
-Valencia-
" Valenciam. " Diye bir ses duydum.
Sonra saçlarımı okşayan eller.
" Valencia. " Dedi sonra aynı ses.
Birinin kucağında oturuyordum.
Kalçamın altında sert bir şey hissediyordum.
Ben neredeydim?
" Şşt. Valencia. " Dedi daha yüksek bir şekilde konuşan.
Ellerini sırtıma doladı. " Ne oldu ne dedim ben sana da bayıldın? Korktun. " Dedi bu sefer o ses.
Tiagoya aitti bu ses.
Gözlüğüm yoktu.
Önce yavaşça etrafa bakındım ama çok bulanıktı.
Tiago uyandıgımı hisedince hemen gözüme gözlüğümü taktı.
İlk yüz olarak onu gördüm.
Kendi kendime karıştırma Valencia o Tiago dedim.
Yutkundum.
Sonra Abilerime baktım.
İkisi de oturuyordu ama Krallar ayakta masada duran bir kaç şeyi inceliyorlardı.
Hala biraz yorgun gibiydim.
Gözlerim kapanıp duruyordu.
Bunu fark eden Tiago. Başımı göğsüne geri yasladı.
" Tamam. " Dedi.
Biraz daha ayılabilmemi bekledi.
" Kafanı bunaltmak istemiyorum. " Dedi.
Tam bu sırada kralların incelediği şeyleri görüp ayaklandım.
Kılıç yırtık mont.
Hemen kılıcı elime aldım.
Tiago " Eşyalar dikkatini çekti mi? Bunlar... " Dedi.
Lafını kestim.
" Ben kaçmayı denerken beni kestiği kılıç. Ejderha nefesiyle dövüldü. Mont. " Dedim ve montu elime aldım.
" -7 dercelik bir odada 1 hafta bıraktığında giymiştim. " Dedim.
Not vardı.
Hemen alıp okudum.
Sonunda Abel(X) yazısını görünce bir şok patladı gözümde.
" Bak burası benim gizli evim. Unutabilirsin bunu izin veriyorum. " Dedi Abel.
Elimi tuttu.
Yavaşça inlediğimde bana baktı.
ELlerimde kelepçeler canımı yakmıştı.
" Sana inlemene izin verdim mı?" Dedi.
Hemen başımı eğdim.
" Neyse işimize dönelim. " Dedi ve bir ağaca yöneldi.
Ağacın kökünden bir şey çekti.
Anahtar.
Hemen içeriye girdik.
Sadece bir dolap vardı.
Dolabı açtı.
" Bak. Bu benim oğlum. Tek oğlumdu. Ama annesi öldürdü onu. İstemedi. Bende karımı öldürdüm. Kötü işler öyle başladı. Benden izin almamıştı da. Bu fotoğraftaki gizli yer benim sarayıma gidiyor. " Dedi ve fotoğrafı dolaba geri koydu.
Dolabı 5 anahtarlı anahtarlıktan biri ile kapattı.
Elimi sıkıca kavradığında lanet bileklerim acıdı. İnlememek için kendimi tuttum.
" Seni seviyorum çünkü inlememen konusunda seni bir kez uyardım ve hemen beni dinledin. " Dedi.
KElepçemi biraz açtığında gülümseyip yanağını öptüm.
KApıyı kapattı ve anahtarı yine eski yerine koydu.
" Valencia!" Diye bağırmas8yla irkildim.
Tiagoya baktım.
Hemen bir kalem ve koca bir sayfa aldım.
Sayfayı A4 kağıdında 6 parçaya kestim.
Evi çizdim. Ormanı ve ağacı.
Sonra kendimi ve Abeli çizdim.
Diğer sayfaya geçtim. Ağacı tekrar çizip altındaki anahtarı belirttim.
Diğer sayfayı hemen aldım.
Kapıya 3. Anahtarı soktuğumuzu belirttim.
Aynı sayfaya içerdeki dolabın anahtarını belirttim.
Diğer kagıdı alıp Abelin elindeki fotoğrafı çizdim.
Kalem kırılınca bıraktım ve Tiagoya döndüm.
" Ben gidiyorum !" Derken kapıya koşmuştum ama Tiago önüme geçti.
Louis hemen telefondan birilerini aradı.
" Gidemezsin sen burda uslu uslu duraca... " Dedi Tiago ama parmak ućlarıma yükselip ona bağırdım.
" Kurallar sikimde bile değil! Yeter bu kadar kural çekil önümden!" Diye bagırırken sinirden bedenim kasılmaya yüzimdeki damar ortaya çıkmaya başlamıştı.
Saçlarım yine siyah bir renk alırken gözlerim karanlığa büründü.
Tiagoyu sertçe ittirdim ama bir adım gitti sadece.
Kollarını sırtıma sardı.
Çırpınmaya ve bagırmaya başladım.
" Bırak beni!" Dedim.
Ama ben çırpındıkça daha sıkı tuttu.
Beni birden kaldırıp tekli koltuğa götürdü. Bacaklarıma oturdu.
" Getir John " dedi.
John eline bir iğne verdi.
Bu diğer iğnelerden farklıydı.
Bu uzun bir anestezi etkisi yaratan hatta hafıza kaybına neden olan bir sakinleştiriciydi.
Çırpınmayı kessemde iğneye bakıp tekrar bagırdım.
Tiago koca eliyle ağzımı kapattı.
" Valencia!" Derken sustum.
Ona baktım.
" Bak. Lütfen zorlama. Lütfen bak. Gerçekten deli değilsin sen ama yapmak zorunda bıra.. " derken kolumu iğneye vurdum.
Yere düşen iğneyle Tiago kolunu çekti.
" Bırak beni! " Diye bağırdım.
Geri ćırpınmaya başladım.
Tiagoyu sertçe ittirdiğimde dengesini kaybedip yere düştü.
Ayaklanıp kapıya gidiyordum ki bileklerim tutup beni yere çekince üzerine düştüm.
Ayaklarını bacaklarıma kollarını yakama doladı.
Yan yatıyorken ben yine bagırdım.
" Deli değilim ben!" Diye.
Tiago cevap verdi. " Değilsin. Değilsin Valencia ama şuan öyle davranıyorsun!" Demesiyle sustum.
Hemde ani bir şekilde.
Çırpınmadım da.sadece durdum.
Gözlüğüm yerdeydi ve kırılmıştı.
" Valencia. Bak gerçekten. Şuan olmaz tamam mı? Belki intikam almak için bir gün olur ama şimdi olmaz. Bir dur olayı anlayayım. En son yakaladığımızda sana onu getircem tamam mı? Şimdi seni yavaşça bırakıyorum. " Dedi.
Kolları gevşerken ben hareket dahi etmedim.
Beni bıraksada üzerinde durmaya devam ettim.
Sadece bagırmasından biraz korkmuştum.
Bana hep fısıldayarak konuşmuştu. Ama şimdi.
Aslında haklıydı. Sakinleşmem için bağırmıştı.
Bu sırada beni kucaklayıp koltuğa bıraktığının farkında değildim.
Johna " Askerleri hazırlayın " dedi.
Boş bir duvara daldım.
Kural 16. Şımarıklık yapma. Hiç bir şeye karşı gelme. Söylenenleri yap.
Sustum.
" Valencia. Ama bak böyle sessiz olmamda hoşuma gitmiyor " dedi Tiago.
Krallar " Biz de yardım edelim" derken odadan onlar da çıktılar.
Gözlerim doldu bir kaç saniye.
Ama göz yaşı akmadı.
" Valencia. " Diye mırıldandı bu sefer.
Yüzümü avuçladı.
" Bak ne olur yapma böyle. " Dedi.
Deli değilim ben!
" Deli degilim ben! Deli değilim!" Diye bagırdım koridorda akıl hastanesine beni zorla bir sedyeye bağlamış götürüyorlardı.
DOktor "durun" diyince durduk.
Tiagoya baktım.
Son şansım oydu. " Doktor yalvarırım bırakma beni! Ne olur burda beni bırakma! Ben dayanamam burda daha çok üzülürüm! Doktor!" Diye bağırdım.
Yüzümü avuçladı ve dudağımı öptü.
Geri çekilirken " Sen deli değilsin. Ama ben iyileşmeni istiyorum. Söz geri gelicem. İster günler ister haftalar ister aylar geçsin. Gelicem yanına. Bana doğum gününe kadar süre ver. " Dedi.
" Doğum günüme kadar gelmeyecek misin? Tiago bir yıl beni bırakacak beni terk mi edeceksin!" Diye bağırdım.
Doktor İgor " Gitmeliyiz. " Dedi Tiagoya.
Tiago bir adım gerileyince biz ileri gitmeye devam etti.
" Senden nefret ediyorum! Tanrı belanı versin Tiago! Eğer bir daha karşılaşırsak! Andım olsun seni geberticeğim! Sen bugün bir kadının kalbini kırdın Tiago! Bundan sonra ne yaparsan yap o iz hep benim kalbimde! Duydun mu! Sen sevdiğinin kalbini herkesden daha ćok parçaladın! Sen çok kötü birisin! " Dedim.
" Abim iyi misin?" Dedi karşımdaki Arthur.
Tiago geriye cekilmişti. Elinde iğne duruyordu.
Arthura baktım.
" Gözlerin kızarıyor bak korkutma beni. Simsiyah oldun zaten. " Dedi.
Tiagoya baktım.
" Gebertirim seni. " Diye fısıldadım.
Louis " Ney?' dediğinde Arthuru ittirip masadaki kılıcı aldım.
" Gebertirim lan seni!" Diye bağırıp kılıcı kalbine yasladım.
Kıpırdamıyordu bile.
" Deli değildim ben!" Diye öyle bir sesle bağırdım ki içeriye birkaç asker girdi.
Louis onlara bir şeyler derken Tiagoya yine bagırdım.
" Sana yalvardım! Bırakma diye yalvardım! Doktor dedim! Tiago dedim! Sen ne yaptın! Çekildin geriye! Hala o ant duruyor Tiago. Duydun mu! Sen kötü birisin!" Derken onu duvara yaslamıştım bile.
" Senin sevgilin benim demi? Sen bana yalan söyledin! İyi bir adam rolüne girdin! Hayır! Sen Abelden daha pislik bir herifsin Tiago! Abel senden daha iyi biri! Sen! Lan sen beni dövdün lan! Aklım almıyor ben bunları ne cüretle unuttum. Sen beni dövdün!" Diye bağırdım.
Kılıcın ucunu tutup sola getirdi.
Sakince " Kalp sağda değil solda. Şimdi gebertebilirsin" dedi ve elini çekti.
" Salıncaktan düştüm sen gül!" Dedi mızmız bir sesle
" Doktor Tanrı affetsin. " Dedim ve tekrar kahkaha attım.
Ayaklandı.
" Çocuk salıncağına bindiriyon al olucağı bu!" Dedi.
..
" Doktor! Dur! Canım yanıyor dur!" Diye bagırdığımda hemen durdurdu makineyi.
Bana baktı.
Bir kaç dakika soluklandım ama ağrı dinmiyordu.
Tiago makineden tamamen çıkartıp kucakladı minik bedenimi " Bugünlük yeter bu kadar. " Dedi.
..
" Şey! Ben seni seviyorum sanırım! " Dedim Doktora.
" Öyle mi küçük keçi. " Dedi ve burnumu öptü.
" Bende seni seviyorum doktorun olarak. " Dedi.
..
" Kilo almalısın. Yaşıtların 40 kiloyu geçerken sen 28 kilosun Küçük Hastam. " Dedi Tiago nazikçe.
" Sana pizza yaptım " dedi ve bana bir tabak uzattı.
Kalp şeklindeydi.
..
" Eee! Devam etmiyor muyuz oyuna! Valencia çıksana artık nerdeysen! Bak valla sıkıldım he!" Diye bağırdı Tiago.
Arkasından zıpladım ve " Öcü!" Dedim.
..
" Aptal herif! Rüyamda beni kurtarmak için geberiyordun!" Dedim.
Güldü. " Gerçek hayatta da yapardım. " Dedi.
..
" İyi misin ağrıların nasıl"!
-şimdiki zaman-
Kılıcı fırlatıp geriye adımlar attım.
Arkamı dönüp ileriye yürüdüm.
" Ben bu değilim. Hayır hayır ben bu değilim " dedim kendi kendime.
" Sen bu değilsin Valencia kendine gel kendine gel!" Derken kafama vurmaya başladım.
Ama birden boynuma saplanan bir şey ile durdum.
Hemen sonra belimi saran sıkı kollar.
Ellerim kucağıma düşerken bedenim arkaya düştü.
Tabi beni saran kollar sımsıkıydı.
İğnenin çıkan sesinden irkilirken gözlerimi zor açık tutuyordum.
Beni kucakladı o kişi.
Amber kokusu.
Mumun duman kokusu.
Beni koltuğa yatırdı ve üzerimi örttü.
Gözlüğümü çıkarttı.
Saçlarımı okşarken " Söylemedim. Çünkü benden korkmanı istemedim. Valencia sen bu hayatımdaki ilk ve son kişisin. Senden başka kimsem yok ki. " Dedi. Yanağımı öptü.
" Çok özür dilerim. Ben sadece seni kaybetmekten de korktum Valenciam. Bak bunları unutacağından da özür dilerim. " Dedi.
....
- Tiago-
" Fotoğrafı aldım. " Dedim telefondaki kişiye.
" Hemen Kraliyete geliyoruz Valencia iyi mi?" Dedim.
John " Hala uyuyor. Bir ara hapşurdu durdu. Biraz ateşi de var. Doktor çağırdım muayne etti üşütmüş dedi. " Diyip kapattı.
Her yaz gelen Zorluklar.
Kusma,mide bulantısı,ateş,baş ağrısı,uykusuzluk ve yanlız kalma.
1 hafta sürerdi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.83k Okunma |
350 Oy |
0 Takip |
112 Bölümlü Kitap |