86. Bölüm

86. Bölüm

Emine Ekin Yavuz
okurveyazarolankiz

" Sİktir!" Diye bağırdı.

Gülümsedim.

Beni süzdü.

Ağzı açık kaldı bir kaç dakika.

" Eee! Bir şey desene. " Dedim.

" Vay anasını sikeyim. Lan çok güzel olmuşsun!" Dedi.

Aynadan kendime baktım.

Giydiğim elbiseyle uyumlu Krem rengi bir makyaj yapmıştım.

Koyu bir ruj kullanmıştım. Ama yine de kremsi bir renkti.

Ayağımda yine uzun krem rengi topuklular vardı.

Ve agır bir parfüm sıkmıştım.

Güzel mıydım? Kesinlikle evet.

Saçlarımı dalgalandlrmlştım.

" Yuh! " Dedi sonra.

Gülümsemeye devam ettim.

Dövemelerim çok belliydi.

Hele ki ejderha dövmem.

Her yanı belliydi.

" Çok mükemmel olmuş bu. " Dedi.

Etrafımda döndüm.

" Küçük Hastam. Ne yaptın sen. " Dedi.

Elini tuttum.

" Yakıştım demi yanına. " Dedim cilveyle.

" Valenciam.... Kelimeler yetmiyor. " Dedi.

Elini bıraktım.

Derin bir nefes alıp verdim.

" Gözlüğüm sanki biraz bozdu. Lens takayım mı?" Dedim.

Başını salladı.

Hemen şeffaf bir lens taktım.

Hala hafif bulanıktı ama iyiydi.

" Gidelim. " Dedim.

Bir sigara yaktı.

Hemen elinden alıp odadan çıktım.

Koridora girerken arkamdan geldi.

Sigaradan bir nefes çektim.

Arkamdan gelmeye devam etti.

" Konuşma tamam mı? Krallar topuklu ayakkabının sesiyle bile korksunlar. Ciddi dur dik ol. " Dedi.

- Louis-

Konuşmaları kesen şey yankılanan topuklu ayakkabı sesiydi. Müzik sesi bile kısılmıştı.

Tam bu sırada pencerelerde 8 ejderha belirdi.

Kraliçeler bağırırcasına sesler çıkartırken Eragon " Korkmayın. Lordumuzu izlemeye geldik. Savaş kutlamasında bizde olalım. " Dedi.

Meleys güldü.

Bunların çocukları olan ejderha ise onlara baktı.

" Kraliçe geliyor sessizlik!" Dedi bir muhafız ciddi bir ses tonuyla.

Ben konuştum.

" Lan şu hapisteki salaklara dün bir işkence çektirdim neler öğrendim neler ha. Onu söyleyin biriniz " dedim.

Ben diyemezdim?

Topuklu ayakkabı sesi gelirken John " Sıktır ben şeyi demeidm. " Dedi ve hemen çıktı.

Koridorda bu sefer Johnun sesi geldi.

" Kraliçem. Abel,Rosalie ve Nathoya sadece 2 gün yemek verdik. " Dedi.

Ve Valencia " Onlara fazla bile. " Dedi.

John bir an " Bu arada feci güzel olmuşsunuz. " Dedi.

Topuklu ayakkabı sesi durdu.

" Teşekkür ederim. " Dedi Valencia.

Yine ses başlarken içeriye geldiler.

Yanımda oturan Arthur, Valenciayı görünce ağzındaki içkiyi püskürttü.

Arkasından Tiago bir eli cebinde gelmişti.

" Şu ayağına basıp durma. Zaten çıkık. Hala da iyileşik değil. Bu arada biz ne yaptık ya?" Dedi.

Valencia durdu ve ona döndü.

" Ne yaptık. " Dedi.

" 6 gündür uyuyormuşuz. " Dedi Tiago.

Valencia gözlerini kırpıştırdı.

" Ben niye 1 saat uyumuş gibi hisediyorum. " Dedi.

Tiago gülümsedi.

" Tanrı bilir " dedi kaşları havalanıp inerken.

Valencia gözlerini kıstı.

" Sen var ya sen!" Dedi Tiagoya.

Tiago ona yaklaşıp " Ne olmuş bana?" Dedi.

" Benden daha deli bir herifsin ama kendin bile bilmiyorsun. " Dedi.

Tiago ise Valencianın göğsünde bulunan kumaşı biraz daha çekip göğsünü kapattı.

" Olabilir. " Dedi ve bizim yanımıza gelip oturdu.

" Şu sigaramı da ver bakım sen. Yasak sana sigara migara. " Dedi Valenciaya.

Valencia vermedi ve kendi dudaklarına koydu.

Tiago ayaklanıp dudağından aldı. Kendi dudağına götürdü.

Yerine oturmadan önce de Valencianın kalçasına bir şaplak attı.

" Tiago!" Diye bagırdı sonra.

" Ne?" Dedi Tiago umursamazcasına.

- Valencia -

" Bak bu elbise özel yapıldı. Frea yaptı bunu. Ki büyük ihtimalla gelinliğimi de o.... " Diyip devam ediyordum ki Tiago ağzımı kapattı.

Sıktır!

" Ne!" Diye bagıran ilk kişi Gabriel oldu.

Sonra ise Lancelot " Siz evleniyor musunuz?" Dedi.

Ardından Louis " Lan duymadınız mı adam bagıra bagıra benimle evlenir misin dedi Valenciaya. Sonra yüzük taktı. Hatta sonra Müstakbel karım dedi Valenciaya. " Dedi.

Tiago onun da ağzını kapattı.

Sonra da bıkmışçasına elini çekti.

" Aferin. " Dedi bana da.

" Ya ama doktor. " Dedim.

" İyi anlamda aferin diyorum. Çünkü bu böyle olacak gibi değildi. " Dedi ve gülerek yerine oturdu.

Johna baktım.

" Freayı çağırsana. " Demeye kalmadan içeriye Frea girdi.

" Tiago Beyin yüzük takma anına kadar her şeyi gördüğümdan dolayı bir kaç model ayarladım. Kumaşları da çoktan diktim. " Dedi ve gelip bana bir kaç fotoğraf gösterdi.

" Nasıl bir şey olabilir modeli. " Dedi Frea.

Tiago atılıp " Şunun gibi acık olmasın yeter!" Diye bağırdı.

Tiagonun kafasına bir şaplak attım.

Kafasını tuttu. " Kafam!" Diye bağırdı.

" Abartma. " Dedim ve Freaya döndüm.

" Böyle uzun olsun arkaya doğru. Ama böyle hayvan kadar da değil. Kabarık olsun ama çok kabarık da değil. Ortada bir şey olsun ya. " Dedim.

Bana bir model gösterdi.

" Evet! " Dedim.

" Bu tül bir gelinlik. Aşağılara doğru acık mavi bir renk alıyor. Orta kısımları da çeşitli taşlarla dolu. 2 haftaya bitiririm. " Dedi.

Elimi sırtına koyup sıvazladım.

" Sağol. " Dedim.

Başını eğdi.

Giderken kafamda elbiseyi hayal ettim.

" Kesinlikle evet. " Dedim.

Tiago " Ben ne giyeceğim?" Dedi.

" Etek giyeceksin aşkım etek sana çok yakışır. " Dediğimde tüm oda kahkaha attık.

Sesler az bir kesilince " Doğum gününde aldıgım takım elbiseyi giy tamam mı? O yakışıyor sana. " Dediğimde " Unutmadon mı sen onu?" Dedi.

Gülümsedim.

" Bu arada gözüm lense rağmen görmiyor. Şu merdivenden çıkartsana beni. " Dedim.

Boş boş baktı.

" Git cık. Banane. " Dedi.

" Pislik koca! Boşuyorum lan seni!" Diye bağırdım.

" Aptal. Daha evlenmedik. " Dedi ve ayaklandı.

Elimi tuttu.

Merdivene beni götürdü.

Sahneye cıktıktan hemen sonra gitti.

Ama sonra geri geldi ve göğsümü biraz daha kapattı.

Yerine gidip oturdu.

Mikrafonu " Ses denemiyorum. " Dedim.

Ses gelince konuşmaya başladım.

Teşekkür falan filan ettim olayları tekrarladım ve toplam 5 dakika konuştum.

Son cümlemde yine teşekkür etmek ve yaptıklarının karşılıklarını alacakları olmuştu.

" Ve son olarak bu savaşlardan sonra halk bir kutlama bekliyor cünkü kazanan taraf biziz. 1 hafta boyunca kutlama olacak. Sizleri de kutlamada görmek isteriz. " Dedim.

Loyal güldü.

" Tanrım kutlamada havuz var olsun!" Dedi.

" Maalesef var. İnsanlar o kıllarını görmek zorunda kalacak. " Desemde adamın kılı yoktu.

Güldü.

" Bu kadar. Doktor şimdi gelip beni indir " dedim.

Tiago yerinden kıpırdamadı. " Otura otura in. " Dedi.

Sarhoştu.

Ne ara bu kadar içmişti.

" Bensiz mı içiyorsun sen? " Dedim.

Boş gözlerle baktı.

" Sarhoşken çok komiksin. " Dedim.

Ayağa kalktı.

Gelip göğsümü yine kapattı.

Kumaşı geri açtım.

Güldü.

Beni indirdi.

" Sabır. " Dedi ve sandalyeye oturdu.

Kucağına oturup yerimi aldım.

1 saat sonra...

Dans ediyordu herkes. Hatta deli gibi.

Arthur ve Louis en iyi dans eden kardeş kazanır diye bahse girmişti.

Katarina ile Jasmine de birbirlerine gülüp duruyorlardı.

Sıkılmıştım.

Ofladım.

Sarhoşluktan da bıkmıştım.

" Ne oldu?" Dedi Tiago.

Elleri karnıma dolanmıştı.

Yavasça kalçamı haraket ettirdim.

" Delirme. " Dedi.

Ofladım.

" Ama ya! " Dedim.

" Elbiseni çıkarsan olmaz mı? Herkes sana bakıyor. " Dedi.

Güldüm.

" Bence de. " Dedim ve ayaklandım.

" Git güzel açık olmayan bir elbise giy ve gel !" Dedi.

Gülümsedim.

Odama gittim.

Onun aldığı mavi uzun elbiseyi giydim.

Koyu maviydi.

Altına da mavi topuklu giydim. Makyajımı mavi tonlarında yaptım.

Geri geldim.

Bana baktı.

" Bunu ben almadım mı ya?" Dedi kendi kendine.

" Evet. " Dedim.

Saten bir elbiseydi. Göbek deliğimi ve kum saati vücudumu belli ediyordu.

" Dön bakım bir. " Dedi.

Döndüm.

Islık çaldı.

" Mükemmel! " Dedi.

Beni belimden tutup kendine çekti.

Ruj sürmemiştim.

Kucağına oturttu.

Yavaş yavaş haraket ettim.

" Rahat dur. " Dedi kolunu yine karnıma dolayıp beni sertliğine oturturken.

Diyene bak!

Başımı göğsüne yatırdım.

" Sıkıldım. " Dedim.

Biraz daha haraket ettim.

" Tanrım sen beni yapacaklarımdan avut!" Dediğinde masadaki Wallace güldü.

Biraz daha haraket ettim.

" Senin canın dans mı istiyor. " Dedi.

" Seks istiyor canım. " Dedim.

" Lan daha buraya gelmeden çığlık attırdım ya. " Dedi. Omuz silktim.

Ayağa kalktım.

Ayak bileğime kadar gelen elbiseyi yukarı sıvayıp kucağına oturdum.

Sertçe dudağına yapıştım.

Ellerimi saçlarına daldırırken o elindeki kadehi bırakıp ellerini kalçama koydu.

Elbisenin içinden kalçamı okşamaya başladı.

Dudağımda da hızlı hızlıydı.

Tadına doyamıyordum.

Dilimi emmeye başladı.

" Yine mi sevişiyor bunlar!" Diye bağırdı Arthur.

Louis " Kapat müziği 2 dakka. " Dedi birine.

Ben bu hazla gözlerimi kapatmıştım.

Tiago tadımı beğenmiş gibi melodili bir ses çıkartınca anlık gülümsedim ve onu öpmeye devam ettim.

" Lan yeter lan yeter! Zaten odanızda olanları görmek iyi olmadı. Uyandınız mı diye bakayım diye girdim. Valla.. gördüm çıktım yeter ha!" Dedi Louis.

Arthur " Ne gördün?" Dedi.

" Bu salaklar. Bak... Pozisyona bak ya. Valencia yatakta oturmuş açmış bacakları. Tiago yerde. Bunun şeyini yiyor eli göğsünde. Neyseki kapının acısından dolayı ben bunun sırtını gördüm. Götünü de görmedim çünkü Tiagonun bir diğer eli götünde!" Dedi.

Arthur öksürdü.

" Yok anan!" Dedi bana.

Öpmeye devam ettim.

Louis gelip birden beni belimden yakaladı.

Kaldırdı ve en köşeye doğru götürdü.

" Lan!" Diye bağırdım.

" Sende kal " dedi Arthur ayağa kalkan Tiagoya.

Onun önüne geçti.

" Ayrı kalın az. " Dedi.

" Valla intahar edicem!" Diye bagırıp pencereye koşunca arkamdan Louis koştu. " Mal!" Diye bağırıp beni sardı.

Çığlık attım.

" Bacağım!" Diye bağırdım.

Louis durdu.

" Valencia. " Dedi Tiago hüzünle.

Bacağımı tuttum.

Arthur, Tiagonun gitmesine izin verince Tiago yanıma geldi.

" İyi misin?" Dedi.

Louis " Ne oldu?" Derken geri çekilince beni hemen kucakladı.

Kafam beline gelirken ayaklarım karnındaydı.

Bir kolu kalçamın altını sararken koştu.

" Kız kacırıyorum!" Diye bagırınca kahkaha attım.

" Yok artık! Röle bak!" Dedi Arthur.

Gülmeye devam ettim.

Louis " Kacırmıyorsun! muhafızlar kapıları kapatın!" Dedi.

Tiago kapıya koşmaya devam ederken " Hayır açıyorsunuz!" Dedim.

Açtılar ama salak Tiagonun ayağı kaydı ve yere düştü.

Göt üstü.

Benim kafam yere değerken " Götüm!" Diye bağırdı.

Kahkaha attım.

" Mal!" Diye bagırdım.

... 

Tamam.

Uslanmıştık. Bu sefer erkekler kadınlara şarkı söylüyorlardı. Ama çalan şarkıları.

Özel bir parça değil yani.

Az önce Louis, Jasmineye bir şarkı söylediğinden Jasmine ağlama komasındaydı.

Tiagonun kucağında oturup sessiz duruyordum.

" Bitsin sevişmeye gideceğiz. " Dedi kulagıma.

Gülümsedim.

Rahat durmaya devam ederken birden DESPACİTO çalmaya başladı.

Tiago hemen ayaklandı ve beni sandalyeye oturttu.

" Ben söylicem!" Diye bağırınca çığlık attım.

Mikrafonu eline aldı.

Söylemeye başladı.

(Şarkı yukarıda)

Bayılıyordum. Bazıları şarkı eşliğinde dans ederken bende yerimde duramadan ayaklandım.

O söylüyordu.

" Evet biliyorsun bir süredir sana bakıyorum bugün seninle dans etmem gerek bakışlarının zaten beni aradığını gördüm. Bana gittiğim yolu göster. Oh sen mıknatısın ve ben metalim yaklaşıyorum ve planlıyorum sadece düşünmek bile nabzı hızlandırıyor. Evet senden her zamankinden daha çok hoşlanıyorum tüm duygularım daha fazlasını istiyor acele etmeden almalı. Yavaşça boynunu yavaşça solumak istiyorum kulağına bir şey söylememe izin ver benimle olmadığı zamanları hatırlatmak için yavaşça seni yavaşça öperek soymak istiyorum labirentinizin duvarlarını imzalamak ve bütün vücudunu ellerimle yazmak istiyorum yukarı çık yukarı çık yukarı çık" diyordu. ( İngilizcesi )

Önüne geçtim.

" Bittin sen. " Dedim.

Ellerimi saçlarıma daldırıp kalçamı yere doğru kıvırırken Tiago " saçlarının dansını görmek istiyorum senin ritmin olmak istiyorum en sevdiğim yerleri bana göstermeni istiyorum tehlikeli alanları geçmeme izin ver sana Çığlık attırıp ismini unutturana kadar" dedi.

Bunu derken gülmüştü.

Çünkü hep kıvırtmıştım.

Hemen sonra dümdüz durdum.

Elini belime doladı ve sertçe beni kendine çekti.

" Bunu düşündüğünü biliyorum uzun zamandır deniyorum kızım kendini bana ver. Benimle olan kalbinin " dedi.

Mikrafonu bana uzatınca " Küt küt attığını biliyorum. " Diyip devam ettim.

Mikrafonu kendine çekti. " O bebeğin beni aradığını biliyorum gel dudaklarımı tat bakalım sence tadı nasıl istiyorum istiyorum ne kadar sevgin olduğunu görmek istiyorum acelem yok yolculuğa çıkmak istiyorum yavaş başladık sonra vahşi!" Dedi.

Bana verince elime ben aldım.

İki elini de belime dolarken yavaş yavaş sağa sola gitmeye başlamıştık.

Ben devam ettim. " Adım adım yumuşak yumuşak biraz takılacağız. Beni güçlüce öptüğünde zarif ve kötü niyetli olduğunu görüyorum adım adım yumuşak yumuşak ufak ufak birbirimize yapışıyoruz." Dediğimde beni biraz kendinden uzaklaştırdı.

Bir elimi tutarken ikimizde birbirimizden uzaklaşmıştık.

Dans ediyorduk.

" Ve bu güzellik bir bilmece. Hepsini bir araya getirmek için burada parçalarım var. " Dedim.

Beni hemen kendine çekti.

Topuklum sayesinde boynuna gelebilmek beni mutlu etmişti.

Mikrafonu aldı.

Tam bu sırada mikrafonu ışınlayıp ikimize de kulaklarımızın arkasından dudaklarımıza doğru gelen kulaklarıkları ışınladı.

Dans ederken o devam etti.

" Yavaşça boynunu yavaşça solumak istiyorum. " Derken bir eli boynuma gitmişti bile.

" Benimle olmadığında hatırlatman için kulağına bir şeyler fısıldamama izin ver. " Dedi.

Sonra ben söyledim. " Yavaşça seni yavaş öperek soymak istiyorum!" Diye bağırdığımda gülümsedi.

Sonrasında birlikte devam ettik. " Labirentin duvarlarını imzalamak ve bütün vücuduna ellerimle yazmak istiyorum yukarı çık yukarı çık yukarı çık!" Dedi beni bir tur döndürdü.

Ondan uzaklaşmışken hemen bir bacagını iki bacağımın arasına alıp kalçamı kıvırdım.

Saçlarımı dağıttım.

Birden Arthur bagırdı. " ŞUNUN CİLVEYE BAK!" dedi.

Katarina " Ben eridim Tanrı Tiagoya sabır versin. " Dedi.

Tiago şarkıyı söyledi.

" Saçlarının dansını görmek istiyorum ve senin ritmin olmak istiyorum. En sevdiğim yerleri bana göstermeni istiyorum tehlikeli alanlarını geçmeme izin ver sana Çığlık atıp ismini unutturana kadar. " Dedi.

Şarkının sonuna geldiğimizden dolayı birlikte söyledik.

Ve birbirimize yapışık bir sekilde dans etmeye başladık.

Sağa sola doğru haraket ettik.

" Yavaşça hadi bunu Porto riko'da bir plajda yapalım dalgalar tanrım diye inleyene kadar böylece mührüm seninle. Adım adım yumuşak yumuşak ufak ufak birbirimize yaklaşıyoruz!" Dedik.

Ben sustum Tiago söyledi.

" En sevdiğim yerleri bana göster. " Dedi eli kalçama inerken.

İkimizde bağırarak söylemeye başladık.

" Adım adım yumuşak yumuşak biraz takılacağız. Sana Çığlık attırıp adını unutturana kadar yavaşça!" Dedik ve şarkı bitince içerde bağırışmalar,konuşmalar,ıslıklar ve alkışlar çıktı.

" Yuh be!" Dedi Louis.

" Bizim girdiğimiz Kumar boşa. Bunlar dansöz amına koyayım!" Dedi Arthur.

Tiago mikrafonları ışınlarken dayanamadım.

" Bittin sen dedim. " Diyip kravatını elime doladım.

Onu sertçe kendime çektiğimde bir adım geriledim.

Öpüşmeye başladık.

Önce yavasça sonra da vahşice.

Sonra dayanamadım.

Tiago bir elini belime diğerini boynuma koyarken ellerim takım elbisesinden kasığına kaydı.

Kemerini açtım.

Belinden çekip atarken kravatı da çıkarttım.

Ceketini çıkarttım.

O beni öpmeyi bırakamıyordu.

Dilimi emip duruyordu.

Birden kenara bir yatak ışınladı. Yatağa ilerledik.

Beni yatağa fırlatınca yatakla sırtım buluştu.

Gömleğinin düğmelerini açmaya başlarken " Bu işe bayılıyorum! Yatağa atılmak kadar güzel bir şey yok." Dedim.

" Seni sadece ben yatağa atabilirim. " Dedi sahiplenici bir tavırla.

Gömleği çıkartınca ayaklarımı boynuna dolayıp onu hemen çektim.

Göğsüme düşünce " Cıkar lan şu elbiseyi!" Dedi.

" Yalvar. " Dedim.

" Egoist!" Dedi.

" Öküz!" Dedim.

Elbiseyi inceledi. " Nerde lan bunun fermuarı?" Dedi.

Beni çevirdi.

Belimdeki fermuarı gördü.

" Belalı fermuar!" Dedi ve açmaya başlayınca birden üzerimize bir battaniye geldi.

Umursamadık.

Tiago pantolonunu ve baksırını ışınlarken elbisemi ve iç çamasırımı ışınladım.

Gelip bana yaklaştı.

Bacaklarımı iki yana acıp ona yer ayırdım.

İçime girdiğinde yine bu sızıyı çekmek inlememe sebep olmuştu.

Göğsüme baktım.

" Öküz! Göğsüme bak! " Dedim.

Baktı.

Mosmor ve kızarık vardı.

" Heheheh " diye güldüğünda saçını yoldum.

Kafamız battaniyeden çıkarken Tiago inledi. " Kafam. " Dedi.

" Abime söylicem lan seni. " Dedim ve saçını bıraktım.

Tersten tepemde duran abime baktım.

Arthur da Louis de yan yanaydı.

" Bu hayvan! Bu varlık! Göğsümü eme eme sıka sıka " dedim ve az bir göğsümü açtım.

" Bunu yapmış!" Dedim.

Arthur " Sıktır!" Dedi.

Tiago elini göğsüme koydu.

Sıktı ve elini çekip dudağını geri yasladı.

" Işınla. " Dedi Louis. Ve bir büyü yaptı.

Sonrası odam.

 

Bölüm : 09.12.2024 22:56 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...