85. Bölüm

85. Bölüm

Emine Ekin Yavuz
okurveyazarolankiz

-Louis-

" Lan!" Diye bagırıp başımı kaldırdım.

" Ne oldu?" Dedi Jasmine.

" Haraket etti gibi. " Dedim.

Güldü Jasmine.

Tekrardan kulağımı karnına koydum.

Yine bir şeyler haraket ediyordu.

Daha erken değil miydi?

" Özür dilerim. " Dedi Jasmine birden.

" Neden?" Dedim ona baktım.

" 3 aylık. " Dediğinde durdum.

" Ne!" Dedim.

Önce sustu.

" Ben hazır hisedemedim. Söyleyemedim kimselerede. Çok özür dilerim Louis. Ben... " Dedi gözleri dolarken.

" Cinsiyetini öğrenebiliriz. 3 aylıksa. " Dedim bunu umursamadan.

O da durdu.

" K8zmayacak mısın?" Dedi.

" Hayır ben sana kızdım mı hiç. Jasmine. Hem olabilir. Olamaz mı korkamaz mısın hiç? Bende korkarım bazı şeylerden. " Dedim.

Hele de sevdiklerine zarar gelmesinden.

Jasmine gülümsedi.

" Babam sana söylememiş. Babam biliyordu. Kardeşlerim de. " Dedi.

Gülümseyen ben oldum.

" Louis. Acaba biz bilmesek mı? Yani doktor baksa ama bize değilde başkasına söylese bize süpriz olsa. " Dedi.

" Cinsiyet partisi yaparız o zaman. " Dedim.

" Evet!" Dedi.

Güldüm.

Biraz daha dinledim karnını.

" Karnın niye o zaman azcık şişti senin?" Dedim.

" Normal boyutu buymuş zaten. Kilolu gibi duruyorum şuan. " Dedi.

Gülümsedim.

Yine haraket edince bağırdım.

" Bak bak bak!" Diye hemde.

Birden odanın kapısı kırılırcasına açıldı.

Jasmine hemen üzerine battaniyeyi çekiverdi.

Sütyenliydi kadın.

Alex,John ve Dames.

Dames yeni bir muhafızdı.

Onlara baktım.

" Ne yapıyonuz oğlum. İnsan kapıyı çalar. " Dedim.

" Çığlık sesi geldi. " Dedi Dames.

Jasmine uzun bir kahkaha attı.

" Louis bebeği hissediyor biraz heyecanlı. Şey... Arthur ve Tiagoya da söyler misiniz? Ben 3 aydır hamileyim de. " Dedi.

John " Ne!" Diye bağırdı.

Ben ise yine bir şey hisedince durdum.

" Tanrım! Jasmine kulağıma tekme atıyor gibi !" Dedim.

" Doktor 8 aydan sonra olur öyle dedi. " Dedi bana ama ben gerçekten hissediyordum.

Elimi karnına koydum.

" Büyüyünce babasını tekmelemez demi bu. " Dedim ve karnını öptüm.

Bizimkiler odadan çıkınca Jasmine battaniyeyi geri indirdi.

-Arthur-

" Katarina! Ya bir sakin olur musun bebeğim. " Dedim çığlık atan Katarinaya.

" Bende istiyorum! " Diye bağırdı elindeki hamilelik testini kafama fırlatırken.

" Bende istiyorum ama bak olmaz böyle bağırarak!" Dedim.

Elini tutup onu koltuğa oturttum.

Yavaşça ona sarıldım.

" Gel. " Dedim ve onu biraz kendime çektim.

Sessiz kaldı.

" Gıcıksın demeyecek misin?" Dedim.

Omuz silkti ve başka bir yöne baktı.

Onu gıdıkladığımda uzun bir kahkaha atıp beni ittirdi.

Biraz daha gıdıkladığımda daha çok güldü. " ARTHUR DUR!" Dedi.

Durdum.

Biraz sonra susabildi.

Ama yine karnını tutuyordu.

" Çok güldüm. " Dedi kıkırdarken.

" Katarina. Biliyorsun ki 1 saat sonra her Kral burada olacak. Acaba Krallara biraz şaka mı yapsak. Desek ki Arthur ile Katarina öldü. " Dedim.

Katarina düşünmeden " Gerçekten ölmezsek babam bizi öldürür. Yada şakadan kalpten gider. " Dediğinde güldüm.

... 

Katarinayı gıdıklıyordum. Benden koşa koşa kaçıp toplantı odasına girdi.

Uzun siyah elbisesinin eteklerini içeriye girince bıraktı.

"Gel lan buraya. Beni delirt sonra da kaç oldu. " Dedim ve koşa koşa toplantı odasına girdim.

Katarina kafama bir tabak fırlatınca tutup yere koydum.

" Gel lan buraya. " Diye bağırdığımda gülerek koşmaya başladı.

Arkasından koştum.

Önüne geçip durdum.

Bana çarptı.

Onu gıdıklamaya grri başladığımda kahkahalara boğulup ellerimi ittirdi.

" Sen gel giyinen Arthurun kucağına otur cilve yap sonrada kaç git. Oldu efendim. " Dedim.

" Ya tamam tamam. " Dedi gülerken.

Daha çok gıdıkladığımda konuşamadı.

Bıraktığımda nefes aldı.

" Valla yapmayacağım bir daha. Yemin ediyorum bak ay karnım. " Dedi ve güldü.

Ona bakarken kahkaha attım.

" Tipe bak kızardı. " Dedim.

Yanaklarını tutup iki yana çektim.

" Domates kadın. " Dedim.

Güldü.

" Ay valla yeter. Ağzım yırtılcak gülmekten. " Dedi bir elini omzuma koyup destek alırken.

Biraz soluklandı.

" Ama ne güzel soyuyordum. " Dedi.

" Birde o var! Cilve sonrası gömlek düğmesi açmam nedir ya! Canıma mı susadın kızım sen!" Dedim.

Belinden yakaladığım gibi onu omzuma oturttum.

Çırpındı.

" AA! İndir beni !" Diye bağırdı.

" Kal orda. " Dedim.

" Yok yok! Ama valla yapmayacagım bir daha. " Dedi.

" Kabuslarıma gireceksin ama bak. " Dedim.

Elini kafama koydu.

" Arthur indir beni burdan! Valla çok yüksek!" Dedi.

Kıkırdayarak indirdim.

Beni göğsümden ittirip " Gıcık herif!" Diye bağırdı.

Güldüm.

" Gülme! Pislik!" Dedi.

" Katarinacım. Hayatım. Aşkım. Bebe.. " diyip devam ediyordum ki kafama yere bıraktığım tabagı fırlattı.

Bu sefer tutamadım.

Yüzümde parćalandı Tabak.

Katarina çığlık atıp bana koştu.

" Arthur! Arthur aşkım! Özür dilerim iyi misin?" Dedi.

Yüzümü avuçladı ve saçımda kalan tabak parçalarını silkeledi.

" Aşkım cevap versene! Konuşsana ne oldu !" Dedi.

Ona baktım.

" Aşkım?" Dedi yutkundu.

" Katarina geberttim seni kızım. " Dedim ve bir sandalyeye oturup onu kucağıma oturttum.

Karnından gıdıklamaya başladığımda güldü.

" Yeter!" Dedi.

" Yetmez! Ne demek kafamda tabak parçalamak!" Dedim.

Gülüp çırpınmaya devam etti.

Bir an durdum.

" Sen ne güzel olmuşsun lan böyle. Bak hoşuma gitti he. Ben görmemişim makyajını. " Dedim gözlerini incelerken.

Far vardı. Mavi far.

Sonra siyah bir şeyler vardı kirpiklerinde.

- Louis-

Jasminenin elini sıkı sıkı tutarken girdik toplantı odasına.

Yerde kırmızı halı vardı.

Ve bu halı dümdüz sahneye kadar ilerliyordu.

Kırmızı halının sağında ve solunda masalar vardı.

Ve nerdeyse 70 kişi filan.

Kraliçeler bile vardı!

Jasmine " Baba!" Diye bağırdığında elini bıraktım.

Koşarak gidince " Jasmine koşma valla bebeğe bir şey olcak ya. " Dedim ellerimi dizlerime vurdum.

Arthur bana " Lan o değilde. Valencia nerde oğlum? " Dedi ve Katarinayı sandalyeye bırakıp yanıma geldi.

" Görmedim. " Dedim.

Elini ensesine attı.

" Bunlar yine uyuyor olmasınlar. " Dedi.

Olabilirdi.

" Kral Arthur ve Louis" diye yanımıza geldi John.

" Lan deme lan şunu!" Diye aynı anda bağırdık Arthurla.

Sonra da birbirimize baktı.

Geri Johna.

" Pardon Prens A... Of bee! Tiagoyla Valencia 6 gündür uyuyorlar. Uyanmadılar. Valla bu sefer davul mavul çalmam ben. " Dedi.

Sıktir ya.

" Jasmine geliyorum. " Dedim ve toplantı odasından çıktım.

Arkamdan Arthur geldi.

Odaya girdim.

Evet. Valencia ile Tiago uyuyorlardı.

" Yine mi aynı pozisyon. " Dedi Arthur.

İçeriye girdik.

Valenciayı dürtükledim.

Ses bile çıkartmadı.

" Valencia. " Dedim.

Tiagoya baktım. " Dostum! Uyanın lan. " Dedim.

Ses yok.

" Dur bende bir dürtükleyeyim. " Dedi Arthur.

Birden Valencianın sırtını tekmeledi.

" Lan grrizekalı uyan!" Dedi.

Yok. 

" Valenciayı Tigodan uzaklaştırırsak uyanır. " Dedim ve Valenciayı yatağın bir köşesine bıraktım.

Tiagoyu da uzaklaştırdık.

Odadan çıkıp toplantı odasına geri geldik.

Katarina " Ne oldu uyandı mı?" Dedi.

" Valla son çare Tiagoyla Valenciayı uzaklaştırdık. Birbirlerinin kokularıyla uyuyorlar diye. " Dedim.

Müzik sesi artarken biz de oturduk.

-Valencia-

" Doktor. " Dedim.

" Söyle. " Dedi.

" Toplantıya gitmesem olur mu? Sen git Kral olarak. " Dedim.

Saçını düzeltti.

" Olmaz. Hem.. Kral olmam ben. " Dedi.

" Evlenicez ya. Kral olcaksın hani. " Dedim.

Sustu.

" Uykum var. " Dedim ve üzerimi örttüm.

Gelip yanıma oturdu.

Elini sırtıma koydu. " Kutlama var ama. Seversin sen. Auralı kadın olan bilmem kacıncı Valenciaya bürünmeyi. " Dedi.

Sırtımı okşadı.

" Giyecek kıyafeti... " Diyip devam edecektim ki aklıma yeni yaptırdığım özel elbise geldi.

Frea yapmıştı. Frea 27 yaşında 17 gibi görünen bir kadındı.

Elbiselerimi hep o yapmıştı. Dugundeki gelinliğimi de o yapacaktı.

Frea yoksul bir kadın 1 çocuk annesiydi.

Saraydaydı.

Ona burada olmasına izin vermiştim.

Her neyse!

" Sen bakma. Harika bir şey giyeceğim. " Dedim ve ayaklandım.

Hemen üzerimdeki tişörtü çıkarttığımda Tiago bana baktı.

Göğsümü okşadığında kucağına oturdum.

Kollarımı boynuna doladım.

" Lanet farların beni bitiriyor!" Dedi ve öptü.

Gülümsedim.

" Sapıksın. " Dedim.

" Senin sapığınım. " Diye cevap verdi.

Ayaklanıp hemen eşofmanım ile iç çamaşırımı çıkarttım.

" Bakma bak. Çok güzel bir elbise yaptırdım onu giyeceğim. " Dedim.

Gülümsedi.

Beni süzerken dudağını ısırdı.

" Bakmamaya engel olamıyorum" dedi.

Gelip bu sefer dizlerine oturdum.

Bacaklarım iki yana açılmış durumdaydı.

Kafasını tutup göğsüme yasladım.

Emmesine ve ısırmasına izin verdim.

Kollarını yine belime doladı.

" Kahretsin. " Dedi ayrılıp. Ve sonra geri ısırmaya başladı.

Bembeyaz tenime izler bırakması hoşuma gidiyordu.

Çıplak elleri belimi ve sırtımı okşayıp dururken gülümsedim.

Saçlarını yoldum.

Sürekli kafasını haraket ettiriyor bazen de öpüyordu.

Diğer göğsüme geçerken eliyle az önce ısırdığı göğsümü ovaladı.

Güldüm.

Kıyamıyordu.

" Aptal herif. Giyinmem gerek. " Dedim.

Ama o dinlemedi.

Beni yatağa yatırdı.

Ama ayaklarım yere değiyordu.

Beni dikleştirdi ve zemine dizlerini koydu.

Şimdi kafası tam olarak göğsümün hizasındaydı.

Daha rahat göğsümü emerken ellerimi yine saçlarına daldırdım.

" Tanrım! Bayılıyorum!" Dedi nefes almak için ayrılırken.

Terlemiştim.

Lanet Olsun ki çok terlemiştim. Utanmıyordum ama terliyordum.

Bu da bedenimi parlatıyordu.

Tiago belime öpücükler kondurup ısırıklar bırakırken yere oturdu.

Bacaklarımı kendi isteğimle iki yana açtım.

İki elini de dizlerime koydu.

Kasığıma indi.

Bir öpücük kondurunca yandığımı hisettim.

Daha çok öptü.

Daha aşağı indi.

Kadınlığıma geldi. Önce etimi ısırdı sonra ise diliyle yaladı.

Isırdığı yer biraz daha kasığıma doğruydu.

Yavaşça içe geldi.

Kendine hakim olamadan sertçe her vakit girdiği rahmimin solunu ısırdı.

O kısım en hasas olduğum etimdi.

Kahretsin!

Acıyla çığlık attım.

" Doktor! Ağzına sıçayım!" Dedim sonunda.

Güldü ve bu sefer öpücükler kondurup yaladı.

Burnundan nefesini verip ellerini kalçama koydu.

Bacağımın her santimini okşayıp yukarıya geldi.

Kalçama sert bir şaplak attı.

" Avucum var ya. Kafandan büyük ama kalçandan küçük. Devasa kalçan var!" Dedi.

Terler içinde kalmış bana baktı.

" Şu haline ölüyorum. " Dedi.

Dudağıma kaydı bakışı.

Bu sefer ben atıldım.

Eğilip dudağına yapıştım.

Hızla dudağını emip ısırmaya başladım.

O da aynısını yaparken saçlarımı okşadı.

2 dakika aralıksız öpüştük.

En sonunda ara verdik.

" Nefes.. Lanet Olsun. " Dedim.

O da bende nefes nefeseydik.

" Ôleceğim. " Dedi Tiago.

Gülümsedim.

Ayağa kalktı.

Alnını silip " Git giyin. Bunun devamı iyi şeylere çıkmaz. " Dedi.

Koltuğa oturdu.

" Siksinler seni Doktor! Bedenim yanıyor!" Dedim.

Güldü.

10 dakika sonra.

" Hazırsan dön arkanı!" Dedim.

Tiago qrkasına döndü.

 

 

Bölüm : 07.12.2024 23:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...