
-Louis-
" Bugün Valenciayla ilgili güzel bir rüya gördüm. Sende rüyamdaydın. Valenciaya bunu anlatmam gerek. 10 dakika bekler misin? Jasmine bebeğimize iyi bak. " Dedim ve karnını öptüm.
Ama o ayaklandı.
Tuvalete ilerlerken " Gidebilirsin?" Dedi.
O tuavlete gidince bende hemen Valencianın yanına gittim.
Terasta oturup kahve içiyordu.
Yakında olacak savaşı da düşünüyor olabilirdi.
" Dostum!" Diye bağırarak geldiğimde güldü.
" 9 lu karın kas!" Dedi.
Önce sarıldık.
" Harika bir rüya gördüm. Saçma belki de ama yine de söylemek istedim. Sen Tiago ile öpüşüyordun. Ve bende Jasmine ile restorantta yemek yiyordum. Sen 2 dakika sonra gelip bana bir siyah lale verdin. Neden verdin?" Dedim.
Güldü.
" Sevdiğim erkeklere vermek isterim. Veremez miyim? Hem bugün buradaki 2. Haftam. Mutluyum. Savaş gekecek olsa bile çok mutluyum. Şimdi Karın ve çocuğunun yanına git sana ihtiyaçları var. " Dedi.
" Teşekkür ederim. " Dedim.
Niye dercesine baktı.
" Zamanında babam beni döverken. Beni Arthur sanıp kesici aletleri sakladığın için. " Dedim.
Gülümsedi ve yaklaşıp yanağımı öptü.
" Oh be enerjim fullendi!" Diye bağırıp koşarak Jasmineye gittim.
Odayı dağıtıyordu.
" Şu kadına verdiğin ilgiyi bana vermedin be bana! Kardeşin diye bu kadar ilgi fazla be fazla!" Derken kafama bir vazo attı.
Vazoyu tuttum.
İndirdim.
" Senden nefret ediyorum. Çocuğundan da nefret ediyorum! Valencia sanki acınası. Bir durumda! Sanki benim burda ağrılarım yok gibi ona gidiyorsun!" Dedi.
" Jasmin.. " diyip devam edecekken " Sıktır git yanımdan!' dedi.
Dediğini yapıp gittim.
Dövme odasına gittim.
Masaya oturup durdum.
Haklı mıydı? Hep haklıydı ama şimdi değildi?
Bilmiyordum.
Yutkundum.
Kapı açıldı ve içeriye Tiago girdi.
Yanıma gelip oturdu.
" Louis. " Dedi.
Konuşmadım.
Sadece korkuyordum.
Bebeğimize bir şey yapmazdı değil mi?
Bunun korkusu aklıma gelince yine sessiz kaldım.
" Hey. Sana diyorum. " Dedi Tiago.
" Yok bir şey " desemde inanmadı.
...
-Valencia-
Dinlenme salonunda boş boş oturuyordum. Göğsüm ağrıyordu
Abeli bulmalıydık. Ama savaş bittikten sonra.
Peki o siyah adam.
O kimdi? İsmi neydi?
Bugün şu saat onu araştırıyordum.
Bulacaktım.
Emindim.
Ama yorgundum. Yavaşça ayaklandım ve odadan çıktım.
Yukarı kata çıktım.
Dövme odasının önünden geçtim. Ardından Louisin yatak odasından.
Ama bir kaç ses duyunca durup dinledim.
Kap8yı açıp başımı çıkarttığımda karşımda Jasmineyi gôrdüm.
Etraf darmadağındı.
Elindeki b8çağı karnına tutuyordu.
Hemen karşısına geçtim." Senin yüzünden! Doğmasaydın! Doğmasaydın olmazdı bunlar! Senin yüzünden Louis! Benden daha çok seninle ilgileniyor! Senin yaptıkların yüzünden!" Dedi.
Bıçağı koluma sapladı.
Ve hemen çekti. " Git!" Derken bıçağı fırlattı.
" Senin yüzünden kendime de çocuğuma da zarar vermeden git!" Dedi.
Dediğini yaptım.
Odadan çıkıp Teresa gittim.
Kolumdan akan kanlar yeri batırıyordu.
Ama ben buna dayanmayı deniyordum.
Cam kapıyı açıp geldim.
Burası 4. Kattı.
4. Katta büyük bir balkon.
Sadece oda gibiydi. Kenarda masa sandalye kahve makinesi ve koltuklar vardı.
Hafif yağmur çileniyordu.
Yaz yağmuru.
Kalbim acıdı biraz.
Çünkü ben gerçekten istenmiyordum. İstenmiyordum.
Bunun gerçeğiyle yüzleşmek de istemiyordum.
Bir sigara yaktım.
Koltuğa oturdum.
Dizlerimi kendime çekip sigarayı içmeye başladım.
5 sigara bitirirken sadece arada yaşlar aktı.
Güçlü durmalıydım. Ben dik durmalıydım.
Ağlamamalıydım.
Masadaki telefondan Doktor İgorun numarasını çevirdim.
Açtı.
" Efendim. " Dedi önce arayanın kim olduğunu sorgulayarak.
" Doktor İgor. " Dedim.
" Ah Valencia! Nasılsın " dedi sevecen sesiyle. Ama yaptıkları sevecen şeyler değildi.
" İyi olabilmek için aradım. " Dediğimde sustu.
Bende bir nefes sigara çektim.
Üflerken " Yoruluyorum Doktor İgor. İnsanların lafları beni yoruyor. Anladım ki sevilmiyorum ve akıl hastanesinde daha mutluydum. Oraya gelebilir miyim?" Dedim.
Ama Tiago.
" Tiagoyu da alırım. " Dedim.
Önce biraz sustu.
" Ne oldu kim ne dedi sana. " Dedi.
" Jasmine. Sanırım Louis benimle konuştu diye sinirlendi. Her şey senin yüzünden dedi. Louis seninle daha çok ilgileniyor dedi. Aslında haklı. Her şey benim yüzümden. Keşke doğmasaydın dedi. O da haklı. " Dedim.
Biraz hışırtı çıktı.
" Valencia. Biraz dinlen. Gerekirse panik atak ilaçlarını al. Olmadı ağla. " Dedi.
" Dinleniyorum. " Dedim.
" İnsanları dinleme. Asıl deli onlar. Şimdi kapat8yorum işlerim malum çok. Bir dahakine görüşmek üzere. " Dedi ve kapattı.
Telefonu masaya koydum.
Yağmuru izlemeye devam ettim.
Toprak kokuyordu.
Tiago gibi.
Derin bir nefes aldım.
" Selam. " Dedi bir ses.
Hemen soluma baktım.
Tiago vardı.
Siayh doktor kıyafetinin üzerinde beyaz ceketi vardı. Mutlu duruyordu.
Bir eli cebindeydi.
Gülümsedim.
" Ne zamandır oradasın?" Dedim.
Elini cebinden ćıkarttı.
Bir fotoğraf vardı elinde.
Yanıma gelip gôsterdi.
" Bir fotograf çekildim. Ve ister kıyamet kopsun ister başka bir şey kimse şuan beni üzemez. " Dedi.
Yanıma oturup bir elini omzuma attı.
Fotografı gösterdi.
Minik bir bebekle kafasını tokuşturuyordu.
Bebek onun kulağını çekiyordu.
Kıkırdadım.
Fotoğrafa daldı bir kaç dakika.
" Tiago. " Dedim uzun sürünce dalması.
" Hah!" Dedi ve bana döndü.
Hemen fotoğrafı cebine koydu.
Başımı göğsüne yasladım.
Saçlarımla oynamaya başladı.
Sessiz kalıp yağmuru dinledik.
" Yağan yağmur tanrının yağmuru değil. Senin için ağlıyor. Ruhun ağlıyor Küçük Hastam. " Dedi.
Küçük Hastam.
Eskiden bacağımdan dolayı onun hastasıydım. Ama başka bildiğim bir şey yoktu.
Karnımdaki koluma baktı.
Yavaşça beni haraket ettirmeden dikiş attı.
Kanları sildi ve spanç yapıştırdı.
Eline bir sargı bezi getirdi.
" Bırak ruhunu sarayım. " Derken kolumu sarıyordu. Ama gerçekten de ruhum gibiydi.
Sadece sardı. Sonra ise çıtçıtları bağladı.
Kolumu öptü.
Bu sırada hala göğsümdeki ağrı geçmemişti.
Dizine yattım.
Sigarayı bıraktım.
Üzerime bir battaniye sardı.
Kapattım gözlerimi.
Yanağımı öptüğünde gülümsedim.
" Sana balon alayım mı?" Dedi.
Başımı olumsuzca salladım.
Sustu.
" Jasmine sana dedikleri için çok ağlamış. Louisin göğsünde ağlamış. Sen gelince bebeğine değil sana zarar verip sınırını almış. " Dedi.
Kural 13.
İNsanların her zaman yanlarında durup olaylarına karışma!
" Kural 13 ihlal edildi. " Dedim gülerek.
Ama göğsüm biraz daha acıyınca sustum.
" Unut her kuralı. Olmaz mı?" Dedi.
Cevap vermedim.
Saçlarımla oynamaya devam etti.
Rüzgar da esmeye başlıyordu.
" İstersen. Yani akıl hastanesinde daha mutluydum dedin ya. Seni oraya.. " dedi.
" Sen gelemezsin. Doktorsun. " Dedim.
Sustu.
Birden belimi gıdıklayınca hemen kahkaha attım.
Ama göğsüm patlayacak kadaar acıyınca sustum.
Durdu.
" Göğsün mü ağrıyor senin?" Dedi.
Başımı salladım.
Battaniyeyi açtı.
Ama ben geri üzerime örttüm.
Ellerini çekti.
" Tamam ben değil başkası muayne etsin.. " dedi hemen.
" Tiago. Sadece göğsüm ağrıyor. Birde onunla uğraşmak istemiyorum. " Dedim gözlerimi açarken.
" Ama enfeksiyon falan var.. " dedi.
" Tiago. Çok istiyorsan bak. Ben sadece kötü bir şey çıkar diye korkuyorum. " Dedim.
Battaniyeyi kaldırdım.
O hemen balkondaki camları kapattı.
Oda gibi oldu etraf.
Bunu büyüyle yapmıştı.
Yavaşça tişörtümü çıkarttım.
Sütyenimin demirini açmama izin vermezken kaşlarını çatıp göğsüme bakıyordu.
" Zamanında greft yaptığımız göğsünde değil. Ama çok ödem tutmuş. Morarmış. Nefesin daralıyor mu?" Dedi.
" Bazen. " Dedim.
Başını salladı.
Sütyenimi kendi çıkarttı.
Hemen boynundaki steteskobu göğsüme bastırıp kalbimi dinledi.
Nefes alıp veriyordum zaten bu süreçte.
" Kalp atışı da normal " diyip steteskobu masaya bıraktı.
Ellerini göğsüme koydu ve yavaşça 2 parmağı ile sıktı.
Canım yan8nca inledim.
Elini bu sefer daha farklı bir yere bastırdı.
Acımadı bu sefer. Gelip aynı yeri inceledi.
Hafif hafif baskılar yaptı.
" Düzensiz yemek yiyorsun diye oluk bu. Ciddi bir şey değil ama ağrı yapar. " Dedi ellerini çekti.
Ama hala tedirgindi.
" Test mi yapsak. " Dedi.
Sütyenimi ve tişörtümü giydim.
" Bence abartma. " Dedim.
Battaniyeyi geri üzerime örtüp cenin pozisyonuna geldim.
" Ameliyat var mı?" Dedim.
" Hayır yok işim bitti. Sana verebilirim kalan her zamanımı" dedi ve o da yanıma yattı.
Yüz yüzeyken dudağına kaydı bakışlarım.
Hemen geri gözlerine baktım.
Boynuna kafamı koydum.
Bedenime sarılırken güçlü hissediyordum.
" Ben burdayım." Dedi.
Hep kısık sesle konuşmuştu.
Bu sırada birden kapı çarpınca zıpladım.
Başımı kaldırıp kapıya baktım.
Tiago gözlüklerimi aldı.
Büyüyle kapıyı kapatıp başımı boynuna geri koydu.
" Uyuyalım. Yorgunuz. " Dedi.
Omzumu öptü.
Bir kaç dakika bile gećmeden 15 saniyede uykuya daldım.
....
" Tiago " diye boşluğa mırıldandım.
" Hıh" Diye bir mırıltı çıkarttı.
" Aha uyanıyorlar." Dedi Louis.
Arthur ise " Oğlum salak mısın sen bunları ayaklarından çeke çeke buraya getirmişsin. Koltuğa nasıl çıkarttın?" Dedi.
" Tiagoyu büyüyle. " Dediğinde Katarina güldü.
" Eee. Kralların dostu olan başka Krallar gelmişler. Şu en büyük salonda sohbetler de başlamış. Toplantı için Valencianın güçlü bir zincir kurması gerek. Ne kadar Kral o kadar iyi. Aslında gerekli olan güç. Neredeyse 12 Kraldan başka Kral Valencianın şu en güćlü ve zamanında 14 yaşından beri Kraliçe olduğu bilinen güç makinesi olduğunu bilmiyorlar. Hadi biz tanışırız. Ama Valencianın uzun uzun tanışması gerek. " Dedi Martina.
" Jasmine. " Dedi Louis.
" Ben özür dilerim. " Dedi Jasmine.
" Jasmine. Gidelim mi diyecektim. " Dedi.
Ayak sesleri gelirken kapı kapandı.
-Louis-
" Güzel oldum mu?" Dedi Jasmine.
Ona döndüm.
Sarı bir elbise giymişti. Karnı şişmişti. Daha çok erkendi. 3 hafta zar zor olmuştu.
Ama yine de hafif bir göbeği vardı.
Gülümsedim.
" İkinizde mükemmel civcivler olmuşsunuz ya!" Dedim ve Jasminenin boynuna minik bir ôpücük bıraktım.
Eğilip karnına da.
" Hadi şimdi biraz eğlenelim!" Dedim.
Jasmine zıplayınca" hop lan hop! Bebek!" Dedim durdu.
" Ay unuttum. " Dedi.
Tedirgin olmuştum.
" İlk ben gideyim olur mu? Ya da dur dur! Sen elimi tut öyle girelim. " Dedi.
Elimi tutup beni hemen dışarıya çıkarttı.
Koca toplantı odasına gittik.
Girdiğimizde herkes bize bakarken Wallace saçma sapan alkışladı.
Durduk.
" Baba!" Dedi Jasmine.
İçerde 12 Kral ve 3 komşu Kral dışında tanıdığım başka kimse yoktu.
" Beni bilmeyen yoktur!" Dedi Jasmine.
Gülümsedim.
" Koca mı da bilin zahmet olmazsa. O benim çocuğumun babası!" Dedi.
Birden bağırışlar kopunca elimi Jasminenin karnına koydum.
" Ne yapıyorsun?" Dedi.
" Çocuk korkar. " Dediğimde Wallacenin bilmem kaçıncı kızı " Yaa!" Dedi.
" Millet ben. Louis. 9 lu karın kası olan Louis. Louis İgnatova! Victor İgnatovanın oğlu. Ama emin olun Victor kadar kötü biri değilim. 2 kardeşim daha var. Biri kız en miniğimiz diğeri de erkek. Onlar kendilerini tanıtırlar ama ben size Valenciayı tanıtmak istiyorum. " Dedim.
Jasmine başını eğdi.
" Jasmin senin bir suçun.. " desemde " Louis. Uyandığında özür dilersen affeder mi?" Dedi.
Başımı salladım.
Babasının yanına oturdu.
Bende konuşmaya devam ettim.
" Valencia. Valencia İgnatova. 20 yaşında eski Kicg Boksçu teakwandocu ve MMA cı. Bilinmeyen kişi lakabıyla da anılır. O işte sizin Güç makinesi olarak bildiğiniz 14 yaşından beri bu Kraliyeti ayakta tutan kişi. Valencia. " Dedim.
Tecavüzünden her korkusuna narkozundan ameliyatına kaçırıldığından zaaflarına kadar her şeyi uzun uzun anlattım.
Hatta akıl hastanesi olayını bile.
" Ve sizin bildiğiniz Tiago Trusova. Uzman Kalp ve Göğüs Cerrahı. Aynı zamanda kafes dövüşçüsü ve savaşcı. Gabrielin Kraliyetinden buraya geldi evet. Çünkü yöneticinin kurallarına uymayı bırakıyor. İkisi de yaralı. " Dedim.
Tiagonun tecavüzcü olduğundan verdiği Emire ve çipe kadar her şeyden bahsettim.
Valenciayı dövdüğüne de girdim.
Her şeyi anlattım.
Sonra nefeslendim.
" Kısacası şuan bastığınız zeminin var olabilme sebebi Valencia. Ona iyi davranın. Sevmediklerini direkt katledebilir. Deli demeyin. O asla deli değil. Ama sinirlendiğinde gerçekten de deli. " Dedim.
Loyal " Kısa bir ekleme. Ne kadar deli şöyle diyeyim. Wallace ile bize işkence çektirdi. " Dedi.
Wallace kendini tutamadan güldü.
" Öyle yani. " Dedim.
İçeriye Arthur ile Katarina girdi.
Katarina, Arthurun kafasına vuruyordu.
" Siktir git lan!" Diye bağırdı Katarina.
Arthur odadan gidince durdu.
Sonra da etrafa bakındı.
" Arthur. Tatlım şakaydı. " Dedi.
İçeriye Arthur geri geldi.
" Lan oğlum nasıl giriş o!" Dedim gülerek.
" Katariancım. Bak karıcım. Sen beni niye dövü... " Dedi ama Katarina " Yolda gelirken bağıra bagıra önümüze gelene bin tekme diyip götümü tekmelemeseydin dövmezdim!" Dedi.
Arthur sustu.
Ben kahkaha attım.
" Ne var götümde hıh!" Dedi Katarina.
O Siyah bir elbise giymişti.
Upuzun dar bir elbiseydi.
" Götünü sevemez miyim?' dedi Arthur. Katarina bir an dalgın bir şekilde dudağını öpüp çekildi.
Arthur güldü.
" Salaksın. " Dedi.
" Tamam. " Dedi Katarina ve Gabrielin yanına oturdu.
Diana ile Samuel de çocuklarıyla ilgileniyorlardı.
" Ha bu arada Kardeşim. " Dedi Arthur bana dônüp.
" Söyle dostum. " Dedim.
" Bizimkiler uyanmıyorlar!" Dedi.
Elimi alnıma vurdum.
" Sabır Tanrım. " Dedim.
İçeriye koşarak Alex girdi.
" Martina " dedi.
Martian da yürüyerek geldi.
" Uyandılar ama geri zıbardılar. Ne iyi " dedi.
Arkamı dönüp " Bu arada bunların ikisi Valencia 13 yaşından beri birbirlerini seviyorlar. Birde Valencia asistan doktor ama UZMAN BEYİN CERRAHI olmak için sınava girmeyi düşünüyor. " Dedim.
Arthur " Pişt! Lan Louis gel oğlum senin taktiği yapak bunları bacaklarından tutup getirek. 2 gündür zıbarıyorlar!" Dedi.
" Ben davul çaldım ama yok uyanmadılar yine " diye elinde davul geldi John.
Kahkaha attım.
" Haydi!" Dedim.
Odalarına gittik.
Önce onları yere ışınladık.
Sonra da ben Valencianın Arthur Tiagonun bacaklarını tuttu.
Onları çeke çeke getirdik.
En son salonun ortasına kadar getirdik.
Bıraktık.
John yine davul çalmaya başladı.
Arthur " Haydi lann dansaa!" Dedi.
Kucağıma atladı.
Ellerini sallarken bende parmaklarımı şıklattım.
" Hoppa!" Dedi Wallace.
Herkes kahkaha atarken bunlar yine uyanmadı.
Bir kaç dakika geçti yok.
Arthur indi.
John davulu yere koydu.
" Ne yapıyoruz. " Dedi John.
" Şu mu döksek? " Dedim.
Ama Valenciadan bir mırıltı çıktı.
" Louboutin ayakkabı" dedi.
Kıkırdadım.
Tiago battaniyeyi onun üzerine örtüp kollarını beline bağladı.
-Valencia-
" Tiago " diye mırıldandım.
" Hıh" dedi yine.
Beni kendine çekti.
" Louboutin alsana " dedim.
" 19 Louboutin var. " Dedi.başımı boynundan çekip ona baktım.
" Göremiyorum. " Dedim.
" Gözlüğün yok. " Dedi.
" Nerde?" Dedim.
" Uyu " dedi ve başımı geri boynuna koydu.
Yine 15 saniyede uykuya daldım. Ama yine uyandım.
" Şimdi ne oldu?" Dedi.
" Çişim geldi. " Dedim ve ayaklandım.
Kapıya giderken mal gibi duvara kafa attım.
" Kim lan o " dedi Tiago.
Bu bir insan mıydı?
Hemen bir yumruk attım.
Duvar mış.
Biraz duvar yere düşerken hemen tuvalete gittim.
İşeyip ellerimi yıkadım ve geri geldim.
Tiago geldiğimde yüz üstü yatıyordu.
Saate baktım.
1 mi?
Tarih! 2 gün geçmiş.
" Tiago. " Dedim.
" Hıh " dedi yine.
" 2 gündür uyuyoruz. " Dedim.
" Aynen " dedi.
Esnedim ve saçlarımı karıştırdım.
Yine dümdüzlerdi.
" Saçımı mı kezsem ben uzadı bak. " Dediğimde bağırarak ayaklandı.
Gelip " Kesmiyorsun!" Dedi.
" Yüzün nerde senin ?" Dedim ve ellerimi öne uzattım.
Önlük.
Ve önlük.
Sonra bir boyun.
Ve yüz.
Dudak burun göz.
' he tamam " diyip geri yere yattım.
Tiago gözlerini ovuşturdu ve esnedi.
Beni ayağıyla dürttü.
" Valencia uyan uyan. " Dedi.
Uyanmak istemiyordum.
Göğsüm ağrıyordu.
Ses çıkartmadım.
Bu sırada Tiago saate baktı.
" Bak benim bugün çok hasta... Yoo bugün benim izin günüm. " Dedi ve yere yattı.
Yanına yanaştım.
Üzerine battaniyeyi örttüğümde beni kendine çekti.
Göğsüm onun göğsüne değerken acım hafif arttı.
Hisedince az geri çekildi.
Başımı boynuna yasladığım gibi geri uykuya daldım.
" Lan bunlar yine uyudu la!' dedi Arthur.
-Arthur-
" Ben dürtüklüyorum bunları arttık. " Dedim.
Elimi Valencianın kafasına koydum.
Yavaşça salladım.
Saçlarını okşadım yanağını öptüm.
" Kardeşim uyansana. " Dedim.
Valencia ise eliyle beniu ittirip Tiagoya tamamen yaslandı.
Tiago zaten ellerini onun belinden çekmiyordu.
Sanki göğsü şişmişti bunun.
Dikkatli bakınca tişörtten bir göğsü daha şişik duruyordu.
Louis de eğilip yanıma geldi.
" Sol göğsü sence de şisik değil mi bunun?" Dedim.
Katarina ve Jasmine kesinlikle böyle konularda hiç konuşmazlardı.
Hatta onlar da tedirgin olurlardı.
Zamanında Katarinanın göğsü de böyle şişmişti ve mamografi yaptırmıştık. Enfeksiyon olduğundan minik bir operasyon geçirmişti. Ama ağrısı nerdeyese 1 ay geçmemişti.
Katarinaya döndüm.
" Belki de Tiago mamografi çektirmiştir. Sonunda Kalp Göğüs Cerrahı adam. " Dedi.
Jasmine ise " Bence siz bakın. Hani yanlışlıkla 2 sütyen giyme huyu bile var Valencianın " dedi.
Ben önce davranıp tişörttün yakasından göğsüne baktım.
Morluk ve şişlik vardı.
Feci durumdaydı.
Ben inledim ve bakmayı kestim.
Valenciayı düz yatırdık.
Louis üzerindeki Tişörtü yukarıya çekti.
Boynunda bıraktı.
Göğsü çok kötüydü.
Tam bu sırada beklemediğimiz bir şey oldu.
Tiago gözlerini açıp sertçe ikimize de tekme atınca geriye savrulduk.
Valencianın üzerini kapattı.
Battaniyeye sardı. Ayaklanıp onu kucakladı.
-Tiago-
" Tanrıya dua edin uyanmadı da sizi bunu yaparken görmedi. Aptal mısınız siz! Eski Valencia mı bu! Uyansaydı direkt Epilepsi Krizine girer Kalbi dayanmadan ölürdü! Zaten 9 dan fazla Kalbi durdu. Onu gebertmeyi mi deniyordunuz siz! " Dedim.
Tam bu sırada
Valencia uyanıp kısık gözlerle bana baktı." Ne?" Dedi.
" Uyu yok bir şey" dedim.
Odadan çıkıp kendi odası-odamıza- götürdüm onu.
" Krallar seni bekliyor giyin. " Dedim.
" Niye birden bire ciddileştin. " Dedi.
" Üzgünüm sadece sinirlendim. " Dedim gülümsemeyi deneyerek.
Ayaklanıp gardolabından açık bir elbise aldı.
O giyerken bende traş oldum.
" Valencia sanki bu kısmı yamuk kesmişsin kaşıma kadar geliyor bu tutam " dediğimde yanıma geldi.
" Ay! Ben kesmiştim demi. " Dedi ve biraz daha kesti.
Dalgalı ve kıvırcık karışımı saçlarımı düzelttim.
Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Bu olayı Valencia da makyaj yapmadan önce yaptı.
Sonra giyindik ve 2 kat inmek üzere toplantı odasına gittik.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.83k Okunma |
350 Oy |
0 Takip |
112 Bölümlü Kitap |