarken.
Güldü. " Başlamış bizim oğlan endişelenmeye " dedi ve tekli koltuğa oturdu.
Kral gibi değilde rahat rahat giyinmişti.
Gabriel ve Loyal da büyük koltuğa yayıldılar.
İçeriye birden Katarina girdi.
Arkasından Arthur.
" Hem öyle hemen üzülme. Bak çok ciddiyim ben o konuda Katarina güzelim. " Dedi Arthur.
Katarina koltuğa oturunca Arthur yanına oturdu.
İçeriye bur sefer Samuel ile Diana girdi.
Onların 2 erkekleri olmuştu.
İkiz.
Hatta ikisi de emekliyorlardı.
Diana " Hey hey hey! Alex! Dikkat etsene oğlum. " Dedi.
" Diana bırak işte gezsin tozsunlar. " Dedi Samuel.
Katarina gülümsedi.
" Lancelot ! Bana gel !" Dedi.
Gülümsedim bu olaylara.
Hepimiz oturup sohbet etmeye başladık.
2 saat filan oturduk kahve içtik.
En sonunda Gabriel " Ee Valencia nasıl? Göremedik 4 gündür ortalıkta yok Tiago da öyle. " Dedi.
Ben cevap verdim.
" Valencia antidepresan kullanmasına rağmen 3 haftadır uyuyamıyormuş. Taigoyla 4 gündür uyuyor. Aynı pozisyonda hemde. Uyandıramadım ben. Ama Tiago uyandı herhalde. " Dedim.
-Valencia-
Banyodan çıkıp kendime gelince hemen bakımlarımı yaptım.
Dişlerimi fırçalayıp naneli bir sakız çiğneyip üzerime eşofman ile tişört ışınladım.
Koşa koşa dinlenme odasına gittim.
Kapıyı açıp içeriye girdiğimde ayağım kaydı ve yere yüz üstü yapıştım.
İnleyerek burnumu tuttum.
" Burnum!" Diye bagırdım ama hemen ayaklandım.
" Hah. " Dedim ve Louisi gösterdim.
" Seni arıyordum be abi. " Dedim.
İçerdekileri umursamadan tekli koltuğa atladım.
Louis " Ne bu heyecan!" Dedi.
Arthur da uçerideydi.
Bana " Aynen ya. " Dedi.
Bağdaş kurdum ve bir paket çekirdek yanıma ışınladım.
Çitlerken " Ben bir bok yaptım " dedim.
Ağzımdaki sakızı yutmuştum.
" Ne yaptın!" Dedi Louis.
" Aşık oldum!" Diye bağırdım.
Arthur " Hangi Prense " dedi.
Göz devirdim.
" Prensler egoist!" Dedim.
Çekirdeği masaya koydum ve ayaklarımı tekli koltuğun sırt kısmına koydum.
Başımı ters bir şekilde sarkıtırken " Tiagoya aşık oldum!" Diye bagırdım.
Ayaklarımı çırptım.
Ayaklandım.
" Ama adam valla aşk adamı! Yemin ediyorum böyle bir varlık görmedim ben ya?" Dedim.
Louis gülmemek için zor duruyordu.
" Ama tek sorun. Plotoniğim. " Dedim ve kırgınca yerime oturdum.
" Sevgilisi varmış. Hatta onu darp etmiş. Sonra da pişmanlıktan hep aglamıs. Dünde ağladı. Bu benim umrumda değil. Neden cünkü o kendi isteği dışında bir şey yapt. Ha birde şey varmış. Şu beni hamile bırakan herife emri o vermiş ama o zamanda çipliymiş. Bence Tiago iyi bir adam. Yakışıklı bir herif! " Dedim.
Gülümsedim.
" Hem beni anlıyor. Onun yanında kısıtlandığımı hisettmiyorum. " Dedim.
Yoksa delirdim mi ben?
Ayaklandım.
" Benim delilik yine mi basladı ki? Ne bu rüya mı?" Dedim ve kendime bir tokat attım.
Gözlüğüm yere düşerken etrafa bakındım.
" Lan!" Dedim ve eğilip aldım gözlüğümü.
Daha net görünce kendime geldim.
Gözlerimi kırpıştırdım.
" Ve o bir doktormuş. Kalp cerrahı. Kalp Krizi gecirirsem lazım olur. Hemde para sıçıyor. Tanrım doğum günü dileklerimi kabul etti! Zengin Koca buldum! Acilen Tiagoyla evlenmem gerek! Evlenip her gün sevişmem ve milleti Tiago Tiago diye ütülemem gerek!" Dedim.
Heyecanla bagırdım ve kendi etrafımda döndüm.
" Bekle. Sanırım onu özledim. Bu yüzden yanına gidiyo... " Derken kapıya bir adım attım.
" Ama dur ya. Öyle çat kapı gidersem de aşık olduğumu anlar. O zaman kendimi sakatlayayım. Hasta diye yanına giderim. " Dedim.
Bir tabak alıp hemen kırdım.
Bir parçasını alıp sertçe karnıma sapladım.
Elimi çekip kanın akmasını bekledim.
Akınca hemen bir damla kanı ağzıma sürdüm.
" Heh! Kusmuş gibi olayım " derken dolaba gittim.
Bir ketçap aldım.
Yere sıktım ve ketçabı geri yerine koydum.
Acıyla bir cığlık attım.
Rol gereği.
Sonra bagırırken etrafa bakındım.
Tabağı alıp tekrar yere attım.
Hızla yere yattım.
Kapı açılırken gözlerimi kıstım.
Tiago.
Doktor önlüğüyleydi. Ameliyattan yeni çıkmıs olmalıydı.
Ellerinde eldiven yoktu. Yani tam ellerini yıkarken gelmişti.
" Valenci.. " derken durdu.
Baktı bana.
" Ya sıktır git gerizekalı!' derken elini kalbina bastırıyordu.
" Bu nedir ya!" Dedi.
Ben ise hala rolumdeydim.
" Ketçabı bari düzgün sıksaydın gerizekalı!' dedi.
Gjzlerimi acıp ketçaba baktım.
" Düzgün duruyor işte ne?" Dediğimde kahkaha attı.
Yaaa!
Rolüm.
Geri yattım.
" Pis herif!" Dedim.
" Ya gelseydin yanıma mal mısın kendini bıcaklıyon " dedi.
Eğilip karnımdaki bıçağı sertçe çekti. İki dakikada dikiş attı. Bunu yaparken karnımdaki izlere dikkat etmişti. Bu izler ne dercesine bakıyordu.
" Şimdi işim var benim. " Dedi.
Giderken sırtına atladım.kollarımı boynuna ayaklarımı karnına doladım.
" Gidemezsin banane!" Dedim.
Gülümsedi." Sümüklü böcek!" Dedi.
Üzerindeki cerrahi önlüğü yırttı.
Hemen ışınladı.
Ellerini ıslak mendille sildi. Tabi eldiveni çıkarttı.
Bu sırada elindeki kesiği göstermek istedim. Bunu yaparken parmağına dokunduğumda elini hemen çekti.
Bende elimi " Pardon. " Diyerek ćektim. Sırtından indim.
Eldivenini hemen giydi.
" Bir daha yapma bunu. " Derken ciddileşmişti.
" Bir daha yapacak mısın? Odamdan silah çalmayı deneyecek misin!" Diye suratıma bağırdı.
Karnıma bir kez daha kılıcı sapladı.
Acıyla bagırıp " Yapmayacağım!" Dedim. Ama o kılıcı çevirince daha çok bağırdım.
" Emin misin?" Dedi.
" Evet!" Dedim.
Kılıcı çekti.
Masaya kanlı kılıcı bıraktı.
" Kural 41. Sana unutma dedim. Herhangi bir ihanetin olursa seni sevgilim olarak değil düşmanımdan daha beter bir şekilde gebertirim. " Dedi ve odadan gitti.
Muhafızın biri beni sertçe tuttu.
Ayakta zor duruyordum.
" Önce kilona bakılacak " derken beni bir tartıya çıkarttı.
38.
Beni geri tuttu. Başka bir odaya gittik. Beni fırlattı.
-7 derece yazan bir yer gördüm.
" 7 gün burda kalacaksın " dedi ve kapıyı kapattı.
4 Kez kilitledi.
Etrafa baktım.
Kenarda bir mont görünca alıp giydim.
Tam 7 gün sonunda bilmem kaç kez bayılmayla hayatta kaldım.
İçeriye Abel girmişti.
" Gel buraya. Daha fazla dayanamadım. Sevgilimsin sonuçta. Ama bazen yapmaman gereken şeyler yapıyorsun. " Dedi.
Beni kucakladı.
" Buz gibisin " dedi.
Odadan götürürken tır tır titriyordum.
Beni kendi odasına götürdü. Önce montumu çıkarttı.
Sonra da üzerimi battaniyeler ile örttü.
Zayıftım.
Ona bakmayacak kadar.
" Uyu. " Dedi yanıma yatarken.
" Bekleme uyu. Yoksa daha çok sinirleneceğim. Bak kural 37 insanları dinleyeceksin. " Dedi.
" Valencia daldın yine. " Dedi karşımdaki Tiago beni omuzlarımdan sarsarken.
Birden bire bedenim güçsüz düştü. Ayaklarım üzerinde duramadım.
Son hatırladıgım Tiago ve bir kaç kişinin bagırmasıydı.
...
-Tiago-
Yatakta yatan kadının saçlarını okşadım. " Küçük hastam. Sana hastane yatakları yakışmıyor. Hadi uyan. " Diye mırıldandım.
" Aabel. " Diye fısıldadı.
Başını olumsuzca salladı.
" Şşt. Sakin ol " dedim serumuna sakinleştirici enjekte ederken.
Geri yanına oturdum.
Yanagını öptüm.
Kenara bir kamera bıraktım.
" Yanlış bir şey mi dedim. Ne dedim ben sana unuttum ki? Valencia. Bu yüzden beni sevme demiştim. Sevme beni. Sende diğerleri gibi ol sevme. Ne olur sevme. " Dedim.
Ayaklandım ve hastalarıma gittim.
-Valencia-
Gözlerimi açtığımda hemen etrafa bakındım.
Gözlügüm takılıydı.
Hemen oturma pozisyonuna geldim.
Kolumda bir serum vardı.
Yutkundum.
Koluma baktım.bir iğne vardı.
Hemen başka bir tarafa baktım ve geri yattım.
Abel. Kafamın içi onun kurallarıyla doluydu.
Bir kaç dakika boş boş baktım etrafa.
Sonra ise birden ağlamaya başladım.
" Kurallarından nefret ediyorum. Senden de nefret ediyorum! Lanet olası kendimden de nefret ediyorum! Kimseyi de sevmiyorum!" Dedim.
Ağlamaya devam ettim.
" Benim de bir kalbim yok mu? Her şey görünüş mü? Niye kimse sevmiyor beni! " Dedim.
Daha çok ağladım.
" Beni neden sevmediniz ?" Dedim. " Ne yaptım ben size ya!" Dedim.
Biraz daha ağladım. 30 dakika kadar.
Sonra ise kendime gelmeyi denedim.
" Ağlama. Ağlama " dedim kendi kendime.
Göz yaşlarımı sildim.
" Ağlama Valencia. " Dedim.
Nefes alıp verdim.
Tekrar sildim gözlerimi.
Kasığıma bir agrı girince inledim. " Ya yeter ya!" Derken geri ağlamaya başladım.
" Keşke doğum günümde Zengin Koca değil. Beni seven birilerini isteseydim. Daha doğrusu ć8karları için değil. Gerçekten seven birileri. " Dedim.
Ellerimle yüzümü kapattım. " Tiago da sevmiyor beni. " Dedim.
Nefessiz kalana kadar ağladım.
Sonrasında ise yorgunluktan uykuya daldım.
-Tiago-
Elimdeki kamera ile dinlenme odasına geri geldim.
Bir yere oturup videoyu baştan sona kadar izledim.
O kadar şey ićinde tek duyduğum Tiago da sevmiyor beni olmuştu.
Sevmiyordum.
" Ben Valenciaya ne dedim?" Dedim kendime kızarcasına.
" Bunu bir daha yapma dedin eline dokununca. Bence kötü bir şey değil ama " dedi Jasmine.
Yutkundum.
" Kurallar. Abelin kuralları. Ne ki bu kurallar. O kurallarla ilgili olabilir. " Dedi Louis.
Arthur ise Katarinaya bir şey söyleyip ayaklandı.
" Ben Valenciayı odasına taşıyorum. " Dedi.
Ona giderken " Kasığına dikkat et! Hafif sallarsan bile ayılır. " Dedim.
" Tamam!" Dedi.
Karnındaki izler.
" Dikiş atarken gördüm karnında kesici alet izi vardı. " Dedim.
Louis " Abelin işi. Nerede bu Abel! Yer yarıldı içine girdi sanki!" Dedi.
Bu sırada kapı çaldı ve içeriye John elinde bir şey ile girdi.
" Kraliçem size bir.. " derken bizi gördü.
" Pardon. Şey biri getirmiş. Ama kadınmış. Valenciaya " dedi ve bana uzattı.
Elinden aldım.
Masaya koydum.
O başını eğip giderken masaya koydum uzun bezi.
Açtım.
Tamamen kan dolu bir kılıç,yırtık mont ve bir not.
Notu alırken LOUİS kılıcla ilgilendi.
Sevgili İgnatova beni umarım unutmamışsındır. Öncelikle doğum günün kutlu olsun. Sana hediyelerim bunlar. Unutmadığına eminim. Umarım bir zaman görüşürüz. Yüzünü ve sana işkence çektirmeyi özledim. Umarım sende özledin. Şimdilik hoşça kal.
Sevgilin Abel (X)
" Ney!" Diye bağırıp ayaklandım.
" Ne oldu?" Dedi Loyal.
Mektubu okuduğumda lOuis de ayaklandı.
" Siktir!" Diye bağırdı.
İçeriye Arthur geldi.
" Ciddi misin?" Diye o da bağırdı.
Notu bıraktım.
Eşyalara baktım.
" Valenciaya sormalıyız" dedim ve odadan hemen çıktım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.83k Okunma |
350 Oy |
0 Takip |
112 Bölümlü Kitap |