
" burda ne geziyorsun abicim?" Dedi Arthur.
Gözlerim kapalı ommm demeye devam ettim.
Bağdaş kurmuş mal gibi koridorda omluyordum.
Eminim ki şuan beni izleyen bir çok Kralda vardı. Tanrı kahretsin ki burası 3. Kattı!
Misafir odaları.
Omlamaya devam ederken sinirle " Omun batsın om!" Dedim.
Arthur " Valencia iyi misin?" Dedi.
Gözlerimi açtım ve elimi indirdim.
" Salak müstakbel kocam bana hayatı akışına bırak akıl hastanesinde nasılsan öyle deli gibi davran dedi. Bende burdayım işte. Şimdi sus. Ben omlamaya devam ediyorum. " Dedim ve gözlerimi kapattım.
" Omm!" Dedim.
Arkadan bir kahkaha sesi geldi.
Louise aitti." La bu delirmiş. " Dedi bana.
Evet.
" Ommm!" Diye daha yüksek bağırdım.
Sonra da 3 saattir bu şeyi yaptığımdan arkaya yığıldım.
Sustum ve boş boş tavana baktım.
" Zengin koca dileklerim tuttu Tanrım sana sükürler olsun! " Dedim salak saçma.
Biz ne zaman evlenecektik! Hah 2 hafta filan sonra.
Arthur birden bacagımı tuttu ve beni yerde sürüklemeye başladı.
Abilerim ve Tiago dışında kimseye dokunamıyordum da.
" Lan!" Dedim.
Bıraktı.
-Tiago-
Riskli bir ameliyattaydım. Savaşta bulunan bir askerin kalp pilini değiştiriyordum.
" Al bunu. " Dedim elimdeki aleti verirken.
Hemşire de bana başka bir alet verdi.
Bir başka hemşire alnımdaki teri sildi.
Yukarıda da bir sürü kral vardı.
Bir 50 dakika önce filan Valencianın koridorda omladığını duymuştum.
Krallar yukarıdan anlatmışlardı. Yukarıda beni izleyen sadece Krallar da değildi. Bir kaç savaşçı , kraliçe hatta onların çocukları bile vardı.
Bu savasçı Antonio idi.
Rusların en büyük dövüş hocası.
Savaştan bagımsızdı aslında. Ama en yakın yer olarak buraya getirilmişti.
Hemşireya baktım.
" Valenciayı arar mısın sana zahmet. " Dedim.
" Hemen Kralım" dedi.
Hay Valencia vereceğin emri sikeyim.
Dudagımı dişledim ama maskemden belli olmadı.
Ameliyata devam ederken hemşire " Alo merhabalar Valencia Hanım. Tiago Bey sizle görüşmek istiyor. " Dedi.
Ardından bana " İşi varmış. " Dedi.
" Getir sen getir. " Dedim.
Telefonu getirip hoperlore aldı.
" Müstakbel Karım. " Dedim.
Konuşma sesi arkadan geliyordu.
" Söyle zengin kocam!" Dedi.
Güldüm. " Bu nedir ya. Ben beğenmedim bu işi he" dedim.
" Kesinlikle evet. Bence sen doktorum olarak kalmaya devam et. " Dedi.
" Tam olarak ne işin var kücük hastam. " Dedim.
" Bok işim var. " Dedi.
" Yani tuvallettesin. " Dediğimde bir hışırtı geldi.
Alex güldü.
" Ne oluyor lan. " Derken ciddileşmiştim.
Kıskanç mıydı?
Ama sonra Louisin sesi gelince rahatladım.
" Bizim bu salak beline 500 kilo bağlamış barfiks çekiyor. " Dedi.
Gülümsedim.
" Valla Tiago istediğini yap kafana göre takıl dedi son çare bende sıyırdım" dediğinde onun olduğu odadaki herkes güldü.
Sonra sert bir şeyin yere düşme sesi geldi.
" Ananı sikim götüm!" Sesi geldi sonra.
Louis daha çok gülerken bende kıkırdadım.
Sabır.
" Havlum nerde lan benim. " Dedi Valencia.
Sonra bir kaç saniye geçti.
" Terini neden perdeye biliyorsun?" Dedi Louis.
" Burası benim Kraliyetim sen sus prens!" Dedi Valencia.
Buna gülmüştüm işte.
" Aptal ya. " Dedim kendi kendime.
Valencia telefona yaklaştı. Kulagına alırken bir kapı sesi geldi.
Başka bir odaya geçmişti.
Çığlık attı ve bağırarak " Ananızı sikeyim! " Dedi.
" Ne oluyor. " Dedim.
" Arthur ile Katarina gözümün önünde sikişiyorlar!" Dedi.
Yukarıdaki Gabriel bagırarak " Ney!" Dedi ve buradan çıktı.
Telefondan Arthur " Lan siktir olup gitsene ne izliyom!" Dedi.
" Götünü görmeye meraklı değilim! Katarinanın babası geliyor! Giyinin lan!" Diye bağırdı.
Arthur " Sıktır!" Diye bağırırken Katarina " Babam her şeyin içine sıçtı. " Dedi.
- Valencia-
Arthur ayaklanırken Katarina " Hadi ama!" Dedi.
Bağırarak " Başlatma lan hadi amana! Kalk giyin!" Dedim.
Sonra da " Tanrım niye bunlar hep bana denk geliyor! Samuel ile Diananınkini bile gördüm ben! Yeter lan!" Dedim.
Arthur da Katarina da giyinirken koridordan bir bağırış geldi.
" Katarina!" Diye.
Bunların ikisini hemen alıp yatağın altına soktum.
Yatağa yattım ve elime iki bebek ışınladım.
" Ben oyuncakla oynuyorum tamam mı susun!" Dedim.
Telefonu elime aldım.
" Doktor role gir. " Dedim.
Tiago gülerken içeriye Gabriel girdi.
Gülerek " Tanrım bunlar niye çıplak!" Diye bağırıp bebekleri birbirine vurdum.
İçeriye giren Gabriele baktım.
Tiago hemen " Sen yine mi bebekleri sikiştiriyorsun. Bugünde Arthur ile Katarina mı?" Dedi.
Gabriel kaşlarını çattı. " Tam olarak neden burdasın?" Dedim.
" Sevişme diyince ben. Çok pardon. " Dedi ve gitti.
Kapıyı kilitledim.
" Kalkın lan Gabrielden önce gidin şu Ameliyata. " Dedim.
Arthur, Katarinayı yatağın altından çıkartırken bana " Sağol " dercesine bir haraket yaptı.
Koşarak gittiler.
Bebekleri fırlattım.
" Sen beni niye aramıştın?" Dedim.
- Tiago-
Özledim diyemezdim.
" Doğum günün kutlu olsun. Dinlenme odasında silah koltuğunun altına bak. " Dedim.
Hışırtı geldi.
" Hediye var burda. Lan 3 gündür hediye alıyorum ben!" Dedi heyecanla.
Açmış olacak ki çığlık sesi geldi.
Sonra ise " Versace HEELS !" dedi.

Bundan almıştım.
-Valencia-
Ayağımda Versace HEELS vardı.
Ve hızlı hızlı yürüyordum.
Ameliyathaneye daldım.
Üzerimde bir eşifman ve tişört vardı ama ayagımda bu topuklu.
Gelip hemen Tiagoya sarıldım.
Ellerini havaya kaldırmıştı çünkü kanlıydı elleri.
Ona sarılmaya devam ederken boynunu öptüm.
Rusça teşekkür ettim.
" Sende mi? Her şey rus bune ya!" Dedi pes edercesine.
Ayağıma baktı.
" Kombine mükkemel uymuş. " Dedi gülerken.
" Bir manken yürüyüşü yap bakım şurda. " Dedi.
Oraya gittim.
" Gecmiş olsun. Kapatalım hastayı. Durum stabil. " Dedi.
Üzerindekileri yırtarken ellerini gidip hemen yıkadı.
Bende tam bu sırada manken yürüyüşü yapmaya başladım.
En sonunda dayanamadan Tiagonun üzerine atlayıverdim.
Ayaklarımı beline dolarken onu öpmeye başladım.
Yanağını,alnını,çenesini,burnunu ve boynunu öptüm.
Kırmızı ruj olmuştu her yeri.
" Oh be. Var ya şu 6 saatlik lanet ameliyattaki yorgunluğum gitti eridim bittim ben ya. " Derken ellerini belime doladı.
Dudağına baktım.
Yaklaşıp minik bir buse kondurduğumda durdu.
Ellerimle yüzümü kapattım.
Utanmıştım kahretsin!
" Vay vay vay. Öpmeye de başlamış bizim küçük şey. Utanırmış da. " Dedi.
" Ya. " Dedim.
Sonra da ellerimi çektim. " Tamam da biz karı kocayız. Kral Kraliçe . " Diyip devam ediyordum ki.
" Sen manyak mısın? Ne demek saraydaki herkese Tiagoya Kral diyin diye emir vermek. Çok gıcık. Bu ne oyun mu oynuyoruz be. Kral Kraliçe. Tiago desinler bana " dedi.
Gülümsedim.
Kucağından atladım.
" Bu arada sen... " Dedi.
" Bir bok yapıp dövüşe geri girdim. Hayırlı olsun bu sene ringlerdeyim. Hemde... Lan ben salak mıyım? Bilinmeyen kişi diye geçen sene Teakwando da girmişim. Ayağım sakat mal mıyım ben! Bu sene kick boks. " Dedim.
Güldü.
" Delisin sen. " Dedi.
" Olabilir. " Dedim ve arkamı dönüp tekrar yürüdüm.
" Ayakkabılarım benim. " Dediğim an Tiago bir soru yöneltti.
" Topuklu ayakkabıların mı ben mi?" Dedi.
Sustum.
Ölüm sorusu geldi sıktır.
Eee şey...
Şey...
" Ayakkabılarım. " Dedim.
Kahkaha attı.
" Seninle evlenmeseydim Louboutin ayakkabımla evlenirdim. " Dedim daha çok güldü.
" Of karnım. " Dedi karnını tutarken.
Saçlarımı karıştırdım.
Omuz silktim.
" Ama ikisine de sahibim. " Dedim.
Yavaş yavaş susturdu kendini.
Akan göz yaşlarını sildi.
Basım biraz ağrıyordu bugün.
Uzun kahkaha da atmak istemiyordum. O yüzden çok gülmemiştim.
Ama Tiago gülünce ister istemez az bir gülüyordum.
Basım yine ağrıyınca ister istemez inledim ve elim basıma kaydı.
" İyi misin?" Derken yanıma geldi.
" Başım ağrıyor. " Dedim.
" Uyumuyorsun çünkü. Her dakika uyuşturucu kullanıyorsun. Yapma işte. " Dedi kenardaki dolaba gidip bir hap getirirken.
Sonra su getirdi.
Bu sırada hasta çıkartılmıştı bile.
Ağzıma hapı sokup suyu içirdi.
Bir kaç dakika bekledi.
" Şimdi iyi misin?" Dedi.
Başımı salladım ama gerçekten etraf dönüyordu.
Beni hemen kucakladı.
Ameliyathanede çıkıp dinlenme odasına giderken birden kapandı gözlerim.
.....
2 gün sonra kutlamalar geri başlarken.
- Geçmiş Zaman-
-Valencia-
" Anne?" Dedim anneme bakarken.
" KAP'a çeneni. Gülümse. " Dedi.
Gülümsedim.
" Ah! Kraliçem. Kızınızın kolu parçalanmış herhalde. Dikkat etsin. Şifalı ilaçlar ve bitkiler kullansın. Geçmiş olsun. " Dedi bir pazarcı.
Koluma baktım.
Benim kolum değildi bu kol.
" Sağ ol " dedi annem basını eğip kaldırırken.
Elimi tuttu ve saraya ilerledik.
Girince benden hemen uzaklaştı. " Lanet gazeteciler bizi çektiğinden bu kadar temas fazla bile. " Dedi.
Merdivenden tamamen çıktım.
Ve abimi gördüm karsımda.
Babam onu itiyordu.
" Valencia! Korkma tamam mı kardeşim! Sakın korkma! Bir şey yapmayacaklar dokundurtmam ben!" Diye bağırıyordu.
" Bekaret muaynesine sıradaki hasta. " Dedi bir hemşire.
Annem beni içeriye ilerletti.
" Tamamdır. " Dedi ve odadan gitti.
Bir doktor geldi.
" Merhaba Valencia. " Dedi tiz kadınsı sesi.
Beni kucaklayıp bir yere oturttu.
" Şimdi burada neden bulunuyorsun biliyor musun? Sanırım regl olmuşsun. Annen öyle söyledi. Sonra odana bir adam girmiş. Çıkarken de çıplakmış. " Dedi.
" O adam kıyafetlerini benim odamdaki makineye atıp gitti. " Dedim.
" Biliyorum. Ben sana inanıyorum ama minik bir test yapacağım. Korkmana hiç gerek yok. Altını çıkartır mısın?" Dedi.
Yutkundum ve altımdaki taytı çıkarttım.
" Klodunu da. " Dediğinde başımı olumsuzca salladım.
" Korkmana gerçekten gerek yok. Bir sürü abla oldu bunları. Onlar şuan çok iyiler. Sende iyi olacaksın. " Dedi.
Biraz daha konuşunca altımdakini de çıkarttım.
Bacaklarımı tutup iki yana açtı. Bacaklarım biraz havada ve iki yana açık şekilde duruyordu.
" Şimdi kapat gözlerini. " Diyince kapattım.
Bir kaç ses geldi. Sonra ise kasımlarımda demirler hisettim. O demirler içime ilerleyince yutkundum. Canım acımıyordu ama titriyordum.
Yavaşça demirler çıkarken bir kaç alet daha duydum.
Ve bir kaç dakika sonra kadın " Aç bakalım gözlerini. " Dedi.
Açtım.
" Hey hey. Ağlama bak geçti. " Dedi.
Ama canımı yakan bu test değildi ki yanımda birinin olmamasıydı diyemedim.
Titriyordum.
Doktor bacaklarımı indirip kıyafetlerimi giydirirken " Girebilir miyim?" Sesi geldi.
Doktor " Elbette Arthur Bey. " Dediğinde içeriye girdi abim.
Hemen bana koşup sarıldı.
" Kardeşim. Özür dilerim babam girmeme izin vermedi annem sayesinde girdim. " Dedi bana sarılmaya devam ederken.
" Konuşsana. " Dedi.
Cevap veremiyordum.
Ama bana sarılmasından titremelerim geçmişti.
" Ayağa kalkmasın. " Dedi doktor. " Biraz otursun. "
Abim bu lafına beni kucakladı.
Odama götürdü.
" Şşt. Abim. İyi misin canın mı yandı ne oldu?" Dedi.
Odaya annem girdi.
" Kızım. " Derken bana yaklaştı.
Ne olmuştu.
" Biraz uyu dinlen. " Dedi benim üzerimi örterken.
Abim benden uzaklaşmak istemedi ama kendini zorlayarak gitti.
Annem ise " Abin sana iyi davranıyorum sanıyor. Bir şey dersen. " Dedi ve çıkıp gitti.
- Şimdi ki zaman -
Lanet yemek odasındaydım.
Asla girmediğim o oda. Kraliyeti patlattıgımı biliyorsun iç sesim. Ama kraliyet yine aynı şekilde yaptırılmıştı.
Ve ben o yerdeydim.
- Geçmis zaman -
" Bu abi bizim misafirimiz kızım. " Dedi annem bana birini gösterirken. Yine simsiyah giyimli biriydi.
Gülümseyip bacağına sarıldığımda annem beni uzaklaştırdı.
" Misafire öyle davranılır mı? " Dedi.
Abim güldü. " Yanlış anlamaz. " Dedi bana.
Annem ise " Sen yemej yedi. Değil mi? Aç da değilsin. O zaman git şu duvara kafanı koyup yemek yemenizi bekle cezalısın. " Dedi.
Omuzlarım düşerken duvara gittim.
Kafamı duvara yasladım.
" Ne diyorduk. " Diye söze girdi babam.
Konuşmalar devam ederken karnım gurulduyordu.
Abim gülüyordu ve gelen misafir bana bakıyordu.
Elim karnıma giderken yemeklere baktım.
Tavuk.
En sevdiğim.
Misafir ıslık çalınca ona baktım.
Abim,babam ve annem arka tarafta otururken abim benim olduğum tarafta tek oturuyordu.
Ve annem babamla sohbet ediyordu.
Abim ise ağzını siliyordu.
" Gel. " Dedi misafir.
Gizlice yanına geldim.
Elime minik bir kap verdi.
" Git şimdi. " Dediğinde yerime geri gittim.
" Valencia odana git kızım. " Dedi babam.
Koßa koşa odama gittim.
Gelince hemen misafirin verdiği kabı açtım.
3 tavuk ve biraz pilav vardı.
HEmen yemeğe başladım.
Karnımı doyurana kadar yedim.
Ve sonra ellerimi yıkayıp kabı çöpe attım.
Doymuştum.
Odama birden annem girdi.
Beni tişörtümden çekti.
" Bana bak. Bir daha aptal aptal şeyler yaparsan gebertirim seni. " Derken yanağıma bir bıçak bastırıyordu.
BAğıracakkaen ağzımı kapattı.
" Bununla yetin" diyip siktir olup gittiğinde yere düştüm.
AĞlamaya başladım.
Bİr kaç saat sonra yanıma o misafir geldi.
" Kalk bakalım. " Dedi ve beni kaldırdı.
" O sana kötü davran8yor ben biliyorum. " Derken yanağıma pansuman yapıyordu.
- Şimdiki Zaman -
" Ve işte yine yemek odası. " Dedim ayaklanırken.
Başımı tutarak dinlenme odasına ilerledim.
Tiago bugün gözlerime lens atmıştı. Ve ćok iyi görüyordum. Aynı zamanda Mr de çektirmişti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.83k Okunma |
350 Oy |
0 Takip |
112 Bölümlü Kitap |